Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hayreddin Paşa (Barbaros; Gazi) maddesi
HAYREDDİN PAŞA (Barbaros;Gazi) – Doğu Akdenizi bir Türk denizi yapanların serdarı, on altıncı asırda Türkiye İmparatorluğunun azamet, haşmet, kudret ve şevketinin kurucularından, adı hemen bütün Akdeniz memleketlerinin tarihine geçmiş büyük Türk Amirali;1470 ile 1475 arasında Midillide doğdu, asıl adı Hıdır’dır. Midilli fethedildiği zaman bu adamın fatihleri arasında bulunmuş ve bu adada yerleşmiş Yenicevardarlı Yakub Bey isminde bir sipahinin oğludur. “Hayreddin Paşa” unvânı Osmanlı İmparatorluğu kaptanpaşası olduğunda verildi.
Hıdır, dört erkek kardeşinin üçüncüsü idi ve çocuk denilecek yaşlarında iken deniz akıncısı (denizde Türk hâkimiyetini kurmak için fedai korsan) olmuştu. Büyük kardeşi Oruç Reis ki, Türk korsanları arasında Baba Oruç diye anılırdı, kısa bir zaman içinde filo sahibi olmuştu. Akdenizde gözlerini yıldırmış olan baba oruca, İtalyan gemicileri Barbarossa derlerdi. Midillili dört korsan kardeşler, İkinci Sultan Bayezidin oğlu Şehzade Korkuddan üyük yardım ve himâye görmüşlerdi. Baba Oruç ölünce filosu, yanında yetişmiş kardeşi Hıdır Reise kaldı. Frenkler ona da Barbarossa dediler. Başka bir rivayete göre de bu lâkab, Oruç ve Hıdır Reislerin kırmızıya çalan sarı sahallı oldukları için verilmişti.
On beşinci asır sonlarında Simalî Afrikadaki İslâm devletleri ile ...
⇓ Devamını okuyunuz...
HAYREDDİN PAŞA (Barbaros;Gazi) – Doğu Akdenizi bir Türk denizi yapanların serdarı, on altıncı asırda Türkiye İmparatorluğunun azamet, haşmet, kudret ve şevketinin kurucularından, adı hemen bütün Akdeniz memleketlerinin tarihine geçmiş büyük Türk Amirali;1470 ile 1475 arasında Midillide doğdu, asıl adı Hıdır’dır. Midilli fethedildiği zaman bu adamın fatihleri arasında bulunmuş ve bu adada yerleşmiş Yenicevardarlı Yakub Bey isminde bir sipahinin oğludur. “Hayreddin Paşa” unvânı Osmanlı İmparatorluğu kaptanpaşası olduğunda verildi.
Hıdır, dört erkek kardeşinin üçüncüsü idi ve çocuk denilecek yaşlarında iken deniz akıncısı (denizde Türk hâkimiyetini kurmak için fedai korsan) olmuştu. Büyük kardeşi Oruç Reis ki, Türk korsanları arasında Baba Oruç diye anılırdı, kısa bir zaman içinde filo sahibi olmuştu. Akdenizde gözlerini yıldırmış olan baba oruca, İtalyan gemicileri Barbarossa derlerdi. Midillili dört korsan kardeşler, İkinci Sultan Bayezidin oğlu Şehzade Korkuddan üyük yardım ve himâye görmüşlerdi. Baba Oruç ölünce filosu, yanında yetişmiş kardeşi Hıdır Reise kaldı. Frenkler ona da Barbarossa dediler. Başka bir rivayete göre de bu lâkab, Oruç ve Hıdır Reislerin kırmızıya çalan sarı sahallı oldukları için verilmişti.
On beşinci asır sonlarında Simalî Afrikadaki İslâm devletleri ile İspanyadaki son Müslüman devleti olan Gırnatadaki Beniahmer Sultanlığı çok zayıf düşmüş, İspanyolların ardı kesilmiyen hücumları karşısında bunalmış halde idiler. Hıdır Reis onların yardımına koştu; Şehzade Korkud, bu büyük gazası için Batı Anadoludan istediği kadar Türk gönüllüsü toplamasına müsaade etti. Hıdır Reis, İspanyadaki Müslümanları kaafile kaafile Afrikaya geçirdi ve onları İspanyollara esir olmaktan kurtardı. Yavuz Sultan Selim, Osmanlı tahtını babasından zorla alıp büyük kardeşleri Şehzade Ahmedle Korkudu öldürtdüğünde, Hıdır Reis, Korkudun adamı olarak büsbütün Afrika sahillerine çekildi ve Cezayiri ele geçirerek o memleketin hükümdarı oldu. Yavuz Selim, Mısırı alınca Türk Padişahına tâbi olduğunu arzetti. Osmanlı tahtına Kanuni Sultan Süleyman geçdiğinde de bizzat İstanbula geldi ve büyük devlete bağlılığını arz etti. Padişah tarafından fevkâlâde hürmetle kabul edildi. Kendisine Cezayirin idâresi üzerinde kalmak üzere Kaptan Paşalrk (Türk Büyük Amiralliği) ve İspanya Müslümanlarına yaptığı hizmetten ötürü de “Hayreddin” unvanı verildi. Bundan sonra Türk donanmasının başında, ölümüne kadar daima muzaffer olarak dolaştı. 1538 de Preveze deniz muharebesile İspanyollara ve İtalyanlara karşı en büyük deniz zaferini kazandı, ki zamanımızda 28 eylûle rastlıyan Preveze muharebesinin yıldönümleri türk denizcileri tarafından bayram olarak kutlanır.
Gazi Barbaros Hayreddin Paşanın en muhteşem ve azametli deniz seferi 1543 te yapılan Provans seferidir. O zamana kadar Akdenizin görmediği bir kuvvetle, 136 parça kadırga ile Fransa Kralına yardıma gitti. İtalya ile Sicilya arasındaki Mesina boğazından Boğaziçinde dolaşıyormuş gibi geçti; Türk donanması o yılın kışını misafir olarak Tulon limanında geçirdi; o zamanlar yaşamış bir fransız muharriri: “Tulon bir Türk şehrine döndü, tek noksanı minarelerdir. Barbarosun türk gemicileri, bizim denicilerimize hiç benzemiyorlar .. hâs altın vererek peşin para ile alış veriş ediyorlar!” diye yazar.
Fransa sularından aynı azamet ve ihtişamla dönen Barbaros Hayreddin Paşa, 1546 da İstanbulda öldü ve Beşiktaşta deniz kenarında Mimar Sinana yaptırttığı türbesine gömüldü.
İstanbulda Atatürk Bulvarı civârında İtfaiye Caddesinde Cinili Hamam diye anılan ve yine Mimar Sinan elinden çıkmış olan büyük ve güzel çifte hamam da Barbaros Hayreddin Paşanın evkaf vakıfları arasında yapdırılmışdır (B.: Çinili Hamam, cild 7, sayfa 4014)
1944 te türbesinin yakınına da bir anıt konulmuştur; “Barbaros Anıdı”, “Barbaros Heykeli” diye anılıyor.
Son zamanlarda Türk Deniz Müzesi de Beşiktaşda Barbaros Hayreddin Paşa türbesinin ve heykelinin hemen yakınındaki bir binaya taşınmışdır.
Meşrutiyetde Almanyadan satın alınan iki zırhlıdan birine onun adı konmuşdu (B.: Barbaros Zırhlısı, cild 4, sayfa 2113)
Türk denizcileri Barbaros Hayreddinin hâtırasına asırlaı boyunca hürmet etmiş, onu pirleri, üstadları tanımıştır. En namlı amirallerimizden Seydi Ali Reis onun yetiştirmesi olmakla övünerek şöyle diyor:
Deniz üstünde yürürüz
Düşmanı arar buluruz
Öcümüz komaz aluruz
Bize Hayreddinli derler...
On altıncı asır şairlerinden Yetim Ali de “Gazavâtı Hayreddin Paşa” adında uzun bir manzumede büyük amiralimizin deniz cenklerini coşkun millî duygularla anlatmaktadır.
İstanbula İlk Gelişi – Cezâyiri vatan edinmiş, ve oranın beyi, hükümdarı olmuş Midillili Hıdır Reis, Mısır Fâtihi Yavuz Sultan Selime, Cezâyirin Osmanlı devletine iltihâkını bildirdikten sonra, kendisi ilk defa olarak İstanbula, 1533 yılı kânunuevvelinin yirmi yedinci cumartesi günü geldi; İstanbul halkı tarafından muhakkak ki cihanı tutan şöhretine lâyik coşkun tezahürat ile karşılandı; büyük şehir, tarihi mutantan günlerinden birini yaşadı. Ertesi gün de Sultan Süleyman tarafından fevkalâde merasim ile huzura kabul edildi.
Cezayirden kırk kadırga ile yola çıkan Barbaros, evvelâ şimale doğru seyrederek Sardunya ve Elbe adalarını vurdu, oradan Cenova limanına çıktı ve sahillerini tahrib etti. Sonra Sicilya sularına indi, Mesina açıklarında on sekiz gemiden mürekkeb bir İspanyol filosunu imha etti. Almanya İmparatoru ve İspanya Kralı Şarl-Kent’in Amirali Andrea Doria’nınPreveze limanında olduğunu öğrenerek Otrant Körferi açıklarından Adriyatik denizine girdi; Doria süratle Brendizi’ye kaçtı. Barbaros, denizlerin aslanı halinde Türk sancağını şan ile dalgalandırarak Navarin limanında Kaptanıderya Ahmed Paşa kumandasındaki donanma ile birleşerek oradan İstanbul yolunu tuttu.
İstanbulda Atmeydanında Kaptanıderya Ahmed Paşanın sarayı Barbarosun ikaametine tahsis edilmişti. Bütün İstanbul halkı büyük denizcinin geçeceği yolların iki kenarına mahşerî bir kalabalık hâlinde birikmişti. Barbaros, karaya maiyetindeki kaptanlar ve seçme gemicilerile çıktı; her biri âdem ejderhası tüvana delikanlılar, baldır ve bacakları çıplak, yalınayaklarında gemici filarları, bellerinde ikişer, üçer bıçakları, sırtlarında sırma işlemeli al ve beyaz dimilerden kesilmiş kısa diz çağşırlı Cezayir esvabları, başlarında kıymetli şallar Barbarosun önü sıra ikişer ikişer yürüyorlardı... “Güneşe ya doğ, ya doğayım” diyen tam bin delikanlıydı. Al cebkenliler sağda, ak cebkenliler solda idi ve her birinin elinde içleri altın dolu atlas keseler vardı... Serdarları her adımını attıkça, sağlı sollu, Amiralin selâmına durmuş İstanbul halkına birer avuç altın saçıyorlardı....
Ertesi günü, huzura giderken aynı gösteri, aynı altın yağmuru bir daha tekrarlandı.. ve Cezayir deniz akıncıları hükümdarının Sultan Süleymana takdim edeceği hediyeler bu muhteşem alayda halk tarafından seyredildi; milyonlar değerinde bir hazine idi:
Ellerinde birer altın kupa tutan, sırtlarında altın sırmalı esvaplarla 200 seçme esir oğlan,
Omuzlarında birer top kıymetli kumaş bulunan tekrar 200 seçme esir oğlan,
Başları üstünde birer altın tepsi, içinde çeşidli mücevher yığınları taşıyan tekrar 200 seçme esir oğlan,
Başları üstünde birer gümüş tepsi içinde çeşidli mücevher yığınları taşıyan tekrar 200 seçme esir kız,
Omuzlarında birer top kıymetli kumaş ile tekrar 200 seçme esir kız,
Omuzlarında birer atlas kese içinde biner altın bulunan 1000 seçme esir,
Ve bin gümüş kakmalı sandık dolusu kıymetli hediyeler... Billur kupalar... Fildişi santranç takımları Altın sahanlar... Vesaire...
Muhteşem Süleyman da Barbarosa Osmanlı Kaptan Paşalığını verecekti... Bu tevcih ile “Akdeniz senindir...” diyecekti.
Vaktidir ey Gazi Hayreddin Paşa yelken aç...
(R.E.K;Cumhuriyet Gazetesi)
Provans (Provence) Seferinden Notlar – Rahib Jérême Maurand’ın Seyahatnâmesi :
Barbaros Hayreddin Paşanın Türk donanmasının başında Provans Seferi, Akdenizin bir daha göremiyeceği derecede azametli ve muhteşem bir deniz seferi olmuştu. Büyük Amiral kışı Fransanın Tulon limanında geçirmiş, Türkiyeye dönerken, Fransa Kralı Birinci François’nin fevkalâde elçisi Antoine Paulin (Antuvan Polen okunur) de üç Fransız gemisi ile İstanbula gitmek üzere Antib limanında Türk donanmasına iltihak etmişti.
Bu elçinin maiyeti arasında Jérôme Maurand (Jerom Moran okunur) adında bir de rahib vadı. İşte bu zat, Antibde gemiye bindikleri günden başlıyarak hemen günü gününe bir seyahat defteri tutmuştu. Barbarosun Provans seferi dönüşü, büyük Türk donanmasının batı İtalya sahilleri önünden azamet ve şevket ile geçişi bu eserde bütün tafsilâtı ile nakledilmiştir; tarihimiz için eşsiz kıymette bir vesikadır.
Eserin fransızca tab’ı, Türkiye tarihi üzerinde sağlam bilgisi ile tanınmış olan Scheffer’in nezaretinde yapılmış, bu kıymetli ilim adamı da Provans seferinin nasıl hazırlandığı hakkında gaayet etraflı bir mükaddeme kaleme almıştır ki eserin aslı kadar kıymetlidir. Jérôme Maurand’in seyahatnamesi tez elden tercüme edilip millî kütüphanemize mal edilmesi gereken kitablardandır. Unutmamalıdır, muhteşem Provans seferi büyük Barbarosun da son seferi olmuş, İstanbula dönüşünden az sonra vefat etmiştir.
Turgud Reisin esâretden kurtarılması :
Ağır masraflara mal olarak yapılmış ve sadece Akdenizde Türk sancağının mutlak hâkimiyetini göstermekten ibaret kalmış Provans seferinde tek müsbet başarı, üç yıldanberi Cenevizlilerin elinde esir bulunan namlı Türk kaptanlarından Turgud Reisin esaretten kurtarılması olmuştur. Barbaros Hayreddin Paşa, Turgudun fiydei necalı olarak Cenevizlilere kendi kesesinden 3000 altın vermişdi.
“Gazavâtı Hayreddin Paşa” – Topkapusu Sarayı Kütübhanesinde Kanunî Sultan Süleymanın en sevgili oğlu Şehzade Mehmedin kitabları arasında “Gazavâtı Hayreddin Paşa” adında manzum bir risale vardır: “Murâdî” mahlasını kullanmış olan şair; kendisinin Preveze deniz cenginde bulunduğunu, Durak Reis kadırgasında cenge girdiğini söylemektedir. On altıncı asır muharrirlerinden Kastamonulu Lâtifî de Yetim Ali isminde asker ocağından yetişme bir şairin büyük Türk denizcisi Barbaros Hayreddin Paşa şanında “Gazavâtı Hayreddin Paşa” diye menzum bir eser kaleme aldığını söylemektedir. Yetim Alinin Muradî mahlasını kullanmış olabileceği ve Topkapı sarayındaki eserin bu manzume olduğu muhtemeldi. Şurası bir hakikattir ki saray kütüphanesindeki manzum risale, kahraman denizcimizin ailesi ve genclik devri üzerinde tek kaynaktır. Bu eserden bir kaç parça nakledelim:
• Fatih Sultan Mehmed Midilli adasını fetheder ve bazı sipahilerin adada kalmasını emreder. Sipahiler, Padişah kapısına gidip derd yanarlar: Adada kalalım.. Fakat bekâr yiğitleriz.. Adada Müslüman yok..
Ne yaparız..” derler. Padişah da adada kalacak sipahilerin adalıdan beğendikleri kızla evlenerek bir aile yuvası kurmasına izin verir:
Öyle emretdi ki: “Bunda kim kala
Kangi kâfir duhterin sevse, ala...
Evvelâ âdetce kılsunlar taleb
Ana virmezlerse bulub bir sebeb
Zor ile virsünler alub ol ere
Yâni ol duhter dileyen servere..”
İşbu emri gûş idüb pirü civan
İşbu kavle râzi olub ol zaman
Cümlesi kalub itaat ittiler
Her birin bir kıza tezviç ettiler
Midillide bu suretle vatan tutup yerleşen sipahiler arasında Yeni- Vardarlı Yakub isminde bir genc vardır:
Vardar Yenicesinden ol
Nâmı Yakub bir sipâhi...
Sipahi Yakub:
Cümle gamlardan dili âzâde..
bir yiğittir.. Ada halkından seçtiği güzel bir kızla evlenir ve ondan dört oğlu olur:
Büyüğü İshak oldu nâm ile
Birisi de Oruç oldu nâmidâr
Birisi Hıdır oldu sâhib iktidâr
Biri İlyas oldu anın ad ile...
Büyükleri İshak Midillide toprak işlerile meşgul olur. Oruç ile Hıdır talihlerini denizde arıyarak gemici olurlar ve en küçükleri İlyası da yanlarına alırlar:
Oruç ile Hıdır idindiler gemi
Hoş geçüb bunlar da sürerler demi
Anlar ile bile hem İlyas olur
Kande varsalar vurur gelür...
Yalnız Sipahi Yakub Bey oğullarının maceraları ve bu arada Gazi Hayreddin Paşanın gazaları bakımından değil, on altıncı asır başlarında Türk denizciliği, deniz yolları, limanlar, deniz muharebeleri, gemiciliğin güçlüğü ve korsanlığı ne demek olduğu hakkında da bizi tenvir edecek şayanı dikkat manzum kayıdlar bulunan “Gazavâtı Hayreddin Paşa” Türk Tarih Kurumu, Milli Eğitim Bakanlığı, yahud Üniversite Edebiyat Fakültesi tarafından bastırılması gereken eserlerden biridir. Unutmamalıdır ki memleketimizde tarih kaynak ve vesikalarını neşir yolunda şahsî teşebbüsle kurulmuş bir yayınevi henüz mevcud değildir. (R.E.K. Cumhuriyet Gazetesi)
Barbaros Anıdı, Heykeli –
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H29A017
Tema
Yapı
Konular
Hayreddin Paşa (Barbaros Gazi), Barbaros Gazi Hayreddin Paşa, Barbaros Zırhlısı, Barbaros Battleship, Yenicevardarlı Yakub Bey, Oruç Reis, Baba Oruç, Barbarossa, Bayezid II (Sultan), Şehzade Korkud, Prince Korkud, Hıdır Reis, Selim I (Sultan), Şehzade Ahmed, Prince Ahmed, Süleyman I (Sultan), Preveze Deniz Muharebesi, Preveze Sea Battle, Beşiktaş, Sinan (Mimar), Mimar Sinan, Mimar, Architect, Çinili Hamam, Çinili Hammam, Çinili Bathhouse, Seydi Ali Reis, Yetim Ali, Hayreddin Paşa, Hayreddin Pasha, Midillili Hızır Reis, Hızır Reis Cezayir, At Meydanı, Ahmed Paşa (Kaptan-ı Derya), Jérome Maurand, Fransa Kralı Birinci François, Antoine Paulin, Scheffer, Turgud Reis, Topkapı Sarayı Kütüphanesi, Topkapı Palace Library, Şehzade Mehmed, Prince Mehmed, Muradi, Durak Reis, Latîfi (Kastamonulu), Kastamonulu Latîfi
Tür
Belge
Biçim
Baskı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Haygaz-Hayrullah bölümü için yazılmış metin. Reşad Ekrem Koçu'nun 1953 tarihli "Osman Gazi'den Atatürk'e, 600 Yılın Tarih Panoraması" başlıklı Cumhuriyet gazetesi ekinde yayımlanmış yazı dizisi alıntılanmıştır.
Not
Kâğıt üzerine mürekkep. Kupürler belgeye yapıştırılmış, düzeltmeler ve eklemeler tükenmez kalemle yazılmıştır.
Bakınız Notu
Barbaros Zırhlısı, cild 4, sayfa 2113; Çinili Hamam, cild 7, sayfa 4014
Bibliyografya Notu
R.E.K., Cumhuriyet gazetesi
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.