Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
AHMEDİHSAN MATBAASI
İstanbulun eski ve namlı matbaalarındandır. Hâlen de “İstanbul Matbaacılık T. A. O.” adı ile Cağaloğlundan Türbedar Sokağında (İstanbul Kız Lisesinin arkasındaki sokak) 14 numaralı binada faaliyet hâlinde büyük bir matbaadır. Açıldığı gündenberi kurucusu Ahmed İhsan’ın ismi ile anılan bu Matbaa (B.: Tokgöz, Ahmed İhsan) edebiyatımızda çığır açmış olan Servetifünun ve Edebiyatı Cedide ile Fecriâti cereyanlarını hazırlayanlara yuva olmuş, matbaacılık sahasında pek çok ustanın yetişmesine rehberlik etmiştir.
Son yarım asır siyasî tarihimizin çok karışık yıllarında 1890 (1306) da “Âlem Matbaası Ahmed İhsan ve Şürekâsı” adıyla kurulmuştur. İlk açıldığı yer Ebussuut Caddesinde, bu caddenin tramvay caddesile kavuşağına yakın iki katlı iki dükkândır; açılışından bir sene sonra büyütülerek beş dükkân işgal etmiştir.
Ahmed İhsan Matbaası biraz da Servetifünun mecmuası demektir. Gerçekten Ahmed İhsan’ın Mektebi Mülkiyeden mezun olduktan sonra ilk gayesi Matbaa ile birlikte iyi bir resimli haftalık gazete çıkarmaktı (B.: Servetifünun).
1891 (1307) yılında Servetifünun tesis olunduğu zaman Matbaada kâfi derecede hazırlık olmadığı gibi, Avrupada henüz doğmuş olan çinkografiyi İstanbulda bilen bile yoktu. Ancak Avrupadan getirtilen galvano kalıplar, ki bunlar zaman meşahirinin resimleriydi, ve ...
⇓ Read more...
İstanbulun eski ve namlı matbaalarındandır. Hâlen de “İstanbul Matbaacılık T. A. O.” adı ile Cağaloğlundan Türbedar Sokağında (İstanbul Kız Lisesinin arkasındaki sokak) 14 numaralı binada faaliyet hâlinde büyük bir matbaadır. Açıldığı gündenberi kurucusu Ahmed İhsan’ın ismi ile anılan bu Matbaa (B.: Tokgöz, Ahmed İhsan) edebiyatımızda çığır açmış olan Servetifünun ve Edebiyatı Cedide ile Fecriâti cereyanlarını hazırlayanlara yuva olmuş, matbaacılık sahasında pek çok ustanın yetişmesine rehberlik etmiştir.
Son yarım asır siyasî tarihimizin çok karışık yıllarında 1890 (1306) da “Âlem Matbaası Ahmed İhsan ve Şürekâsı” adıyla kurulmuştur. İlk açıldığı yer Ebussuut Caddesinde, bu caddenin tramvay caddesile kavuşağına yakın iki katlı iki dükkândır; açılışından bir sene sonra büyütülerek beş dükkân işgal etmiştir.
Ahmed İhsan Matbaası biraz da Servetifünun mecmuası demektir. Gerçekten Ahmed İhsan’ın Mektebi Mülkiyeden mezun olduktan sonra ilk gayesi Matbaa ile birlikte iyi bir resimli haftalık gazete çıkarmaktı (B.: Servetifünun).
1891 (1307) yılında Servetifünun tesis olunduğu zaman Matbaada kâfi derecede hazırlık olmadığı gibi, Avrupada henüz doğmuş olan çinkografiyi İstanbulda bilen bile yoktu. Ancak Avrupadan getirtilen galvano kalıplar, ki bunlar zaman meşahirinin resimleriydi, ve Mercandaki Bible House’dan kiralanan tabiî manzalar ile 1891 Martının 27’sinde Servetifünunun ilk sayısı çıkarıldı. Fakat Matbaada makinelerin kazan silindirine yazılar eskimesin diye çuha sarmak mutad olduğunda, getirtilen çinko resimler de basılamadığından, matbaacılığın yeni tekniğini tetkik etmek üzere Ahmed İhsan Avrupaya gitmeğe mecbur oldu. Avdetinde, kendi ifadesi ile: “matbaanın ciheti fennî ve amelesi islah olunarak memleketimizde ilk olarak güzel resim basılmıştır”. Gerçekten Ahmed İhsan Viyanada Angerer ve Gösehol çinko ve hâk fabrikası ile yaptığı anlaşma neticesinde İstanbulun manzara fotoğraflarının klişelerini yaptırmıştı. Bu yeni icad klişelerin nasıl basıldığını, ne gibi mürekkep kullanıldığını da öğrenmiş, Pariste ısmarladığı kâğıtlar da gelince baskı tekniğinin iyi bir nümunesini vermiştir: Servetifünunun 27. inci sayısındaki Ortaköy Camii resmi.
Müteakip sayıda ise çıkan Kız Kulesi resmi Padişahın o kadar hoşuna gitmiştir ki iradei seneyi ile Servetifünuna aylık 3240 kuruş yardımdan başka maaşı devletçe verilecek Parisli hakkâk Mr. Napier’nin matbaa için getirilmesine karar verilmiştir. Ancak bu zat Paristeki çalışkanlığını burada göstermemiş, vaktini balık tutmak, güvercin başlamak, gevezelik etmekle geçirmiştir, denmektedir. Hattâ Ebussuut Caddesindeki matbaanın aydınlığını kâfi bulmayınca kendisi için şimdiki Akşam Matbaası binasında yeni eski Basiret matbaasında büyük bir oda tutulmuştur. Fakat Napier burada da çalışmamış, nihayet birgün Abdülhamide jurnal edilip yurd dışına çıkarılmıştır, ve Ahmed İhsan Matbaası bir kâbusdan kurtulmuştur; fakat bu sırada pâdişahın matbaaya olan teveccühü de sarsılmıştır.
Ebussuut Caddesindeki matbaa görüldüğü gibi mühim gelişmeler kaydetmiştir, hattâ o zamanlar makineler hamallar tarafından çevrilirken yeni çıkan bir petrol motörü tecrübe edilerek İstanbulda ilk defa havagazi motörü konmuştur. Bu esnada, binanın karanlık, basık ve arkasına yüklenen Babıali bahçesinin sızıntılarile rutubetli oluşundan dolayı matbaanın başka bir yere taşınmasını düşünür iken garib bir hâdise Ahmed İhsana yardım etmiştir.
Vak’a şudur: Ahmet İhsan Matbaasının biraz ilerisinde Ebussuut sokağında bulunan Mahmud Bey Matbaasında, Babıalinin o sırada ihya eylediği “Takvimi Vekayi” basılmaktadır. Gazetede hattıhümayuna ait bir yazıda “hasbel icab” tabirinde eliflâmın elifi lâm eliften sonra gelerek “hasblaicab” şeklinde çıkar. Abdülhamid şüphelenir, Takvimi Vekayi kapatılır, Müdürü bir daha devlet memuriyetine alınmamak üzere azlolunur. Bu havadis Servetifünunda da çıkar. Ancak Servetifünun Alphonse Daudet’nin Jak adlı romanını tefrika etmektedir, o günkü fıkra ise şöyle nihayetlenmektedir: “elde bir gazete lâzımdı; iş görüldükten sonra gazetenin kapatılması kolay idi”, ve tefrika devam etmekte olduğundan mutad “mabadı var” ihtarı ile bu cümle biter? Bu kötü tesadüfü kasde hamleden Matbuat müfettişleri Servetifünun ve Matbaasının kapatılmasına karar verirler iken Ahmed İhsan romanın durdurulması şartile meseleyi kapatır; fakat vakit kaybetmeden Servetifünun idarehanesini Matbaadan ayırır, Sanayi ve Maadin Bankasının bulunduğu bina hazinei hassa tarafından kat kat kiraya verildiğinden birinci katı derhal ayda 4 altına kiralar ve oraya yerleştirir. Servetifünun büyük caddeye çıkınca Matbaa kısmının idaresi, o zamanki “Alem Matbaası ve Şürekası” firmasına dahil bulunan iki şerika bırakılır. Ahmed İhsanın bu iki ortağı ticaret iktisat ve hesaba da yabancı kaldıklarından Matbaa iflâs mevkiine düşer; Ahmed İhsan ortaklarının haklarını satın alır ve tekmil makine aksamı ile matbaayı Servetifünunun bulunduğu yere nakleder. Bu göç sırasında vukubulan bir hâdise de devrin zihniyet havasını göstermek bakımından şâyânı dikkatdir. Matbaa açmak gibi matbaanın nakli de izin almağa muhtaçtı; Ahmed İhsan da böyle bir izni almış, eski dükkânları tahliye etmiş, makinelerini Babıali karşısındaki Maadin ve Sanayi Bankasına taşıttırdığı sırada oradan arabası ile Zabtiye Nazırı geçer ve Matbaanın taşınmasına mani olur. Makineler sokak ortasında kalır. Ahmed İhsan derhal Sadrazam Avlonyalı Ferit Paşaya istida verir, Sadrazam da istidanın altına şu ibareyi yazar: “Babıalinin karşısındaki binada Matbaa bulunması teftiş ve nezarete daha ziyade elverişli olduğundan ve esasen mezuniyet dahi almış olduğundan münaat olunmamak üzere Zatiye Nezaretine.” Zabtiye Nazırı müdahalesini keser matbaa da yeni yerine yerleşir (Bu bina son imar faaliyeti içinde yıkılmıştır).
Babıali karşısındaki bu binada Matbaa şöyle tanzim edilmişti: bodrum katını makineler işgal ediyor en üst katta mürettiphane bulunuyordu. Matbaanın idaresi ise bizzat Ahmed İhsan tarafından ele alınmıştır. 1897 de “Âlem Matbaası” namı kaldırılmış, matbaanın ismi “Matbaai Ahmed İhsan” olmuştur.
Ahmed İhsanın hareket tarzı gösteriyor ki o Gazete ile Matbaa idaresini daima ayrı tutmayı ön plana almıştır. Bu bilmecburiye oportünist davranışın sebebini zamanın hürriyetsizliğinde, jurnalcılık zihniyetinde aramak gerekir. Bu düşünce ile olacak Ahmed İhsan yeni binaya taşınır taşınmaz Servetifünun için ayrı bir idarehane tutar.
Türk matbuatının dalkavukluk rüzgârına kapıldığı, kapılmak mecburiyetinde kaldığı ve hammallarına kadar bütün personeline rütbe, nişan ve madalyalar aldığı bir sırada diğer matbaalar gibi Ahmed İhsan Matbaası da Padişaha sunulmak üzere bir liste tanzim eder; bu listede kendi ismi, Tevfik Fikretin ismi ve muharrirlerin isimleri yoktur. Matbaaların taltifi “emsali misillu” şeklini aldığından, mucibinci irade çıkar, başmürettib “mütemayiz”, abone memuru “saniye” olurlar, makine hamalları Sanayii nefesi madalyalarını göğüslerine asarlar. Usulden olduğu üzere de Matbaanın nail olduğu “iltifatı cihandereceat”tan dolayı Servetifünunda bir teşekkür fıkrası yazılır. Fakat Tevfik Fikret matbaa halkına nişan istenilmiş olmasını, gazetede teşekkür yazılmasını acı acı tenkid eder, matbaaya küser, uğramaz olur. Mecmua ve Matbaa buhranlı günler geçirir. Hattâ 1908 Boer harbi dolayısile İngiliz taraftarlığı göstermiş olan bir çok Servetifünun mensubu nefyolununca matbaya kimseler uğramaz olmuştur.
Sansür, baskı ve hürriyetsizliğin daha da şiddetlendiği bu senelerde matbaada bazı teknik yenilikler yapılır? O zamana kadar memleketimizde renkli baskılar yapılmış ise de Avrupada yapılmaya başlanılan “üçrenklitrikromi” denilen yeni usul bizde henüz görülmemişti. Bu yeni icad ilk defa Servetifünunda tatbik olunur. Klişeler Viyanada yaptırılıp getirtilmiştir. Matbaa sınai vâdide, gelişmekte, hasılatın bir kısmı ile gazete de yaşatılmaktadır. Fakat faaliyet Servetifünunun yavan münderecatı içinde güzel resim basmak, o tarihte ilk çıkan Ziraat Bankası piyango biletleri ve Mushafı Şerif tabına inhisar etmektedir. İlmî, fennî, fikrî eserlerin basılmasına vedâ edilmiştir. Bu sırada Mushafı Şerifin basılması ile litografi (taş baskı) faaliyeti temin edilmiş ise de tipo makinelerine iş bulmak lâzım geldiğinden 1902 de yapılacak nüfus sayımı için lüzumlu olan Nüfus teskerelerinin baskısı alınır. 1883 de dağıtılan ilk nüfus teskerelerinden sonra “Hamidiye” tabir olunan bu teskerelerin baskısı matbaa için elle tutulur bir gelir temin eder, istibdadın matbaalara saldırdığı ve Matbaai Âmire adlı Devlet Matbaasının bile kapatıldığı o sıralarda İstanbulda Türkler elinde kalabilen 4-5 matbaa içersinde Ahmed İhsan Matbaasına mühim bir yer kazandırır.
1908 haziranında Rumelide istibdada karşı başlayan isyan belirtileri tesirini İstanbulda da hissettirir, 9 Temmuzda Sadarette değişiklik olur. Babıâlinin tam karşısında fevkalâde bir nokta işgal eden matbaadan hükümetin telâşı ve faaliyeti yakından takip edilmektedir. Hadiseler hızla gelişmektedir. 10 Temmuz sabahı İstanbul halkı senelerce zaptettiği isyanını haykırmak üzere sokaklara dökülmüş tezahürat yapmaktadır. Sirkeciden Babıâliye doğru akan kalabalık bir ara Ahmed İhsa Matbaasının önünde toplanmıştır. Günlük olarak basılan Servetifünun tek taraflı basan iki makina ile matbaa gece gündüz durmadan baskı yaptığı halde ancak 25 bin nüsha çıkabilmektedir. O anları canlandıran Ahmed İhsan aynen şöyle yazmaktadır: “muharrirler gazeteyi yazıyor, makineler basıyor, memurlarımız dağıtıyor, halk da kapışıyordu”.
Halk istibdaddan kurtuluşun sevinci içindeydi. Fakat bu hararetli günler çok sürmedi, gazete alanlar azaldı, gazeteciliğe kalkanlar büyük zararlara uğradılar. Servetifünun da zarar etmeğe başlayınca Ahmed İhsan günlük Servetifünunu 17 Mart tarihinde kapattı. Günlük gazeteciliği tekâmül ettirmek gayesile Pariste iken satın aldığı küçük Rotative makinesini de Şûrâyı Ümmet gazetesini çıkarmak isteyenlere Fransız ustası ile birlikte devretti.
Ahmed İhsan yevmi gazete çıkarmanın oynak siyasî hava altında gayet tehlikeli olduğunu anlayınca Servetifünunu tekrar haftalık olarak takviyeye karar verdi. Matbaaya çinkoğrafi yapmak üzere yeni âletler satın aldı bir de mütehassıs usta getirdi.
Bu kararlar isabetliydi, zira istibdadı yıkanlar hürriyet adına daha iğrenç denebilecek bir şahıslar idaresi kurmuşlardı. Dahildeki sıkıntıları unutturmak gayesile nazarları harice çevirmek için çığırtkanlarına “Ya Girit yahut ölüm” dedirtenlerin yoluna sapanlar irticaı da körüklüyorlardı. İşte böyle bir günde Ahmed İhsanın matbaasına göz diken politikacılardan biri: — Siz iyi lisans bildiğiniz halde burada faaliyet gösteremiyorsunuz, panislâmizm yapmak üzere sizi Tiflise şehbender göndereceğiz dedi. Bu sürgün badiresinden Ahmed İhsan zor sıyrıldı.
Yeni idarenin körüklediği fakat kendi aleyhine tezahür eden ihtilhal meşum 31 Mart günü patlak verir. Tanin ve Şûrâyi Ümmet matbaaları darmadağın edildi. Babıâliye doğru yürüyen bir güruh da Ahmed İhsan Matbaası önünde durur, sesler yüşselir: “Burası da matbaa!.. İttihatçı mı? Hayır”. Bir “Hayır!” ile matbaa kurtulur. Bunlar olup biterken matbaada yalnız başına Ahmed İhsan bulunmaktadır, pencereden dışarısını gözetlemektedir. Tanin ve Şûrayı Ümmet gazeteleri batmıştır, Ahmed İhsan Servetiüfünunu yeniden yevmî olarak çıkarmaya karar verir. 6 Nisanda ilk sayıyı yayınlar. 11 Nisan Cuma günü Hareket ordusu İstanbulu taraf taraf zaptetmeye başlar. Babıâli ele geçer fakat buraya atılan mermilerden bir tanesi Matbaanın kenarlarını silip geçer. İstanbul kan ve ateş iiçndedir, matbaada Servetifünun yevmî olarak basılmaktadır. Ahmed İhsan ise o sırada Yeşilköydeki Hareket ordusu karargâhında gazetesine günde 3-4 defa adamla haber göndermektedir. (1909 da İstanbulda henüz telefon yoktu).
Sükûnet günleri gelince, Ahmed İhsan siyasî gazetecilikten çekilmeğe bir kere daha karar verir. Ancak Matbaada da iş yoktur. Anarşi, ihtilâl ve onu takip eden tedipler ilmî, fikrî ve edebî hareketleri büsbütün durdurmuştu. Matbaanın yaşamasını düşündüğü bir günde eski mektep arkadaşlarından İsmail Müştak Bey gelir ve yeni çıkaracakları bir siyasî gazete için matbaacılık ve kitapçılık da yapmak üzere bir matbaa kurmak istediklerini fakat bir yenisini kurmaktansa Ahmed İhsanın matbaası ile kuracakları şirkete girmesini teklif eder. Kurulacak şirkette Mebus Mazliyan Efendi, Mr. Hugnen v.s. bulunmaktadır. Sermaye 25 bin altın olacaktır, Ahmed İhsan 4500 altın sermayeli matbaası ile katılacaktır. Ahmed İhsan matbaasının istiklâlini koruyan bir mukavele yapar, tasarlanan İttihad gazetesi yayınlamaya başlar, fakat ancak 3 ay dayanır. Ahmed İhsan tedbirlerini önceden aldığı için Matbaa zarara iştirak etmez. Sermayedarlardan Mr. Hugnen ise kalan sermaye ile matbaaya yalnız matbaacılık için kullanılmak üzere iştirake karar verir ve böylece “Ahmed İhsan ve Şürekâsı Komandit Şirketi” doğar (1910 Ocak ayında). Bu sırada Matbaaya mahsus bir bina inşasına, sermayenin dahi % 6 faizle avans alınmasına karar verilir? Eski mektebi Mülkiye (şimdi İstanbul Kız Lisesi arkası) karşısında müceddet bir bina inşa edilir ve Matbaa oraya nakledilir (Matbaanın bu günkü yeri). On sene devam eden bu şirketin şerikleri yavaş havay hisselerini Ahmed İhsana satarlar, böylece Komandit Şirket ticarî mahiyette ve kanunî olarak tasfiye olunur.
1929 da İsviçre Banknot Matbaası Orell Füssl ve Viyana Kâğıt Fabrikaları Elbemühl’ün iştiraki ile “Ahmed İhsan Matbaası Limited Şirketi” doğdu, fakat Ahmed İhsanın müteakip senelerde mebus olması dolayısile Matbaa gitgide ihmal edilmeye başladı. 1942 de Ahmed İhsanının ölümü üzerine daha da bakımsız hale düştü, nihayet 1945 yılında vârisleri tarafından İstanbulun kâğıt, kırtasiye ve matbaacılıkta eski bir firması olan “Âfitab” a satıldı, 1950 de “İstanbul Matbaacılık” adı ile Anonim Şirket oldu.
Memleketimizde en iyi baskı sanatının daima öncülüğünü yapmış olan bu matbaa bugün dahi ayni ananeyi devam ettirmektedir.
Enver Esenkovan
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Creator
Enver Esenkovan
Identifier
IAM010851
Theme
Other
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 1, pages 373-376
See Also Note
B.: Tokgöz, Ahmed İhsan; B.: Servetifünun
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.