Üsküdarda İmrahor ile Şemsipaşa arasında Ahmedçelebi mahallesinde, Açıktürbe sokağı ile Hüdaî Mahmud sokağının kavşağındadır. Dört kâgir duvar üzerine kiremit döşeli çatı ile örtülmü, minaresi ahşap bir mâbeddir. Minare, binanın üzerinde olup kapısı son cemaat yerinin üstündeki kadınlar mahfelindedir. Aşağıdaki satırlar 1946 yılında bir ziyâret esnasında tesbit edilmiştir: Camiin duvar ve mihrap nakışları ruha kasvet verecek kadar karışık ve manasızdır; ilk fırsatda hiç olmazsa düz beyaz bir badana ile örtülmesi pek yerinde bir hizmet olur. Hasırları eskimiş, bir iki parçası güzel ve kıymetli seccadeler ve halıcıklar döşenmiştir. Bir İran büyük elçisinin hediyesi olan gayet büyük mihraplı bir halı, 1944 de Evkaf Müdürlüğü tarafından her ne sebepten ise kaldırılmıştır; Duvarlarda müteaddit yazma ve mat bu levhalar asılıdır. Mihrabın iki yanında pirinçden iki küçük cami şamdanı, kapıdan girilince sağ köşeye yakın bir yerde de, açık leylâkî boya ile boyanmış tahta kutusunun üzerinde “Sene 1175” tarihi bulunan eski bir rakkaslı saat vardır ki kadranında “Wilm. Clarke London” yazılıdır: saat bozukmuş, getirilen saatçılar tamir edememişler. Tavanının göbeğine sekiz fanuslu bir demir âvize asılmıştır; tavan sathının birçok yerlerinden de top kandilcikler, tek kandiller, fanuslar, tavan ...

Üsküdarda İmrahor ile Şemsipaşa arasında Ahmedçelebi mahallesinde, Açıktürbe sokağı ile Hüdaî Mahmud sokağının kavşağındadır. Dört kâgir duvar üzerine kiremit döşeli çatı ile örtülmü, minaresi ahşap bir mâbeddir. Minare, binanın üzerinde olup kapısı son cemaat yerinin üstündeki kadınlar mahfelindedir. Aşağıdaki satırlar 1946 yılında bir ziyâret esnasında tesbit edilmiştir: Camiin duvar ve mihrap nakışları ruha kasvet verecek kadar karışık ve manasızdır; ilk fırsatda hiç olmazsa düz beyaz bir badana ile örtülmesi pek yerinde bir hizmet olur. Hasırları eskimiş, bir iki parçası güzel ve kıymetli seccadeler ve halıcıklar döşenmiştir. Bir İran büyük elçisinin hediyesi olan gayet büyük mihraplı bir halı, 1944 de Evkaf Müdürlüğü tarafından her ne sebepten ise kaldırılmıştır; Duvarlarda müteaddit yazma ve mat bu levhalar asılıdır. Mihrabın iki yanında pirinçden iki küçük cami şamdanı, kapıdan girilince sağ köşeye yakın bir yerde de, açık leylâkî boya ile boyanmış tahta kutusunun üzerinde “Sene 1175” tarihi bulunan eski bir rakkaslı saat vardır ki kadranında “Wilm. Clarke London” yazılıdır: saat bozukmuş, getirilen saatçılar tamir edememişler. Tavanının göbeğine sekiz fanuslu bir demir âvize asılmıştır; tavan sathının birçok yerlerinden de top kandilcikler, tek kandiller, fanuslar, tavan lâmbaları, asma fenerler, Kabe süpürgeleri, devekuşu yumurtası, hasır, örülmüş çiçek sepetleri sallanmaktadır, bunların arasında içine Mehmed Rifat adında bir hattat tarafından ismi Celâl ile ismi Resul yazılmış bir şişe vardır. Camiin banisi Ahmed Çelebinin kabri, mâbedin Açıktürbe sokağı üzerindeki küçücük bahçesindedir: yeşil boyalı baş taşındaki kitabesi şudur: “Hüvelbaki Sahibül hayrat merhum Elhac Ahmed Çelebi ruhuna elfatiha. Sene 975 (M. 1567)”. Kabrin ayak ucunda, duvara dayalı olarak yine yeşil boyalı ikinci bir taş vardır ki onun üzerinde de: “Bu Mescidi şerifin banisi merhum Elhac Ahmed Çelebinin ruhu için elfatiha. Sene 1181 (M. 1767)” yazılıdır; bu ikinci taşın, mâbedin iki asır sonraki bir tamirinde konduğu bellidir. Ahmed Çelebinin yanında, İkinci ordu muhâsebecisi olup 1336 da ölen Hacı Rüştü Bey yatmaktadır. Sohbeti tatlı, eski muallim ve İttihadcı olan camiin kırk senelik imamı Ahmed Çitli, bu mâbedin, Millî Mücadelede vatanperver Üsküdarlıların gizli merkezlerinden biri olduğunu, yatsı namazından sonra yalnız kendisinin mühürleyip imzaladığı mazbatalarla Anadoluya 2000 nefer ve 400 zabit kaçırıldığını söylemektedir. Semt halkından olup Vahideddinin riyaset ettiği Şûrayi Saltanatta Sevr muahedesinin imzasına tek muhalefet reyini vermiş olan topçu feriki Ali Riza Paşa merhum da bu Ahmed Çelebi caminin cemaati arasında sık sık görülen simalardan imiş. Bu camiin karşısında Şeyhülislâm Minkaarîzâde Yahya Efendinin medresesi ile türbesi vardı, her ikisi de yer ile bir harap olmuştur; efendi ile ailesi efradinin kemikleri bir sandık içine konularak Ayşe Sultan Camii mezarlığına nakolunmuştur. Bibl. : Hadikatül Cevâmi, II: REK, Gezi notu. Üsküdarda Ahmedçelebi Camii (Resim : Nezih)