HÜSAMEDDİN EFENDİ (Buhâralı Şeyh Hasan) – XVI.Yüzyılın büyük halvetiye şeyhlerinden,halvetiyenin uşşakiye şubesinin kurucusu ;hicrî 880 (M.1475-1476 Buhârâ'da doğmuşdur ,tüccardan Hacı Teberrük adında bir zâtin oğludur ;medrese tahsili görmüş,babadan kalma iş olarak bir ara ticâretle meşgul olmuş,sonra bütün malını mülkünü kardeşi Mehmede bırakarak soofî olmuş ve bir mânevî işâretle seyahata çıkarak Erzincana gelmiş,Şeyh Ahmed Semerkandî'ye intisab etmiş,oradan da Uşak'a gelerek yerleşdir ki “Uşşâkî” mahlası ile anılmaya başlanmışdır ve bu isim büyük bir tarikatın kendisi ile başlayan bir kolunun adı olmuşdur. Üçüncü Sultan Murad şehzâdeliğinde Manisada bulunurken bu şeyhin fazilet ve kemâli hakkında pek çok şey duymuş,pâdişah oldukdan sonra onu İstanbula dâvet etmişdir.Taht şehrine gelen şeyh efendi bir müddet Aksarayda kendisine tahsis edilen bir konakda oturmuş,sonra Fatihde Nişancı Mehmed Paşa Zâviyesinde kalmış,nihâyet Kasımpaşada yerleşerek Kasımpaşa Uşâkî Dergâhını kurmuşdur.Kasımpaşa için :“ Burası Uşaka benziyor ” dediği rivâyet edilir. Tekkesi pâdişah ve devlet büyüklerinin sık sık ziyâret ettikleri bir yer oldu,ve teşrifât ve merâsimden çok sıkılan,yaşlı,inzivâ ve sükûna alışık şeyh efendi rahatsız oldu,kaçar gibi hacca gitti,hac dönüşünde Konyada vefat etti (H.1001 ,M...

HÜSAMEDDİN EFENDİ (Buhâralı Şeyh Hasan) – XVI.Yüzyılın büyük halvetiye şeyhlerinden,halvetiyenin uşşakiye şubesinin kurucusu ;hicrî 880 (M.1475-1476 Buhârâ'da doğmuşdur ,tüccardan Hacı Teberrük adında bir zâtin oğludur ;medrese tahsili görmüş,babadan kalma iş olarak bir ara ticâretle meşgul olmuş,sonra bütün malını mülkünü kardeşi Mehmede bırakarak soofî olmuş ve bir mânevî işâretle seyahata çıkarak Erzincana gelmiş,Şeyh Ahmed Semerkandî'ye intisab etmiş,oradan da Uşak'a gelerek yerleşdir ki “Uşşâkî” mahlası ile anılmaya başlanmışdır ve bu isim büyük bir tarikatın kendisi ile başlayan bir kolunun adı olmuşdur. Üçüncü Sultan Murad şehzâdeliğinde Manisada bulunurken bu şeyhin fazilet ve kemâli hakkında pek çok şey duymuş,pâdişah oldukdan sonra onu İstanbula dâvet etmişdir.Taht şehrine gelen şeyh efendi bir müddet Aksarayda kendisine tahsis edilen bir konakda oturmuş,sonra Fatihde Nişancı Mehmed Paşa Zâviyesinde kalmış,nihâyet Kasımpaşada yerleşerek Kasımpaşa Uşâkî Dergâhını kurmuşdur.Kasımpaşa için :“ Burası Uşaka benziyor ” dediği rivâyet edilir. Tekkesi pâdişah ve devlet büyüklerinin sık sık ziyâret ettikleri bir yer oldu,ve teşrifât ve merâsimden çok sıkılan,yaşlı,inzivâ ve sükûna alışık şeyh efendi rahatsız oldu,kaçar gibi hacca gitti,hac dönüşünde Konyada vefat etti (H.1001 ,M.1592-1593) ,ölümünde 117 yaşında idi. Nâşi İstanbula getirilerek Paşalimanından sal ile karşıya geçirilip Kasımpaşadaki dergâhında türbesine defnedildi.Devrin büyük celvetî şeyhi Aziz Mahmud Hüdâî Efendi nâşını karşılayanlar arasında bulunmuşdu. Hasan Hüsameddin Efendinin Ümmî Sinan Efendiden de feyz aldığı,tac ve hırka giydiği söylenir,Şeyh Ahmed Hüsâmî Efendinin şu beyti ona işârettir : Kendi pîrinden alub irşâd bes Hem dahi Ümmî Sinan etmiş nefes Şeyh Müştak Kaadirî de onu şu beyit ile övüyor : İder bir anda vâsılı kûyi yâre cümle müştakı Nigâhı himmet eylerse Hüsâmeddini Uşşâkî Bir rivâyete göre Niyâzii Mısrî de İstanbula geldiğinde Kasımpaşada Hasan Hüsameddin Efendinin misâfiri olmuş,ve zamanımızda mevcud olub “Mısrî Kuyusu” diye anılan kuyuyu o kazdırmışdır. Bibl.: M.S.Vicdânî,Tomarı Turuki Aliyye.