Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hırkai Saadet, Hırkai Saadet Dâiresi ve Odası, Mübârek Emânetler maddesi
HIRKAİ SAADET , HIRKAİ SAADET DÂİRESİ VE ODASI ,MÜBÂREK EMÂNETLER – “Hırkai Saadet” dâiresi topkapusu Sarayının kudsiyet taşıyan bir köşesidir.Başda Peygamberimizin hırkası bulunmak üzere “Mübârek Emânetler” denilen eşyâ asırlar boyunca burada muhâfaza edilmiş,dâire ile bu eşyânın muhafazası ve bakımı işine ,eski saray teşkilâtında “Has Oda Ağaları” denilen ve sarayın en itibarlı müstahdemleri memur edilmişdi (B.: Has Oda,cild ,sayfa ).
Senede bir defa,Ramazanın onbeşinci günü Hırkai Saadet Dâiresi ve Mübârek Emânetler pâdişah ve bütün saray ve devlet erkânı tarafından kendisine mahsus merâsim ile ziyâret edilirdi.Bu da asırlar boyunca devam etmiş bir saray geleneği olmuşdur.
Hırkai Saadet Dâiresi türk yapı sanatı ve tezyinâtı bakımında da Topkapusu sarayının güzel binâlarındandır.Fatih Sultan Mehmed devri yapısıdır,Yavuz Sultan Selim tarafından Mübârek Emânetlere tahsis edilmiş,pek çok tâmir ve tâdil görmüşdür.Etrafı revaklı ve üstü dört kubbe ile örtülmüş bir binâdır.
Bu dört kubbeden birinin altında bir şadırvan vardır.Şadırvanın mermer fıskiyesinden saçılan sular,insanın ruhuna serinlik,temizlik,huşû verir.Hırkai Saader Dâiresinin ,eski saray geleneğince “Üçüncü Avlu” denilen bağçeye açılan kapusu da buradadır,ve “Şadırvan Kapusu” adını taşır.Hırkai Saadet Dâiresini ziyâ...
⇓ Devamını okuyunuz...
HIRKAİ SAADET , HIRKAİ SAADET DÂİRESİ VE ODASI ,MÜBÂREK EMÂNETLER – “Hırkai Saadet” dâiresi topkapusu Sarayının kudsiyet taşıyan bir köşesidir.Başda Peygamberimizin hırkası bulunmak üzere “Mübârek Emânetler” denilen eşyâ asırlar boyunca burada muhâfaza edilmiş,dâire ile bu eşyânın muhafazası ve bakımı işine ,eski saray teşkilâtında “Has Oda Ağaları” denilen ve sarayın en itibarlı müstahdemleri memur edilmişdi (B.: Has Oda,cild ,sayfa ).
Senede bir defa,Ramazanın onbeşinci günü Hırkai Saadet Dâiresi ve Mübârek Emânetler pâdişah ve bütün saray ve devlet erkânı tarafından kendisine mahsus merâsim ile ziyâret edilirdi.Bu da asırlar boyunca devam etmiş bir saray geleneği olmuşdur.
Hırkai Saadet Dâiresi türk yapı sanatı ve tezyinâtı bakımında da Topkapusu sarayının güzel binâlarındandır.Fatih Sultan Mehmed devri yapısıdır,Yavuz Sultan Selim tarafından Mübârek Emânetlere tahsis edilmiş,pek çok tâmir ve tâdil görmüşdür.Etrafı revaklı ve üstü dört kubbe ile örtülmüş bir binâdır.
Bu dört kubbeden birinin altında bir şadırvan vardır.Şadırvanın mermer fıskiyesinden saçılan sular,insanın ruhuna serinlik,temizlik,huşû verir.Hırkai Saader Dâiresinin ,eski saray geleneğince “Üçüncü Avlu” denilen bağçeye açılan kapusu da buradadır,ve “Şadırvan Kapusu” adını taşır.Hırkai Saadet Dâiresini ziyâret eden evvelâ bu şadırvanlı kubbe altına girer.Yüz yıllar boyunca Şadırvan Kapusunun eşiği,islâm edebince temizlenmeden ve abdetsiz atlanmamışdır.
Şadırvan Kapusunun üstünde hattat pâdişahlardan Üçüncü Sultan Ahmedin el yazısı ile güzel bir “Besmele” vardır.Duvar da kapunun yanında iki tura ve XVIII.asrın çinileri ile tezyin edilmişdir,ve yine kapunun iki yanında altın yaldızlı ve tuncen yapılmış iki deveboynuna asılı top şeklinde iki billur fener vardır.
Şadırvanlı kubbenin sağındaki kubbe altı “Arzhâne” adını taşır,Hırkai Saadet Dâiresinin ananevî ziyâret gününde,15 ramazan,sadırâzam ile sâir devlet erkânı ziyâretden önce burada misâfir edilirdi.Onun arkasındaki kubbenin altı da asıl Hırkai Saadet Odasıdır.
Hırkai Saadet Odasının bir sanat şaheseri olan sedefli kapusu,zamanımızın pek değerli üstâdı Sedefkâr Vasıf Bey merhumun eseridir.Emekliye ayrılması ile çok namuslu bir muhâfız kaybettiğimiz Topkapusu Sarayı Müzesinin eski müdürlerinden Tahsin Öz'ün zamanında yaptırılmışdır.Bu odanın eski kapusu İkinci Sultan Mahmud zamanından kalma rokoko üslubunda idi,şimdi müzenin deposundadır.
Odanın dört penceresi ve duvara gömme üç dolabı vardır.Duvarlar XVI.asrın en nefis çini panoları ile süslüdür.Fakat bu odada gözü ilk çeken,bir köşe ile kubbenin altını doldurmuş ve som gümüşden yapılmış ve üstü de gümüşden bir tonos kubbecik ile örtülmüş büyük şebekedir.Altın yaldızlı kabartma çiçekleri ile bu gümüş şebeke bir cennet könkü hâlindedir,XVI.asırda yapılmış olub başlı başına baha biçilmez bir eserdir.Şebekenin üzerinde yeşil çuha üzerine ağır sırma işlemeli perdeler vardır.Odanın kapu ve pencere perdeleri de aynı yeşil çuhadan ve ağır sırma işlemelidir.
İşte efendim,Hırkai Saadet Dâiresi ve Odası Topkapusu Sarayı Müzesinin bir ziyâret salonu olarak herkese açılmadan önce Mübârek Emânetler,her biri hem dinî hâtıralar ve hem sanat kiymeti bakımından bir hazîne teşkil eden eşyâ,bu gümüş şebekenin içinde duran çok kiymetli çekmece ve sandıklarla odanın duvarlarındaki üç gömme dolabda muhafaza edilirdi.
Bu eşyâ en kiymetli kumaşlardan nefis kılıflara konmuş,kat kat kiymetli boğçalara sarılmış idi.Boğçalardın konduğu konduğu çekmecelerle sandıklar da altından ve gümüşden yapılmış ve üzerleri elmaslar,yakutlar,zümrüdlerle tezyin edilmişdir.
Mübârek Emânetlerin mühim bir kısmı Yavuz Sultan Selim tarafından Mısırdan İstanbula nakledilen Mısır Memlûk Sultanlarının hazînesi arasında getirilmişdir.Bir kısmı da Yavuzun halîfeliğinin ilânından sonra Mekke Emîri Seyyid Berekât tarafından gönderilmişdir.Bir kısmı da bilâhare toplanarak Hırkai Saadet Dâiresine konmuşdur.
Osmanlı pâdişahları ,içinde bu Mübârek Emânetlerin bulunduğu Hırkai Saadet Dâiresine karşı o kadar hürmet ve bağlılık göstermişlerdir ki,öldükleri zaman bile naişleri,bu dâirenin Revan Odasına bakan duvarı önünde bir mermer sed üstünde gasledilmişdir,ve yine orada techiz ve tekfin ed ilerek tezkiyeleri de orada yapılmışdır.
Yavuz Sultan Selim Mısır fâtihi olarak dönerken Şamda Melik Zâhir Camiinde cuma namazına gitmişdi.Hatib,Mekke ve Medîneye sâhib olmuş müslüman hükümdarlar hakkında kullanıla gelen “Mlikül Heremeyn-üş-şerîfeyn” tabirini söyler söylemez Sultan Selim yerinden fırlamış,ve hatibin sözünü keserek :
- Haremeyn'in mâliki olmak ne haddimdir..bey Haremeynin hizmetkârı olmakla iftihar ederim..beni :“Hâdimül Haremeyn-üş-şerîfeyn” diye târif et !..demişdi.
İslâmiyetin şan ve şerefini türkün bu anlayışı yükseltti.Türkün bütün samimiyet ve şecâati ile ,ve ilmiyle,irfâniyle,sanatı ile islâm dünyasına yapdığı büyük hizmetler karşılığında o islâm dünyasından bir takdir beklememiş olması da milletimizin asîl büyüklüklerindendir.
Eskiden hepsi Hırkai Saadet Dâiresinde Hırkai Saadet Odasında muhafaza edilen,şimdi Hırkai Saadet Dâiresinin dört kubbe altı bölümlerinde vitrinler içinde Müze ziyâretcilerine teşhir edilen Mübârek Emânetler şunlardır :
Peygamberimizin hırkası “Hırkai Saadet ” :
Hz.Muhammedin Mekkeli şâir Kâab bin Züheyr'e hediye ettiği hırkadır.Kâab asrı saadetde yalnız Hicazın değil,bütün Arabistanın en büyük şâiri idi.İslâmiyetin zuhurunda müfrit putperestlerin arasına katıldı ve Hz.Muhammedin S.A. Aleyhinde çoğ ağır manzûmeler yazdı.Peygamber tarafından da tel'in edilerek kanın dökülmesi sevab olacağı ilân edildi.Fakat sonra şâir yapdıklarına nâdim oldu.Tâif seferi yılında Hz.Muhammede XXXXX ilticâ etti ve peygamberin medhiânında yazdığı 59 beyitlik bir kasîdesini huzurunda okudu.Arab edebiyatının belâgat şaheseri olan bu manzûmesinde :
Peygamberimizin nurundan cihaz feyz alır
mısraını okurken Hz.Muhammed XXXXX o kadar hoşnut oldu ki sırtından hırkasını çıkararak şâirin omuzlarına koydu.Bu meşhur kasîde bundan ötürüdür ki islâmın dinî edebiyatında “Hırka Kasîdesi” mânâsında “Kasîdei Bürde” adını aldı.
Peygamberimizin vefâtından sonra Muaviye XXXXX Kâabdan bu hırkayı satın almak istedi ve 10,000 dirhem gümüş teklif etti,fakat şâir red etti.Ancak Kâabın ölümünden sonra vârislerinen 20,000 dirhem gümüşe satın alabildi.Kiymetli hâtıra bu suretle Emevîlerin eline geçdi,onlardan Abbâsîlere intikal etti.Bağdadın Hülâgû tarafından zabtı ve tahribinde Mısıra kaçırıldı ve Mısırdaki AbbâsîHalifelerinin elinde kaldı.Yavuz Sultan Selim Mısırı fethedince diger bir çok kiymetli hâtıralar ve eserler arasında İstanbula getirildi.
Bu kiymetli hırka siyah bir yünlü kumaşdan yapılmışdır.Geniş kollu ve 1 metre 24 santim boyundadır.Ömrü 1400 yıla yaklaşmaktadır.Hayli örselenmiş bir haldedir. Ön kısmının sağ tarafından küçük bir parça ile sağ kolunun bir parçası yokdur.XVI. Asırda türk hazînesine intikaalindenberi fevkalâde hürmet ve dikkatle muhafaza edilegelmişdir. Süt üste sırmalı,gaayet kiymetli boğçalara sarıldıkdan sonra altın bir çekmece-sanduka içinde durur.
Hırkai Saadetin ilk altın çekmece-sandûkası XVI.asırda Üçüncü Sultan Murad tarafından yaptırılmışdı.Üzeri zümrüdlerle tezyin edilmiş türk kuyumculuğunun nefis bir sanat eseridir.Abdülâziz bu çekmeceyi şimdiki altın çekmece ile tebdil etmişdir.Sultan Muradın Hırkai Saadet Çekmecesi ayrıca teşhir edilmektedir.
İstanbulda Hırkai Şerif Camiinde yine ramazan aylarında ziyâret edilir peygamberimizin bir hırkası daha vardır,Resülullah tarafından âşıkı şeydâsı Yemenli Üveys El-Karânî'ye gönderilmiş olan hırkadır (B.:Hırkai Şerif Camii).
Peygamerimizin dişi,“Dendânı Saadet” :
Hz.Muhammedin ???? Uhud Muhârebesinde kırılan diinin küçük bir parçası ;zümrüd,yakut ve zebercedli küçük bir altın kutu içindedir.
Peygamberimizin sakal kılları,“Lihyei Saadet”,“Sakalı Şerif” :
Bâzılarını mahfazaları fevkalâde sanatkârâne ve murassâ olmak üzere Hırkai Saadet Dâiresinin mübârek emânetleri arasında pek çok sakalı şerif vardır.
Peygamberimizin ayağının altı aded taban izi ,“Nakşi Kademi Şerif”,“Nakşi Kademi Resül” :
Dördü taş,ikisi tuğla üzerindedir.Bunlardan taş üzerinde bir iz için Peygamberin Mîracda basdığı taşdir denilir,altın bir çerçive içindedir.
13 yaşında tahta çıkan ve 28 yaşında vefât eden Birinci Sultan Ahmed şiirle meşgul olmuş,“Bahtî” mahlası ile bilhassa hamâsî şiirler yazmşıdır.Peygamberimizin bu ayak tabanı nakşı şeklinde murassâ bir sorguç yapdırmış,ortasına da mâvi mine üzerine altın ile kendisinin şu kıt'asını yazdırmışdı :
Nola tâcım gibi bâımda götürsem dâim
Kademi resmini ol Hâzreti Şâhi Resülün
Güli gülzârı nübüvvet o kadem sâhibidir
Ahmedâ durma yüzün sür kademine o gülün
Sultan Ahmed cuma ve bayram günleri ile sâir mübârek günlerde başına bu sorgucu takardı.
Peygamberimizin nalını ,“Nâlini Şerif” :
Hz.Peygambere atfedilerek sonradan yapılmış olduğu söylenen ayak tabanı şeklinde tahtadan tek bir nalındır,üzerine Âyetelkürsî hakedilmişdir.
Peygamberimizin gasil suyu şişesi :
Kırılmış, yeşil ve boş bir şişedir.
Peygamberimizin kılıçları :
İki kılıçdır,ikisi de altın kabzalıdır.Birinin Hz.Muhammed S.A tarafından kullanıldığı katiyetle tesbit edilmişdir.
Peygamberimizin teyemmüm taşı :
Âsûriler zamanından kalmış üzerinde 57 satırlık çivi yazısı bulunan tuğla bir tablettir.Başlı başına bir tarih vesikası olan bu tablet,Tahsin Özün pek zarif ifâdesi ile “Ayrıca Peygamberimizin teyemmümüne mazhar olmuşdur”.
Peygamberimizin nâmesi :
Mısırda kıbtîlerin amîri Mukavkis'e hitaben 16x19 santim eb'adında kahve rengi bir deri üzerine siyah mürekkeble yazılmış 12 satırlık fevkalâde kiymetli bir vesikadır.Altında Peygamberimizin mührü de vardır.
Peygamberimiz mührü “Mührü Saadet ” :
1 santim boyunda kırmızı akik üzerine kûfî hat ile “Muhammed Resülullah” ismi hak edilmiş bir mühürdür.Bizzat peygamber tarafından kullanılmış olan mühür değildir.Hz.Muhammedin XXXXX asıl kendi mührü Hulefâi Râşidinin üçüncüsü Hz.Osman XXXXX tarafından bir kuyuya düşürülmüş ve bulunamamışdır.Tahmin ediliyor ki Mübârek Emânetler arasındaki mühür sonra hak edilmişdir.Abbâsîlere intikaalinde Bağdad faciası arasında kaybolmuşdur,yine Bağdadda yüz sene kadar evvel bulunarak İstanbula getirilmişdir.
Peygamberimizin sancağı,“Sancağı Şerif ” :
Siyak bir sancakdır.Kudsiyet taşıyan bu sancak Osmanlı Tarihinde çok büyük hâtıra taşır.Harblerde serdarlara merâsimle verilmiş,seferlere gidip gelmiş,askerî ihtilâllerde de halkı pâdişah yanına dâvet için saray kapısı önüne çekilmişdir,ve Hırkai Saadet gibi dikkat ve hürmetle muhafaza edilmişdir. Bu sancak XVII.Yüzyıl başlarına kadar Eyyubda Elâ Eyyub El Enârinin türbesinde durmuş , sonra Topkapı Sarayındaki bu dâireye alınmışdır. Peygamberimizin gazrelerde kullandığı bir de yayı vardır.
Diger emânetler :
Gaayetle kiymetli mushafı şerfiler
Hz.Fâtimenin seccâdesi
Hz.Ebûbekir,Ömer ve Alinin birer kılıcı
Hz.OSmanın iki kılıcı
İslâm büyüklerinden Hz.Zübeyr,Zeynelâbidin,Ebül Hasan,Cafer Tayyar,Ammar bin Yâser ve Halid bin Velidin kılıcları ve sahabeden iki zâtin kılıcı
Kâbenin altın oluğu
Tövbe Kapusunun kanadı
Kâbe kilid ve anahtarları
Haceri Esved parçası
Sarayda Hırkai Saadet Ziyareti Merâsimi :
İmparatorluk devrinde her yıl ramazan ayının onbeşinci günü Hırkai Saadet ananevî merâsimle ziyâret edilirdi.Bu ziyâret ananesi ve merâsimi Yavuz Sultan Selim zamanından son osmanlı pâdişahı Altıncı Sultan Mehmede kadar devam etmişdir.
Ramazının onbeşinci gecesi,pâdişah Hırkai Saadet odasına gelirdi.Dülbend Ağası altmış kadar yeni süngerle gümüş taslar içinde gül suyu getirir,Silahdar Ağa bu süngerlerden bir kaç tânesini alarak birer birer gül suyuna batırıp ıslatır ve pâdişaha verir,pâdişah da içinde Hırkai Saadet sandukasının bulunduğu büyük gümüş şebekeyi bizzat siler,temizlerdi.O sırada başda Çuhadar Ağa ve Rikâbdar Ağa bulunmak üzere bütün Has Odalılar (bizzat pâdişah hizmetindeki 40 nefer saray adamı gencler) ellerine birer sünger alıp gül suyuna batırdıkdan sonra odanın silinmesi gereken yerlerini,zemini,pencere pervazlarını,kapu pervazlarını,dolab kapaklarını silerlerdi.
Ziyâret merâsimi ertesi günü öğle namazından iki saat evvel başlardı.Pâdişah Hırkai Saadet Odasına geldikden sonra Has Odalılar gümüş şebeke içindeki hırka çekmece-sandukasını çıkarırlar ve altından yapılmış bir sehpâ üzerine koyarlardı.Sandukanın altın anahtarı pâdişahda dururdu.Sandukayı besmeleyle ve eliyle açardı,Hırka,sanduka içinde de bir altın çekmece içindedir,ve bu çekmecede yedi adet sırmalı boğçaya sarılmışdır; o boğçalar açılır,altın çekmece açılır,çekmecenin içinde yine sırmalı bir boğçaya sarılmış olan hırka bulunmaktadır.Bu so boğçada açılınca hırka meydana çıkar.
Ziyâret,Peygamberin hırkasının sağ omuzu başından yakasını öpmekden ibâretti.Fakat hırkanın kendi kumaşı öpülmez,öpülecek yere bir dülbend konularak o dülbend öpülürdü.Ziyaret günü sık sık değişdirmek üzere birkaç yüz parça dülbend hazırlanmış bulunurdu.Zirâ her öpen ziyâretci,hırkanın üstünde öpdüğü o dülbendi alır,kudsiyet sinmiş bir hâtıra olarak saklardı.Sarayda sureti mahsusada hazırlanan bu dülbendlerin bir köşesine güzel bir yazı ile şu kıta yazılmışdı :
Hırkai Hazreti fahri Resüle
Atlası çerh olamaz pâyendâz
Yüz sürüp zeyline takbil ederek
Kıl şefîi ümeme arzı niyâz
Devlet erkânı,saray erkânı ve sarayın harem takımı,sarayda Enderunu Hümâyunun bütün zülüflü ağaları Hırkai Saadeti bir protokol sırasına göre ziyâret ederdi.Bu ziyâret devam ettiği müddetce Has Odalı Ağalar yüksek sesle Kur'an tilâvet ederlerdi.
Bu ziyâretde bir anane daha vardı.Son boğçası da açılıp hırka meydana çıkınca,yakasındaki düğme gümüşden bir tas içinde gül suyuna batırılıp ıslatılır,sonra hırkanın o ıslanmış kısmı soba ateşine anber atılmış bir el mangalında kurutulur idi.İçinde hırka yakası ile düğmesinin ıslatılmış olduğu o bir tas gülsuyu da,önceden hazırlanmış ve içme suyu ile doldurulmuş yüzlerce küçük destiye birer ikişer damla dökülerek dağıtılırdı,o desticikler de bazı hatırlı kimselere “Hırkai Saadet Suyu” adı ile hediye olarak gönderilirdi.Türlü derde devâ bilinirdi,ve bilhassa mefluçlara içirilirdi.Bu ananeyi İkinci Sultan Mahmud kaldırdı.Zîrâ bâzı açık gözler İstanbul halkının safdillerine ,içine bir kaç damla gülsuyu damlatılmış adî çeşme sularını Hırkai Saadet Suyu diye satmaya başlamışdı.
Hırkai Saadet Dâiresi ve Turistler :
Aşağıdaki satırları R.E.Koçunun Anakarada yayınlanan Yeni Tanin Gazetesinde bir sohbat yazısından alıyoruz :“ Topkapusu Sarayı Müzesindeki Hırkai Saadet Dâresine eskiden abdest almadan girilemezdi.İslâm âleminin bütün mübârek emânetleri oradadır.Şimdi bir müze bölümü olarak herkese açıkdır.
“Genc ihtiyar,erkek kadın,türlü türlü kılık kiyafette, zengin, orta halli, meteleksiz maceraperest, göz ve gönül eğlendirmek için yollara düşmüş turistler bu hâtıraların karşısında tamamen kayıtsızdırlar. Keşke sadece kayıtsız kalsalar, hepsi istihfafkârdır. Bu dâireyi gezerlerken yüzlerinde alaycı bir tebessüm görülür.
“Hele o kızlı oğlanlı otostopcu kopuklar; memleketimizde günlük nafakalarını bile çalgı çalarak, kaldırım üstünde resim yaparak ve parsa toplayarak temin eden yeni kuşak gençleri. Kızı, hayta oğlana benzer; tutam tutam yosun halinde saçlar, erkeğe taklit üstlük, ceketler, kaba bezden pantalonlar; eller kirli, parmakta cıgara, çıplak ayaklar kirli, o kirli yalınayaklarda terlik, takunya, tokyo adı neyse bir acaip pabuç – sandal; oğlanı sütrük kıza benzer, kılık kıyafet aynı, o da kirli elli, kirli ayaklı, uzun keçe saçlı, kimi şabı emred kimi sakallı, ağızlarında sakız; kızı da oğlanı da teke kokulu, Neûzubillâh. Kokanın burnu düşecek!... Yalın taban depe depe yürürler, hatır hatır kaşınırlar, her yerde yatar uyurlar...
“Sorarım sizlere ne anlar bunlar bizim mübarek, mukaddes emanetlerimizden? Şakalı şerif mahfazaları karşısında kahkahalarla gülüyorlar. Gözlerimle görmüşümdür. Korsan Zenânesi kılıklı bir oğlan müzellef sakalını oynaşı haspaya uzattı! Ne anlar bunlar Kademi Peygamberimi nakşından?..
“Gözlerimle görmüşümdür, bir şıkırdım tüysüz bir daltaban iri kıyım ayağını mahbûbesine göstererek : Sana yılbaşı için hediyeyi buldum... Bunların kalıbını aldırıp vereceğim!..dedi.
“Sorarım sizlere, Roma'da Vatikan hangi şartlar içinde ziyaret edilir?
“Hangi Vatikan, daha geçenlerde Amerika'yı ziyaret eden dünya ölçüsünde şöhret Brigitte Bardot'yu pantalonlu olduğu için bir kabareye almadılar!
“Teklifi benden, kabul veya kayıdsızlık sorumlulardan:
“Yalnız müslümanları ilgilendiren Hırkai Saadet Dâiresini turistlere kapamalıdır. Yüz yıllar boyunca eşiği abdetsiz atlanmamış bir yerdir orası.Lâübali turist kâfilelerine değil,hürmet ve riayette en az bir müslüman kadar edebli ilim ve san'at adamlarına açılır, sureti mahsusada alınmış belgelerle..”
Hırkai Saadet Alayı :
İkinci Sultan Mahmud 1826 da yeniçeri ocağını kaldırıp devlet teşkilâtında geniş ölçüde inkilablara başladığında dâimî ikaametgâh olarak Topkapusu Sarayını da terketmiş,yaz ve kız Beşiktaş Sahilsarayında oturmaya başlamışdı.Topkapusu Sarayına yalnız ramazanların onbeşinci günü Hırkai Saadeti ziyâret için gelirdi,ve o ziyâret için tertib edilen alaya “Hırkai Saadet Alayı” denilirdi,
Bu yeni gelenek Osmanlı İmparatorluğunun sonuna kadar sürdü.İkinci Abdülhamid de 1888-1889 arasında bu alayda bir değişiklik yapdı.Halka görünmek istemeyen,cuma namazlarını bile,kapandığı Yıldız Sarayının yanında yaptırdığı camide kılan vehimli hükümdar (B.:Abdülhamid II,cild I, sayfa 94) alayın gidiş yolunu denize çevirdi,Yıldız Sarayından Dolmabağçe Sâhilsarayına gelir,o sâhilsarayın rıhtımından Söğüdlü Yatına biner (B.: Söğüdlü Yatı) ve o küçücük yatla Sarayburnuna giderdi ;dönüş karadan olur idi ve her sene kara yolunu da değiştirirdi .
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H34A002
Tema
Yapı
Konular
Hırkai Saadet, Hırka-i Saadet, Hırka-i Saadet Dairesi ve Odası, Kutsal emanetler, Mübarek emanetler, Blessed Mantle of the Prophet, Hırka-ı Saadet Pavilion, Blessed Relics Article, Topkapı Sarayı, Topkapı Palace, Has Oda Ağaları, Mehmed II (Sultan), Selim I (Sultan), Şadırvan, Üçüncü Avlu, Third Courtyard, Şadırvan Kapısı, Ahmed III (Sultan), Arzhane, Sedefkar Vasıf Bey, Topkapı Sarayı Müzesi, Topkapı Palace Museum, Tahsin Öz, Mahmud II (Sultan), Mekke Emiri Seyyid Berekat, Şam, Damascus, Mısır, Egypt, Melik Zahir Camii, Melik Zahir Mosque, Revan Odası, Revan Chamber, Hz. Muhammed, Mekke, Mecca, Kaab bin Züheyr, Hırka Kasidesi, Kaside-i Bürde, Bağdad, Baghdad, Hülagu, Hırka-ı Şerif Camii, Hırka-ı Şerif Mosque, Yemenli Üveys El-Karani, Murad III (Sultan), Abdülaziz I (Sultan), Hırka-i Saadet Çekmecesi, Blessed Mantle Drawer, Dendan-ı Saadet, Uhud Muharebesi, Uhud Battle, Lihye-i Saadet, Part from the beard of the Prophet Muhammad, Nakş-i Kadem-i Resül, Footprint of the Prophet Muhammad, Ahmed I (Sultan), Nalın-ı Şerif, Peygamberin nalını, Clog of the Prophet Muhammad, Peygamberin kılıçları, Swords of the Prophet Muhammad, Peygamber teyemmüm taşı, Ablution of the Prophet Muhammad, Peygamber namesi, Letter of the Prophet Muhammad, Mührü Saadet, Peygamber Mührü, Seal of the Prophet Muhammad, Eyüp, Eba Eyyub El Ensari, Mehmed VI (Sultan), Dülbend Ağası, Silahdar Ağa, Çuhadar Ağa, Rikabdar Ağa, Has Odalılar, Enderûn-ı Hümâyûn, Hırka-i Saadet Suyu, Holy Mantly Water, Turist, Tourist, Yeni Tanin (Gazete), Yeni Tanin (Newspaper), Hırka-i Saadet Alayı, Blessed Mantle Procession, Beşiktaş Sahilsarayı, Beşiktaş Seaside Palace, Abdülhamid II (Sultan), Yıldız Sarayı, Yıldız Palace, Dolmabağçe Sahilsarayı, Dolmabahçe Sarayı, Dolmabahçe Palace, Söğüdlü Yatı, Söğüdlü Yatch, Sarayburnu
Tür
Belge
Biçim
Baskı, Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Hırka-Hız bölümü için yazılmış metin. Reşad Ekrem Koçu'nun Yeni Tanin gazetesinde yayımlanmış bir yazısı alıntılanmıştır.
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Metinlerin büyük bır kısmı farklı kâğıtlara yazılarak belgeye yapıştırılmıştır.
Bakınız Notu
Has Oda; Hırkai Şerif Camii; Abdülhamid (II), cild 1, sayfa 94; Söğüdlü Yatı
Bibliyografya Notu
R.E. Koçu, Yeni Tanin gazetesi
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.