HAKKI PAŞA (Mehmed) – Üçüncü Sultan Selim ve İkinci Sultan Mahmud devirlerinin ünlü vezirlerinden ,“Koca Hakkı Paşa” diye anılır,doğum tarihi bilinmiyor,onsekizinci yüzyıl vezirlerinden Ahmed Kâmil Paşanın oğludur. Sokollu Mehmed Paşanın torunlarından olan Ahmed Kâmil Paşa Belgradda doğmuş,küçük yaşda İstanbula gelmiş, Defterhâne( kalemden yetişmiş,baş defterdarlık,reisülküttablık,sadaret kethüdalığı,Hanya(Giridde),Bosna,Mısır,Kandiye(Giridde) vâliliklerinde bulunmuş,eşkiyâ ve erâzili tepelemede amansızlığından dolayı “Sopasalan Ahmed Paşa” diye tanınmışdı ;uzun boylu,iri yapılı,sohbeti tatlı,dürüst ahlaklı bir adamdı,1177 (1763-1764) de Giridde Rsmoda ölmüşdü.Mehmed Hakkı Paşa da görünüşü ve ahlâkı,huyları ile tamamen babasının aynı idi. Bâbıâliden yetişmiş,reisülküttab vekilliği ve sadâret kethüdâlığı yapmış,1795 de vezirlikle Rumeli Vâlisi olmuşdu,ve o vâliliğinde,yer yer türeyen ve Dağlı Eşkiyası diye anılan mütegallibe çetelerini amansızca tepelemiş,Rumelinde bozulmuş âsâyişi yeniden kurmuşdu. Rüşvet elleri uzun,nüfuzlarını şahsî çıkarlarını sağlamakda kullanan devlet ricâline “İstanbul Süfehâsı” derdi,ve bunu sözleri kulaklarını gidecek yerlerde yerlerde pervasızca söylerdi,bu yüzen de pek çok düşman kazanmışdı.Hakkı Paşanın İstanbul sefihleri dediği kişilerin başında Valde...

HAKKI PAŞA (Mehmed) – Üçüncü Sultan Selim ve İkinci Sultan Mahmud devirlerinin ünlü vezirlerinden ,“Koca Hakkı Paşa” diye anılır,doğum tarihi bilinmiyor,onsekizinci yüzyıl vezirlerinden Ahmed Kâmil Paşanın oğludur. Sokollu Mehmed Paşanın torunlarından olan Ahmed Kâmil Paşa Belgradda doğmuş,küçük yaşda İstanbula gelmiş, Defterhâne( kalemden yetişmiş,baş defterdarlık,reisülküttablık,sadaret kethüdalığı,Hanya(Giridde),Bosna,Mısır,Kandiye(Giridde) vâliliklerinde bulunmuş,eşkiyâ ve erâzili tepelemede amansızlığından dolayı “Sopasalan Ahmed Paşa” diye tanınmışdı ;uzun boylu,iri yapılı,sohbeti tatlı,dürüst ahlaklı bir adamdı,1177 (1763-1764) de Giridde Rsmoda ölmüşdü.Mehmed Hakkı Paşa da görünüşü ve ahlâkı,huyları ile tamamen babasının aynı idi. Bâbıâliden yetişmiş,reisülküttab vekilliği ve sadâret kethüdâlığı yapmış,1795 de vezirlikle Rumeli Vâlisi olmuşdu,ve o vâliliğinde,yer yer türeyen ve Dağlı Eşkiyası diye anılan mütegallibe çetelerini amansızca tepelemiş,Rumelinde bozulmuş âsâyişi yeniden kurmuşdu. Rüşvet elleri uzun,nüfuzlarını şahsî çıkarlarını sağlamakda kullanan devlet ricâline “İstanbul Süfehâsı” derdi,ve bunu sözleri kulaklarını gidecek yerlerde yerlerde pervasızca söylerdi,bu yüzen de pek çok düşman kazanmışdı.Hakkı Paşanın İstanbul sefihleri dediği kişilerin başında Valdesultan Kâhyası Yusuf Ağa bulunmakta idi.Bir ara Hakkı Paşayı çok beğenen devrin pâdişahı Üçüncü Sultan Selim onu sadırazam yapmak istemiş,Yusuf Ağa türlü iftirâlarla pâdişahı ondan soğutmuş ve Rumeli Vâliği ile İstanbuldan uzaklaştırmışdı(B.: Yusuf Ağa,Valde Kethüdası). Rumeli Vâlisi iken,rüşvet alması ve haksız mahkeme kararları dillere destan olmuş Silivri Nâibine şu tezkireyi göndermişdi ki,Ebüzziya Tevfik Bey Osmanlı Edebiyatı Örnekleri adındaki eserine almışdır : “Silivri Nâibi,şeriat hâini,îlâmını gördüm,kahkahayla güldüm.Meâli hezeyan,hükmü hilâfı Kur'andır.Mühri müeyyedimi basarım,seni mahkeme kapusuna asarım”. Devlete karşı isyan etmiş Tepedelenli Ali Paşaya da şu ağır yazıyı göndermişdi,uzunca olan yazının bir kaç satırını almakla yetiniyoruz : “İstanbul süfehâsını akçe ve boğça ile tamaha düşürüp ve yolunu bulup vezirlik rütbesini kapan İzzetli Rif'atli Ali Paşa.. “Be hey hınzır,bir kişinin dünyaya gelmesindeki murad nedir,hemen oğlan ile mal almak mıdır ?..Geçmişde nice müfsidlerin hak ettikleri cezaları verilmişdir..senin de cazanı vermek bir şey değildir vesselâm..” Düşmanları Koca Hakkı Paşaya “Deli” derdi.İki defa vezirliği alındı.Düşmanlarından Yusuf Ziya Paşanın sadaretinde 1809 da İstanköye sürgün edildi,11 şaban 1226 (9 ağustos 1811) de orada öldü. Bibl.: Türk Ansiklopedisi ;Türk Tarih Encümeni Mecmuası ;Sicilli Osmanî .