Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hayatdan Sayfalar maddesi
HAYATDAN SAYFALAR – Hüseyin rahmi Günpınarın bri uzun hikâyesi (B.:Gürpınar,Hüseyin Rahmi,cild ,sayfa );1919 de İbrahim Hilmi Kitabevi tarafından küçük boyda 128 sayfalık bir kitab hâlinde yayınlanmışdır ;Sürtük Hâcer adında bir mahalle karısının hayatı anlatılmaktadır.Cenâze dilenciliği yapan Hâcerin hayatı yanınca,onun semti ve dolaşdığı yerler olan Ayvansaray,Edirnekapusu,ve oralarda oturan ayak takımının hayatı,kendi aralarındaki ülfet ve münâzebetleri bütün açıklıığ ile anlatılmaşdır.Vak'a Birinci Cihan Harbinden önce geçmişdir.Ünlü yazar hikâyesinin kahramanı Sürtük Hâceri şöyel tasvir ediyor :
“Hâcer bir sabah Edirnekapusunun tonosu altında Bulgaristan muhâcirlerinden ak sakallı Ali Ağanın yol üstü kahvehânesine gelir.Bir kahve ısmarlayarakkahveci ile konuşmaya başlar.Fettan,cerbezeli karıdır,edebi de kıttır.Her arsızlığı,yüzsüzlüğü göze alır.Dilenirken bir eski kibar düşkünü mazlumluğu takınır.O bir eski kibar değil,bir yosma eskisidir.Güzelliğini bir mal gibi sattığı senelerin tadı damağındadır.Geçmiş ömrünün sürümlü zamanları yirmi senenin külü ile örtülmüş bile hâlâ dünkü gibi hâtırındadır.Bâzan rüyâda kendisini gencleşmiş,ve eski ateşli âşıklarının kolları arasında zevk ve safâ içinde görür.Uyanınca düzgünlere,allıklara,rastlıklara bulanır.Sokağa çıkınca kendisi...
⇓ Devamını okuyunuz...
HAYATDAN SAYFALAR – Hüseyin rahmi Günpınarın bri uzun hikâyesi (B.:Gürpınar,Hüseyin Rahmi,cild ,sayfa );1919 de İbrahim Hilmi Kitabevi tarafından küçük boyda 128 sayfalık bir kitab hâlinde yayınlanmışdır ;Sürtük Hâcer adında bir mahalle karısının hayatı anlatılmaktadır.Cenâze dilenciliği yapan Hâcerin hayatı yanınca,onun semti ve dolaşdığı yerler olan Ayvansaray,Edirnekapusu,ve oralarda oturan ayak takımının hayatı,kendi aralarındaki ülfet ve münâzebetleri bütün açıklıığ ile anlatılmaşdır.Vak'a Birinci Cihan Harbinden önce geçmişdir.Ünlü yazar hikâyesinin kahramanı Sürtük Hâceri şöyel tasvir ediyor :
“Hâcer bir sabah Edirnekapusunun tonosu altında Bulgaristan muhâcirlerinden ak sakallı Ali Ağanın yol üstü kahvehânesine gelir.Bir kahve ısmarlayarakkahveci ile konuşmaya başlar.Fettan,cerbezeli karıdır,edebi de kıttır.Her arsızlığı,yüzsüzlüğü göze alır.Dilenirken bir eski kibar düşkünü mazlumluğu takınır.O bir eski kibar değil,bir yosma eskisidir.Güzelliğini bir mal gibi sattığı senelerin tadı damağındadır.Geçmiş ömrünün sürümlü zamanları yirmi senenin külü ile örtülmüş bile hâlâ dünkü gibi hâtırındadır.Bâzan rüyâda kendisini gencleşmiş,ve eski ateşli âşıklarının kolları arasında zevk ve safâ içinde görür.Uyanınca düzgünlere,allıklara,rastlıklara bulanır.Sokağa çıkınca kendisine vurulabilecek adamları arar : Bir kuru üzümcü,bir kuzu kestâneci,bir eski tulumbacı reisi.Bunlardan brine rastladı mı ,göğüs geçirerek,göz süzerek hal dili ile :
-Haydi yiğitim..mezarlık arasında biraz görüşelim,konuşalım..Deyişi vardır.
“ Bir cenâze göründü mü bir aktris hüneri ile kıyâfetini çarçabuk değiştirir.Koynunda taşıdığı yeşil baş örtüsünü çıkarıp sımsıkı örtünür,kahvecide emânet duran su destisini alır,eline bir de asâ alır.Yosma eskisi cennetlik bir hatun olur,ve cenâzenin cemâatine katılır.Ahların,ofların bini bir paraya...”
Hâcerin kocası yatalak bir ihtiyardır,sadece boğazını düşünür.Bir kızı vardır,Hürmüz,bir de oğlu vardır,Hidâyet.Hüseyin Rahmi evvelâ Hidayeti,anası Hâcerin kale kapusu içindeki bir kahveci ile bir konuşması arasında şöyle anlatır :
“Hâcer kocasından bahseder :
- Dilenci iradcısı (B.:Dilenci İradcısı,cild 8,sayfa 4578) kocama tam on meciye aylık verdi,bizim herif gitmedi..
- De beyyyy..çok yaman oluyor bu İstanbulun avratları,kocalarını çalışdırmak için beygir gibi kiraya veriyorlar..
- Ya ne zan ettin düdüğüm,ben çalışayım ,o yesin,öyle mi?
- Biraz da oğlun çalışsın..topaç gibi delikanlı ,belde kordon,elde baston,kılık kıyâfet apiko,dilenci evlâdına hiç benzemez,nerden bulur parayı?
- Yô Ali,ben adamın ağzını yırtarım,oğlumun ırzına lakırdı söyletmem !
- Ben demedim onun ırzına fenâ bir laf..
- Biliyorum biliyorum..geçen sene bir dedi kodu çıkardılar..gûyâ sakallı bir efendi benim oğlanın eline bir mecidiye vermiş,Defterdarda tenhâ bir kayıkhâneye götürmüş,bu değil mi dilinin altındaki ?..bu laf üzerine oğlanı kıblınümâya gösterdim, soydo,her tarafını muayene etti,kendi ırzımdan şübhem var bu oğlandan yok dedi,maşallah sızılmış altın gibi buldum dedi..biz şöyleyiz böyleyiz ama ırzımızdan yana kaviyiz...”
Hâcerin kızı Hürmüz de şöyle tasvir edilmişdir :
“Kaşlı gözlü,genc irisi kirli bir kız..rüzgâr yeld rmesinin eteğini savurdukça düzgün,dolgun beyaz baldırları görünür..çıplak ve kuvvetli (Gülle) topuklu ayaklarında şıpıdıklar...”
Mahalle komşuları bir Şerife Abla mutfakda bulaşık yıkarken ve Hürmüz Şerifenin erkek kardeşi Mustafa ile evin alt katında tek mi çift mi oynarken bağrışmalar işidir,büyük bir mahalle kavgası başlamışdır.Hürmüz anasına haber vermek için Edirnekapusu içindeki muhâcir Ali Ağanın yol stü kahvehânesine koşar.O kacga,Hâcer için büyük eğlencedir,kızı ile birlikde hemen mahallesinin yolunu tutar, ve yolda bir çingene kulübesinde bir çingene karısı ile konuşur :
“Kulübede yaşlı çingene karısının bir genc eglini vardır.Tel şalvarını kirletmiş,yıkamak için aya doğması soyunmuş,çırım çıplak esmer bir vücud.Pencere önüne gelir,Hâcer söylenir :
- Yetişme ilâhi,anadan doğma..kaunatandan utanmıyor musun karşısında uryânî eriği gibi gezmeye ?
“ Çinegen gelini kırıtır :
- Ne utanacağım hanım..Rabbim yaratmış..rabbim ayıp şeyyaratır mı ?
- Sus..yanımda genc kız var,yüzü gözü açılır,böyle şeyler öğrenmesini istemem..
“ İhtiyar çingene karısı söze karışır :
- Sen öğretmesen de elin oğlu ona öğretir..o senin kızın mı ?
- Kızım..
- Güzel mâşallah..ama herşeyi öğrenmiş..sen nâfile üzülüyorsun..
- Saçmalama bunak karı ,benim nur gibi kızoğlan kız evlâdıma iftirâmı atıyorsun..
- Neye iftirâ edeyim..onun kızlığı damda kalmış,çokdan karı olmuş,hem de gebe!
- Ben parmaklarımı insanın ağzına sokunca çürük salaşpur gibi bir yandan öbür yanına yarıveririm..
- Ayıracaksın kızının ağzını ayır,ben altmış yıllık çingene karısıyım,hem de ebeyim..
“ Hâcer kızına hışımla bakar:
- Söyle bakayım bu mendebur çingene karısının dediği doğru mu ?
“ Hürmüz bir iki damla göz yaşından başka cevab vermez.Çingene karısı :
- Sakın çocuğy düşürteyim deme ,kızını telef edersin.. der.
“ Hâcer fuhuş batakının en kuvvetli akıntısında yaşıyordu,fakat kızını bu akın akıntının dışında selâmet kıyısına çıkarabileciğini sanıyordu.Ümidi birden çöktü”
Hikâyenin geri kalan sayfaları cenâze dilenciliği üzerine sahnelerdir.İstanbul halkınsan çeşidli portreler çizilmişdir.O arada Hürmüz ile komşuları Şerifenin erkek kardeşi Mustafa üzerine de bir sahne vardır.Dilencilerin üşüşdüğü bir canâzede bir aralık Hürmüz anasının gözünden kaybolur :
“ Hütmüz kesik (yorgun,bitik) bir yürüyüşle bir bayırın altından sökdü(Göründü).Çeşmede yüzünü yıkamış,baş örtüsü ıslanmış,fakat sağ yanağının göze yakın bir noktasında bakla kadar bir çürüğü çıkaramamışda.Sözde birbirinden haberi yokmuş gibi ,bir kaç dakika sonra da kızın geldiği tarafdan Mustafa çıkdı.Orasını burasını o kadar acele iliklemişdi ki yan tarafında yeleği ile pantalonu arasından mintanının eteği dışarda kalmışdı, hiç farkında değildi,gözlerinin akına kadar kızarmış,soluk alışı hâlâ tabii intizâmını bulamamışdı.Hâcer dikkatle bir kızına bakdı,bir oğlana,ve hakikati yüzlerine yazılmış yazıdan okudu..”.
Hikâye,bir gece Hâcerle oğlu Hidâyetin,Hürmüzün Muatafadan doğurduğu piç çocuğu Eyyub mezarlığnıda gömme sahnesi ile sona erer.Hürmüzün çocuk doğurma sahnesi de anlatılmışdır,doğdukdan sonra çocuğu ninesi Hâcer boğarak öldürmüşdür.
Hüseyin Rahmi Gürpınar ,ayak takımının hayatını yazı konusu olarak çağdaş yazarların muhakkak ki öncüsüdür.
Hüsnü KINAYLI
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Yazar/Üreten
Hüsnü Kınaylı
Kod
H28C009
Tema
Diğer
Konular
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Hay-Haydar-Hayden bölümü için yazılmış metin
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Baskı notu tükenmez kalemle belirtilmiştir.
Bakınız Notu
Gürpınar (Hüseyin Rahmi); Dilenci İradcısı, cild 8, sayfa 4578
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.