Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hacıhüsrev Mahallesi ve Hacıhüsrevliler maddesi
HACIHÜSREV MAHALLESİ VE HACIHÜSREVLİLER – İstanbulda Kasımpaşada halkının hemen tümü hırsız ve bilhassa yankesiciler olan bir garib mahalle , büyük şehrin hiç bir semtinde hiç bir mahalle , Fetihden zamanımıza kadar bylesine eşirrâ ile kolonisi dolmamışdır ; bu mahallenin adı da aslında “Hacıhüsrev” olmayıp “Hacıhüsam mahallesi” dir.İstanbul Şehir Rehberi de Hacıhüsrev adında bir mahalle yokdur.Onaltıncı yüz yılda yaşamış mahalle adını, onaltıncı onyedinci yüzyılda burada bir mescid yaptırmış olan burada Hacı Hüsrev Bey adında bir zâtın burada yaptırıp kendi adına nisbetle anılagel anılagelmiş bir mescidden almışdır,isim mahallenin eski adıdır,1934 Belediye Şehir Rehberinde “Hacıhüsam Mahallesi” adı ile kayıdlıdır,fakat halk eski adını kullana gelmektedir (B.: Hacıhüsam Mahallesi)
Koca bir mahalleyi dolruran ve bir hayır sâhibin adını kirleterek ruhunu muazzeb eden İstanbulun amansız yaman yankesicileri halk ağıznda “Hacıhüsamlılarsrevliler” diye anılır ; aşağıdaki satırları R.E.Koçunun günlük gazete sohbetlerinden alıyoruz :
Gazeteler İstanbulda Kasımpaşada bir Hacıhusrev Mahallesinden sık sık bahseder, oturanlar arasında pek çok hırsızlar, hem de hırsızların en pisi, yankesiiler olan bir mahalle.
“Yankesici için hırsızın en pisi ve en alçağı dedim, evet en pisi ve en alçağıdır....
⇓ Devamını okuyunuz...
HACIHÜSREV MAHALLESİ VE HACIHÜSREVLİLER – İstanbulda Kasımpaşada halkının hemen tümü hırsız ve bilhassa yankesiciler olan bir garib mahalle , büyük şehrin hiç bir semtinde hiç bir mahalle , Fetihden zamanımıza kadar bylesine eşirrâ ile kolonisi dolmamışdır ; bu mahallenin adı da aslında “Hacıhüsrev” olmayıp “Hacıhüsam mahallesi” dir.İstanbul Şehir Rehberi de Hacıhüsrev adında bir mahalle yokdur.Onaltıncı yüz yılda yaşamış mahalle adını, onaltıncı onyedinci yüzyılda burada bir mescid yaptırmış olan burada Hacı Hüsrev Bey adında bir zâtın burada yaptırıp kendi adına nisbetle anılagel anılagelmiş bir mescidden almışdır,isim mahallenin eski adıdır,1934 Belediye Şehir Rehberinde “Hacıhüsam Mahallesi” adı ile kayıdlıdır,fakat halk eski adını kullana gelmektedir (B.: Hacıhüsam Mahallesi)
Koca bir mahalleyi dolruran ve bir hayır sâhibin adını kirleterek ruhunu muazzeb eden İstanbulun amansız yaman yankesicileri halk ağıznda “Hacıhüsamlılarsrevliler” diye anılır ; aşağıdaki satırları R.E.Koçunun günlük gazete sohbetlerinden alıyoruz :
Gazeteler İstanbulda Kasımpaşada bir Hacıhusrev Mahallesinden sık sık bahseder, oturanlar arasında pek çok hırsızlar, hem de hırsızların en pisi, yankesiiler olan bir mahalle.
“Yankesici için hırsızın en pisi ve en alçağı dedim, evet en pisi ve en alçağıdır. Şöyle bir düşünelim, kimlerin canını yakarlar? Erkek veya kadın, dalgın, yorgun, saf ve yaşlıların. Sokaklar da yaya giden, alış verişini ucuzca olsun diye pazardan sağlayan, tıklım tıklım dolmuş nakil vasıtalarına binenlerin arasında o dalgınların, yorgunların, ihtiyarların, safların ceblerinden kirli yengeç ellerle aşırılan paralar, ya emekli ve dul maaşları, ya dişden tırnakdan arttırılmış göz nurları, el emekleri bedeli, ya bir evladın yolladığı harçlık, yahud da dara gelmiş başların can yongası malını rehin bırakarak faizle aldığı paradır. Türlü düşünceleri ve derdleri, ve belki hastaları vardır o zavallıların; onun için yorgun, onun için dalgındadırlar.
“ Hacıhusrev Mahallesi her sabah büyük İstanbul’a semt semt tırtıllarını salar. Kadın, erkek, kız, oğlan, boy boy, yaş, yaş; hattâ içlerinde kanunun ceza sorumluluğu görmediği sabiler, akreb yavruları vardır.
Yine “Gazetelerde okuruz. Hacıhusrev Mahallesinin prensi bir oğlan, yahud prensesi bir kız yakayı ele verir, işte o zaman ne pervâsız, ne yüzsüz, ne şımarık ve ne küstah konuşurlar. Ceb araştırma profesörü sansar baba:
- Oğlum ile iftihar ediyorum!.. Yakalanması bir kazâdır!. der. Kanbnigâranası “Ve ama, öyle kocaman dengi karı pervâsız konuşuruz:
- Kızımın üstüne yankesisi yoktur!.. der, bu sefer nasıl olduysa...
“ Herif oğlunu ve karı kızını bağrına basmış resimlerini gazetelerde görürüz.
“ Yine okuruz, Hacıhusrevli Karı çırpınıyor:
- Kocam kızımın 40.000 lirasını bankaya meğer kendi adına yatırmış, şimdi de bankadan parayı çekip kayıplara karışdı.. Yavrucuğum onları ellerinin hüneri ile birikdirmiş!..
- Ne hüner, ne hüner,, gergef başında nakış mı işlemiş, tezgâh başında bez mi dokumuşdur o eller!.. Henüz 10-11 yaşındaki küçük hanımın bankaya yatırılmış kırkbin lirası dalganların, yorgunların, ihtiyarlaın, safların ceblerinden, çantalarından aşırılmış ekmek parası, doktor ve ilâç parası, ev kirası, borç taksididir.
“Anaç yankesicinin acık ve kesin lafları ile bir hakikat olduğuna göre, bankadan çekilen o 40.000 lira karşısında, bâri mâli polis harekete geçse de, Hacıhusrevli küçük hanım hakkında vergi kaçakçılığı soruşturması yapsa diyeceğim geliyor.
“Öğrencilerinin büyük çoğunluğunu Hacıhusrevli çocuklar teşkil eden bir ilk okulun öğretmeninden dinlemiştim :
- Soy adı Mut mu, Öz mü, Özmut mu, bir kız vardı, her gün okula boynunda bir dizi beşibirlik altınla gelirdi. Oraya tâyinimden önce resmini gazetelerde bir yankesici çocuk olarak gördüğüm bu kızın boynundaki altınlar iki yıl içinde yanılmıyorsam 25 den 40 a çıkmışdı.. Her ay maaşımızı alınca arkadaşlar toplanır, bir taksi getirtir, okuldan araba ile çıkar giderdik.. talebemizin ceblerimizden maaşlarımızı aşırmaması için..”
“Mâşâallâh!.. eğitim alanında ne kadar ileri bir toplum düzenimiz var!. Resmi gazetelerde yaman, bıçak gibi keskin bir yankesici olarak çıkmış Altınlı Kızı, hâlâ okutmaya çalışıyoruz!. Mel’aneti anasının memesinden sütle birlik de emmiş o kız Hacıhusrev Üniversitesinde doktora yapmış, biz cebine ilk okul diploması koymaya bakıyoruz..
“Anlayamadığım, çözemediğim mesele, düğüm şudur :
Her evinde ana ve baba tarafından oğluna ve kızına, kendi analarından babalarından devir aldıkları yankesiciliğin bütün bilgilerinin öğretildiği bu mahalle, bütün Türkiyenin mâlumu olduğu halde, o şerirler niçin dağıtılmaz?
“ Emniyet teşkilâtımızda yetki mi yok? Yoksa kutsal hüriyete ve adâlete aykırı bir hareket mi olur?
“ Bence hayır. Çünki yine İstanbulda, ev sahipleri memnun, misafirleri hoşnud, her iki tarafından da en küçük bir şikâyet olmamış Abanoz Sokağı sakinlerini dağıttık! Şehrin merkezi bir yerinde fuhuş icrâ edilemez dedik; âsâyişe aykırıdır dedik. Beri yanda şehrin koca bir semtinde, koca bir mahalle bir haşarat yatağı hâline gelirse ahlâka aykırı, âsayişe aykırı değil midir?
“ Hacıhusrev Mahallesi halkı çil yavrusu gibi dağıtılmadıkça kocaman ve kapkara bir soru işaretinin arkasında ki aczi izah çok güçtür.
“ Neredesin Çengeloğlu Tâhir Paşa?.. İstanbul emniyetinin nâmus timsâli ve geniş yetkili koca veziri, “Kapularınızı açık bırakıp yatınız!.. Bir tenceresi kaybolana kazan vereceğim!..” diyen adam, neredesin?
“ İstanbulun şerirlerle uğraşan zâbıtasına tam yetkiyi verelim efendim.. verelim ki o akreblerin çiyanların, tırtılların, sıçanların, sansarların kafaları ezilsin ve yengeç elleri, çengel parmakları kırılsın..
“ O zaman, işte o zaman, bir Hacıhusrev yine devam ederse, zabıtayı suçlayalım...” (R.E.Koçu ; Yeni Tanin, 1966) .
Aşağıdaki satırları da Alâeddin Bilgi’nin bir röportaj yazısından alıyoruz :
“İstanbulda bu yankesiciliğin öğretim merkezi, Kasımpaşa’nın Hacıhüsrev Mahallesidir. Hacıhüsrev’in sokaklarındaki izbe evlerin çoğu ekserisi, birer yankesici okulundan farksızdır. Hatta tam manasiyle bir yankesicilik okuludur; Ne var ki, bu okulda öğretmen; anne, ana, baba ve ablalardır. Öğrenciler ise, her geçen yıl muntazaman artan çocuklardır. Çocuk 1 yaşına bastıktan sonra annesinin kucağında tatbikata başlar. Yaşı 3 veya 4 ü bulduğu zaman Çocuğun yaşı 3-4 arasına gelince kendisine, çantaların nasıl açılacağı öğretilir. Bunu bilhassa anne öğretir. Yanlış bir hareket yaptığı zaman, çocuk, iyice dövülür. Piyasaya 6 yaşından sonra çıkarılır. Çarşıya pazara çıkan bir çocuktan artık annesi emindir. O, evde hissetirmeden Bir kadının kolunda veya elinde bulunan çantanın nasıl açılacağını artık iyice bilmektedir.
“ Yalnız şurasını da bilhassa kaydetmek lâzımdır ki, bugün Kasımpaşa’da oturan bu yankesicilerin ekserisi Bursa’dan gelmedir. Yankesici kadınların Kasımpaşada çocuk doğurdukları ise enderdir. İstanbulda görülen Dâimâ yüzde doksan hâmile olan bu kadınlar, doğumlarına doğurmalarına bir iki gün kala, Bursa’ya giderler. Bursanın Kamberler Mahallesinde doğumlarını doğum yaparlar.
Hâmilelik, yankesici kadınların tek önemli koruyucu silâhıdır. Hâmile olan yankesici, dövülmiyeceğini, hattâ çoğu zaman, mahkeme huzuruna çıktığında, affedileceğini, yakalandığı anlarda merhamet hissi uyandırarak, yakasını polislerin elinden kurtaracağını zanneder.
Bunların Hacıhüsrevlilerin âile hayatları da, tamamiyle yankesicilik mevzuu üzerine kurulmuştur. Genç bir kızın evlenmesi, ne güzelliğine, ne de ev işleri becerikliliğine ve ne de zenginliğine bağlıdır; sadece ve sadece yankesicilik mesleğindeki mahâretine göre eş bulur. Erkek, evleninceye kadar yankesicilik yapar. Iyi bir kızla evlenen erkek, artık yankesiciliğe vedâ elveda der. İyi bir yankesici kızla evlenen erkek, bütün gününü boş ve izbe kahvelerde geçirir. Kadın “işe” çıkar; çaldığı paraları toplar, erkeğin avucuna bırakır. Erkek de bütün gününü kahvehânelerde geçirir.
Bu yüzden “Hacıhüsrev Mahallesinin kenar sokaklarındaki ufacık kahveler, her zaman doludur. Orada, gizli kumar veya gizli esrar partileri âlemleri keyfi ile vakit geçirilir.” (Alâeddin Bilgi, Cumhuriyet, 1961).
1960-1970 arasında Hacıhüsrev Mahallesinin en namlı yankesici âileleri, kendi âlemlerinin tâbiri ile “milyonluk çocuklar yetiştirmiş ailenin soy adları şunlar idi : Özmut, Kemendi, Seymener, Atmaca, Yağmur, Korkmaz (B.: Yankesici).
Tema
Yer
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H3012
Tema
Yer
Konular
Tür
Belge
Biçim
Baskı, Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
1966 yılında Yeni Tanin gazetesinde yayımlanmış Reşad Ekrem Koçu'nun günlük gazete sohbetleri ve 1961 yılında Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmış Alâeddin Bilgi'nin yazılarının yer aldığı kupürler belgeye yapıştırılmıştır.
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Kupürler yapıştırılmıştır. Düzeltmeler tükenmez kalemle yazılmıştır.
Bakınız Notu
Hacıhüsam Mahallesi; Yankesici
Bibliyografya Notu
R. E. Koçu, Günlük gazete sohbetleri; Yeni Tanin, 1966; Alâeddin Bilgi, Cumhuriyet, 1961
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Yer
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.