Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hippi, Hippiler, Hırpâni Turistler maddesi
HİPPİ ,HİPPİLER ,HIRPÂNÎ TURİSTLER – İstanbul basınında önceleri “Beatnik”, daha sonra “Hippi” adı ile anılmış,bâzan da “Berduş Turistler”,“Esrarkeş Turistler” denilmiş,çoğu otuz yaşına ulaşmamış kızlı oğlanlı genc,ve acâib kılıklı,ve yine çoğunlukla çıplak ayaklı,pis,dolayısı ile ekserisi de bitli turistler için biz bu şehir kütüğünde Hpii adının yanında “Harpânî Turistler” tâbirini kullandık ve büyük şehrin günlük hayatındaki hâtıralarını tesbit etmeye çalışdık.
Cihan tarihinde Hippiliğin öncüsü,asıl vatanları Hindistan olan Çingene kamvi olmuşdur,ve devir devir kaafile kaafile dünyanın hertarafına yayılmışlardır,ve hayat anlayışları,kılık kıyâfetleri,ahlâk anlayışları zamanımız Hippilerinin hemen aynı olmuşdur.Mısırda yerleşenleri hattâ bir imparatorluk bile kurmuşlar ve Kopt(Kıbt) adı ile anılmışlardır ki dilimizde Çingene anlamına gelen Kıbti ismi de o kelimeden gelir.
Zamanımızda Türkiyede konar göçer oba çingenelerinin hayatı,Hırpânî Turistlerin hemen aynıdır.
Hırpânî Turistlerin önceüleri İstanbulda 1964-1965 arasında görülmüş,istanbullular tarafından yadırganmış,1966 yılında da İstanbula hırpânî turistlerin,hippilerin akını başlamışdır .
Kızları oğlana ve oğlanları kızlara benzeyen o gencler kılık kıyâfetleri ile,esrarkeşlikleri ile,ve fuhuş yolunda pervâsız yaşayışları ...
⇓ Devamını okuyunuz...
HİPPİ ,HİPPİLER ,HIRPÂNÎ TURİSTLER – İstanbul basınında önceleri “Beatnik”, daha sonra “Hippi” adı ile anılmış,bâzan da “Berduş Turistler”,“Esrarkeş Turistler” denilmiş,çoğu otuz yaşına ulaşmamış kızlı oğlanlı genc,ve acâib kılıklı,ve yine çoğunlukla çıplak ayaklı,pis,dolayısı ile ekserisi de bitli turistler için biz bu şehir kütüğünde Hpii adının yanında “Harpânî Turistler” tâbirini kullandık ve büyük şehrin günlük hayatındaki hâtıralarını tesbit etmeye çalışdık.
Cihan tarihinde Hippiliğin öncüsü,asıl vatanları Hindistan olan Çingene kamvi olmuşdur,ve devir devir kaafile kaafile dünyanın hertarafına yayılmışlardır,ve hayat anlayışları,kılık kıyâfetleri,ahlâk anlayışları zamanımız Hippilerinin hemen aynı olmuşdur.Mısırda yerleşenleri hattâ bir imparatorluk bile kurmuşlar ve Kopt(Kıbt) adı ile anılmışlardır ki dilimizde Çingene anlamına gelen Kıbti ismi de o kelimeden gelir.
Zamanımızda Türkiyede konar göçer oba çingenelerinin hayatı,Hırpânî Turistlerin hemen aynıdır.
Hırpânî Turistlerin önceüleri İstanbulda 1964-1965 arasında görülmüş,istanbullular tarafından yadırganmış,1966 yılında da İstanbula hırpânî turistlerin,hippilerin akını başlamışdır .
Kızları oğlana ve oğlanları kızlara benzeyen o gencler kılık kıyâfetleri ile,esrarkeşlikleri ile,ve fuhuş yolunda pervâsız yaşayışları ile yurdumuz gencliğine kötü örnekler olarak görülerek 1968 yılında hudud dışı edilmeye başlanmış ise de bu takib devamlı olmamış,1969 yılından bu yana İstanbul sokaklarında yine bol bol görülmüşlerdir.
İstanbul basınında dünyanın her tarafından gelmiş kızlı oğlanlı o mâcerâcı ve hemen hepsi uyuşdurucu maddeler kullanır gencler için pek çok haber ve röportaj yazısı çıkmışdır,İstanbuldaki hayatları üzerine pek çok resim yayınlanmışdır.Karikatüristlere de ayrıca konu olmuşlardır.Röportaj yazılarından bazı özetler ile bâzı haber yazılarını aşağıya alıyoruz .
“ Hoş hayat.. boş hayat ” - İstanbula gelen Beatnik'ler üzerine en önemli bir röportaj yazısı 1-10 eylül 1968 de Hürriyet Gazetesinde bu başlık altında yayınlanmışdır.Yazı dizisi Ergun Çagatay tarafından hazırlanmış olup röportajın önemi gazete tarafından :“ Beatnik'lerin Sultanahmeddeki batakhânelerine giren ilk türk gazetecisi Ergun Çagatay anlatıyor” diye ayrıca belirtilmişdir.
İngilizce ve fransızca bildiği âşikâr olan yazar röportajını yapabilmek için aylarca hazırlanmışdır ve Beatnik'lerin arasına onlardan biriymiş gibi sahte bir hüviyetle karışmışdır ;şöyle anlatıyor :
“Sakalımın uzaması bir aydan fazla sürdü.Onların giydiği,kullandığı eşyâyı toplamak için günlerce Kapalıçarşıda dolaşdım,rapasız kalan Beatniklerin sattıkları şeylerden sırt çantası,Amerikan ordusunun eskiye çıkardığı uyku tulumu,ve eski asker gömleği gibi şeyler aldım.Avrupada onların gezip dolaştıkları yerleri bilmem gerekiyordu,kitablardan ve görenlerin ağızlarından bilgiler topladım ve anlatılacak sıraya,düzene koydum.Etrafımızdaki insanlar devamlı olarak türkçe konuşacakdı,Beatnikler hakkında türkçe söylenenleri,gülmeden ve kızmadan,hiç bir şey anlamamış gibi bön bön bakmasını tâlim ettim.Korka korka hayatımda ilk defa esrar denedim.Beatniklerin arasına şu isim ve hüviyetle karışdım : adım Robert Janos Ostrowski,Polonyalı olan anam babam Kanadaya göçedip yerleştiklerinde 11 yaşında idim.Babam her türlü işde çalışmış,şimdi bir benzin istasyonumuz vardır.herkesin bildiği Halifax şehri civarında bir kasabada.Beatniklere hududda katıldım..”.
İstanbulda Beatniklerin yaşayışı üstüne ışık tutan bu yazı dizisinden bir kaç parça almakla yetineceğiz .
● Oto-Stopculukla Edirneden İstanbula -“Beatniklerin arasına girmem ,Edirne civarında Barbara ve David adlarında iki amerikalı gençle tanışmamla başlar.Barbara sarışın,uzun saçlı,güzel ve dolgun vücudlu,sağlam bünyeli bir kız,Davidle yolda tanışmışlar,bir erkekle birlikde seyahat etmek daha kolay oluyormuş.Hoş insanlardı.Barbara sâyesinde kolayca vâsıta bulduk,yanımızda güzel bir kız vardı..”
● İstanbulda beatnik-hippi karargâhı otellerden biri – (Hukukî sebeblerle yazar otelin asıl adını yazmıyor,beatnikler tarafından takılmış adı“The Tent”(Çadır,Çadır Palas) dır ;“ İstanbulda çok meşhur The Tent,Çadır Palas Oteline gindik.Şöhretine rağmen mütevâzı bir yerdir.Memleket hesâbına yapdığı propagandanın hududu yokdur.(Otelin Çadır adı beatniklerden beatniklere devredile gelmişdir).Oetl iki kısımdan mürekkebdir,biri asıl binâ,birinci mevki,oda kirası geceliği 6 lira,yatak ve haftada bir her türlü haşerata karşı dejenfekte edilen odanız olur.Biri de avludan geçilen bir baraka,kocaman bir hangar,geceliği 3 lira,ikinci mevki; orada kalacak olanlar kendilerine bir yer bulup uyku tulumlarını hasırın üstüne sererler.Sudan başka herşey bulunur ;pepsi kola,koka kola,fruko,gazoz,esrar,morfin,LSD.Ama sabahları yüz yıkamak için Sultanahmed Meydanındaki umumî ayaklarına gidilecekdir,beş dakikalık yol.Ücreti 25 kuruş.
●Beatnikler İstanbula niçin gelirler - “Âdembabalar,(Hippiler),Beatnikler,ne derseniz deyiniz,İstanbula niçin gelirler bilir misiniz ? İstanbulu sevdikleri için mi,yoksa tarihine ve manzarasına hayran kaldıkları için mi ?..Hayır,İstanbul Afiyon (Haşhaş) yolu üstünde önemli bir durakdır.Afiyon yolu Batı Avrupanın herhangi bir şehrinden başlar,Belgraddan geçer,Selânik üzerinden İstanbula gelir,sonra Ankara,Erzurum,Tahran,Meşhed'e kadar gider,oradan Afaganistana varır,afiyonun sokaklarda satıldığı Afganistana.Ama büyük çoğunluğu bu seyahati tamamlayamaz,kiminin parası,kiminin de gücü biter.Çünkü İstanbuldan sonra uzun yolun bazı kısımlarında parasız seyahat imk^nı yokdur.İstanbulda esrar bol,avanta iş bol,kim gider Afganistana.orada esrar serbestmiş,İstanbulun serbest piyasadan farkı ne..”.
● Esrar satıcı Belçikalı - “Esrar Burgaz adasından gelirdi,ama peşin para ile.Belçikalı (yazar adını kaydetmiyor) çok uğraşmış,esrar fabrikasının yerini öğrenmiş,ona orada müşteriler için örnek mal vermişler,Belçıkalı :-Para verin,size daha ucuz fiata istediğiniz kadar getireyi..diyor.Leblebi,çekirdek satar gibi esrar satıyor.1968 de insan Sultanahmedde isteyecek de esrar bulamayacak,yok öyle şey,aspirin bulamazsınız ama esrar bulursunuz.Canınız Eroin,Morfin gibi daha daha tatlı,cici şeyler isterse ne mallar bulunur bizim Sultanahmed Meydanında..”.
● Otel odasındaki gecelerden biri - “ Gecenin geç saatlerinde herkes odasının bir köşesinde sızmış kalmışdı.Bu an beatnikler için önemlidir,bastıran uykuyu önlemek için Deoxytrin gibi haplardan on tâne kadar alıp esrar içmeye devam edilir;bunun insan vücuduna zararı korkunçdur ”.
● Bir park bekcisi - “Parkda mezesiz votka içiyoruz ve esrar çekiyoruz,çimenler üstünde .Park bekcisi geldi yanımıza,her dilden konuşan ingiliz Richard bekçiyi çok değil,biraz gördü(biraz para verdi anlamında olacak),o da bize biraz geride,bir kulübenin arkasında oturmamızı söyledi,öyle yapdık,soframıza bekçi de katıldı,bekçinin :- biz Türk,biz arslan,bize yok dokunmak..diye mühim konuşmasını yarıda bırakarak kalkdım,Barbara ve David de kaldılar.Biz lüks otelciler ile park oetlciler (parkda sabahlayacak olanlar) ertesi gün buluşmak üzere ayrıldık ”.
● Beatniklerin vücudlarını satmaları - “ Otelde uyumadan düşündüm..yolda tanımadığımız kimseler bize sormuşlardı : Kız arkadaşını satar mısın ?..Kıza kaç para istersin ?..Düşündüm: Beatnikler hakikaten kızları satıyorlar mıydı ?..yoksa bütün söylentiler bir uydurmadan mı ibaretti ?..Açık açık sorulmanın bir sebebi yok muydu ?..Haftalardan beri parasız kalan Josephine nereden para bulup karnını doyuruyordu ?..Kız arkadaşları olan erkeklerin kızları sattıklarını kabul edelim,kız arkadaşı olmayanlar ne yapıyordu ?..Cevablarını bulmak için birkaç gün beklemek lâzımdı ”.
● Yaşları ve onları bu hayata iten sebebler - “ Sonuç olarak işe ne yönden bakılsa acıdır.Aralarında 25-26 sından daha yaşlısına pek ender rastlanan bir alay genç,hayatlarının en güzel ve sihhatli günlerini ,dünyanın en pis,en izbe otellerinde,karanlık odaların dumanlı havasını ciğerlerine çekerek geçirirler.Onları bu hayata iten sebebler arasında cemiyete isyan,bağlantısız hayat aşkı,hududsuz hür olmak gibi bir takım şeyler söylenir.Ama başlıca sebeb kötü âile hayatıdır ,ya anası babasından ayrıdır,başka bir adamla yaşar,ya babası başka bir kadına gitmişdir,ya baba alkolikdir,huysuz mizaclı ana baba daimâ kavga ederler,(huzura muhtac genc kız veya oğlan başını alıp âile muhitinden,şehrinden,hattâ memleketinden çıkmış ve benzerlerine katılmışdır).Hepsi her türlü kirli işe âlet olacakdır ”.
● İyi âilelerden olanları -“Çok iyi âilelerden geldikleri halde beatnik hayatının özlemini çekmiş gençler de vardır,asıl bahtsızların arasında bu grup geçicidir.Sefâlet,parasız kalmak ve açlık,uyuşturucu maddeler ,özlemini çekdikleri ve onlar için geçici olacak hayatın kurallarıdır.Bunaldıkları gün,sevgili ana ve babalarını hatırlarlar,yardım isterler,âile de evlâdını bağrına basmaya her zaman hazırdır;kısacası,özledikleri âlemden her zaman sıyrılıp kaçabilirler”.
● Pislik içinde yaşantı -“İstanbula gelen beatniklerin gidecekleri yerler sayılıdır.Geceliği 3 liralık otellerde, temizliğe düşkün olanları bile pislik içinde yaşamaya mecburdurlar.Ellerini,yüzlerini,ayaklarını ancak sokak çeşmelerinde veya umumi ayakyollarının musluklarında yıkayabilirler” .
● Yener Lokantası - “ Beatniklerin İstanbulda (her yere tercihle yemek yedikleri) Divanyolunda meşhur lokanta,lokantanın şöhreti de onlardan gelmişdir.Lokantanın sâhibi Sıdkı Uluç beatniklerin en iyi,hakiki dostudur;bu lokantayı açmadan Taksim Belediye Gazinosu ve Kervansaray gibi İstanbulun birinci sınıf yerlerinde garsonluk yapmışdır.Parasız kaldıkları günler Sıdkıdan para alırlar,çoğu zaman karınlarını bedâva doyururlar.Lokanta aynı zamanda eşyâ deposudur,beatnikler taşımak istemedikleri eşyâsını Sıdkının Lokantasında emânet bırakır,dönüşde onları alarak memleketlerine giderler”.
● Yener Lokantasının Hâtıra Defterleri - “Yener Lokantasının en çok ilgi çekici şeyi Hâtıra Defterleridir.Beatniklerden orada yemek yiyenlerden hemen hepsi,Sıdkı Uluç'un defterlerine bir şeyler yazmışlar,resimler yapmışlardır.Beş cild defterdir,ne hâtıralar yatar o defterlerin içinde ( Yener Lokantası Defterlerinin İstanbulda Beatniklerin Hayatı üzerine çok kiymetli bir vesika olduğunu kanısındayız,Belediye Müzesi tarafından değeri ödenerek satın alınması gerekir,yahud sahibi Sıdkı Uluç veya o gibi eserlerin kiymetini takdir edecek bir editör tarafından kitab hâlinde basılarak yayınlanması gerekir mutlakaa lâzımdır,yoksa,başka vâdilerde yüzlerce emsâli gibi yakın bir gelecekde yok olmaya mahkumdurlar ki çok çok yazık olur)” (1-10 eylül Hürriyet Gazetesi,Ergun Çagatay).
Beatnikler,kadın satan esrarkeş turistler – 1966 yılında ,Beatniklerin İstanbula akın yılında bu başlıkla ABC Gazetesinde Faruk Şenson bu başlık altında bir röportaz yazısı yayınlamışdır.Yazar kız gibi uzun saçlı genç erkeklerin ,bekâretlerini kaubetmiş kış arkadaşlarını fuhuş yolunda sattıklarını ,kızların o yolda kazandığı para ile esrar,otel,yemek parası sağladıklarını şâhidi olduğu vak'alar ile anlatıyor.O uzun yazıda bir delikanlının ağzından : “ Kız arkadaşım parayla yapdığı işden sonra hep bana döner;kadın para doğurur,para da her şeyi sağlar , satın alır” dedikden sonra şâhidi olduğu vak'alara geçiyor,aşağıdaki satırları 25 aralık 1966 tarihli ABC Gazetesinden alıyoruz :
“Sultunahmedde bir kahvede oturan Hollandalı güzel kız Eva Djark,esrar tedârikine gitmiş olan erkek arkadaşı genc Helmut'u beklemektedir,ve o arada iskanbil oynayan bir adamla bakışarak anlaşmışdır.Helmut döner,30 lira karşılığı yalnız iki cıgaralık esrar bulduğunu ve malın iki saat sonra getirileceğini söyler,ama paraları yokdur.Evanın anlaşdığı adam gelir,Helmut ona ancak iki saatlik zamanları olduunu bildirir,adam da iki saate kadar döneceğini söyliyerek Eva'yı alır, bir otele götürür ,Helmut da kahvede satılan kız arkadaşını,dolayısı ile iki cıgaralık esrar bedeli 30 lirayı beklemeye başlar ..”
● Röportaj yajarı ikinci vak'ayı kendi ağzından anlatıyor :
“(Beatnik kızlara muhabbet simsarlığı yapan adama soruyor) :
- Bizi beklediklerine emin misin?
- Ayıb ettin be abi,ben hangi müşterimi boş çevirdim..
“Tanıdığı bir şoförün arabasına bindik.Sultanahmedde bir cami avlusuna gittik.Orada üç turist kız ve bir turist oğlan bekliyordu.(Simsarın yamağı bir oğlan kızlardan biri ile turist oğlanı aldı, bizi beklemek üzere kahveye gitti ),Öbür iki kızı arabaya aldık,dar ve karışık sokaklardan geçerek küçük bir otele geldik.Otelin kapusunun üstünde Very Chrap Hotel (Çok ucuz otel) yazılıydı.Kızların ağızları şarab kokuyordu,ayakda duracak halleri yokdu.Kızlardan biri amerikalı,biri ingiliz imiş,bir buçuk aydanberi İstanbulda imişler ve kendilerini bize veren simsarla bir kız arkadaşları aracılığı ile tanışmışlar.Gerçekden güzel kızlardı,hele yıkanıp temizlenseler daha da güzelleşeceklerdi.Kızlar otel odasına yıkıla yıkıla girdiler,simsar parasını aldı gitti.İngiliz kız yatağa uzanınca horlamaya başladı;amerikalı yatağa kadar bile gidemedi,yerdeki pis ve yırtık kilimin üstüne serilip kaldı.Ayak bileklerine kadar yükselmiş çamurdan,(yağmurlu bir gündü) ayaklarının parmakları görünmüyordu...” .
● Bu vak'aların nakledildiği o yızada Faruk Şensoy :“ Serseri turistlerin parasız ve pabuçsuzuna rastlanır ama kadınsızına rastlayamazsınız.Kadın Beatnik için bir seks oyuncağı olmakdan da öte değerli bir varlıkdır,gittikleri yerlerde onlara bütün ihtiyacları o kız sağlar ;gerektiğinde çalışır,gerektiğinde vücudunu satar,bir gün dilenen bir çifte rastladık..” diyerek o çiftin hayat hikâyesini anlatıyor.
“Kız afgan asıllı bie fransız vatandaşı,Parisde liseyi bitirdikden sonra bir süre edebiyat fakültesine devam etmiş:
- Her gün aynı saatde kalkmak,aynı yerleri ve yüzleri görmek,anlamsız yazıları okumak bene göre işler değildi.. hür yaşantı istiyordum..bekâretimi kaybedince babam az kaldı beni öldürecekdi..Ricky'ye rastladım (Yanındaki ingiliz genci),Londrada fransız filolojisi tahsil ediyormuş,aynı sıkıntıya kapılmış,birlikde görmediğimiz,bilmediğimiz yerlerde dolaşmaya çıkdık..diye anlattı.
“Ricky'ye neden çalışmadığını,dilenme hiç olmazsa dilenme işini neden yapmadığını sordum .
- Şarkda erkekler kadınlara zaaf gösteriyorlar,onun dilenme şansı benimkinden üstün..dedi.
- Kız arkadaşınızın sizin ihtiyaclarınızı sağlamak için başka erkeklerle yatmasına nasıl göz yumuyorsunuz ?..dedim.
- Yalnız benim ihtiyaclarım değil ki,kendi ihtiyacları da var..üstelik o işi ancak mecbur kaldığımız zaman yapır ve yine bana döner..
“Melez kızın yüzünde çevreyi umursamaz bir anlam vardı.artık bir araç olduğunu biliyor,fakat geldiği toplumun sıkıcı bulduğu kurallarına bu tür yaşantıyı tercih ediyordu..” (F.Şensoy,ABC Gazetesi).
Şu satırlar da günlük gazetelerden Hırpânî Turistler üzerine derlediğimiz haber yazılarıdır :
Hippi kızların Sulukule âlemi - “Gönüllerince yaşamayı prensib edinmiş hippi turist kızlar (3 ingiliz 1 amerikalı) Sulukuleye giderek (çingene çalgıcılar ve çengilerle) çılgınca eğlenip göbek attılar ve felekden bir gece daha çaldılar .Bilhassa çapkın kemancı Selâheddin Galaza göbek atan hippi kızları teker teker öperek öyle coşdu ki nerede ise kızlara üste para verecekdi.Arkadaşlarını Sulukuleye getiren ingiliz kızı Felicity idi,kendisine İstanbulda Saadet adını takmışdı”( Hürriyet Gazetesi,11 ağustos 1966).
Hollandalı Beatnik kadın Maud(Mod) - “Hollandalı Beatnik Maud kucağında 3 yaşındaki oğlu Tirrcha ile tek başına gelmişdir.Çok güzel olan genc kadına Viyolonist Nuri Çetin evlenme teklifinde bulundu.Sultunahmedde bir kahvehânede bulduğu kadına teklifini şöyle yapdı :
- Sevgili bayan,ben fransız bir anne ile türk bir babanın İsviçrede doğan Türkkiyeye gelip yerleşen oğluyum,elli yaşındayım,saadeti bulamadım..gazetelerde resminizi gördüm,hayatımın kadınını buldum sanıyorum..tek başınıza şu küçücük oğlunuzun sorumluluğunu da yüklenerek seyahat ediyorsunuz,siz her şeyden önce cessur kadınsınız..sizinle evlenmek istiyorum,oğlunuzun da babası olacağım..
“Güzel kadın şu cevabı verdi :
- Daha uzun zaman bağımsızlığımdan ayrılamayacağım..oğluma küçük yaşdan hayatı öğretmeye and içdim..onu diyar diyar dolaştıracağım..fakat belki de bir daha sizin gibi bir kısmetim çıkmaz,onun için bana bir müddet düşünme müsaadesi verin..
“Nuri Çetin güzel Maud'un vereceği karârı beklemektedir (Güzel hollandalı beatnik kadının verdiği kararın ne olduğu öğrenilemedi)” (Hürriyet Gazetesi ,22 ekim 1966)
Beatnik delikanlı Bill - “İstanbulda parasız kalan beatnik turist delikanlı Bill 200 gram gelen uzun saçlarını ,peruka yapan berber Oktayın dükkânında ,uzun saçların iyi fiatla satın alınacağına dâir bir ilân görünce ,dükkâna girmiş ve 200 gram gelen uzun saçlarını 150 liraya satmışdır.Berber Oktay delikanlının çok kirli olan başını yıkamış,ve satın aldığı saçları sonra kesmişdir.Tıraş müddetince suratı asık duran ve kesilmiş uzun saçlarına bir müddet de üzüntü ile bakan delikanlı,berberden parasını alırken azıcık gülümsemiş ve hemen bir lokantaya koşmuşdur(Bill'in milliyeti kaydedilmemişdir)”(Hürriyet Gazetesi,24 haziran 1966).
İsveçli güzel Hippi Kızlar Kaisa ve Gay – İsveçden İstanbula oto-stop'la bir haftada gelen iki kafadar güzel kız,Kaisa ile Gay,bütün gün sokaklarda çıplak ayakla dolaştıkları için ayaklarını haftada bir defa yıkıyorlar,hergün yıkanırsa yalın ayak dolaşdıklarında ayakları ağrıyormuş,bize nasırlaşmış tabanlarını gösterdiler ,( Hippi hayatının esrar ve seks lezzetleri ile) yarı deli olmuş kızlardı..”(Hürriyet Gazetesi,13 ağustos 1968).
Hudud dışı karârı üzerine - “Hükümetin ,haklarında hudud dışı edliceklerine dâir karârını öğrenince Beatnikler çil yavrusu gibi dağılıyorlardı.Onlara göre o güzelim oteller boş kalmışdı.Eşyâsını sırtına yükleyen uzun saçlı.favorili,sakallı gencler ve kendileri bir peyk gibi takib eden pantalonlu,mini etekli kızlar Sultanahmed parkı köşelerinde ve yine o civarın lokantalarında toplanarak birbirine soruyorlardı :
- Where are you going ? ( Nereye gidiyorsun ?).
“Sonra uzun uzun münakaşeler,fikir teâtileri.Bâzıları :
- Asyaya doğru..Asyaya doğru..
“Bâzıları da :
- Saklanalım..saklanalım..Türkiyede emirler bir kaç gün içindir..bu rüzgâr da eser geçer..diyordu.
“Koyun postundan gocuklarına kadar hemen bütün giyecekleri üstlerinde idi.Gece yarısına kadar devam eden tartışmalardan sonra ,polisler kendilerini ararken,umulmayacak yerlerde saklanıyorlardı ve türk dostlarının yardımı ile bir takım evlere yollanıyorlardı.Otel yerine evde kalmak,ve mesken masuniyetinden faydalanarak düzeni bozmadan geçinip gitmek.
“İçişleri Bakanlığının emri,ilk gecesinde Hippileri ana caddelerden ve otellerden uzaklaşdırmışdı.Kendilerini çay içmeye (?) dâvet eden olursa,giyimi kuşamı da dâvet eden temin ederek,Hilton Oteli ve Tarabya Oteli gibi lüks otellerde arzı endam edenleri de vardı.Polise gözükmemek için kalabalık bir Hippi grupu da geceyi bir öğrenci yurdunda geçirmeyi başarmışdı.Yurdun terasında adam başına iki buçuk lira ödeyerek kalan Hippi gencler,kendilerinin İstanbuldan ayrılması ile alış veriş ettikleri küçük esnafın sıkıntıya düşeceklerini söylüyorlardı..”(Hürriyet Gazetesi,5 eylül 1968 ).
Polisden kaçan dört Hippi'nin Sivri Ada mâcerâsı - “İkisi kız ikisi oğlan ,Milânolu Billi Albino ile kızı New Yorklu Diana Williams ve Milânolu Maurizio Orioli ile kızı Birmingamlı Kay Shurmer,beatniklerin hudud dışı edilmesi kararı üzerine Kumkapulu İsmail Reisin motoru ile gayri meskun olan Hayırsız adalardan Sivri Adaya kaçıp gizlenmişlerdi.İsmail Reisin motoruna çaok neşeli binmişlerdi :
- Polis yüze yakın arkadaşımızı toplayıp sınır dışı etti,çoğu da emniyet müdürlüğünde dövüldüler..biz o akibetlere uğramak istemiyoruz..demişlerdi.
“ Arkadaşlarına Sivri Adaya kaçma fikrini veren Billi idi .
- Çocuklar..bizim için en emin yer orasıdır..havalar soğuyuncaya kadar orada barınırız..işler yatışır,polis bizimle uğraşmaktan vaz geçer,İstanbula,Sultanahmede döneriz..demişdi.
“Onbeş ekmek,yirmi şişe şarab,kavun,karpuz,üzüm,beyaz peynir,zeytin ve salam kumanyaları vardı.Fakat karaya çıkdıkdan az sonra adanın binlerce martısının müdhiş yaygarası ile karşılaşdılar,vahşî deniz kuşları dört beatnikin başları üzerinde uçuşmaya başladı.Dört genç martılarla anlaşabilecekleri sanıyorlardı,fakat etraflarında kertenkeleler ve sıçanlarda dolaşmaya başladı.Paniğe kapıldılar,kızlar oğlanların boynuna sarılarak o ıssız adadan kurtulmalarını istediler:
- Esrara da beatnikliğe de tövbe..polis bizi tutsun,hudud dışı etsin..buradan kurtulalım..dediler.
“ Dört beatnik genç saatlerce korku pençesinde kıvrandıkdan sonra bir balıkcı motoru tarafından görüldüler ve hemen o motora can atarak Sivri Adadan İstanbula döndüler (İstanbula döndükden sonra hudud dışı edilmiş olacaklardır)”(Hürriyet Gazetesi,14 eylül 1968 ).
Esrarkeşlik Vak'aları – Dünyanın her tarafından gelerek “Esrar Cenneti” adını verdikleri İstanbulda Sultanahmed etrafında karargâhlarını kurmuş olan Hippilerin barındıkları otellerle polis sık sık ânî baskınlar yapmaktıdır.Bu baskınlarda esrar âlemi vak'aları İstanbul basınında geniş yer almışdır.
“Polis bir otele yapdığı baskında biri kız,Danimarkalı Jeanne Wennomes Gargen,ikisi erkek,fransız Caillaud Christian ve hollandalı Reindert Koales,üç esrarkeş Hippi genci aynı odada esrar içerlerken yakalamışdır.VE naylon bir torba içinde de 1 kilo esrar bulunmuşdur.Gençler esrarı bir birlerinin üstüne atmışlardır.Hippilerin üstünden ayrıca ,İstanbulda azılı şerirlerin kullandığı onbeş santim uzunluğunda sustalı bıçak bulunmuşdur.Üçü de kir içinde hırpânî gençlerdi (Vak'anın adlî safhası tesbit edilemedi)” (Hürriyet Gazetesi 1969).
● “Hudud dışı edilen Hippiler bulgar ve yunan makamları tarafından akbul edilmeyerek geri çevrilen beş esrarkeş turist genc İstanbula getirilmişdir,bunlar fransız uyruklu Alain C.Picouet,Rauge Henri Claude,Jean Traussel,isviçreli Eriz Sunier ve alman Heinz Peter'dir.Getirilirken yolda kendilerini tirenden aşağıya atmaya kalkmışlardır.Beşi de bitli gençlerdi.Gardan emniyet müdürlüğüne götürülürken kelepçeye vurulmuşlardır ki Hippilere ilk edfa olarak yapılmış bir şeydi.Geceyi nezârethânede geçiren beş genç Haş Haş diye inleyerek esrar krizi geçirmişlerdir ”(Günaydın Gazetesi, 1968).
Bit,Pislik ve Fuhuş üzerine – Bu konuda İstanbul basınında pek çok haber ve röportaj yazısı yayınlanmışdır.
“İstanbulu istilâ etmeye başlayan pis kılıklı,esrarkeş ve fuhuş yaparak geçinen berduş turistlerin artması karşısında tedbirler alınmaya başlamışdır.Dün vilâyetden yapılan bir tamim ile Sultanahmed civarında bulunan 18 berduş turist toplanmışdır,ancak ikinci bir emirle bunlar şimdilik kaydi ile serbest bırakılmışdır.Kaçakcılık,uyuşturucu madde,ve hattâ siyasî yönden bazı davranışları olduğu tahmin edilen berduş turistlerin pasaport kayıdlarındaki adres ve âilevî durumlarının tetkik edilmesine karar verilmişdir.Dünyayı parasız dolaşma gaayesini maske yaparak zaman zaman çeşidli olaylara yol açan vebazı ülkeler tarafından kabul edilmeyen berduş turistlerin isim ve adresleri,pasaport aldıkları memleketlerin polis teşkilâtı ile enterpol'a bildirileceği öğrenilmişdir. Muhtelif memleketlerden gelen ve parasız seyahat eden berduş turistlerin geçimlerini dilenmekle,gitar çalıp para toplamakla veya fuhuş yapmakla temin ettikleri yapılan soruşturmalardan öğrenilmişdir.Bunların dışında uyuşdurucu madde kullandıkları da ifâde olunmuşdur.Dün toplanan ve durumları tesbit olunan 18 berduş turistin Alemdar Karakolunda kaldıkları bir saat süre içinde karakolu saçdıkları bitler istilâ etmişdir.Üstlerindeki esrarları da ayak yoluna ve nezârethânenin şurasına burasına attıkları sonradan öğrenilmişdir; karakol dezenfekte edilmişdir” ( Cumhuriyet Gazetesi,29 mayıs 1966)
Bir amerikalı zenci Hippi müslüman oldu – İstanbulda hippi tarihinde eşine ender rastlanan bir olay cereyan etti ; amerikalı zenci hippi Gimmy Brown İstanbulun güzel kızlarından Füsün Uçak arasında başlayan arkadaşlık aşka yöneldi,ve müslüman mâşukası ile evlenebilmek için amerikalı zenci sünnet olup müslüman oldu.(Ağustos 1972)
Hippilerle ilgili kanun – Yabancıların Türkiyedeki seyahatleri ve ikaametleri ile ilgili 2682 sayılı kanunun Hippilere tatbik edilecek maddeleri açıkdır;bu kanunun 7 maddesinin B bendi :“Türk kanun veya örf ve âdetleri ile yahud siyâsî icablarla telif edilemeyecek durumda olan veya faaliyetde bulunan yabancılar hudud dışı edilir ” ;8.maddenin 7.fıkrası :“Türkiyede kalmalırını beyan ettikleri müddetce yaşamalarına ve dönmelerine yetişecek paraları bulunmayan,veya Türkiyede yabancıların kanunla men edilmemiş işleri tutacaklarını ispat edemeyenler hudud dışı edilirler”(Cumhuriyet Gazetesi,29 mayıs 1966).
Aşk Çocukları – Hippilik felsefesini ele alan Yukarı Boğaziçinin Rumeli Yakasınını genc kızları şimdi de Aşk Çocukları Modasını sürdürmektedir.Yaşları yirmiyi bulmamış olan bu genc kızlar bir Pantolon ve bluzla baş açık ve yalın ayakla dolaşmakda olup pantalonlarına ve bulzlarına (gömleklerine) oklar saplanmış kalb resimleri çizmekte ve aşk konusu üzerine çeşidli yazılar,deyimler yazmaktadırlar,”Seni Seviyorum”,“Gencliğin bir adı da sevmekdir”,“Sev ki sevilesin” gibi sözler;bu aşk çocukları sevgiyi herkesin benimsmesiyle yer yüzünde sürüp giden hırgürün ortadan kalkacağına inanmışlardır.Genellikle üçer beşer kız olarak dolaşmaktadırlar,delikanlılara da kız arkadaşları gibi davrandıklarından onlardan da büyük ilgi ve saygı görmektedirler,ve yüzleri dâimâ gülümserdir.İçlerinden biri :“Biz yurdumuzda kız erkek münasebetlerini düzene koyuyoruz,bunun için ortaya çıkdık..” demişdir (Ağustos 1971,Hürriyet Gazetesi).
Sultanahmedden dünyaya yayılan Kış Modası – Bütün dünyayı dolaşarak giysilerini gezdikleri ülkelerin gencleri arasında yayan hippiler 1971-1972 kış modasını İstanbulda Sultanahmedden götürmektedirler: Kuzu postundan bir gocuk,el örgüsü yün eldiven ve yine el örgüsü uzun konçlu yün çorab.
Tema
Olay
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H36B008
Tema
Olay
Konular
Hippi, Beatnik, Hippiler, Hippies, Hırpani turistler, Berduş turistler, Tattered tourists, Bit, Lice, Hindistan, India, Çingene, Gypsy, Hürriyet (Gazete), Hürriyet (Newspaper), Ergun Çağatay, Kapalıçarşı, Grand Bazaar, Robert Janos Ostrowski, Halifax, Edirne, Çadır, Çadır Palas, Sultanahmet Meydanı, Sultanahmet Square, Burgazada, Selanik, Thessaloniki, Yener Lokantası, Yener Restaurant, Divanyolu, Sıdkı Ulaç, Faruk Şenson, Eva Djark, Faruk Şensoy, Sulukule, Selaheddin Galaza, Nuri Çetin, Milano, Billi Albino, New York, Diana Williams, Maurizio Orioli, Kay Shurmer, Hayırsız Ada, Sivri Ada, Alain C. Picouet, Rauge Henri Claude, Jean Traussel, Eriz Sunnier, Heinz Peter, Alemdar Karakolu, Alemdar Police Station, Gimmy Brown, Füsun Uçak, Sünnet, Circumcision, Aşk çocukları, Love children, Boğaziçi, Bosphorus, Rumeli Yakası, Rumeli, ABC (Gazete), ABC (Newspaper), Cumhuriyet (Gazete), Cumhuriyet (Newspaper), Günaydın (Gazete), Günaydın (Newspaper)
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Hin-Hiz-HJ bölümü için yazılmış metin. Hürriyet gazetesinde 1-10 Eylül 1968 tarihinde yayımlanmış Ergun Çağatay’ın yazı dizisinden parçalar ve 1966-1972 tarihleri arasında Hürriyet, ABC, Günaydın ve Cumhuriyet gazetelerinde yayımlanmış gazete haberleri ve röportajlar alıntılanmıştır.
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Metinlerin bir kısmı kâğıda yapıştırılmıştır. Düzeltme ve baskı notları tükenmez kalemle yazılmıştır.
Bibliyografya Notu
Hürriyet gazetesi,11 Ağustos 1966, 1-10 Eylül 1968, 22 Ekim 1966, 24 Haziran 1966, 13 Ağustos 1968, 5 Eylül 1968, 14 Eylül 1968, 1969, Ağustos 1971; Ergun Çagatay, Hürriyet gazetesi, 1-10 Eylül 1968; F. Şensoy; ABC gazetesi, 25 Aralık 1966; Günaydın gazetesi 1968; Cumhuriyet gazetesi, 29 Mayıs 1966
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Olay
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.