Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hristo (Sandalcı Trilyalı) maddesi
HRİSTO (Sandalcı Trilyalı) – Geçen asır sonları ile asrımız başında Arnavudköyü İskelesi sandalcılarından ve o köyün rum kilisesi yangın tulumbası sandığı uşaklarından ;Sanayii Nefîse Mektebinin Güzel Sanatlar Akademisinin resim bölümünün Sarı Hâfız diye tanınmış ilk çıplak modelinden sonra ikinci çıplak modelliğini yapmışdır; ;model olarak 1908 yılında soyunduğunda model olarak ilk soyunduğunda 19-20 yaşlarında imiş.
1958 de 70 yaşını aşkın olraka ölmüşdür ;Tophâne kahvehânelerinde ve şarabhânelerinde dolaşır hâneberduş bir ayyaş idi ,hâfızası gaayetle zinde olub modelliğe başlamasını şöylece anlatmışdır :
“Bir gün iskelede nöbette iken elinde bir tahta kutu ile genç bir bey geldi. Beylerbeyine götürmek üzere sandalıma aldım. Adı Nazmi Ziya Bey imiş, ressam imiş, sonra çok meşhur olmuştur. Kutunun yanına bağlı bir kâğıt tomarından bir yaprak kâğıt aldı, yolda ben kürek çekerken resmimi yaptı. Tıpkı tıpkısına benzedi. Benim bir de çıplak olarak resmimi yapmak istediğini ve karşısında bir saat kadar çırıl çıplak durur isem bana iki mecidiye vereceğini söyledi. Onsekiz yaşlarında bir genç idim, çok fakirdim. O yaşıma kadar kendi param olarak iki mecidiyeyi avucumda toplu görmemiştim. Fakat içime türlü şüpheler girdi, paranın ise yüzü sıcak, teklifini kabul ettim. Beylerbeyinde büyü...
⇓ Devamını okuyunuz...
HRİSTO (Sandalcı Trilyalı) – Geçen asır sonları ile asrımız başında Arnavudköyü İskelesi sandalcılarından ve o köyün rum kilisesi yangın tulumbası sandığı uşaklarından ;Sanayii Nefîse Mektebinin Güzel Sanatlar Akademisinin resim bölümünün Sarı Hâfız diye tanınmış ilk çıplak modelinden sonra ikinci çıplak modelliğini yapmışdır; ;model olarak 1908 yılında soyunduğunda model olarak ilk soyunduğunda 19-20 yaşlarında imiş.
1958 de 70 yaşını aşkın olraka ölmüşdür ;Tophâne kahvehânelerinde ve şarabhânelerinde dolaşır hâneberduş bir ayyaş idi ,hâfızası gaayetle zinde olub modelliğe başlamasını şöylece anlatmışdır :
“Bir gün iskelede nöbette iken elinde bir tahta kutu ile genç bir bey geldi. Beylerbeyine götürmek üzere sandalıma aldım. Adı Nazmi Ziya Bey imiş, ressam imiş, sonra çok meşhur olmuştur. Kutunun yanına bağlı bir kâğıt tomarından bir yaprak kâğıt aldı, yolda ben kürek çekerken resmimi yaptı. Tıpkı tıpkısına benzedi. Benim bir de çıplak olarak resmimi yapmak istediğini ve karşısında bir saat kadar çırıl çıplak durur isem bana iki mecidiye vereceğini söyledi. Onsekiz yaşlarında bir genç idim, çok fakirdim. O yaşıma kadar kendi param olarak iki mecidiyeyi avucumda toplu görmemiştim. Fakat içime türlü şüpheler girdi, paranın ise yüzü sıcak, teklifini kabul ettim. Beylerbeyinde büyük bir yalıya gittik. Kayığımı yalının kayıkhanesine çektikten sonra bir uşak beni alt katta büyük, saray gibi döşenmiş bir salona götürdü. Meğer Nazmi Ziya Beyin arkadaşı olan yalının küçük beyi de ressam imiş. İki genç bey beni pek büyük bir nezâketle karşıladılar, kalıp cıgarası ikram ettiler. Bir kahve içtim, sonra bir paravananın arkasında korka korka, utancımdan kızara bozara çırıl çıplak soyundum ve karşılarında durmud. Ressam beyler, eğer resim mektebine gidip modellik yaparsam kayıkçılıktan çok fazla para kazanacağımı söylediler, mektebin yerini de tarif ettiler. O gün iki mecidiye yerine bir altın verdiler ve yalıda bir saat yerine üç saatten fazla kaldım. Türlü vaziyette pek çok resmimi yaptılar, hepsi bana o kadar benziyordu ki son derece heyecanlandım; heyecanımın farkına vardılar ve resimlerden birini de bana vermek istediler: -Çok teşekkür ederim, fakat arkadaşlarım görür, rezil olurum, adım da kötüye çıkar.. diyerek kabul etmedim.
Bu sefer Nazmi Ziya Bey bir küçük masa örtüsünü göstererek : -Şunu sar da şu masaya ellerinle dayanarak dur!.. dedi ve benim örtülü bir çıplak resmimi yaptı. “Dayandığım masa yerine de bir kayık başı çizdi vebana hediye olarak o resmi verdi. Ertesi sene hürriyet ilân edilmişti. Bir gün beş parasız kaldım, aklıma resim mektebi geldi, gittim, aradım, buldum ve niçin geldiğimi söyledim. Hemen alıp talebelerin çalıştığı yere götürdüler, yalıda bir sefer soyunmuş olduğum halde yine çok sıkıldım. Beylerbeyi'ndeki yalıda iki bey bir altın vermişti, burada elbet daha çok para verirler dedim. Fakat yine tam üç saat çıplak durduğum halde bir mecidiye verdiler. Soyunmadan önce pazarlık etmediğim için ses çıkaramadım, içimden bir daha gelmem dedim, ama ertesi gün yine gittim. Model olmayan bilmez, resim yapmak kadar ressama modellik yapmak da zevktir bence.
Hayatını kısaca şöyle anlatmışdır : “Mudanyanın Trilya köyündenim,fakir bir balıkçının oğluydum. Babam ölünce beni bir papaz himaye etti, onunla İstanbula geldim, sandalcı, tulumbacı oldum, Balkan Harbinde asker oldum, Harbi Umumide asker oldum, Kafkas Cephesinde bulundum, mütarekede Yunanistan'a gittim, fakat İstanbul'un hasreti ile duramadım, döndüm, bir kadın dalgası ile elimden kaza çıktı, adam vurdum, hapse girip çıktım, esrar, içki, kumar, batağa daldıkça daldım, mahvoldum...”
R.E. Koçu da şöyle anlatıyor :
“Bu adamı tanımamız hayatın garip tesadüflerindendir; 1956 yılında bir akşam Yüksek Kaldırımda yaymacı resimcilerin birinde Nazmi Ziya Beyin orijinal bir çıplak balıkçı-kayıkçı resmini gördüm. Çok iyi bir kâğıt üzerine kurşun kalemle yapılmış ve hayli hırpalanmıştı. Ressamın arab asıllı türk harfleriyle imzası güçlükle okunuyordu. Yazmacı öyle fâhiş bir para istedi ki satın alamadım ancak o civardaki bir fotogafcıya foto kopisini yapdırttım. Bir kaç akşam sonra İstanbul Balıkpazarında bir meyhanede pek aziz dostum heykeltraş merhum Râtib Âşir Acudoğu ile buluştum; sohbet arasında resmi gösterdim. Hemen yanımızdaki masada oturmuş hırpanî bir ihtiyar resmi görünce heyecanla sokuldu ve rum ağzı bir türkçe ile: -O ben.. benim resmim.. dedi.
“Zâten şüpheci değilimdir, ressamın adını da söyleyince hakikat güneş ışığı gibi belirdi...”
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H39A004
Tema
Kişi
Konular
Hristo (Sandalcı Trilyalı), Sandalcı Trilyalı Hristo, Hristos, Sandalcı Trilyalı Hristos, Trilye, Arnavudköy İskelesi, Arnavudköy Port, Arnavutköy İskelesi, Arnavutköy Port, Rum Kilisesi, Greek Church, Yangın Tulumbası, Fire Department, Sanayi-i Nefise Mektebi, Güzel Sanatlar Akademisi, Fine Arts Academy, Resim, Painting, Hafız (Sarı), Çıplak model, Nude model, Tophane, Haneberduş, Serseri, Vagabond, Beylerbeyi, Nazmi Ziya Güran, Ressam, Painter, Mudanya, Birinci Dünya Savaşı, First World War, Kafkas Cephesi, Caucasian Front, Yüksekkaldırım, Balıkpazarı, Ratib Aşir Acudoğu, Reşad Ekrem Koçu
Tür
Belge
Biçim
Baskı, Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Hris-Hun bölümü için yazılmış metin. Reşad Ekrem Koçu'nun Hristo'yu alıntıladığı gazete yazısı alıntılanmıştır.
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Kupürler belgeye yapıştırılmıştır. Baskı notları ve düzeltmeler tükenmez kalemle yazılmıştır.
Bibliyografya Notu
Reşad Ekrem Koçu
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.