Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
AĞIZLIK, AĞIZLIKÇILAR
Eskiden halk ağzında “takım” kalem efendisi ağzile de “sigaralık” denilirdi; bizde, Abdülâziz devri başlarında cigara kâğıdı kullanılmasından az sonra yayılmıştır, daha evvel, Türkler, tütünü asırlarca çubuk ile içmişlerdir. Cigara kâğıdı ve ağızlığın yayılması da, Türk güzel sanatları arasına girmiş olan çubukluğu ve lüleciliği körletmiş, öldürmüştür (B. : Çubuk ve Lüle). İstanbul küçük el sanatları arasında ağızlıkçılık, İstanbul çubukçuluğu ve lüleciliği ayarında yükselememiştir. Kullanılagelen çeşitleri ağaç ağızlıklar (yasemin ve kiraz), kehriba ağızlıklar ve taş ağızlıklardır. İstanbul kuyumcuları elinden çıkmış altın çenberli ve murassa ağızlıkları, Büyükşehre has işlerden ziyade yüksek servet sahiplerinin ziynet düşkünlüğü olarak kıymetlendirmelidir.
Bu satırların yazıldığı sıralarda, ağızlık yapıcılar, Hakkâklarçarşısında ve Mercan yokuşundadır; seyyar ağızlıkçıların en kârlı alış veriş yerleri de, akşam üzeri Galata ve Balıkpazarı meyhaneleridir; “ağızlık” ve “takım” kelimeleri satıcı ağzına uymadığı için bunlar “sigaralık!” diye bağırırlar; ve ekseriya, mallarını, istedikleri fiatın yarısından çok aşağı ve “hatır için!” satarlar. Eski ramazanlarda cami avlularında, bilhassa Bayazıd camiinde kurulan sergilerde ağızlıkçı tezgâhları önünde tiryaki kümeleri toplanırdı; ram...
⇓ Devamını okuyunuz...
Eskiden halk ağzında “takım” kalem efendisi ağzile de “sigaralık” denilirdi; bizde, Abdülâziz devri başlarında cigara kâğıdı kullanılmasından az sonra yayılmıştır, daha evvel, Türkler, tütünü asırlarca çubuk ile içmişlerdir. Cigara kâğıdı ve ağızlığın yayılması da, Türk güzel sanatları arasına girmiş olan çubukluğu ve lüleciliği körletmiş, öldürmüştür (B. : Çubuk ve Lüle). İstanbul küçük el sanatları arasında ağızlıkçılık, İstanbul çubukçuluğu ve lüleciliği ayarında yükselememiştir. Kullanılagelen çeşitleri ağaç ağızlıklar (yasemin ve kiraz), kehriba ağızlıklar ve taş ağızlıklardır. İstanbul kuyumcuları elinden çıkmış altın çenberli ve murassa ağızlıkları, Büyükşehre has işlerden ziyade yüksek servet sahiplerinin ziynet düşkünlüğü olarak kıymetlendirmelidir.
Bu satırların yazıldığı sıralarda, ağızlık yapıcılar, Hakkâklarçarşısında ve Mercan yokuşundadır; seyyar ağızlıkçıların en kârlı alış veriş yerleri de, akşam üzeri Galata ve Balıkpazarı meyhaneleridir; “ağızlık” ve “takım” kelimeleri satıcı ağzına uymadığı için bunlar “sigaralık!” diye bağırırlar; ve ekseriya, mallarını, istedikleri fiatın yarısından çok aşağı ve “hatır için!” satarlar. Eski ramazanlarda cami avlularında, bilhassa Bayazıd camiinde kurulan sergilerde ağızlıkçı tezgâhları önünde tiryaki kümeleri toplanırdı; ramazanın otuz gününde iftardan sonra cigarasını yeni bir ağızlıkla tellendiren ve artık öbür ramazana kadar da ağızlık almıyan pek çoktu.
İçinde lületaşından nikotin filtresi bulunan “Doktor Apostolun ağızlıkları” 1933 - 1938 yıllarında İstanbulda nam almış ve hemen her ağızlık meraklısının elinde görülmüştür; seyyar ağızlık satıcılar ise, bunları pamuklu kutular içinde ceplerinden çıkarırlar, ekseriya bir meyhanede, içki ile cömertlik damarı kabarmış müşteri yerine: “Size kıymetli bir şey vereyim!” diye verirlerdi.
Seyyar ağızlık satıcılarda, tahta el sandıkları, üzerine ağızlıklar lâstik kolanlarla tutturulmuş mukavva el işportalarile dolaşırlar. Yasemin ağızlıkçılar ise, mallarını, bir tahta üzerine çakılmış çiviciklere geçirip teşhir ederler; ekseriya bu tahtanın ortasında bir direkçik vardır, bu da ağızlıklarla donatılır.
Ağızlık hakkında, antikacılık bakımından Nureddin Rüştü Büngül “Eski Eserler Ansiklopedisi” nde şunları yazıyor:
“Sigaralıkların ucuna takılan kehribaya ve bu münasebetle de bütün sigaralığa ağızlık derler. Bunlar alelekser kırmızı, sarı, siyah kehribadan yapılır. Tek bir parçadan ibaret olanlarına yekpare derler. Üç parçadan olanının ağzına gelen kısmına “başlık”, ortasına “orta” ve sona gelen kısmına da “etek” tabir olunur. Başı bir çavuşüzümü şeklinde olup gittikçe kalınlaşıp tekrar eteğe doğru incelenlere “keçi memesi” tabir ederler ki bu kısım ağızlık eğer kırmızı kehribadan olursa yüz lira kadar edenleri vardır. Ağızlık ucu yassı olanlara “damaklı” ve yuvarlak ve kertikli olan kısmına da “imame” derler. Bunlardan kalın ve ucu palamut şeklinde olanların yekpare ve iyi kısmı da elli lira kadardır. Sadefi, bergamî renkleri yirmi lira ve siyah kehribadan olanlar da on lira kadar ederler. Parçalıların ise derece derece kıymetleri vardır. Ortaları zernişenli yeşil ve lâcivert taşı olanlar beş altı lira kadar ederler. Fildişi, boynuz, kuka, yüsri ağızlıkların ucu kehribalıları ikiden beşe kadar eder. Bunlardan sonra yasemin, acemkirazı, pelesenk gibi ağızlıklar da birer ikişer lira ederler. Gümüşten mamul olan kehribalı Pirzerin usullü ağızlıkların da üç liradan on beş liraya kadar edenleri görülmüştür. Bunlardan başka müteaddit ucuz pahalı kısımları da vardır. İcap ettikçe bunlar yenileştirilerek ve bazı nikotin filtresi teşkilâtı yapılarak ve yeni zarif şekiller verilerek ihracata elverişli hale getirilebilir”.
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM010545
Tema
Folklor
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 1, sayfa 253
Bakınız Notu
B. : Çubuk ve Lüle
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.