EN
Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hakkında
İstanbul Ansiklopedisi
Reşad Ekrem Koçu
Web Projesi
Maddeler
❯
1. Cilt: Ab-Al
ACEM DÜETTO VE KANTOLARI
Abdülâziz devri sonlariyle İkinci Abdülhamidin istibdat devrinde Galatanın batakhane - tiyatrolarının gedikli seyircileri arasında büyük şehrin İran tebaası kahveci, çaycı ve tütüncü esnafı göze batacak bir cömertlik, o âlemin tabiriyle hovardalık gösterirlerdi. Bu tiyatroların okuyucu Ermeni Rum ve Yahudi kızları da, bu cömert müşterilerini hoşnud etmek için o devrin tabiri ile Acem kanto ve düettoları okurlardı. Bunların en namlı ve en güzellerinden biri “Yeni Acem Kantosu” adı ile tanınmış bir hüzzam kantodur: İsfahanda bir kuyu var İçinde tatlı suyu var Her güzelin bir huyu var Ne yaman acem güzeli!.. İsfahandan ben geçerim Dolu bâdeyi içerim Hem içerim hem biçerim Ne yaman acem güzeli... Acem kantolrından o zamanlar en çok alkışlananlardan biri de Şamram’ın okuduğu yine hüzzam faslından bir kando id: İsfahanda olur servi Yanağında çifte beni Acem kızı ince belli. Dükkânımda çay satarım. İçine anber katarım Koynuma alıp yatarım. Sevdim seni güzelim aman Meftun oldum hayli zaman. Namım acem, memleketim İran Kokolu tönbeki keşan, Mübtelâ oldum ben sana, Sevdim seni aman duhter Nane suyu, nane şeker, Saplandı ciğere hançer; Bu da gelir bu da geçer. An ne şeker, vah ne şeker, Benim canım seni çeker. Penbe beyaz keten helva. Her güzelde vardır keder Çabuk alın şimdi gider, Kete...
⇓ Devamını okuyunuz...
Abdülâziz devri sonlariyle İkinci Abdülhamidin istibdat devrinde Galatanın batakhane - tiyatrolarının gedikli seyircileri arasında büyük şehrin İran tebaası kahveci, çaycı ve tütüncü esnafı göze batacak bir cömertlik, o âlemin tabiriyle hovardalık gösterirlerdi. Bu tiyatroların okuyucu Ermeni Rum ve Yahudi kızları da, bu cömert müşterilerini hoşnud etmek için o devrin tabiri ile Acem kanto ve düettoları okurlardı. Bunların en namlı ve en güzellerinden biri “Yeni Acem Kantosu” adı ile tanınmış bir hüzzam kantodur: İsfahanda bir kuyu var İçinde tatlı suyu var Her güzelin bir huyu var Ne yaman acem güzeli!.. İsfahandan ben geçerim Dolu bâdeyi içerim Hem içerim hem biçerim Ne yaman acem güzeli... Acem kantolrından o zamanlar en çok alkışlananlardan biri de Şamram’ın okuduğu yine hüzzam faslından bir kando id: İsfahanda olur servi Yanağında çifte beni Acem kızı ince belli. Dükkânımda çay satarım. İçine anber katarım Koynuma alıp yatarım. Sevdim seni güzelim aman Meftun oldum hayli zaman. Namım acem, memleketim İran Kokolu tönbeki keşan, Mübtelâ oldum ben sana, Sevdim seni aman duhter Nane suyu, nane şeker, Saplandı ciğere hançer; Bu da gelir bu da geçer. An ne şeker, vah ne şeker, Benim canım seni çeker. Penbe beyaz keten helva. Her güzelde vardır keder Çabuk alın şimdi gider, Keten helva ne beyazdır, Anın dudağı kirazdır, Gerdanı da sütten beyazdır. Keten helvayı ben satarım Her güzele harf atarım. Koynuma alır yatarım. Mahmutpaşa vatanımız, Var tütüncü dükkânımız, Hep rakiptir her yanımız. Ne yaman acem güzeli, Neylemeli, neşlemeli, Dükkânını bellemeli, Ustasına söylemeli. Edâsına, cilvesine, Can dayanmaz gülmesine. Hiç rahmi yok bendesine. Bu kantolardan bir kısmı da okuycuların kendi reklâmları yerine geçerdi, kız, bir İranlı delikanlı kıyafetinde sahneye çıkar ve kantosunda kendisine aşk ilân ederdi; bu çeşit acem kantolarının en namlıları da şunlardan: Küçük Virjininin râst kantosu Sevdi gönlüm bir dilberi, Feda kıldım cânü seri; Kimgöre olmaz müşteri. Sevdim ise vardır yeri, Mehpâredir ol gülcemâl Dili bülbül, kaşı hilâl, Tavrı endamı huri misâl; Böyle güzel mehpeykeri, Sevdim seni Küçük Virjini. * Küçük Virjininin nihavent kantosu Garib gönlü aşkına daldı, Bir nigâhta kalbimi yaktı, Beni candan usandırdı. Sensin sebeb berbadıma, Yetiş Virjin ah imdadıma; Bülbül ağlar efganıma, Rahmetmiyor feryadıma, Vurdu neşter cengâhıma. Âhım yakar elbet seni Bu âfetten kurtar beni. Kantolar bazan da Farsca “duhter” ve “püser” kelimelerinden ötürü “Acem kantosu” adını alırlardı; bunlar arasında da Şamramın iki namlı kantosu vardır: Hüzzam kanto Meftundur ağlar sana Ne bu çektiğim cânâ. Cevrü cefa itme bana Canım feda olsun sana. Rahmeyle gel feryadıma, Cânâ yetiş imdadıma, Geçti firkatin canıma, Cânâ yetiş imdadıma Yâreler açdın sîneme, Çâre yoktur bu derdime, Ey püser gel sen rahmeyle, Acı bana insaf eyle! Müstear kanto Gönül gamzene bend oldu Özüm bu duhteri buldu Tigi ebrusunu vurdu Hüzzamdan bir meşhur acem kantosu da Öjeni’nin vardı ki, o devirlerdeki bir çaycı yahut kahveci İranlı delikanlının kabataslak çizilmiş bir portresidir denilebilir: Bu bağrım kan ile doldu. Müjdeler olsun a beyim, Mehperi bir can gelecek. Hüsnü güzel (?) çeşmi siyah, Kaşları keman gelecek. Gözleri âhû gibidir, Nâz ile reftar idecek. Ayağında kundurası, Üstü fıransız boyası Penbe ipek çorabı Nazlı civânım gelecek! Düettolara gelince, bunların hemen hepsini, Şamram ile Peruz okurlardı; Peruz bir “Acem civanı“, Şamram da mâşukası olurdu: Hüzzam Düetto Şamram — Böyle değildim eyvah ne oldum, Aşkınla yandım, sararıb soldum. Peruz — Aşkımdan yanmış, sararıp solmuş. Ben mübtelâsı, o aşk delisi. Ş. — Gel ey meh rû, Kalbim aşkınla doldu; Lütfeyle keremkâr, Kurbanım cilvekâr. P. — Yazık, çare yok, İtme bana serfürû. Aşk nedir bilmem, Gönlümü sana vermem! Ş. — İtme bu nazı, yandım ben sana, Rahmeyle güzel yatıktır bana. P. — Aşkınla yanayım, Bedbaht mı olayım?! Ş. — Yanma sen civanım, Sana ben kul olayım! P. — Bana ne oldu, bana ne oldu, Kalbim tık tık vurdu. Sevda nedir anladım, Ben de sana yandım. Ş. — Cânâ gel bana gidelim, Şivekârız, bahtiyarız, Bahtiyarız, bahtiyarız! Hüzzam Düetto Şamram — Durma karşımda püser, Nedir san’atın göster Peruz — Menem sanatım duhter, Nâne suyu, nâne şeker, Severim ben seni duhter. Saplarım ciğerime hançer! Bana cemâlin göster, Bu biçâre bunu ister. Ş. — Ben duhterim, namım Şamram, Söyle nedir meram? Yaktın, yaktın meni balam, Beyaz penbe keten helvam. P. — Men püserim, namım Peruz, Duramam aşkınla henüz; Parasızım, menem kokoz, Men yanarım gece gündüz. . . . . . . . Hüzzam Düetto Şamram — Aşkına düştüm, halim yaman, Sevda ile yandım ama. Gönül, muhabbet nedir, Aşkın bildir ey nevcivan. Peruz — Ciğerim pâre pâre Yüreğim pâre pâre Var mıdır bu derde çâre Biçâresin yanma nâre. . . . . . . . Bestenigâr Düetto Peruz — Meftun oldum sana ey peri Derig etme sen bu kemteri. Şamram — Yaktın yandırdın ah beni Feda ettim can ile teni. P. — Ebrû keman, hokka dihan Nazik meyan, nazlı hûban. Ş. — Tigi müjgân, sîm gerdan Servi fidan, huri gilman. P. — Aşk âteşi sînemde nihan Çeşmim akar hep kızıl kan. Ş. — Vay aman balam balam Ben oldum sana meftun. Bibl. : Şarkı ve Kanto Mecmuaları.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM010390
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 1, sayfalar 182-184
Bibliyografya Notu
Bibl. : Şarkı ve Kanto Mecmuaları.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
  İş birliğiyle
Kullanım Şartları
Çerez Politikası
KVKK