HASAN HÜSNÜ PAŞA – İkinci Sultan Abdülhamid devrinde onbeş sene bahriye nazırlığı yapmış bir amiral ; 1248 1832-1833 de İstanbulda doğdu,yine bir denizci olan Bozcaadalı Hüseyin Paşanın oğludur (B.:Hüseyin Paşa,Bozcaadalı); sibyan mektebinde okudu,devrine göre lâzım gelen bilgileri hususî hocalardan tahsil etti,Bahriye Mektebine girerek 1263 (1846-1847) de bahriye mühendisi olarak diploma aldı,1849 da mülâzimi evvel,1851 de yüzbaşı,1852 de kolağası oldu ve aynı yıl içinde kaptanpaşa yâverliği ile Adriyatikde Karadağ sâhillerini ablukaya memur donanma ile ilk uzun deniz seferine çıkdı,Kırım Harbi yıllarında (1854-1856) donanmanın Karadenizdeki harekâtına katıldı,sefer dönüşünde Bodrum ve İstanköy sâhillerinin muhafazasına memur “Hüdâdâd” iskonası süvâriliğine tayin edildi,,1857 de “Zineti Deryâ” iskonası süvarisi oldu ve tâmire muhtac görülen gemisi ile İstanbula geldi ve sağkolası rütbesi ile “Kavsi Zafer” briki süvâriliğe tayin edildi,1862 de binbaşı rütbesi ile “İzmir” korveti sürârisi oldu,ve o gemi ile tekrar Adriyatike,Karadağ sâhillerine gitti,1864-1868 arasında kaymakam rütbesi ile “Mecidiye” ve “Feyzi Bahrî” zırhlılarında bulundu,ve kalyon kaptanı unvânı ile Akdenizin Rumeli yakası muhâfızlığında bulundu,bu arada İngiltereye mahrem bir devlet mesâjı götürüp döndü.1871 de ...

HASAN HÜSNÜ PAŞA – İkinci Sultan Abdülhamid devrinde onbeş sene bahriye nazırlığı yapmış bir amiral ; 1248 1832-1833 de İstanbulda doğdu,yine bir denizci olan Bozcaadalı Hüseyin Paşanın oğludur (B.:Hüseyin Paşa,Bozcaadalı); sibyan mektebinde okudu,devrine göre lâzım gelen bilgileri hususî hocalardan tahsil etti,Bahriye Mektebine girerek 1263 (1846-1847) de bahriye mühendisi olarak diploma aldı,1849 da mülâzimi evvel,1851 de yüzbaşı,1852 de kolağası oldu ve aynı yıl içinde kaptanpaşa yâverliği ile Adriyatikde Karadağ sâhillerini ablukaya memur donanma ile ilk uzun deniz seferine çıkdı,Kırım Harbi yıllarında (1854-1856) donanmanın Karadenizdeki harekâtına katıldı,sefer dönüşünde Bodrum ve İstanköy sâhillerinin muhafazasına memur “Hüdâdâd” iskonası süvâriliğine tayin edildi,,1857 de “Zineti Deryâ” iskonası süvarisi oldu ve tâmire muhtac görülen gemisi ile İstanbula geldi ve sağkolası rütbesi ile “Kavsi Zafer” briki süvâriliğe tayin edildi,1862 de binbaşı rütbesi ile “İzmir” korveti sürârisi oldu,ve o gemi ile tekrar Adriyatike,Karadağ sâhillerine gitti,1864-1868 arasında kaymakam rütbesi ile “Mecidiye” ve “Feyzi Bahrî” zırhlılarında bulundu,ve kalyon kaptanı unvânı ile Akdenizin Rumeli yakası muhâfızlığında bulundu,bu arada İngiltereye mahrem bir devlet mesâjı götürüp döndü.1871 de türk bahriyesinin mekteb gemisi olan “Hüdâvendigâr” firkateynine kumandan tâyin edildi ve miralay oldu,1874 de livâlık (paşalık) ile İstanbul İstanbul Limanı kumandanlığına tayin edildi,az sonra da Cezâyiri Bahrisefid umum kumandanlığına getirildi.1876 rus harbinde Karadeniz de Sohom Kalesi muhafızı oldu.Karadenizden dönüşünde 1877 ile 1879 arasında tekrar Liman kumandanlığı,o vazifesine ilâveten Tersâne kumandanlığı yapdı,Şûrâyi Bahriye reisi oldu,1879 da Vezir unvânı ve Müşir rütbesiyle Bahriye nazırı oldu,bir ara “İdârei Mahsusa” adını taşıyan türk deniz ticâret filosunun idâresi de ona havâle edildi,Hamidiye Hicaz Demiryolu Şirketinin idâre meclisi âzâlığında bulundu,bu ek vazifeleri görürken bahriye nazırlığını da muhafaza etmekde olan Hasan hüsnü paşa tutulduğu hastalıkdan kurtulamayarak 27 temmuz 1903 de Kuruçeşmedeki yalısında vefat etti. Eyyubda Bostan İskelesinde hayatında iken yapdırttığı türbesine defnedildi. Kendi mesleğinde yetişdirmiş olduğu oğullarından Amiral Rüşdi Bozcalı, bu İstanbul Ansiklopedisine çok büyük emekleri geçmekde olan seçkin sanatkâr,eşsiz kiymetli ressam Sabiha Bozcalı'nın babasıdır. Eyyubda Büyükiskele Camiini yenileyerek ihyâ etmiş,Kadıköyünde de kendi adına bie cami yapdırtmışdır,her ikisi de Kaptanpaşa Camii adı ile anılır (B.: Kaptanpaşa Camii) ;Eyyubda Bostan İskelesinde Husravpaşa Tekkesi diye anılan nakşî dergâhını da temelinden yenilemişdi. İkinci Meşrutiyetin ilânında İkicni Sultan Abdülhamide “Kızıl Sultan” demek ve devrinin ricâlini türlü çirkin bühtanlarla tezyif ve tahkir ,haysiyetsiz kalemler tarafından bir mârifet sayılmışdı ; o arada,hayatda bulunmayan Hasan Hüsnü Paşa da,,uzun bahriye nazırlığı zamanında donanmayı bakımsız barıkmakla,âdeta yok etmekle suçlandırılmışdı.Memur ve zâbitan maaşlarını bile maliyece ödeyemediği o devirde,Hasan Hüsnü Paşa, İbrahim Alâeddin Gövsa,o yazıların tesiri altında kalmış,“Türk Meşhurları” isimli eserinde Hasan Hüsnü Paşanın hal tercemesinde:“Zamanında gemilerin çürüdüğü,denizciliğin gerilediği meşhurdur” diyor.Mâliyenin memur ve zâbitan maaşlarını bile ödemeyemediği o devirde Hasan Paşa ,çürüğe çıkartılan Mahmudiye Zırhlısı ile Tâif Vapurunun enkaazını,maaşlarını ödeyemediği memur ve zâbitleri maaşyerine dağıttırma celâdetini göstermiş bir nâzırdı,doca donanmaya ne ile bakacakdı.Sorumluluk varsa o bir nazırın üstünde değil,devletin mânevî şahsiyetinin üstündedir sanırız (B.:Gemi Enkazı İle Maaş,cild ,sayfa ).