Ankara (Bâbıâli) caddesinde İstanbulun namlı bir yayınevi; 1928 de Muallim Ahmed Hâlid Yaşaroğlu tarafından tesis edilmiştir (B.: Yaşaroğlu, Ahmed Hâlid). Ahmed Hâlid bey, kütübhânesini tesisden yirmi yıl kadar evvel, 1908 de, Cağaloğlunda, Bâbıâli Caddesinin Şerefefendi Sokağı ile teşkil etdiği kavuşağın köşesinde kendi küçük neşriyatı için bir dükkân açmışdı ki meşhur yayınevi bu temelden doğmuştur. 1958 de Aşdoğan pastahânesinin bulunduğu yerdir. 1928 de, ayni caddenin Postahâne Caddesi ile olan kavuşağına yakın 157 numaralı dükkân ilk defa müessisinin adını taşıyan kütübhâne olmuştur. 1932 de eski İbrahim Hilmi Kitabevinin bulunduğu, şimdi yıkılan köşebaşındaki Maarif Kütübhânesinin yerine taşınmış, 1935 de de Reşidefendi, Hanının müştemilâtından eski Sûdi Kütübhânesinin yerine geçmiştir ki bu satırların yazıldığı 1958 de bu binada bulunmakda idi. Kütübhânenin müessisi Ahmed Hâlid Bey 1951 de vefat etmiş, müessese zevcesi muallim ve muharrir Naima Hâlid Hanım ile dört oğluna intikal etmiş, bunlardan Ayhan Yaşaroğlu ile Yıldız Yaşaroğlu da kütübhânenin işlerini tedvir mesuliyetini yüklenmişler, Türk irfanına son demi hayatına kadar hizmetde bulunmuş olan babalarına hayrülhalef olmuşlardır (B.: Yaşaroğlu, Ayhan; Yaşaroğlu, Yıldız). Muallim Ahmed Hâlid Bey merhum editörlüğe mecm...

Ankara (Bâbıâli) caddesinde İstanbulun namlı bir yayınevi; 1928 de Muallim Ahmed Hâlid Yaşaroğlu tarafından tesis edilmiştir (B.: Yaşaroğlu, Ahmed Hâlid). Ahmed Hâlid bey, kütübhânesini tesisden yirmi yıl kadar evvel, 1908 de, Cağaloğlunda, Bâbıâli Caddesinin Şerefefendi Sokağı ile teşkil etdiği kavuşağın köşesinde kendi küçük neşriyatı için bir dükkân açmışdı ki meşhur yayınevi bu temelden doğmuştur. 1958 de Aşdoğan pastahânesinin bulunduğu yerdir. 1928 de, ayni caddenin Postahâne Caddesi ile olan kavuşağına yakın 157 numaralı dükkân ilk defa müessisinin adını taşıyan kütübhâne olmuştur. 1932 de eski İbrahim Hilmi Kitabevinin bulunduğu, şimdi yıkılan köşebaşındaki Maarif Kütübhânesinin yerine taşınmış, 1935 de de Reşidefendi, Hanının müştemilâtından eski Sûdi Kütübhânesinin yerine geçmiştir ki bu satırların yazıldığı 1958 de bu binada bulunmakda idi. Kütübhânenin müessisi Ahmed Hâlid Bey 1951 de vefat etmiş, müessese zevcesi muallim ve muharrir Naima Hâlid Hanım ile dört oğluna intikal etmiş, bunlardan Ayhan Yaşaroğlu ile Yıldız Yaşaroğlu da kütübhânenin işlerini tedvir mesuliyetini yüklenmişler, Türk irfanına son demi hayatına kadar hizmetde bulunmuş olan babalarına hayrülhalef olmuşlardır (B.: Yaşaroğlu, Ayhan; Yaşaroğlu, Yıldız). Muallim Ahmed Hâlid Bey merhum editörlüğe mecmuacılıkla başlamış, bu yolda da Türk gençliğinin mahrum bulunduğu didaktif, öğretici terbiyevî mecmuayı seçmiş, “Talebe Defteri” ve “Çocuk Dünyası mecmualarını çıkarmışdır ki zamanının hakikaten büyük boşluğunu doldurmuştur (B.: Talebe Defteri; Çocuk Dünyası). Bunları da “Türk Kadın Mecmuası” tâkib etmiştir ki yine o zamanın yegâne aile dergisi olmuştur. Otuz yıllık inkıtasız faaliyetinin neticesi Ahmedhâlid Kütübhânesi mekteb kitabları, çocuk hikâyeleri, ansiklopedik ve didaktik kitab serileri, antolojiler, monografiler, edebî ve siyasî hatıralar, edebî hikâyeler, romanlar, seçme klâsik metinler, lügatlar ve çeşidli mevzularda halk kitabları olmak üzere zengin bir kataloğa sahiptir. Bu zengin katalogda Ömer Riza Doğrulun iki cildlik “Tanrı Buyruğu”, Ömer Seyfeddin külliyatı, Hâlide Edib külliyatı, şarkdan ve garbdan seçme klâsikler, “İbni Sina” bilhassa kaydedilmeğe değer. Müessisinin hâli hayatında kütübâne akademik bir mahfil idi; güzel konuşan bir meclis adamı olan Hâlid Bey Büyükşehrin fikir ve sanat hayatının en seçkin sîmâmalırın nesil nesil toplamaya muvaffak olmuştu. Hiç tereddüt etmeden kaydedebiliriz, ayrı nesillere mensub bu seçkin sîmâların çoğunun tanışdığı yer Ahmedhâlid Kütübhânesi olmuştur. 1928 de çocuk denilecek kadar genç çağında Ahmed Hâlid Beyin kütübhânesinde kitabcılık hayatına atılmış olan Tâhir Yücetürk, 1958 de de Yaşaroğlu kardeşlerin sadık ve vefâkâr dostu olarak müessesenin sevilen bir sîmâsı idi. Sadakat ve vefâ yolunda, yalnız müesseseye değil, bu kütübhânenin dostlarına da bağlı insandır; bir lise talebesi iken arkadaşları arasında “Baba Tâhir”, Ticaret Mektebine devam ederken “Kitabcı Tâhir” denilen Yücetürk, 1958 de muhitinin “Tâhir Ağabey”i olmuştu (B.: Yücetürk, Tâhir); “Yücetürk Çocuk Yayınları” da Tâhir Ağabeyindir.