Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hasan Efendi (Said Paşa İmamı Hâfız) maddesi
HASAN EFENDİ (Said Paşa İmamı Hâfız) – Geçen asrın ikinci yarısı ile asrımız başında yaşamış ünlü bir hâfız,melüdhan ,ilâhî cezbe içinde dışı,kılık kıyâfeti dâima perişan,ve içi,gönlü dâima mâmur bir zât,bir âşık derviş; “Deli Hafız” diye de anılmışdır, İstanbula gelip Sultan Abdülmecidin eniştesi Damad Said Paşaya imam oldukdan sonra da “Said Paşa İmamı” lakabı ile şöhret bulmuşdur,“Deli Hâfız” diye de anılırdı,dâvûdî ve gür bir sese sâhibdi.
AslıMagnisalıdır,orada tahminen 1807-1808 yıllarında doğmuşdur.Magnisada rifâiye şeyhlerinden Ali Vehbi efendiye çocukluk çağında iken intisab etmiş ve o zât tarafından irşâd edilmişdir.İstanbula yirmi yaşlarında iken köyden köye konub göçerek yaya gelmiş ve Üsküdarda Hanı Sebil denilen ve bir kalenderhâne garibler yurdu olan meşhur hana konmuşdur ;handaki odasını ölünceye kadar,altmış terketmemişdi.Arada tekkelerde,kibar konaklarında,hattâ pâdişah sarayında misâfir edilmiş,ama bir kaç gece kaldıkdan sonra o han odasına dönmüşdür.Kendisini bir tesâdif eseri Üsküdarda bir camide Kur'an okurken tanımış olan Damad Said Paşaya imam oldukdan sonra âlicenab bir hâmi bulmuş,fakar hâmisinden hürriyetinden başka bir şey istememişdi.
Boş vakitlerinde durmadan boy boy çorab örmesi ile meşhurdur ;ördüğü çorabları,sibyan mektebleri kapusunda mektebe yar...
⇓ Devamını okuyunuz...
HASAN EFENDİ (Said Paşa İmamı Hâfız) – Geçen asrın ikinci yarısı ile asrımız başında yaşamış ünlü bir hâfız,melüdhan ,ilâhî cezbe içinde dışı,kılık kıyâfeti dâima perişan,ve içi,gönlü dâima mâmur bir zât,bir âşık derviş; “Deli Hafız” diye de anılmışdır, İstanbula gelip Sultan Abdülmecidin eniştesi Damad Said Paşaya imam oldukdan sonra da “Said Paşa İmamı” lakabı ile şöhret bulmuşdur,“Deli Hâfız” diye de anılırdı,dâvûdî ve gür bir sese sâhibdi.
AslıMagnisalıdır,orada tahminen 1807-1808 yıllarında doğmuşdur.Magnisada rifâiye şeyhlerinden Ali Vehbi efendiye çocukluk çağında iken intisab etmiş ve o zât tarafından irşâd edilmişdir.İstanbula yirmi yaşlarında iken köyden köye konub göçerek yaya gelmiş ve Üsküdarda Hanı Sebil denilen ve bir kalenderhâne garibler yurdu olan meşhur hana konmuşdur ;handaki odasını ölünceye kadar,altmış terketmemişdi.Arada tekkelerde,kibar konaklarında,hattâ pâdişah sarayında misâfir edilmiş,ama bir kaç gece kaldıkdan sonra o han odasına dönmüşdür.Kendisini bir tesâdif eseri Üsküdarda bir camide Kur'an okurken tanımış olan Damad Said Paşaya imam oldukdan sonra âlicenab bir hâmi bulmuş,fakar hâmisinden hürriyetinden başka bir şey istememişdi.
Boş vakitlerinde durmadan boy boy çorab örmesi ile meşhurdur ;ördüğü çorabları,sibyan mektebleri kapusunda mektebe yarım pabuç ve çıplak ayakla gelen çocuklara dağıtırmış.
Bir menkibesini de Mehmet Âkif “Said Paşa İmamı” başlıklı bir şiiri ile anlatıyor ; Abdülaziz zamanında bir Mevlud Kandili gecesi Said Paşa İmamını mevmud okumak için Dolmabağçe sarayına çağırır,”Deli çağırtır, “Deli Dâfız” mutlakaa geleceğini vaad eder,bir yaz gecesidir (belki 11 rebiülevvel 1284,13 temmuz 1876 gecesi) ,sâhilsarayın bütün camları açıkdır,ve saray ışıklar içindedir :
............
Yılının cebhesi,Ülker gibi,başdan başa nûr
Nîm açık pencereler,rengi ziyâdan mahmur
Yatsı namazı kılınır:
............................
Yatsı bir hayli geçer,çifte ezanlar verilir
Yazma seccâdeler artık,yere,boy boy serilir.
Doğrulur kıbleye herkes,kılınır şimdi namaz
Derken “Âmin ;” çekilip arz edilir Hakka niyâz.
-Başlayın mevlide !
- Lâkin Mevlidhan yok !...
...................................
- Üsküdardan gelecekdi sözde,olur şey mi ki bu?
Bâri söz verme !
- Adam sen de,bırak meczûbu !
Mevludu okuyacak Deli Hâfız yokdur,gelmemişdir..Sesinin güzelliğinden bahsedilir,birz da çekişdirilir,ve mevluda onsuz başlanır..bir hayli zaman daha geçer,ve derken karşıdan,ÜSküdar yalısından bir ses kopar :
...........................
Başlanır Mevlide mûtâd olan âdâbiyle ;
Önce “Tefhîd” okunur,gaşyile dinler herkes.
O,güzel,sonra müessir,sekiz on parlak ses,
Kimi yerlerde “İlâhi”,kimiyerlerde “Durak” ;
Kimi yerlerde cemaatle beraber coşarak,
Kalan üç bahri terennümle,çekermen “Âmîn”
Tâ uzaklardan çakar zulmet içinden bir enîn.
Gecenin kalbi durur ;ürperir inler cinler ;
Açılan pencereler göz kulak olmuş dinler.
O enîn karşıki sâhilden açılmaz mı biraz,
Sûri mahşer gibi sesler çıkarır şimdi Boğaz !
Tutuşur, Cebhei Sînâya döner sînei cev
Sanki yüzlerce yanık ney ,savurur yer yer alev !
Kayalardan,kıyılardan bir ateşdir çağlar,
Lâhni Dâvud ile inler yine gûyâ dağlar !
Dem çekip,dem tutarak etmeye başlar feryâd,
Boğazın her tarafından bir ilâhî inşâd ;
“Sen Ahmed'ü Mahmûd'ü Muhammed'sin efendim !
Hak'dan bize Sultânı Müebbedsin efendim !”
Kesilir gitgide,tedric ile sesler artık
Aktarır mevlidciyi sâhile bir köhne kayık.
“Deli Hâfız” Üsküdarndan atladığı köhne bir kayık ile saraya gelmişdir ;Valdesultanın huzuruna çıkar ve mâzeretini anlatır :
................
-Yürüdüm haylice..derken ,hele sen kısmete bak ,
Öteden karşıma yaşlıca bir hâtun çıkarak
“Azıcık dursana oğlum ” dedi,durdum,nâçâr.
“Göğsün îmanlıya benzer,sana bir hizmet var ;
Ama red etme ki,zâten beni mahvetmiş ölüm ;
Bir perîşan anayım dağ gibi evlâd gömdüm !
Kızımın cânı için,bâri bu kırkıncı gece,
Şöyle bir Mevlid okutsam diyordum,kendimce.
Nasıl etsem,okuyan çok ya,benim yufka elim...
Hocasın,elbet okursun ;hadi oğlum gidelim,
Ne olur bir yorulursan ?..hadi,bekletme,günâh !
Sen benim yavrumu şâd et ki riâen lillâh ,
İki dünyâda aziz eylesin Allah da seni !..”.
Hâtunun sözleri dîvâneye döndürdü beni.
Ne Saray kaldı hayâlimde,ne Sultan,ne filân,
“Çile dolsun,yürü öyleyse dedim,oldu olan !”
Size yüzlerce adam Mevlid okur benden iyi,
Ama bîçâre kızın bağrı yanık anneciği,
Yoklasın merdini nâmerdini insan diyerek,
Eli yüzlerce heyûlâya değip boş dönecek !
Elin evlâdına yanmaz parasız bir kimse !
Çâresizdim sizi bekletmekde,bekletsimse !
- Hoca,der Vâlide Sultan,beniağlatma yeter,
Yeniden Mevlid okursun bize,dâvâ da biter...
Ölümünden yıllarca sonra bir kimsenin Mehmed Âkifin kalemiyle böyle yâd dilmesi bir mazhariyetdir mazhariyyetdir.
Said Paşa İmamı Hâfız Hasan Efendi 1307 19 şevval 1307 (8 haziran 1890) cumartesi günü yaşı seksenin üstünde olarak vefat etti,Üsküdarda Sandıkcılar Dergâhı mezarlığına defnedildi,kabir taşı kitâbesi şudur :
“Meczûbi ilâhî bendei İmam Rifâî Said Paşa İmamı Hasan Efendi rûhi için el fâtiha ”.
Mesud Üsküdarlı
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Yazar/Üreten
Mesud Üsküdarlı
Kod
H20B016
Tema
Kişi
Konular
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Hasan Efendi-Hasan Nuri bölümü için yazılmış metin
Not
Kâğıt üzerine daktilo
Bibliyografya Notu
Mehmed Âkif, "Said Paşa İmamı" şiiri
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.