Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hafize Sultan maddesi
HAFİZE SULTAN – Onsekizinci Yüzyılın ilk yarısında yaşamış ve İkinci Sultan Mustafanın gözde hasekisi,zevcesi olmuş üzel bir kadın ; tarih kaynaklarımızda adından bahsedilmeyen bu sultan ile tanışmış , konuşmuş ingiliz edibesi ve İstanbuldaki ingiliz elçisinin zevcesi Lady Montague Landraki dostlarına yazdığı mektublarından birinde ondan şöyle bahsediyor:
“Sultan Mustafanın gözdesi Hafize Sultanı ziyaret ettim. Tahttan indirilmiş olan kocası ölünce, kendisine devlet erkânı arasından bir koca seçmesi için emir verilmiş.. Hafize Sultan gidip Üçüncü Sultan Ahmedin ayaklarına kapanmış.. Bunun, kardeşinin hatırasına bir hakaret olduğunu, kendisinin cellâda verilmesini tercih ettiğini söylemiş.. Fakat evlenmesinde amansızca ısrar edilmiş, o da çaresiz kalınca reisülküttap (Dışişleri Bakanı) Bekir Efendiyi seçmiş.. Bu suretle Padişaha, firaşına ikinci bir erkek almamak hususundaki kati kararını anlatmış.. Kendisini vaktiyle Sultan Mustafaya bu Bekir Efendi takdim etmişmiş.. O zaman henüz on yaşındaymış..”
“Hafize Sultan daimi bir matem içinde yaşıyor. Bekir Efendi ile evlendiğinde ancak yirmi bir yaşlarında bir tazeymiş. Aradan on beş sene geçmiş.. Kocası tarafından bir Sultan olarak saygı görmektedir. Sarayının hareminde dilediği gibi yaşamaktadır. Kendisini ziyarete gittiğimde beni bü...
⇓ Devamını okuyunuz...
HAFİZE SULTAN – Onsekizinci Yüzyılın ilk yarısında yaşamış ve İkinci Sultan Mustafanın gözde hasekisi,zevcesi olmuş üzel bir kadın ; tarih kaynaklarımızda adından bahsedilmeyen bu sultan ile tanışmış , konuşmuş ingiliz edibesi ve İstanbuldaki ingiliz elçisinin zevcesi Lady Montague Landraki dostlarına yazdığı mektublarından birinde ondan şöyle bahsediyor:
“Sultan Mustafanın gözdesi Hafize Sultanı ziyaret ettim. Tahttan indirilmiş olan kocası ölünce, kendisine devlet erkânı arasından bir koca seçmesi için emir verilmiş.. Hafize Sultan gidip Üçüncü Sultan Ahmedin ayaklarına kapanmış.. Bunun, kardeşinin hatırasına bir hakaret olduğunu, kendisinin cellâda verilmesini tercih ettiğini söylemiş.. Fakat evlenmesinde amansızca ısrar edilmiş, o da çaresiz kalınca reisülküttap (Dışişleri Bakanı) Bekir Efendiyi seçmiş.. Bu suretle Padişaha, firaşına ikinci bir erkek almamak hususundaki kati kararını anlatmış.. Kendisini vaktiyle Sultan Mustafaya bu Bekir Efendi takdim etmişmiş.. O zaman henüz on yaşındaymış..”
“Hafize Sultan daimi bir matem içinde yaşıyor. Bekir Efendi ile evlendiğinde ancak yirmi bir yaşlarında bir tazeymiş. Aradan on beş sene geçmiş.. Kocası tarafından bir Sultan olarak saygı görmektedir. Sarayının hareminde dilediği gibi yaşamaktadır. Kendisini ziyarete gittiğimde beni büyük bir salona aldılar. Etrafı fırdolayı beyaz mermer sütunlarla müzeyyen bir sedirle çevrilmiş, sedirin üstü, gümüş zemin üzerine açık mavi işlemeli kadife ile kaplı; aynı kumaştan yastıklar dayanmış.. Beni hafif bir baş eğmesiyle selâmladı. Bir imparator tarafından imparatorluğunun bütün güzelliklerine tercih edilmiş olan bu kadını seyrederken büyük bir zevk duyuyordum. Kendisini pek okadar güzel bulmadım; yüzünde, acılarla, kahırlarla solmuş eski bir güzelliğin izleri vardı... Fakat tuvaleti, muhteşemdi.
“Arkasında dolama vardı; bunun kaftandan farkı, kollarının daha uzun, ve kol ağızlarının kıvrılmış, sıvanmış olmasıdır. Bu dolama, erguvan renginde bir kumaştandı ve eteği ayaklarına kadar iniyordu. Kollarının etrafı ve yakasından eteğine kadar iki yanı elmaslarla işlenmişti; elmaslar birer nohut büyüklüğündeydi. İç gömleğinin yakasında, düğme yerine, baklava biçiminde yontulmuş gayet iri bir elmas vardı. Çok geniş olan kemeri de sıvama elmas döşeliydi. Boynunda dizlerine kadar inen üç dizi vardı: Biri incilerden yapılmış, ucunda, hindi yumurtası kadar muhteşem bir zümrüt vardı. Diğer dizi, yeşili gayet tatlı, renkleri birbirini tutmuş iki yüz parça zümrütten vücude getirilmişti. Nihayet üçüncü dizi, yusyuvarlak küçük zümrütlerden yapılmıştı. Fakat bütün bu mücevherat, küpelerinin şaşaası altında sönük kalıyordu! Bu küpeler, armut biçiminde yontulmuş birer fındık büyüklüğünde iki elmastı. Serpuşunun etrafında üç dizi inci vardı. Bunlar, dünyanın en beyaz, en güzel incileriydi. Başına, iki mücevher gül iliştirmişti, her ikisinde de göbek yerine iri birer yakut vardı. Bunların etrafında gayet kıymetli yirmi kadar elmas dizilmişti. Bütün bunlara, serpuşunun üzerine sokulmuş, başları zümrüt yahut elmaslı birçok iğneler ilâve ediniz... Bileziklerine de aynı güzellikte elmaslar döşenmişti. Nihayet parmaklarında en iri elmaslardan yapılmış beş yüzük vardı ki İngiltere Başvekili Mstr Pitt'in yüzüklerini istisna edersem, hayatımda gördüğüm en büyük almaslardı. Sultanın üzerindeki mücevherlerin kıymetini yüz bin İngiliz altınından fazla tahmin ettim (Tahminen bugüne göre 60 milyon Türk lirası). Bu servetin yarısına sahip Avrupada bir tek Kraliçe yoktur.
“Sultan beni akşam yemeğine alıkoydu ve sofrada, Türk âdeti üzere birbiri arkasından elli kap yemek çıkarıldı. Yemek masasının ihtişamı Sultanın tuvaletine denkti. Bıçaklar altın ve elmas kakmalıydı. Fakat beni hayran eden sofra örtüleri ile peşkirlerdi. Altın ve ipek işlemeli en güzel gaz bezindendi. İşlemeler muhteşemdi, tabii çiçekler taklit edilmişti. Bunları, acıyarak, koklıyarak kullandım. Muhakkak ki, bu memlekette yapılan en güzel çevrelerden daha güzel işlenmişlerdi. Şerbet, kapakları ve tabakları kabartma altından çini kâselerle getirildi. Yemekten sonra altın leğenlerle, sofradakilerden daha zengin işlenmiş havlular getirildi; ellerimi silerken içim sızladı. Kahve de, altın tabaklı çini fincanlarla geldi.
“Sultan, bana, neşeli görünmeğe çalışıyordu. Fevkalâde nezaketle konuşuyordu. Saray hayatına dair bazı şeyler öğrenmek hususunda bu fırsatı kaçırmadım. Hani, Padişahın arzu ettiği kızı, ona bir mendil atarak seçer diye bir şey vardır ya... O, tamamen uydurma imiş.. Padişah, kendisi için seçmek suretiyle şereflendireceği kıza, kızlar ağasını gönderirmiş.. Öbür kızlar onu tebrik ederler ve derhal hamama götürürlermiş.. Kokular sürünür, elmaslar takınır, güzelliğini arttırdığına kaani olduğu her şeyi yaparmış.. Sonra Padişah kıza bir hediye gönderir, arkasından da yeni Sultanın dairesine gelirmiş.. Kızın, Padişahın yatağına kadar sürünerek geldiği de bizim Avrupalıların uydurmasıymış.. Padişahın ilk haremi, bir erkek evlât doğurmasa bile diğerlerinden daima üstün tutulurmuş..
“Sultan bana sarayını gezdirdi.. Yatak odasında tuvalet takımı teşhir edilmişti; onlar da çerçeveleri incilerle işlenmiş iki ayna, elmaslarla müzeyyen bir gecelik serpuşu, her biri iki yüz İngiliz altını değerinde kıymetli kürklerle kaplı üç hırka idi... Ayrılacağım zaman Hafize Sultan bana gayet kıymetli bir çevre hediye etti.
“Sultanın otuz cariyesi vardı.. En büyüğü ancak yedi yaşında olan on küçük kız bunlardan hariçti. Bu küçük kızlar, birer güzellik harikasıydı.. Fevkalâde muhteşem giydirilmişlerdi.. Sultan, bu kızlarla eğlenip oyalanıyordu; fakat bu eğlence, onun için muazzam bir masraf kapısıydı. Zira burada, bu yaşlarda güzel bir kız yüz İngiliz altınından aşağı değildir. Uzun örgülü saçlarının üstünde çiçekten çelenkler vardı ve baş süsleri bundan ibaretti; fakat esvapları, altın sırma işlemeli kumaşlardandı. Sultana kahve verirlerken, ellerini yıkamak için su dökerlerken ve sair hizmetlerinde, diz çöküyorlardı. Büyük cariyelerin başlıca hizmetleri de bu küçük kızlara itina etmek, onlara el işleri, nakış öğretmekti...”
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H7A030
Tema
Kişi
Konular
Tür
Belge
Biçim
Baskı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Haf-Haham, Hai bölümü için yazılmış metin. Lady Montague'nun mektubunun yer aldığı kupürler alıntılanmıştır.
Not
Kâğıt üzerine mürekkep. Kupürler belgeye yapıştırılmıştır.
Bibliyografya Notu
Lady Montague Landraki
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.