Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hasan Paşa (Hattat) maddesi
HASAN PAŞA (Hattat) – Onyedinci Yüzyılın ilk yarısında hayatı macerâlarla dolu, bir zaman konusu adam ; aslının nereli olduğu bilinmiyor, Bosnasaraylıdır, Enderundan yetişmişdir , “ Hattat ” diye anıldığına göre yazısının çok güzel olduğu , bir yazı sanatkârı olduğu anlaşılır.
Sarayda Has Oda ağaları arasında bulunur iken Osmanlı Hânedanını inkirazdan kurtarmışdı.
İkinci Osmanın (Genç Osmanın) Yedikule zindanında fece bir şekilde boğazlandığı ihtilâlde, kelimenin has anlamında deli olan Birinci Mustafayı tekrar tahta çıkaranlar, iktidar mevkiinde tutunabilmek için, Birinci Ahmedin diğer beş oğlunu, yani Osmanlı hanedanının bütün erkek azasını teşkil eden Murad, Beyazıd, Süleyman, Kasım ve İbrahimi öldürmeye karar vermişlerdi; bu işe de enderunu hümayunun büyük zabitlerinden Kapıağası Toraman Hasan Ağayı memur etmişlerdi.
Hasodalı Hattat Hasan Halife, hazırlanan cinayeti vaktinde haber almış, Sarı Veli ve Piri Halife adında iki arkadaşile ittifak edip Toraman Hasan Ağayı bir gece öldürmüşler ve cesedini yok etmişlerdi; hânedanı, çocuğu olmıyan bir deli ile inkıraz bulmaktan kurtarmışlardı.
Hattat Hasan Halife, bu hizmetinin, vak'ayı bilen Dördüncü Sultan Murad tarafından hiç unutulmıyacağını sanmışdı, ve bunu, vesile düştükçe, meclisinde söylemekten de çekinmezdi: “Âliosman neslin...
⇓ Devamını okuyunuz...
HASAN PAŞA (Hattat) – Onyedinci Yüzyılın ilk yarısında hayatı macerâlarla dolu, bir zaman konusu adam ; aslının nereli olduğu bilinmiyor, Bosnasaraylıdır, Enderundan yetişmişdir , “ Hattat ” diye anıldığına göre yazısının çok güzel olduğu , bir yazı sanatkârı olduğu anlaşılır.
Sarayda Has Oda ağaları arasında bulunur iken Osmanlı Hânedanını inkirazdan kurtarmışdı.
İkinci Osmanın (Genç Osmanın) Yedikule zindanında fece bir şekilde boğazlandığı ihtilâlde, kelimenin has anlamında deli olan Birinci Mustafayı tekrar tahta çıkaranlar, iktidar mevkiinde tutunabilmek için, Birinci Ahmedin diğer beş oğlunu, yani Osmanlı hanedanının bütün erkek azasını teşkil eden Murad, Beyazıd, Süleyman, Kasım ve İbrahimi öldürmeye karar vermişlerdi; bu işe de enderunu hümayunun büyük zabitlerinden Kapıağası Toraman Hasan Ağayı memur etmişlerdi.
Hasodalı Hattat Hasan Halife, hazırlanan cinayeti vaktinde haber almış, Sarı Veli ve Piri Halife adında iki arkadaşile ittifak edip Toraman Hasan Ağayı bir gece öldürmüşler ve cesedini yok etmişlerdi; hânedanı, çocuğu olmıyan bir deli ile inkıraz bulmaktan kurtarmışlardı.
Hattat Hasan Halife, bu hizmetinin, vak'ayı bilen Dördüncü Sultan Murad tarafından hiç unutulmıyacağını sanmışdı, ve bunu, vesile düştükçe, meclisinde söylemekten de çekinmezdi: “Âliosman neslinin bakasını bize borçludur!” derdi. Sık tekrarlanan bu sözler üzerine Hattat Hasan Halife (Aga) Dördüncü Sultan Muradın ilk pâdişahlık yıllarında kuyumcubaşılıkla saraydan çıkarıldı.
Bir gün kuyumcubaşı Hattat Hasan Ağaya “Sine bülbülü” hizmetkâr olarak Mustafa adında bir oğlan getirdiler; harikulâde güzel olan bu çocuk, Saraybosnadan Hacı Sinaneddin Yusuf adında bir bezirgânın oğlu idi, çok güzel, fakat gaayetle serkeşdi. İstanbulda, ekâbirden bir kaç kişinin kapısında dolaştırılmış, en son, saraydan izzet ve ikbal ile çırağ kapucubaşı edilen Hattat Hasan Ağaya pişkeş çekilmişti; serkeş oğalana hemşehrisi olan Hasan Ağa da tahammül edemedi, ve kapısından bir gün hakaretle kovarak uzaklaştırdı; Mustafa bir yolunu bulup enderun gılmanları arasına girdi, ve Dördüncü Muradın derhal gözüne çarptı, ve bilâkis o kıratde genclere aşırı derecede düşkün olan padişah tarafından has odaya alındı, ve Mustafa padişahın silâhtarı, canından aziz mahbubu oldu, Emir ve iradesnin önüne geçilemiyen o müstebid hükümdarı avucunun içine aldı (B.: Mustafa Paşa, Silâhdar Bosnalı). O sıralarda, eski efendisi de mirmiranlık ile,garip bir tesadüf, Bosna vâlisi olmuştu.
Ağır hakaareti unutmamış olan Silâhdar Mustafa Ağa, padişahtan Hattat Hasan Paşanın katli için ferman almakta güçlük çekmedi: “Âliosman bize borçludur!” diyen bir fodul magrurun kaydı görülmek gerekti.
Süleyman Paşa adında bir zât Bosna valisi tayin edildi, ve koynunda Hasan Paşanın idam fermanı ile 1044 ramazanında (şubat 1635) ılgar ile yola çıkarıldı.
Hattat Hasan Paşa da, Mustafanın kendisine ir kötülük yapmasını tahmin etmiş, en sadık hizmetkârlarından Şaban isminde bir genci casusluk ile İstanbulda bırakmış; bu sadık delikanlı, Süleyman Paşanın Bosnaya doğru ılgar ile hareketini öğrenince, efendisine karşı bir kasd olacağını tahmin etmiş, o da at sırtına düşerek ılgar ile Bosna yolunu tutmuştu. Fakat, Süleyman Paşaya bir türlü yetişememişti, her uğradığı konakta, Süleyman Paşanın biraz evvel hareket ettiğini öğrenmişti.
Bosnasaraya bir menzil kala Glasmce adında bir köy vardı, bir sipahi iftar sofrası hazırlamış ve Süleyman Paşa geçerken ısrar ederek oturtmuştu; işte nihayet burada, Şaban oğlan Paşayı geçmeğe muvaffak olmuş, Bosnasaraya ondan, bir iftarlık , yarım saat kadar evvel varmıştı.
Paşa sarayına girinci halkı teravih namazında buldu, Paşayı sordu, camide dediler. Şaban gelmiş diye çağırttı: “Süleyman Paşa ılgar ile başına hal getiriyor, sabaha varmadan konağı basar, “tedarik gör!” dedi. Hasan Paşanın can başına fırladı, yükte hafif, bahada ağır mücevheratını ve silâhlarını alarak kız kardeşinin evine gidip saklandı.
Ertesi gün seher vaktinde yeni vâli de Süleyman Paşa konağını bastı, Hattat Hasan Paşayı bulamayınca malını müsadere edip mühürledi ve kasabayı da ev ev aratmağa başladı. Adamlarından biri kız kardeşinin evindedir diye haber verdi; ev basıldı, kadınları bir odaya doldurup evi didik didik ettiler, Hasan Paşayı bulamadılar. Meğer Hasan Paşa kadın kıyafetine girip odaya doldurulan harem halkı içinde imiş.
Bu tehlikeyi de atlattıktan sonra, sadık dostlarından Kadıreiszâde Ali Efendinin evine gitti; yine haber verdiler, Süleyman Paşa kethüdasını yüz kiş ile Ali Efendinin evine gönderdi; Ali Efendi bir cerbezeli adamdı, evinin kapısını ardına kadar açtı:
-Buyurun arayın!. Diye bağırdı, amma Hasan Paşayı evimde bulamazsanız ben bir ırz ehli ve yüz elli akçe yevmiyeli kadıyım elinizde evimi basmak için emriniz yok iken evimi basıp haremimi ayak altına aldığınız için İstanbulda Veziriazam ve Kadıaskerler huzurunda sizden davacı olurum, göreyim sizi Sultan Murad huzurunda yakanızı elimden nice kurtarırsınız!. İşte kapı açık, buyurun, şüpheniz kalmasın!. dedi.
Gelenler eve girmeye cesaret edemediler. Fakat Hasan Paşa Ali Efendiyi de bir felâkete sürüklemek istemedi. İki üz gece sonra, en sadık adamlarından bir kaç kişi ile Bosna dağlarına kaçdı; Erigan dağında bir mağaraya sığındılar.
Tesadüf, bir gün, bir köylü bu dağdan odun indirmeğe gelmişti, Paşayı ve mağarayı gördü, şehre iner inmez yeni valiye haber verdi. Süleyman Paşa da o köylüyü kılavuz koşarak Hasan Paşayı tutmağa asker gönderdi.
Hasan Paşa ise, her gün dürbün ile, yolları gözetirdi, bir köylünün kılavuzluğunda asker geldiğini görünce, mağaranın keşfedildiğini anladı, yaman bir kemankeş idi, kılavuz köylünün göğsü budur diye okunu savurdu, köylüyü tâ kalbinden vurarak yuvarladı ve kendisi, iki adamı ile dağın insan ayağı basmamış ormanlarına daldı. Kılavuzun ölümü üzerine şaşıran askerler, bir müddet etrafta dolaşmışlar ve dönmeğe mecbur kaldılar.
Kış bütün şiddetile bastırmıştı. Zavallı Hattat Hasan Paşa, üç ay kar ve yğamur altında orman ve mağaralarda dolaştı. İlkbahara doğru ılgar ile İstanbul yolunu tuttu. Edirnekapısına yakın sadık hizmetkârları ile vedalaştı. Onlara, hizmetlerinin hakkını, yanındaki mücevherattan fazlasile ödedi, kendisi de tek başına muazzam beldenin kale kapısından girdi.
Ve izi, orada kayboldu. Hattat Hasan Paşadan artık hiç bahsedilmedi.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H21B005
Tema
Kişi
Konular
Hasan Paşa (Hattat), Hasan Pasha (Calligraphist), Hattat Hasan Paşa, Calligraphist Hasan Pasha, Hattat, Calligraphist, Has Oda Ağaları, Osman II (Sultan), Genç Osman, Young Osman, Yedikule Zindanı, Yedikule Dungeon, Mustafa I (Sultan), Kapıağası Toraman Hasan Ağa, Hasodalı Hattat Hasan Efendi, Murad IV (Sultan), Hacı Sinaneddin Yusuf, Süleyman Paşa, Süşeyman Pasha, Kadıreiszâde Ali Efendi
Tür
Belge
Biçim
Baskı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Hasan Paşa bölümü için yazılmış metin. Hattat Hasan Paşa'nın hayatını anlatan bir kupür alıntılanmıştır.
Not
Kâğıt üzerine mürekkep. Kupür belgeye yapıştırılmış, düzeltmeler tükenmez kalemle yapılmıştır.
Bakınız Notu
Mustafa Paşa (Silâhdar Bosnalı)
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.