Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
AHMED DEDE (Doğani)
On yedinci asır başlarında İstanbulun kerametine inanılmış namlı Mevlevi şeyhlerinden, Yenikapı Mevlevihanesi postneşini; aslı Konya Aksarayından idi; doğum tarihi bilinmiyor, kuşbazlığı ile meşhur büyük arazi sahibi, zengin bir sipahi oğlu idi, Aksaraydaki konağının kapısı fıkaraya ve garip seyyahlara açık ve sofrası da bu gibilere daima hazır mulunurmuş... Genç denilecek bir yaşta insan varlığının felsefesini öğrenmek arzusuna düşmüş, seyahate çıkarak Konyada, Mevlevihanede Şeyh Bostan Çelebi ile tanışmış, malını ve mülkünü, evlâd ve ayalini bırakarak çileye girmiş, bir fakir mevlevi dervişi olmuş ve “Doğani Dede” adiyle şöhret bulmuştu. 1601 (H. 1010) de Kemal Ahmed Dedenin ölümü üzerine İstanbulda Yenikapı mevlevihanesine şeyh tayin edilen Doğani Ahmed Dede, fazilet ve kemalile kısa bir zaman için Büyükşehrin de seçkin bir şöhreti olmuştu. Tarikatlerin aleyhinde bulunup musikinin küfür olduğunu söyliyen asrın koyu taassubunun mümessili Kadızade Efendi Mevlevilere “düdük çalanlar” diye hücüm eder, Doğani Ahmed Dedeyi en büyük düşmanlarından biri olarak görürdü; devrin hükümdarı Dördüncü Murad yanında bu namlı şeyhin İstnbuldan uzaklaştırılması için çok çalışmış, muvaffak olamamıştı. Başta hükümarlar gelmek üzere, (Birinci Ahmed, İkinci Osman, Dördüncü Murad) İstanbul âyan ve k...
⇓ Devamını okuyunuz...
On yedinci asır başlarında İstanbulun kerametine inanılmış namlı Mevlevi şeyhlerinden, Yenikapı Mevlevihanesi postneşini; aslı Konya Aksarayından idi; doğum tarihi bilinmiyor, kuşbazlığı ile meşhur büyük arazi sahibi, zengin bir sipahi oğlu idi, Aksaraydaki konağının kapısı fıkaraya ve garip seyyahlara açık ve sofrası da bu gibilere daima hazır mulunurmuş... Genç denilecek bir yaşta insan varlığının felsefesini öğrenmek arzusuna düşmüş, seyahate çıkarak Konyada, Mevlevihanede Şeyh Bostan Çelebi ile tanışmış, malını ve mülkünü, evlâd ve ayalini bırakarak çileye girmiş, bir fakir mevlevi dervişi olmuş ve “Doğani Dede” adiyle şöhret bulmuştu. 1601 (H. 1010) de Kemal Ahmed Dedenin ölümü üzerine İstanbulda Yenikapı mevlevihanesine şeyh tayin edilen Doğani Ahmed Dede, fazilet ve kemalile kısa bir zaman için Büyükşehrin de seçkin bir şöhreti olmuştu. Tarikatlerin aleyhinde bulunup musikinin küfür olduğunu söyliyen asrın koyu taassubunun mümessili Kadızade Efendi Mevlevilere “düdük çalanlar” diye hücüm eder, Doğani Ahmed Dedeyi en büyük düşmanlarından biri olarak görürdü; devrin hükümdarı Dördüncü Murad yanında bu namlı şeyhin İstnbuldan uzaklaştırılması için çok çalışmış, muvaffak olamamıştı. Başta hükümarlar gelmek üzere, (Birinci Ahmed, İkinci Osman, Dördüncü Murad) İstanbul âyan ve kibarı şeyhin şahsına ve Mevlevihaneye hediyeler gönderir, bağışlarda bulunurlardı; Ahmed Dede onlara elini bile sürmez, memleketindeki emlâk ve akarından gönderilen harçlıklarla beraber, tekkenin zarurî fıkarasına dağıtırdı. Sık sık borçluların kapatıldığı Baba Câfer zindanına gider, onların borçlarını öderdi; (B. : Baba Câfer Zindanı) “Dini islâmın eşrefi mahlûkat diye tarif ettiği insanın şerefi, hürriyetidir” derdi; borç yüzünden hapsin en şiddetli aleyhtarı idi. Çok güzel konuşurdu, sohbeti zengin adamdı, kemalinin miyarı olarak her şeyi hoş gören, muarızlarının fikirlerine hürmet etmesini bilen yüksek bir terbiye sahibiydi. Yakından tanıdığı hükümdarlardan Dördüncü Murad kendisine karşı derin bir hürmet ve muhabbet beslerdi; işret âlemleri dillere destan olan bu hükümdar, Doğani Dedeyi sarayı hümayuna sık sık dâvet ederek sofrasında bulundurur, Şeyh Efendinin huzuru bu toplantılarda vekarlı bir ahva yaratırdı. Bazan da bu buluşmalar bir musiki ziyafeti olur, Ahmed Dede, esesleri asrının üstün kıymetleri olan zâkirleri ve namlı neyzen ve kudümzenlerile gelir, mesnevii şerif dinlendikten sonra en ağır ilâhiler, besteler okunurdu. Büyükşehirde kuvvetle yerleşen bir inanana uyarak, birçok kimseler, yeni doğan çocuklarını Yenikapı Mevlevihanesine götürürler, yavruya, uzun ömürlü olması için, Şeyhin elile bir mevlevi sikkesi giydirtirlerdi. Büyük seyyah ve muharrir Evliya Çelebi kendi hal tercümesini yazarken kundağının Şeyhin eline verildiğini söyledikten sonra: “Hazreti Doğan Dede bu hakiri kucağına alıp havaya atarak: — Bu oğlan bu cihanda bizim uçurmamız olsun! Buyurmuştur” diyor. Zamanın bir şairi de Büyükşehir halkının bu inanına işaret ile:
İstanbulun dahi taze doğanı
Olub perverdel Piri Doğani
demiştir.
Doğani Ahmed Dede 1630 (H. 1040) da öldü; kabri Mevlevihanede, Kemal Ahmed Dedenin sağ yanındadır. Evliya Çelebi Doğani Dedenin aslını Rumeliden Bergofçalı olarak gösterdikten sonra göbek adını da “Hüseyin” olarak kaydediyor (?).
Bibl. : Evliya Çelebi, I; M. Ziya, Yenikapı Mevlevihânesi.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM010760
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 1, sayfalar 349-350
Bakınız Notu
B. : Baba Câfer Zindanı
Bibliyografya Notu
Bibl. : Evliya Çelebi, I; M. Ziya, Yenikapı Mevlevihânesi.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.