HÜNKÂR SUYU – Yukarı Boğazın Rumeli yakasında Sarıyerde,o boğaz köyünün arkasındaki tepede bir menbâ suyunun adı. Osman Nuri Erginin “Mecellei Umûri Belediye” isimli eserinin birinci cildinde Menba' Suları” bahsinde (S.1247-1248) kimyager Ali Riza Beyin raporuna göre Hünkâr Suyunun mikyâsı mâ derecesi 3 gösterilmiş(En iyi menbâ suyu bilinen Taşdelenin derecesi 1,8) ve kaynağın şahıs mülkiyetinde olduğu kaydedilmişdir. Hünkârsuyu Mesîresi – Zamanımızda Hünkârsuyu Mesîresine,hususî otomobili olanlar müstesnâ,Sariyer Vapur İskelesinden at arabaları,sürücü merkebleri ile gidilir,hayli uzakda ve tepede olduğundan yaya gidilmesi yorucudur,orada bir kaç da gazino yapılmışdır.Gidenler yemeklerini de götürürler,hattâ orada yemek pişirilirdi.Dördüncü Sultan Mehmed devrinin enderunlu şâirlerinden Tırnakcı Tıflı Çelebinin bir şarkısından aydın olarak anlaşılıyor ki Hünkâr Suyunun İstanbul mesîreleri arasına girişi 17.Yüzyıl ortalarından başlamışdır.Tayyarzâde Atâ Beyin Enderun Tarihinde kaydedilmiş o şarkının metni şudur : Al yanına bir dilnüvaz Gönlünce gez zevk et bu yaz Bşdan başa işte Boğaz Gönlünce gez zevk et bu yaz Göksuyu atma bir yana Kühüksü pek âlâ sana Çubuklu da pek dilrübâ Gönlünce gez zevk et bu yaz Sultâniye şâhânedir Hünkâr Suyu bir dânedir Bu demde gam can'a nedir Gönlün...

HÜNKÂR SUYU – Yukarı Boğazın Rumeli yakasında Sarıyerde,o boğaz köyünün arkasındaki tepede bir menbâ suyunun adı. Osman Nuri Erginin “Mecellei Umûri Belediye” isimli eserinin birinci cildinde Menba' Suları” bahsinde (S.1247-1248) kimyager Ali Riza Beyin raporuna göre Hünkâr Suyunun mikyâsı mâ derecesi 3 gösterilmiş(En iyi menbâ suyu bilinen Taşdelenin derecesi 1,8) ve kaynağın şahıs mülkiyetinde olduğu kaydedilmişdir. Hünkârsuyu Mesîresi – Zamanımızda Hünkârsuyu Mesîresine,hususî otomobili olanlar müstesnâ,Sariyer Vapur İskelesinden at arabaları,sürücü merkebleri ile gidilir,hayli uzakda ve tepede olduğundan yaya gidilmesi yorucudur,orada bir kaç da gazino yapılmışdır.Gidenler yemeklerini de götürürler,hattâ orada yemek pişirilirdi.Dördüncü Sultan Mehmed devrinin enderunlu şâirlerinden Tırnakcı Tıflı Çelebinin bir şarkısından aydın olarak anlaşılıyor ki Hünkâr Suyunun İstanbul mesîreleri arasına girişi 17.Yüzyıl ortalarından başlamışdır.Tayyarzâde Atâ Beyin Enderun Tarihinde kaydedilmiş o şarkının metni şudur : Al yanına bir dilnüvaz Gönlünce gez zevk et bu yaz Bşdan başa işte Boğaz Gönlünce gez zevk et bu yaz Göksuyu atma bir yana Kühüksü pek âlâ sana Çubuklu da pek dilrübâ Gönlünce gez zevk et bu yaz Sultâniye şâhânedir Hünkâr Suyu bir dânedir Bu demde gam can'a nedir Gönlünce gez zevk et bu yaz Ağyârı başdan sav hele Lutfet beyim düşme dile Tıflın ile tut el ele Gönlünce gez zevk et bu yaz En parlak devrini,diger bütün mesîreler gibi,İkinci Abdülhamid devrinde yaşamışdır,Sermed Muhtar Alus bir yazısında şöyle anlatıyor : “Hünkârsuyu tepede..arabalar bir noktasına kadar çıkar,eşekliler berdevam..yayaların dilleri bir karış dışarda,yerlere çökerek mola vere vere,şevk ve şâdîyi hiç bozmadan yola devam edilirdi.Delikanlılar soluk soluğa,şişman erkekler ve etli butlu hâtunlar kanter içinde.. “Ağaçlıklı bir meydanlık,ortasında havuz,gerisinde kahvecinin sundurması..yanında salaş bir tiyatro sahnesi.Orası erkeklerin yeri.Yukarsa,önleri kafesli sedlerin üstü de hanımlara mahsus..Aşağıda saz,hokkabaz,tiyatro eksik olmazdı,ya Karakaş ile takımı,yahud meşhur Tatiyosun takımı. “Hokkabazların mükemmeli Usta Kanarya ile yaedağı Portakaloğlu,yahud Ortaköylü Yasef'in oğlu ile cefâkeş Boyacıoğlu..Tiyatrolardan da Komik Hamdi , Şeyh Hakkı, Kel Hasan..Öğleden bir iki saat sonra lûbiyatlarına başlarlardı.O vakte kadar kafeslerin arkalarında,gerideki yamaçlarda bir faaliyetrir gidiyor..yemekle gelmişlerin,oralarda kuzu ve şiş kebabı çevireceklerin,patlıcan silkmesi pişireceklerin başları dertde..bunca yorgunlukdan sonra kolları sıvamışlar,ocakları yakıyorlar,yardımcıları da salatalara domates ve hıyar doğramakta..sarmısaklı cacıklar ezilir..çok su içelim diye fıçı sardalyaları az yıkanır,fazla tuzluca bırakılır..Kavunlar,karpuzlar kesilir.. “İhtiyatlı gelenler içinde elli dirhemliğini,yüz dirhemliğini pantalonlarının arka ceblerine sokmuşlar da arada bir bir iki yudum çekmekde..sonra,ağustos sıcağı çöker,hasırların üstüne serim serim uzanılır..” Hankâr Suyunun Kaynağı – Deniz kenarın şoseyi takib ederek yürünürse ,Sarıyer Deresinin uzandığı ağaçlık arasında,deniz yüzünden 50-60 metre yükseklikdedir.Hünkârsuyunun az aşağısında da Kestâne Suyunun menbaı vardır. Ağaçların gölgesi altında ve serin esintiler içinde Boğaziçinin güzel yerlerinden biridir.Gazino içindeki havuza akan su borusunun arkasında kaynak galerisi bulunmaktadır.Buradan bir boru,aşağıda su şişelerinin doldurulduğu kısma su verir.Gaayet berrak,kokusuz ve lezzetli bir sudur.Günlük verimi 12 metre küp olarak tahmin edilmişdir.