HATMİ ŞERİF DUÂSI VAK'ASI – Fatih Camminde vâiz Demirkapulu Şeyh Süleyman Efendi 1104 (1693) senesi ramazanının son cumasında okuttuğu Tefsiri Şerifin hatim duasını yapacağını halka bir hafta öncesinden haber vermişdi.O cuma günü büyük camiin içi dışı kadın ve erkek emsalsiz bir kalabalıkla doldu.Pâdişah Edirnede idi,ve İstanbul sadâret kaymakamı Bosnalı Hüseyin Paşaya bırakılmışdı.Kaymakam Paşa o mahşerî kalabalığın bir fitneye başlangıç olabileceği vehmine düşüd,kola çıkmış gibi görünerek oradan geçmek istedi.Vezirin peşinde büyük bir askeri kuvvet cami avlusuna girmesi,bu sefer de halkı dehşet ve vahşete düşürdü,camiin iç ve dış avlularında bir panik oldu.Halk birbirini çiğneyerek kaçmaya başladı.Kadınlar ve çocuklar ayak altında kalarak çiğnendi,bir çok gebe kadın da korkudan çocuklarını düşürdüler.Feryad ve figan gök yüzünü tuttu.Paşa halka hiç bir kötü muamelede bulunmamışdı,kurumdan kordu ve hemen sarayına d öndü,fakat vak'a bütün İstanbula yayılınca büyük şehirde derin bir tessür uyandırdı.Edirneden gelen bir fermanla Bosnalı Hüseyin Paşa kaymakamlıkdan azledildi,ve hemen Trabzon vâliliğine tayin edilerek hemen o gün bir gemi ile İstanbuldan çıkıp gitmesi emredildi.Aynı gün Hüseyin Paşa da Edirnedki dostların bir mektub aldı,idam fermanının da çıkdığını,memuriyetine gimey...

HATMİ ŞERİF DUÂSI VAK'ASI – Fatih Camminde vâiz Demirkapulu Şeyh Süleyman Efendi 1104 (1693) senesi ramazanının son cumasında okuttuğu Tefsiri Şerifin hatim duasını yapacağını halka bir hafta öncesinden haber vermişdi.O cuma günü büyük camiin içi dışı kadın ve erkek emsalsiz bir kalabalıkla doldu.Pâdişah Edirnede idi,ve İstanbul sadâret kaymakamı Bosnalı Hüseyin Paşaya bırakılmışdı.Kaymakam Paşa o mahşerî kalabalığın bir fitneye başlangıç olabileceği vehmine düşüd,kola çıkmış gibi görünerek oradan geçmek istedi.Vezirin peşinde büyük bir askeri kuvvet cami avlusuna girmesi,bu sefer de halkı dehşet ve vahşete düşürdü,camiin iç ve dış avlularında bir panik oldu.Halk birbirini çiğneyerek kaçmaya başladı.Kadınlar ve çocuklar ayak altında kalarak çiğnendi,bir çok gebe kadın da korkudan çocuklarını düşürdüler.Feryad ve figan gök yüzünü tuttu.Paşa halka hiç bir kötü muamelede bulunmamışdı,kurumdan kordu ve hemen sarayına d öndü,fakat vak'a bütün İstanbula yayılınca büyük şehirde derin bir tessür uyandırdı.Edirneden gelen bir fermanla Bosnalı Hüseyin Paşa kaymakamlıkdan azledildi,ve hemen Trabzon vâliliğine tayin edilerek hemen o gün bir gemi ile İstanbuldan çıkıp gitmesi emredildi.Aynı gün Hüseyin Paşa da Edirnedki dostların bir mektub aldı,idam fermanının da çıkdığını,memuriyetine gimeyerek İstanbulda kaçıp bir yerde saklanması yazılıyordu.Enyakın adamlarına bile haber vermeyerek öyle yapdı.Bir iki gün sonrada idam fermanı geldi,paşa bulunamadı,memuriyetine gitmişdir denilerek Trabzona mübâşir yollandı,orada da bulunamadı.İstanbuldaki sarayı ve bütün malı mülkü musâdere edildi.Devrin vak'anüvisi Râşid Efendi bu kîmseyi hâdiseyi “Vak'ai Garîbe” başlığı altında kaydetmişdir(Cild II).