HİDÂYET (Eyyublu) – 1925 ile 1930 arasında otuz otuzbeş yaşlarında ölmüş bir deli,Beyoğlu tarafı hâriç,İstanbulda tanımayan yokdu; kimin nesi,kim bakar korur,nerede barınır yatar tesbit edemedik,orta boylu,esmer bir adamdı; değişmeyen başındaki kalıpsız ve püskülsüz fesiydi ;bir gün eski ve dizleri dirsekleri yamalı ceket Pantolon,ayağında fotinle,bir gün çıplak ayağında takonya,şalvar mintanla; hattâ bâzen ayaklarına takonya da geçirmez,bir iç gömleği ve iç donu ile dolaşırdı.Bilhassa kışın,kar buz üstünde öyle yalın ayak donca yarı çıplak gezdiği çok görülmüşdür. Mâşuku olan genc bir dervişin denizde gözü önünde boğulması üzerine tecennüm ettiği rivâyet tahmin edilir.İstanbulu tekke tekke dolaşırdı.İstanbulda kaç tekke vardır,nerelerdedir,tarikatları nedir,şeyhleri kimdir,kaç dervişi vardır,kaç zâkiri vardır, kaç odadır bilirdi.Âşinâlık edenlere söyledikleri de şu sözlerde toplanabilir : - Saçlıefendiye (Küçükmustafapaşada Rifâi Tekkesi) gidiyorum,Terlikci Mehmed oraya gelecekmiş... - Kaygusuzbabaya (Ayasofyada Kaadirî Tekkesi) gidiyorum,Terlikci Mehmed oradaymış... - Bugün pazartesi,Hocahüsamın (Eyyubda Nakşî Tekkesi) günü,Terlikci Mehmedi görürüm,çokdandır görmedim... - Ağaçkakandaki (Kocamustafapaşada Bedevî Tekkesi) Şeyh Nâil haber yollamış,Hidâyet gelsin, Terlikci Mehmedle...

HİDÂYET (Eyyublu) – 1925 ile 1930 arasında otuz otuzbeş yaşlarında ölmüş bir deli,Beyoğlu tarafı hâriç,İstanbulda tanımayan yokdu; kimin nesi,kim bakar korur,nerede barınır yatar tesbit edemedik,orta boylu,esmer bir adamdı; değişmeyen başındaki kalıpsız ve püskülsüz fesiydi ;bir gün eski ve dizleri dirsekleri yamalı ceket Pantolon,ayağında fotinle,bir gün çıplak ayağında takonya,şalvar mintanla; hattâ bâzen ayaklarına takonya da geçirmez,bir iç gömleği ve iç donu ile dolaşırdı.Bilhassa kışın,kar buz üstünde öyle yalın ayak donca yarı çıplak gezdiği çok görülmüşdür. Mâşuku olan genc bir dervişin denizde gözü önünde boğulması üzerine tecennüm ettiği rivâyet tahmin edilir.İstanbulu tekke tekke dolaşırdı.İstanbulda kaç tekke vardır,nerelerdedir,tarikatları nedir,şeyhleri kimdir,kaç dervişi vardır,kaç zâkiri vardır, kaç odadır bilirdi.Âşinâlık edenlere söyledikleri de şu sözlerde toplanabilir : - Saçlıefendiye (Küçükmustafapaşada Rifâi Tekkesi) gidiyorum,Terlikci Mehmed oraya gelecekmiş... - Kaygusuzbabaya (Ayasofyada Kaadirî Tekkesi) gidiyorum,Terlikci Mehmed oradaymış... - Bugün pazartesi,Hocahüsamın (Eyyubda Nakşî Tekkesi) günü,Terlikci Mehmedi görürüm,çokdandır görmedim... - Ağaçkakandaki (Kocamustafapaşada Bedevî Tekkesi) Şeyh Nâil haber yollamış,Hidâyet gelsin, Terlikci Mehmedle zikir topuna girsin diye... “Terlikci Mehmedi”in boğulan genc derviş olduğu muhakkakdır. Yolda yaşlıca kadınlara laf atardı,yine “Terlikci Mehmed”i katarak: - Perşenbe,Yenikaunun (meşhur mevlevîhâne) günü,teyze,haydi gel seni oraya götüreyim,derviş Terlikci Mehmedin ayaklarındaki çarkı gör.. Tekke yollrında da ekseriyâ şu ilâhiyi okurdu : Ey sanem noldun bana kasdın var Bağrımı deldin kana kasdın var Başım önünde çevgân elinde Vaslın umarken cana kastdın var Osman Cemal KAYGILI