EN
Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hakkında
İstanbul Ansiklopedisi
Reşad Ekrem Koçu
Web Projesi
Maddeler
❯
1. Cilt: Ab-Al
ADALAR (Türk şiirinde)
Divan edebiyatında “Divanı İhsan” müstesna, Adalar için yazılmış tek mısra bile yoktur denilebilir. Adalar, Türk şiirine edebiyatı cedide ile girmiş, şiirimizin Yahya Kemal gibi en mümtaz şöhretlerinden mizah şairlerine ve piyasa şarkıları nâzımlarına varınca nesil nesil, tabaka tabaka zengin bir ilham kaynağı olmuştur. Yahya Kemalin bir şarkısı: Şen şarkıların durduğu bir lâhza kenarda Yâdet ki seviştikti ilâhi Adalarda İçlen! soğuk ellerle alnını sar da Yâdet ki seviştikti ilâhi Adalarda Ey şimdi elâ gözleri süzgün, sesi şakrak, Kumral saçın üstünde görürsen iki üç ak, Çık kuytu hiyabanlara, al bir kuru yaprak, Yâdet ki seviştikti ilâhi Adalarda Nefîs bir Adalar peyzajı da, Tevfik Fikretin kalemile “Sezâ” adlı şiirinde çizilmiştir: Garibdir; ne zaman geçse pişi çeşmimden Ufukta bir mütemevviç bulût, ya bir yelken Sezâ gelir o geniş cebhesile hatırıma. Sezâ... o neş’eli, rikkatli bir tabiatdı... . . . . . . . . . . . . . . . . Bu bir sabah bularak bir çamın dibinde beni: — Benimle şimdi gelirsen, demişti, zan iderim, Pek istifadeli bir gün geçirmeyiz ammâ Epiyce eğleniriz... — Pek güzel, Sezâ, giderim. Evet; bugünkü gibi hatırımdadır hâlâ: Yeşil dikenler içinden, yosunlu bir yardan, Sukut ider gibi indik kenarı deryâye. Yağardı sahili tezyin iden ağaçlardan, Sadefli kumlara ...
⇓ Devamını okuyunuz...
Divan edebiyatında “Divanı İhsan” müstesna, Adalar için yazılmış tek mısra bile yoktur denilebilir. Adalar, Türk şiirine edebiyatı cedide ile girmiş, şiirimizin Yahya Kemal gibi en mümtaz şöhretlerinden mizah şairlerine ve piyasa şarkıları nâzımlarına varınca nesil nesil, tabaka tabaka zengin bir ilham kaynağı olmuştur. Yahya Kemalin bir şarkısı: Şen şarkıların durduğu bir lâhza kenarda Yâdet ki seviştikti ilâhi Adalarda İçlen! soğuk ellerle alnını sar da Yâdet ki seviştikti ilâhi Adalarda Ey şimdi elâ gözleri süzgün, sesi şakrak, Kumral saçın üstünde görürsen iki üç ak, Çık kuytu hiyabanlara, al bir kuru yaprak, Yâdet ki seviştikti ilâhi Adalarda Nefîs bir Adalar peyzajı da, Tevfik Fikretin kalemile “Sezâ” adlı şiirinde çizilmiştir: Garibdir; ne zaman geçse pişi çeşmimden Ufukta bir mütemevviç bulût, ya bir yelken Sezâ gelir o geniş cebhesile hatırıma. Sezâ... o neş’eli, rikkatli bir tabiatdı... . . . . . . . . . . . . . . . . Bu bir sabah bularak bir çamın dibinde beni: — Benimle şimdi gelirsen, demişti, zan iderim, Pek istifadeli bir gün geçirmeyiz ammâ Epiyce eğleniriz... — Pek güzel, Sezâ, giderim. Evet; bugünkü gibi hatırımdadır hâlâ: Yeşil dikenler içinden, yosunlu bir yardan, Sukut ider gibi indik kenarı deryâye. Yağardı sahili tezyin iden ağaçlardan, Sadefli kumlara titrek rakik bir sâye. Bu gölgelikti Sezânın sedîri müntehabı, Hayalini buradan mezciderdi dalgalara. Uzakta, Heybelinin tâ ucunda, marti gibi, Küşâde bâli tenezzühtü bir bir beyaz kotra. G üneş, tülûa henüz başlamış kadar mahmur, Pamuk bulutlar üstünde eyliyordu huzur; Bu yanda çamları örten buharı berrâkın Kebûdi girye nemûdunda bir yığın zerrat Bir iltimâ ile titrerdi; şimdi âfâkın Sükûni pür darebanında muhtefiydi hayat. (Rübabı Şikeste) Adaların coşkun bir âşıkı, Profesör Ahmed Refik merhumdu. Büyük tarih bilgini “Gönül” adı ile toplayıp neşrettiği şarkılarında Adalardan çok bahseder: ADALAR’DAN NİYE SIR OLDU Nazlı bir şuhu idin gamla geçen sevdamın, Adalar’dan niye sır oldu güzel endamın? Hasreti dağı derun tatlı yeşil gözlerinin, Adalar’dan niye sır oldu güzel endamın? İçemen bâdeyi seyreylemeden zülfi terin; Gidemem çamlara, yoksun, göremem hiç eserin; Pâyine yüz süreyim, söyle Güzel, nerde yerin? Adalar’dan niye sır oldu güzel endamın? ŞEN ADALAR Yüreğim sızlıyarak gözlerim âfâka dalar, Yâda geldikçe çiçeklerle dolu şen Adalar. Leblerim sineni, çeşmim gene mehtabı arar, Yâda geldikçe çiçeklerle dolu şen Adalar. Güllerin rengini görsem lebini yâdederim, Düşünür çamları, leylâkları, artar kederim, Şimdi gül sineli yârim acaba nerde derim, Yâda geldikçe çiçeklerle dolu şen Adalar. ADALAR’DAN YARALANDIM Ruhsarını gördüm, Adalar’dan yaralandım Sinende nihayet sarı güller gibi yandım Gönlünde de varmış bir ateş artık inandım Sinende nihayet sarı güller gibi yandım Çamlarda dolaştıkça hayalinle yaşardım Bin hâtıranı yâd ile ağlar ve coşardım Hiç rahmi de mi yok diye billâhi şaşardım Sinende nihayet sarı güller gibi yandım İstanbul âşıklarından ve büyük şehri iyi tanıyanlardan şâir Hamamîzade İhsan bir şarkısında Adada geçen bir günün hâtırasını terennüm ediyor: Dağıldı hep Adalardan füsünu şi’rü semen Hamakta sallıyorum ey güzel çocuk seni ben Utanmasın mı bu şeb gökte mahi şu’le feken Hamakta sallıyorum ey güzel çocuk seni ben Ziyayi hüsne bürünmüş cemali manzurun Yanaklarında gülen gamzeler de meshûrun Şarabı hâbını içmez mi çeşmi mehmûrun Hamakta sallıyorum ey güzel çocuk seni ben Nedir bu nazü edâ böyle inceden ince Nigâhü işveü reftâr hepsi gönlümce Uyandı bak uyuyan taliim benim bu gece Hamakta sallıyorum ey güzel çocuk seni ben Fazıl Ahmed Aykaçın “Yazın” başlığını taşıyan manzumesi, Adaların eşsiz bir zarafet ve şetaret ile çizilmiş bir resmidir ki mizah edebiyatımızın da bedialarındandır: Yavaş yavaş denize Uzanıyor her bir bağ Çamlıcayla diz dize Akşamları Kayışdağ Uzaklarda şimdi var Kımıldayan bir buğu: Hep tiryaki bacalar Tellendirmiş çubuğu! Uyuklayor uzakta Tek başına bir yalı; Marmaraya, sıcakta, Sermiş postu Kınalı Suya düştü, gezinen Gölgelerin bir ucu: Hacı baba, elinden Attı artık marpucu!. Sivriada, uzakta Şimdi çökmüş bir hecin Nikâhlandı saçakta Bir çift beyaz güvercin. Dalgaları dinleyen Sade kızıl yamaçlar. Gelmiş gibi Kâbeden Yeşil giymiş ağaçlar!. Çekiyor bir küçük muş İri tembel bir salı. Hep martılar tutturmuş Yine eski masalı. Hele var ki bir tablo Görse şaşar Anibal: Ördeklerden bir filo Bir de kazdan amiral!.. Piyasa şarkıları arasında, Adaları terennüm eden en eskilerinden biri, ayni zamanda en güzellerindendir: Adalar sahilinde bekliyorum Seni yarın serian istiyorum Her zamanki yerinde bekliyorum Beni şad it, Şadiye başım için Nerede o misk gibi leylâklar Sararıp solmak üzre yapraklar Bana mesken olunca topraklar Beni şad it, Şadiye başın için Bir zamanlar bütün dillere destan olmuş şarkılardan biri de şudur: Adalardan bir yâr gelir bizlere Aman Allah gözlere bak gözlere İpek çorap varsın düşsün dizlere Yallah... Hoş yaratmış Allah Şivekârsın billah Çapkınlardan kolla... Adaların ıssız tenha yolları Boynumda kaldı o yârin kolları Menekşelerden biçilmiştir şalvarı Yallah... . . . . . . . . . . . . . . “Adalar sahilinde,, piyasa şarkısı (Nota: M. Erev)
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Riza
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM010440
Tema
Folklor
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Riza
Tanım
Cilt 1, sayfalar 208-209
Not
Görsel: cilt 1, sayfa 208E1
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Riza
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
  İş birliğiyle
Kullanım Şartları
Çerez Politikası
KVKK