Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
AHMED (Çiroz)
Ömer Seyfeddinin, “Keramet” adındaki bir fantezisinde yaşattığı tipik bir İstanbul kopuğudur. Muharrir, hikâyesine bir yangın sahnesile girer; ahali, yarım saattenberi devam eden yangının iki ev sonra söneceğine inanmıştır, çünkü orada bir “zatı şerif” in türbesi vardır, mümkün değil, o türbe tutuşmaz.
“Çiroz Ahmed, etrafına bir göz gezdirdi. Kaşarlanmış bir külhanbeyi idi, onca yangın, vurgun demekti, ama mahalle çok fakirdi. Biliyordu ki şu yanan zavallı kulübeciklerin içinde yatak yorgandan başka bir şey yoktu. Halbuki vurgunda âdet “yükte hafif pahada ağır şeyler” i bulmaktı: — Allah belâsını versin!. Faydasız yangın!. diye başını salladı. Ahali türbenin önüne toplanmıştı:
— Buraya gelince söner!. diyorlardı. Çiroz Ahmed, yeşil boyalı türbenin penceresine sokuldu. Kör bir kandilin hafifçe aydınlattığı sandukaya baktı. Baş ucunda iki büyük şamdan duruyordu, iki tarafında iki seccade yayılıydı, açık rahlelerde büyük Kur’anı kerimler vardı. Çiroz Ahmed, gözüyle asgarî bir hesap yaptı, içinden: — Şamdanlar, onar liradan yirmi... Seccadeler beşerden on. Kitaplar, mutlaka yazmadır, yirmi de onlar.. etti elli.. dedi. Yeşil boyalı kapıya gitti, kemikli omuzlarile kapının kuvvetini yokladı, kilidine baktı. Yavaş yavaş dayanmağa başladı. Halk yangınla meşguldü. Çiroz Ahmed son derece k...
⇓ Devamını okuyunuz...
Ömer Seyfeddinin, “Keramet” adındaki bir fantezisinde yaşattığı tipik bir İstanbul kopuğudur. Muharrir, hikâyesine bir yangın sahnesile girer; ahali, yarım saattenberi devam eden yangının iki ev sonra söneceğine inanmıştır, çünkü orada bir “zatı şerif” in türbesi vardır, mümkün değil, o türbe tutuşmaz.
“Çiroz Ahmed, etrafına bir göz gezdirdi. Kaşarlanmış bir külhanbeyi idi, onca yangın, vurgun demekti, ama mahalle çok fakirdi. Biliyordu ki şu yanan zavallı kulübeciklerin içinde yatak yorgandan başka bir şey yoktu. Halbuki vurgunda âdet “yükte hafif pahada ağır şeyler” i bulmaktı: — Allah belâsını versin!. Faydasız yangın!. diye başını salladı. Ahali türbenin önüne toplanmıştı:
— Buraya gelince söner!. diyorlardı. Çiroz Ahmed, yeşil boyalı türbenin penceresine sokuldu. Kör bir kandilin hafifçe aydınlattığı sandukaya baktı. Baş ucunda iki büyük şamdan duruyordu, iki tarafında iki seccade yayılıydı, açık rahlelerde büyük Kur’anı kerimler vardı. Çiroz Ahmed, gözüyle asgarî bir hesap yaptı, içinden: — Şamdanlar, onar liradan yirmi... Seccadeler beşerden on. Kitaplar, mutlaka yazmadır, yirmi de onlar.. etti elli.. dedi. Yeşil boyalı kapıya gitti, kemikli omuzlarile kapının kuvvetini yokladı, kilidine baktı. Yavaş yavaş dayanmağa başladı. Halk yangınla meşguldü. Çiroz Ahmed son derece kuvvetliydi, hani o, yalnız külhanbeylerine mahsus, bazusuz, idmansız, sporsuz, gizli, harikulâde kuvvet... Dayandıkça kapı çıtırdamağa başladı. Nihayet küt etti açıldı. Çirozun içeri girince ilk işi kör kandili üflemek oldu. Fakat alacağı şeyler her nekadar pahada ağır ise de yükte öyle pek hafif değildi. Pilân zihninde teşekkül ettikçe teferrüatını tatbik ediyordu: Şamdanların mumlarını çıkarıp attı, rahlelerdeki kitapları, belinden çıkardığı Trablus kuşağına sardı; seccadeleri topladı. Bunları, beygirin üzerine çul vurur gibi sandukanın sırtına örttü. Şimdi kapıdan çıkmak lâzım geliyordu ama, dışarısı dolu idi. Sandukaya dayandı, biraz düşündü, kavuk da bırakılacak bir şey değildi, üzerinde sırmalı bir çevre vardı. Sanduka birdenbire kaydı, Çiroz Ahmed düşmemek için toplandı. Acaba evliya diriliyor muydu?. Durdu, baktı, gülümsedi:
— Vay canına, yere mıhlı değilmiş be!. dedi. Zihninde çıkış plânı tamamlandı. Kitaplarla şamdanları kucakladı. Kendisi sandukanın altına girdi, yavaş yavaş yürüdü. Durdu, sandukanın altından elini çıkarıp kapıyı açtı. Sol taraf caddeye çıkıyordu. Yakalanlanmak ihtimali vardı, sağ taraftaki sokak tenha idi. Viranelikler çoktu. Ama yangın o tarafta idi, herkes o tarafta birikmişti. Uzun müddet düşünmedi. Paldır küdür kapıdan çıktı. Gürültüye başını çeviren halk şaşırdı. Herkes olduğu yerde kaldı. İşte evliya kalkmış, yürüyordu. Tulumbalar durdu. Şiddetle esen rüzgâr birdenbire durdu. İtfaiye askerleri korkularından ellerindeki baltaları, kancaları, hortumları düşürdüler. Sanduka yangına doğru yürüyordu. İki tarafa açılıp yol veren ahali korkudan titriyordu. Sanduka, korkunç, mânevi bir heybetle sallana sallana aralarından geçti, karanlıklarda kayboldu. Türbeden iki evvelki ev de ateşten kurtulmuştu. Yanmayıp evliyasız kalan türbe yine mahalledeki kutsiyetini muhafaza etti. Yalnız okuyanlar, yüzlerini artık eskisi gibi boş binaya çevirmiyorlar, kıbleye bakıyorlardı: “— İki gözüm! yangın gecesi bu tarafa gitti! diyorlardı”.
Bibl. : Ömer Seyfeddin, Gizli Mâbed.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM010617
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 1, sayfalar 306-307
Bibliyografya Notu
Bibl. : Ömer Seyfeddin, Gizli Mâbed.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.