Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hasan Ağa (mâcuncu Kastamonulu) maddesi
HASAN AĞA (Mâcuncu Kastamonulu) – Geçen asır başlarında 12 meddah hikâyesi üzerine yazılmış bir risâlede “Mâcuncu Çırağı” hikâyesinin kahramanı ;hikâye şu satırlarla başlamaktadır : “ Mâcuncu çırağı Kastamonulu Hasan Oğlanın hikâyesi lâtîfesidir ki Şehrî Kanbur Süleymanın îcad gerdesidir dirler ama hikakatde vâkîdir,Kastamonulu Hasan Ağa zamanımız adamı olub etibbâdan Rahikîzâde Çelebinin şâkirdi çırağı idi ve dükkânı Mısır Çarşısının Ketenciler Kapusundadır ve eyyâmı nevcivânîsine nisbetle Mâcuncugüzelinin Dükkânı dirler,ehli dil ve lâübâlimeşreb ve sohbet ve muhabbet âşüftesi ve nedîm âdemdir,1218 ibtidâsında (1803) vefat idüp Eğrikapu dışında bir sofada medfundur ”.
Hikâyenin kısaltılmış konusu şudur :
Anadolunun eli ayağı düzgün,kaşı gözü yerinde bir delikanlı bir işde çalışmak için İstanbula gelmiş. Yeni Camii önünde başı boş dolaşırken bir adam çıkmış karşısına :
– Birini mi arıyorsun, yolunu mu kaybettin?.. diye sormuş.
– Taşradan yeni geldim, iş arıyorum..
– Ne iş bilirsin?
– Hiçbir iş bilmem, ne gösterirlerse yaparım!
– Gel öyleyse benimle!
Adam bir kat yeni esvab ile temiz çamaşır almış,oğlanı bir hamama sokarak yıkatmış,paklatmış,sonra giydirip kuşatarak dükkânına götürmüş; içinde bir mâcun hokkası ile bir tabak lokum bulunan gaayet ...
⇓ Devamını okuyunuz...
HASAN AĞA (Mâcuncu Kastamonulu) – Geçen asır başlarında 12 meddah hikâyesi üzerine yazılmış bir risâlede “Mâcuncu Çırağı” hikâyesinin kahramanı ;hikâye şu satırlarla başlamaktadır : “ Mâcuncu çırağı Kastamonulu Hasan Oğlanın hikâyesi lâtîfesidir ki Şehrî Kanbur Süleymanın îcad gerdesidir dirler ama hikakatde vâkîdir,Kastamonulu Hasan Ağa zamanımız adamı olub etibbâdan Rahikîzâde Çelebinin şâkirdi çırağı idi ve dükkânı Mısır Çarşısının Ketenciler Kapusundadır ve eyyâmı nevcivânîsine nisbetle Mâcuncugüzelinin Dükkânı dirler,ehli dil ve lâübâlimeşreb ve sohbet ve muhabbet âşüftesi ve nedîm âdemdir,1218 ibtidâsında (1803) vefat idüp Eğrikapu dışında bir sofada medfundur ”.
Hikâyenin kısaltılmış konusu şudur :
Anadolunun eli ayağı düzgün,kaşı gözü yerinde bir delikanlı bir işde çalışmak için İstanbula gelmiş. Yeni Camii önünde başı boş dolaşırken bir adam çıkmış karşısına :
– Birini mi arıyorsun, yolunu mu kaybettin?.. diye sormuş.
– Taşradan yeni geldim, iş arıyorum..
– Ne iş bilirsin?
– Hiçbir iş bilmem, ne gösterirlerse yaparım!
– Gel öyleyse benimle!
Adam bir kat yeni esvab ile temiz çamaşır almış,oğlanı bir hamama sokarak yıkatmış,paklatmış,sonra giydirip kuşatarak dükkânına götürmüş; içinde bir mâcun hokkası ile bir tabak lokum bulunan gaayet süsülü bir tablayı delikanlının başına vermiş, ve beraberce Süleymaniye'de Tiryâkiler Çarşısına gitmişler; ustası olacak adam :
- Tablayı şuraya koy, bir kenara çekil seyret, bundan sonra yapacağın işi öğren!.. demiş.
Adam tablanın başında bağdaş kurup oturmuş, çubuğunu yakıp tellendirmiş. Müşteriler birer birer gelmeye başlamışlar. Gelen bir lokum alır, mâucuna banarak ağzına atar, parasını tablaya bırakır gidermiş. Sessiz bir alış veriş.
Az bir zaman içinde lokumlar ve mâcun tükenmiş, paraları tablada birikmiş, usta da “Hak berekât!..” deyip kalkmış.
– Gördün ya oğlum!.. terâzisi, dirhemi, ölçüsü, tartısı, pazarlığı, gürültüsü yok!. müşteri alacağını biliyor, vereceği para belli.. bundan sonra bu işi sen yapacaksın..
– Baş üstüne ustacığım!
– Yalnız bir tenbihim var, iyi kulak ver, ne lokumdan yiyeceksin, ne de mâacundan tadacaksın!
– Baş üstüne ustacığım!
Ve böylece günler haftalar geçmiş, oğlan işine iyice alışmış. Günlerden bir gün çırak oğlan tablada bir lokumun arttığını görmüş, bakmış, hokkada da o lokumu banacak kadar mâcun var. Şeytan da hazır ve nâzır imiş: “Ustan nereden fark edecek!..” diye kulağına fısıldamış. Lokumu mâcuna banmış, hokkayı iyice sıyırıp ağzına atmış, tablayı da başına alarak dükkâna dönerken bir köşe başında karşısına dünyâ güzeli, cennet kaçkını bir küçük bey çıkmış. Hem güzel hem de gayetle süslü, belde mücevher hançer, parmaklarda elmas yüzükler, boynunda altın saat kordunu :
– Delikanlı... demiş, sen ne iş yaparsın, ne alıp satarsın?..
– İşte efendim.. ustam mâcunla lokum yapar, ben de satarım!
– Adın nedir.. nerelisin?
– Adım Hasandır, Kastamonuluyum..
– Buraya İstanbul derler.. taşı toprağı altın derler. senin gibi eli ayağı düzgün, kaşı gözü de yerinde bir şehbazın başında lokum tablası yalın ayağında yarım pabuçla sokak sokak doaşıp lokum satar mı.. Bırak o tablayı başından da benimle gel bakalım!..
– Sen ne iş yaparsın beyim?
– Benim işim saz ve söz, iysü işrettir..
Oğlan tablayı bir kenar bırakmış:
– İşte ben de seninle gelirim beyim demiş..
Mâcuncu çırağı küçük beyin peşine takılmış, dereden tepeden konuşarak deniz kenarına inmişler, üç çifte kayığa binmişler, bir mükellef yalıya çıkmışlar; cennet gibi bir bağçe, bağçede bir mermer havuz, havuzun ortasında billur bir köşk, köşkün içinde içki sofrası kurulmuş. Küçük bey soyunmuş, dökünmüş, bir atlas mindere bağdaş kurup oturmuş, kucağına da sazını alınış. Mâcuncu oğlan sormuş :
– O nedir ki beyim?
– Sâzi Tanbur!
Havuzu göstermiş :
– Ya bunun adı nedir?
– Âbı billur!
Küçük Bey sofradan iki kadeh alıp birini mâcuncu çırağına uzatmış :
– Bu nedir beyim?
– Gülgülî bâde!
Bıyıkları duman duman yeni terlemiş küçük beyin yanağında bir ben varmış, mâacuncunun gözüne ilişmiş:
– Yanağındaki nedir beyim?
– Fülfülî dâne!.
– Beyim.. senin yanakların ne diye parıl parıl parlıyor?
– Güneşten zerre!..
Meğer mâcuncu çırağı da malın gözüymüş :
– Öpsem olmaz mı bir kerre?.. demiş.
Fakat suratına öyle bir tokat inmiş ki mâcuncu oğlanın gözlerinde şimşekler çakmış, bir de de görsün, kaldırımda bir köpek yavurusuna sarılmış yatar; karşısında da ustası, tokadı atan da o.
– Yürü kerata dükkâna.. ben sana lokumdan yeme,mâcundan datma demedim mi?!..
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H18A069
Tema
Kişi
Konular
Tür
Belge
Biçim
Baskı, Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Has bölümü için yazılmış metin. Macuncu Çırağı meddah hikâyesinin konusunun yer aldığı kupür yapıştırılmıştır.
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Eklemeler tükenmez kalemle yazılmıştır. Meddah hikayesi belgeye yapıştırılmıştır.
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.