Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
ACAR (Nazmi)
Zamanımızın nevi şahsına münhasır, taşkın zekâsiyle otodidakt münevver, ansiklopedik malûmatı ve tatlı dili ile mükemmel meclis adamı, keyif ehli, zevk sahibi, olgunluğunun eseri sonsuz tesâmuhu ile her zaman her yerde her tabakadan bütün aşinaları tarafından sevilmiş bir iş adamıdır. İlmiyeden ve Divrikinin Savrun köyünden Abdullah Şureyh Efendinin oğlu olup 1898 de babasıın Arnavutlukta Kalkandelen kadısı bulunduğu sırada o kasabada doğdu. Küçük yaşta ailesiyle beraber İstanbula gelerek Fatih Askerî Rüştiyesine girdi ve bu mektebden mezun olduğu sırada Bitlis kadısı tayin edilen babasiyle beraber şarka gitti. Bitlis idadisinde de iki sene okudu ise de bitiremedi, babasının ölümü ve Bitlisin sukutu üzerine elinde bir filinta ile at üzerinde tek başına İstanbula geldi ki o devirde genç bir idadi talebesi için büyük macera idi. İstanbulda Birinci Kolordunun muhabere kıtasında askerliğini yaptı, terhisinde büyük şehrin namlı manifatura tüccarlarından İbranosyanın yanına kâtip olarak girdi. Bir ara da sivil polis oldu, Sarachanebaşında İkbal kıraathanesini işletti, 1936 da “Ekonomi Postası” adiyle haftalık bir mecmua çıkardı, İstanbul Maarif Müdürlüğünün kitab tevzi bürosunda memurluk yaptı, küçük bir matbaa açtı, fakat hiç bir mesleğe hiç bir işe ısınıp bağlanamadı, memuriyette ter...
⇓ Devamını okuyunuz...
Zamanımızın nevi şahsına münhasır, taşkın zekâsiyle otodidakt münevver, ansiklopedik malûmatı ve tatlı dili ile mükemmel meclis adamı, keyif ehli, zevk sahibi, olgunluğunun eseri sonsuz tesâmuhu ile her zaman her yerde her tabakadan bütün aşinaları tarafından sevilmiş bir iş adamıdır. İlmiyeden ve Divrikinin Savrun köyünden Abdullah Şureyh Efendinin oğlu olup 1898 de babasıın Arnavutlukta Kalkandelen kadısı bulunduğu sırada o kasabada doğdu. Küçük yaşta ailesiyle beraber İstanbula gelerek Fatih Askerî Rüştiyesine girdi ve bu mektebden mezun olduğu sırada Bitlis kadısı tayin edilen babasiyle beraber şarka gitti. Bitlis idadisinde de iki sene okudu ise de bitiremedi, babasının ölümü ve Bitlisin sukutu üzerine elinde bir filinta ile at üzerinde tek başına İstanbula geldi ki o devirde genç bir idadi talebesi için büyük macera idi. İstanbulda Birinci Kolordunun muhabere kıtasında askerliğini yaptı, terhisinde büyük şehrin namlı manifatura tüccarlarından İbranosyanın yanına kâtip olarak girdi. Bir ara da sivil polis oldu, Sarachanebaşında İkbal kıraathanesini işletti, 1936 da “Ekonomi Postası” adiyle haftalık bir mecmua çıkardı, İstanbul Maarif Müdürlüğünün kitab tevzi bürosunda memurluk yaptı, küçük bir matbaa açtı, fakat hiç bir mesleğe hiç bir işe ısınıp bağlanamadı, memuriyette terfi ve terakki, tuttuğu işte muvaffakiyet düşünmedi, tek endişesi, dünya mihnet ve gailelerini umursamıyarak gününü gün etmekten ibaret oldu, muhakkak ki hiçden zevklerle mes’ud büyük bir kalenderdi. Her halinde bir mübalâğa görülürdü, günde yüz kadar sigara içerdi, bağırır gibi konuşurdu, çenesinin ortasındaki küçücük sakalı, barbişi, kendisini bütün Türkiye halkı içinde seçtirecek alâmeti farika idi; içkiye düşkün değildi, fakat yâran meclisinde kadehi aksamadan dolup boşalırdı.
Boyu kısa ile orta arası, bedenen güçlü kuvvetli idi, küçük yaştanberi sporla meşgul olmuş, hattâ bir ara “Türk Gücü” adiyle bir spor kulübü kurmuştu; barfikste, güreşte temayüz etmiş, Birinci Cihan Harbinin üçüncü yılında Fenerbahçede yapılan bir müsabakada horoz siklet şampiyonu olmuştu. Denizciliği de ihmal etmemişti, iyi yüzerdi, bir ara “Ördek” adında bir kotrası vardı. Kuşa merak eder, evini kafeslerle doldurur, bir müddet sonra kuşları ihmal eder, akvaryum hevesi hakim olur, evine çeşit çeşit balık taşırdı.
Son yıllarında Ankara Hanında bir yazıhane tesis ederek ticari tavassut işleriyle uğraşıyordu, 1956 da hastalandı, kanser teşhisi konuldu, bu müthiş illeti de umursamadı, ve hattâ, çetin rakib arayan bir baş pehlivan gibi, kanseri, kendisini yere sermek için şanına lâyık buldu. Tedavi için evvelâ Londraya, oradan da Bonn’a gitti, sıhhati düzeldi, İstanbula dönünce yakınlarının ve hekimlerinin bütün ısrarlarına rağmen sigarayı bırakmadı, hastalığı nüksetti. Fakat ölümü kalb sektesinden oldu. İstanbul gazetelerine verilen ölüm ilânı Nazmi Acarı çok iyi tanımış bir yakın dostunun kaleminden çıktığı muhakkaktır:
İstanbul efendisi
NAZMİ ACAR
vefat etti. Acarı bugün (24 ocak perşembe) Modadaki evinden alarak öğleyin Kadıköyü Osman Ağa Camiinde namazını kıldıktan sonra, Çamlıcada, Çakaldağındaki aile medfenine tevdi ediyoruz.
Dostların bu acı haberi, dostlarına duyurmalarını rica ederiz.
Ahmed Bey isminde bir zatın kızı Sungur Hanım ile evlenmiş, biri oğlan biri kız iki evlâdı olmuş, oğlana Kuzgun, kızına da Pıtırcık adını koymuştu.
Mehmed Ali Akbay
Nazmi Acar
(Resim - H. Çizer)
Tema
Kişi
Emeği Geçen
H. Çizer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Mehmed Ali Akbay
Kod
IAM010387
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
H. Çizer
Tanım
Cilt 1, sayfalar 177-178
Not
Görsel: cilt 1, sayfa 177
Tema
Kişi
Emeği Geçen
H. Çizer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.