HÂFIZ KUMRAL – Onyedinci Yüzyılın ilk yarısında dinî ve ladini şâir eserleri ile ünlü bestekâr ;halvetî tarikatının “Celvetî” kolunun kurucusu Üsküdarlı Şeyh Aziz Mahmud Hüdâî Efendinin dervişlerinden,Üsküdardaki meşhur dergâhın zâkirbaşısı ; doğum tarihi bilinmiyor Dördüncü Sultan Muradın tahta çıkdığı 1623 yılında 16-17 yaşlarında imiş,büyük şeyhin genc acemi dervişlerindenmiş,1605-1606 arasında doğmuş olacakdır ;asıl adı Mehmet Yusuf idi,Üsküdar Çarşısında bir ayrancının oğlu,ve aşırı derecede güzelliği ile maşhurdu; “Saç başın ve yüzün ziynetidir”,“Peygamberimizin dahi uzun saçları vardı” diyen Aziz Mahmud Efendi,bir gün güzel çocuğun saçlarının,yobaz bir mekteb hocası tarafından ustura ile kazıtıldığını görünce Mehmed Yusufu babasından alıp dergâha götürmüş,bir irfan ocağı olan o tekkeden yetişmişdir,asıl adı Mehmed Yusuf unutularak,şeyhinin takdığı “Hâfız Kumral” adı ile şöhret bulmşudur ;sesi de çok güzel olduğundan tekkenin zâkirlerinden olmuş,sonra zâkirbaşılığa kadar çıkmışdır.17 yaşlarında iken şeyhinin mürîdelerinden Kösem Sultanın verdiği Mârven adında güzel bir gürcü kızı ile avlenmişdir. Şeyhülislâm Esad Efendi (B.:Esad Efendi,Ebûishakzâde Mehmed,cild 10,sayfa 5245) “Atrabül Âsâr” isimli meşhur eserinde ondan bahsederken :“Musiki vâdîsinde eşsiz,güzel nağmeleri ara...

HÂFIZ KUMRAL – Onyedinci Yüzyılın ilk yarısında dinî ve ladini şâir eserleri ile ünlü bestekâr ;halvetî tarikatının “Celvetî” kolunun kurucusu Üsküdarlı Şeyh Aziz Mahmud Hüdâî Efendinin dervişlerinden,Üsküdardaki meşhur dergâhın zâkirbaşısı ; doğum tarihi bilinmiyor Dördüncü Sultan Muradın tahta çıkdığı 1623 yılında 16-17 yaşlarında imiş,büyük şeyhin genc acemi dervişlerindenmiş,1605-1606 arasında doğmuş olacakdır ;asıl adı Mehmet Yusuf idi,Üsküdar Çarşısında bir ayrancının oğlu,ve aşırı derecede güzelliği ile maşhurdu; “Saç başın ve yüzün ziynetidir”,“Peygamberimizin dahi uzun saçları vardı” diyen Aziz Mahmud Efendi,bir gün güzel çocuğun saçlarının,yobaz bir mekteb hocası tarafından ustura ile kazıtıldığını görünce Mehmed Yusufu babasından alıp dergâha götürmüş,bir irfan ocağı olan o tekkeden yetişmişdir,asıl adı Mehmed Yusuf unutularak,şeyhinin takdığı “Hâfız Kumral” adı ile şöhret bulmşudur ;sesi de çok güzel olduğundan tekkenin zâkirlerinden olmuş,sonra zâkirbaşılığa kadar çıkmışdır.17 yaşlarında iken şeyhinin mürîdelerinden Kösem Sultanın verdiği Mârven adında güzel bir gürcü kızı ile avlenmişdir. Şeyhülislâm Esad Efendi (B.:Esad Efendi,Ebûishakzâde Mehmed,cild 10,sayfa 5245) “Atrabül Âsâr” isimli meşhur eserinde ondan bahsederken :“Musiki vâdîsinde eşsiz,güzel nağmeleri araştırmada devrinin musiki üstadları arasında çok üstündü” diyor. Dinî eserlerinin çoğunun güftesini şeyhinin şiirlerinden seçmişdi,buraya bir kaç örnek alıyoruz : Acem Tevşih Kudûmun rahmeti zevku safâdır yâ Resûlâllah Zuhûrun derdi uşşâka devâdır yâ Resûlâllah Acem İlâhi İsteyen yârin,hâk ider vârın Bulsa dildârın,saklar esrârın Bakmayan câna,irdi cânâna Girdi meydâna,terk idüb ârın Yâr elin tuttu,birliğe yetdi Dost ile itdi,gizli bâzâra Uşşak İlâhi Pâdişâhâ sen bilürsün sâdıkı Sen bilürsün bezmi vasla lâyıkı Hüsnüne pervâne kıldın âşıkı Ger murâdın yakmak ise yâneyim Birinci Sultan Ahmedin, Peygamberimizin çıplak ayağının nakşi şeklindeki meşhur sorgucu için yazdığı şu kıtasını kıt'ayı da bir Pençgâh tevşih olarak bestelemişdi ;ölüm tarihini ve nerede medfun olduğunu tesbit edemedik,kabrini Üsküdarda Hüdâî Dergâhı kabristanında arama imkânını da bulamadık(B.: Ahmed I.,cild 1,sayfa 279; bestelediği kıt'a için 280;Aziz Mahmud Efendi,Şeyh Hüdâî,cild 3,sayfa 1718) .