HÂFIZ CEMİL EFENDİ ( Şekerci) – Geçen asır sonları ile asrımız başında ünlü bir ud icrâkârı ve bestekâr ; 1867 de İstanbulda doğdu,Şehzâde Camii başimamı Hasan Tâhir Efendinin oğludur;ancak ibtidâî tahsili görmüş,16 yaşında şekerci çıraklığı ile iş hayatına atılmış,kısa bir zaman sonra aynı iş üzerinde Şehzâdebaşında dükkân sâhibi olmuşdur. Ailesi içinde musiki ile meşgul kimse olmadığı söylenir,o âleme kendi hevesi ile atılmış,önce ud çalmaya başlamış, ciddî bir musiki tahsili de görmemiş,Sultan Mâbeyinci diye anılan Basri Bey adında bir zât genc şekerciyi sâdece teşvik etmiş ve basit bâzı şeyler göstermişdir.Ancak yirmi yaşlarında Basri Beyin delâleti ile tanıdığı ve o zamanlar çok yaşlı bulunan Kadıköylü Hânende Kel Ali Bey musikide asıl mürşidi,hocası olmuşdur.Bestelerini de Ali Bey ile tanışdıkdan sonra yapmaya başlamışdır. Besteleri yayılmış,sevilmiş,çok güzel ud çalması ile de kusiki mahfillerinde aranılan sîmâlardan biri olmuşdu.1912 de Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşanın İstanbula yazlık gelişinde Paşanın Çubukludaki yalısında bir meclise dâvet edilmiş, Abbas Paşanın takdirini kazanmın,ve Mısıra dönüşünde Şekerci Cemil Efendiyi de beraberinde götürmüşdür.Cemil Efendi bir daha İstanbula dönmemiş,Mısırda yerleşib kalmış,1928 de orada ölmüşdür. Ali ve Nuri Bey adında iki oğlu ...

HÂFIZ CEMİL EFENDİ ( Şekerci) – Geçen asır sonları ile asrımız başında ünlü bir ud icrâkârı ve bestekâr ; 1867 de İstanbulda doğdu,Şehzâde Camii başimamı Hasan Tâhir Efendinin oğludur;ancak ibtidâî tahsili görmüş,16 yaşında şekerci çıraklığı ile iş hayatına atılmış,kısa bir zaman sonra aynı iş üzerinde Şehzâdebaşında dükkân sâhibi olmuşdur. Ailesi içinde musiki ile meşgul kimse olmadığı söylenir,o âleme kendi hevesi ile atılmış,önce ud çalmaya başlamış, ciddî bir musiki tahsili de görmemiş,Sultan Mâbeyinci diye anılan Basri Bey adında bir zât genc şekerciyi sâdece teşvik etmiş ve basit bâzı şeyler göstermişdir.Ancak yirmi yaşlarında Basri Beyin delâleti ile tanıdığı ve o zamanlar çok yaşlı bulunan Kadıköylü Hânende Kel Ali Bey musikide asıl mürşidi,hocası olmuşdur.Bestelerini de Ali Bey ile tanışdıkdan sonra yapmaya başlamışdır. Besteleri yayılmış,sevilmiş,çok güzel ud çalması ile de kusiki mahfillerinde aranılan sîmâlardan biri olmuşdu.1912 de Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşanın İstanbula yazlık gelişinde Paşanın Çubukludaki yalısında bir meclise dâvet edilmiş, Abbas Paşanın takdirini kazanmın,ve Mısıra dönüşünde Şekerci Cemil Efendiyi de beraberinde götürmüşdür.Cemil Efendi bir daha İstanbula dönmemiş,Mısırda yerleşib kalmış,1928 de orada ölmüşdür. Ali ve Nuri Bey adında iki oğlu memlekete dönmüşler,baba mesleği olan şekercilikle meşgul olmuşlardır,bu satırların yazıldığı sırada Kadıköy çarşısında ün yapmış bir şekerci dükkânları vardır.Nuri Bey,babasından aldığı feyz ile musiki ile de meşguldur,güzel şarkılar bestelemişdir. Bibl.: Mustafa Rona,Elli Yıllık Türk Musikisi.