Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
ADIVAR (Dr. Abdülhak Adnan)
Seçkin devlet adamı ve âlim; yeni Türkiyenin kuruluşunda büyük hizmetleri geçmiş üstün kıymette şöhretlerden; 1882 de Geliboluda doğdu, küçük yaşta İstanbula gelerek tahsilini burada yaptı, mülkiye tıbbiyesini bitirdiği sıralarda, İkinci Abdülhamid istipdadının tazyikine tahammül edemiyen gençlerden biri olarak 1905 de Avrupaya kaçtı, bu vesile ile mesleki tetebbülerine daha geniş ölçüde imkân buldu, Berlin tıp fakültesinde dahiliye asistanı oldu; İkinci Meşrutiyetin ilânile 1909 da İstanbula döndü; İstanbul tıp fakültesinde muallim muavini, sonra profesör oldu, iki yıl kadar bu fakültenin müdürlüğünde bulundu; Hilâliahmer (Kızılay) cemiyeti müfettişi olarak Trablusgarp harbine iştirak etti, Hilâliahmer cemiyeti umumî kâtibi oldu, Birinci Cihan harbinde sıhhiye umum müdürü tayin edildi, ihtiyat tabib binbaşı sıfatile de karargâhı umumî sıhhiye müfettişliği muavinliğinde bulundu. 1917 de, büyük romancı Halide Edip ile evlendi; mütarekenin imzasından sonraki seçimde İstanbul mebusu oldu, İstanbulun itilâf devletleri tarafından işgali sırasında zevcesile beraber Anadoluya kaçtı, Ankarada birinci Büyük Millet Meclisi tarafından Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekili seçildi; ikinci toplantı yılında Büyük Millet Meclisi ikinci reisi oldu (o zamanlar ayni zamanda devlet reisi olan mecli...
⇓ Read more...
Seçkin devlet adamı ve âlim; yeni Türkiyenin kuruluşunda büyük hizmetleri geçmiş üstün kıymette şöhretlerden; 1882 de Geliboluda doğdu, küçük yaşta İstanbula gelerek tahsilini burada yaptı, mülkiye tıbbiyesini bitirdiği sıralarda, İkinci Abdülhamid istipdadının tazyikine tahammül edemiyen gençlerden biri olarak 1905 de Avrupaya kaçtı, bu vesile ile mesleki tetebbülerine daha geniş ölçüde imkân buldu, Berlin tıp fakültesinde dahiliye asistanı oldu; İkinci Meşrutiyetin ilânile 1909 da İstanbula döndü; İstanbul tıp fakültesinde muallim muavini, sonra profesör oldu, iki yıl kadar bu fakültenin müdürlüğünde bulundu; Hilâliahmer (Kızılay) cemiyeti müfettişi olarak Trablusgarp harbine iştirak etti, Hilâliahmer cemiyeti umumî kâtibi oldu, Birinci Cihan harbinde sıhhiye umum müdürü tayin edildi, ihtiyat tabib binbaşı sıfatile de karargâhı umumî sıhhiye müfettişliği muavinliğinde bulundu. 1917 de, büyük romancı Halide Edip ile evlendi; mütarekenin imzasından sonraki seçimde İstanbul mebusu oldu, İstanbulun itilâf devletleri tarafından işgali sırasında zevcesile beraber Anadoluya kaçtı, Ankarada birinci Büyük Millet Meclisi tarafından Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekili seçildi; ikinci toplantı yılında Büyük Millet Meclisi ikinci reisi oldu (o zamanlar ayni zamanda devlet reisi olan meclis reisi Mustafa Kemal Paşa idi); ve zafere kadar bu mevkide kaldı. Zaferden sonra Büyük Millet Meclisi hükûmetinin İstanbul murahhası oldu; 1926 da siyasî fikir ayrılıkları yüzünden zevcesi ile Avrupaya gitti. İngiltere ve Fransada yaşadı, Paris Şark Dilleri mektebinde Türkçe lektörlüğüne seçilerek sekiz yıl bu vazifede bulundu. Londrada iken “Encycklopaedia Britannica” nın on dördüncü tab’ına “Türkiyenin yeni zaman tarihi” maddesini yazdı. 1939 da vatanına döndü; Maarif Bakanlığı tarafından neşredilmesi kararlaştırılan İslâm Ansiklopedisinin tahrir ve tercüme heyetinin başkanlığına tayin edildi. Bu satırlar yazılırken de bu büyük işin başında bulunmaktadır.
1935 de İngiliz feylesofu Bertrand Russel’den tercüme edilmiş “Felsefe Meseleleri”ni neşretmişti; Pariste iken fransızca olarak yazdığı “La Scienc chez les Turc Ottomans” adındaki eserinin türkçesini Maarif Bakanlığı, “Osmanlı Türklerinde İlim” adı ile yayınlamıştır. 1940 da Ahmed Halid Kitabevi yayınları arasında “Faust’a dair bir tahlil tecrübesi” ni, 1944 de “Tarih Boyunca İlim ve Din” ini neşretti. Vefa Lisesi Edebiyat öğretmeni Ali Nüzhet Göksel, İstanbul Ansiklopedisine verdiği notlarda, Doktor Adnan Adıvar hakkında şu satırları yazıyor:
“Onun en çok üzerinde söz söylenen eseri: “Osmanlı Türkledinde İlim” kitabıdır. Fuad Köprülü Akşam gazetesinde iki uzun sütün üzerine çıkan bir makalesile bu eserin önemini belirtti. Köprülü, bu kitabın ilmî kıymetini tam bir vuzuh ve salâhiyetle anlattı. Eser, o zaman daha henüz satışa çıkmadığına göre, muhterem Fuad Köprülünün bu eseri daha evvel görüp okuduğu muhakkaktır. Nihayet bu makaleden bir iki gün sonra kitap, satışa çıkarıldı. Kısa bir zaman zarfında, ağızlarda, gazete ve dergilerde eserin lehinde veya aleyhinde birçok şeyler söylendi. Bütün bu olan bitenlere karşı Adnan Adıvarın ne düşündüğünü bilmiyorum. Fakat bu yazılar arasında, müellifin külfetli ve uzun ilmî araştırmalar neticesinde ortaya koyduğu dâvaları çürütecek hiçbir salâhiyetli kalemin yazısını görmedik. Ancak bu arada bir takım his feveranlarından ve hayal kırıklıklarından doğan küskün ve sinirli yazılar ve sözler duyuldu, fakat bunlar da bu kubbenin boşlukları arasında sönüp gitti. Bugün eser dipdiri yaşıyor.
Adnan Adıvar, kitabın başında tarihçi ve filozof Benedetto’unun şu sözlerini almıştır: “Fikir sahasında vazifesi cidalcileri sermest etmek değil, hakikatin şuurunu vazih ve berrak tutmak olan tarih yerine hurafeleri koymamaya çalışalım” diyor. İşte doktor Adnan kitabını yazarken, bu fikirleri kendine rehber edinmiş, tarih boyunca olan biten ilmî hareketleri vesikalara dayanarak, kördüğümleri çözmeğe, vakaların sebeplerini aramaya çalışmıştır.
İmparatorluğun kuruluşundan itibaren fikir hayatını adım adım takip ederek o devirlere ait eserler üzerinde metodlu ve ilmî bir karşılaştırma yaparak hissin, hayalin ve zaman icabı olan mecburiyetlerin hâkim unsurlarını ayırt ettikten sonra geri kalan hakikî malzeme ile eserinin çatısını kuruyor. Bilhassa Fatih devrinde gelişen ilmî hareketleri, derin bir dikkatle inceliyor. Eserde bakınız o devirdeki sosyal muhiti bize canlandırıyor: “Şark ve Garp ulemasını sarayında toplamayı pek seven Fatih, Ali Kuşçuyu Ayasofya medresesine günde 200 akçe maaşla tayin etmiş ve Kuşçu, Uzun Hasan nezdine avdetle sefaret vazifesini ikmal ettikten sonra, aile ve adamlariyle Türkiyeye dönmüştür ki bu seyahatte kendisine günde 1000 akçe harcırah verilmiştir. Bu âlicenabane harcırah Fatih’in hakikî ulemaya olan muhabbetini göstermek için kâfidir.” diyor. İşte eserde böyle örnekler vererek tâ ilk çağlardaki sosyal muhitin verimliliği ile ilmin ilerlemesine ne kadar tesirli olduğunu açık bir dille anlatmaktadır. Fakat yavaş yavaş bu muhit bozuluyor, bir taraftan padişahlar diğer taraftan kara taassup, bereketli neticeler veren o güzel feyizli muhitin geleneklerini bozuyor. Ve artık haksız yere, fakat fetvalı idamlar çoğalıyor, müsbet ilimlere dair yazılan eserleri yakmak hususunda gösterilen cehalete karşılık, o devir Avrupasında Rönesans ve Reform hareketleri oluyor. Bunu icat ve keşifler takip ediyor. Müsbet ilimler ilerledikçe, oradaki insanlarda yepyeni bir dünya görüşü doğuyor. Orada bu yeni anlayış hareketleri devam edip giderken, bizdeki sosyal muhitin müsaadesizliğine rağmen ferdî zekâların ortaya koydukları eserler görülmekle beraber, hakikatlerin artık mutlak surette hurafelere boğulduğunu görüyoruz. Bu hal XIX uncu asra kadar artan bir hızla devam ediyor. Bu kitabın son bahsında birer fikir adamı olarak tanıdığımız Hekimbaşızade Behçet ve Hekimbaşızade Abdülhak Mollanın hazırladıkları: “Herar” kitabından örnekler vermek suretile o devirde ilim adına nelerle uğraşıldığını göstererek eserini bitiriyor. Biz de onlardan bir ikisini buraya alıyoruz: 11 inci Esrar: Beher sene cüz’i bir kısrak südü içirilen sabî, sene nihayetine kadar çiçek çıkarmaya ve çıkarsa da az çıkara. 61 inci Esrar: Suçlu bir kimseye bıldırcın kuşunun dili yedilirse bütün suçlarını itiraf eder.
Eserin sonunda italik harflerle şu cümleleri yazıyor: Tefekkürün, vicdanın ve kalemin serbest olması ilmin terakkisi için elzemdir. Ve içtimaî terakkiyi temin edecek yegâne vasıta ilimdir.” diyor ve bu sözlerle eserini bitiriyor.
Adnan Adıvar’ın, bu ilim eserlerini nasıl bir hazırlıkla yazdığını anlamak için en küçük eseri olan Faust kitabının başına koyduğu “Söze başlarken” yazısından şu satırları alıyorum: “Almanyada talebe iken arkadaşlarımın sık sık Faust’tan parçalar okuyarak sözlerini güzelleştirdiklerine dikkat ederdim. Fakat o zamanlar Faust’u anlamağa uğraşamadım, çünkü başka işlerim vardı. Bir kaç kere teşebbüs ettim, bana çok çetin geldi, galiba insanların kolay anlayamadıkları bir şeye bağlılıkları daha ziyade oluyor. Faust bağından kendimi kurtaramadım, nihayet şerhiyle beraber Faust’u evvelâ ingilizceye en iyi tercümesi olan Bayard Taylor’dan okumaya başladım. Sonra Pariste Goethe’nin yüzüncü yıldönümünde verilen derslerden, konferanslardan çok istifade ettim, artık kafamız ile zaman yormak ve bu yorgunlukla başka bir şeyi düşünmemek istersem Faust’u okurdum. En büyük hocam Sorbonun Alman Edebiyatı profesörü Henri Liehtenberger’dir. Onun bir sene süren Faust derslerinde bir saat bile kaçırmadım. Hazır bulundum, muhterem hocamın tatlı ve derin dersi bugün hâlâ hatırımdadır. O, Faust’un pek az olmıyan korkunç güçlüklerini bize hissettirmeden anlatırdı. Ve bu derslerden sonra artık kendi kendime Faust şaheserini okuyabilecek hale gelmiştim.
“Von Aster’in konferansı bana kısaca bir Faust tahlili yapmak hevesini verdi. Mephisto âdeti içime girmiş, beni belki de hiç muvaffak olamıyacağım bu işe zorluyordu. Bu zora karşı koyamadım. Ve bu eser meydana çıktı..” diyor. Böyle birçok çalışma ve araştırmalardan sonra bu küçük fakat çok özlü eserini yazıyor. Bu suretle bize gösteriyor ki yazmak için çok okumak ve araştırmak ve bilhassa yazacağı şeyi duymak lâzım geldiğini bize: “Söze başlarken” faslında anlatmış oluyor. Bir eserinde de belirttiği gibi o gurbet yıllarının verdiği sıkıntılar arasında eşi Halide Edibin teşvikleri de onu ilmî hakikatleri bulmak yolunda çalışmalara sevkettiği anlaşılıyor. Doktor Adnanda tâ çocukluğundanberi başlayan ilim aşkını bu gurbet yılları, kuvvetle beslemiştir, bugün o aşk çiçeklerini ve yemişlerini vermektedir.
Onun en son eseri: “Tarih boyunca İlim ve Din” dir. İki cilt içinde toplanan bu eseri, Ahmet Emin Yalman bir başmakale ile tahlil etti. Bu kıymetli eser de düşüne düşüne okunmağa değer bir ilim kitabıdır. Memleket ilmine büyük hizmetlerde bulunan Adnan Adıvar’ın mizacı da tam bir ilim mizacıdır. O alkışlanmaktan hoşlanmaz, onun ilmî karakterini anlatmak için bir arkadaşına yazdığı bir mektubun şu cümlesini hatırlıyorum: “Gazeteler benden bahsettikleri gün, pijama ile sokağa çıkmış gibi kendimden utanıyorum.” diyor. Fakat bu mütevazi âlim adam için, kim ne derse desin; memleketimizde ilim hareketlerinin pek o kadar geniş olmadığı bu yıllarda Adnan Adıvar’ın arka arkaya sıraladığı değerli eserlerini hatırlamak insana bir gönül ferahlığı veriyor. Fakat ne yazık ki ilk tenkidini yapan profesör Fuad Köprülü’den son tenkidini İstanbulda dergisinde yazan edebiyat doktoru Mehmed Kaplan’a kadar gelen yazılar da dahil olduğu halde Adnan Adı Var’ın daha tam bir tahlili yapılmıştır denemez. Belki o, ileride daha büyük eserler verecektir. Fakat bugün muhakkak olan şu ki: Bir âlim anlayışile hakikatlere göz kırpmaksızın bakan ve hakikatleri korkusuz söyliyen nadir insanlardan biri de doktor Adnandır. Yarınki fikir tarihimizi yazacak olanlar, bu kıymetli âlimden hürmetle bahsedeceklerine hiç şüphe etmiyorum.”
Dr. Abdülhak Adnan Adıvar 1957 de vefat etti.
Bibl. : İ. A. Gövsa, Türk meşhurları; A. N. Göksel, Not.
Dr Adnan Adıvar
(Resim; H. Çizer)
Theme
Person
Contributor
H. Çizer
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM010451
Theme
Person
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Contributor
H. Çizer
Description
Volume 1, pages 212-215
Note
Image: volume 1, page 212
Bibliography Note
Bibl. : İ. A. Gövsa, Türk meşhurları; A. N. Göksel, Not.
Theme
Person
Contributor
H. Çizer
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.