HAS, HAS BAĞÇE – Osmanlı Pâdişahların dâimî kışlık ikaametgâhı olan İstanbul Sarayının (Sarâyı Cedîde Âmire,Topkapusu Sarayı) saray mensublarına mahsus büyük bağçenin adı,sarayın etrafını fırdolayı çevirmişdi ; meşrutiyetin ilk yıllarında ve Operatör Cemil Paşanın şehireminliği zamanında halkın serbestce gezib dolaşacağı bir park olarak açılmışdır,o günden zamanımıza kadar “Gülhâne Parkı” adı ile anıla gelir.Gülhâne Parkı eski Hasbağçenin yarısından az bir kısmıdır.Eski Has Bağçe,Saray burnundan kıvrılır ve Ahırkapusu,şehrin Bizanslıladan kalmış bir kale kapudur,civarında Fatih Sultan Mahmedin ,saray etrafına çekdirdiği kale duvarındaki Otluk Kpausuna kadar uzanırdı. Sarayın meşhur Lâle Bağçesi de ,zamanımızda Gülhâne Parkı dışında kalmış olan o kısımda,zamanımızda mevcud olmayan Sinanpaşa Köşkü(İncili Köşk) önünde idi. Has Bağçenin şehir içine açılan iki büyük kapusu daha vardı:Bağçenin kuzey doğusunda,denize yakın bir mevkide “Demir Kapu”,biri de Bağçenin Kuzeyinde “Soğuk Çeşme Kapusu”. Bir üçüncü büyük kapusu da sarayın sarayın Enderun kısmına açılan büyük kapudur; saray bir müze oldukdan sonra hiç açılmamak üzere kapanmışdır,fakat örülüp battal edilmemişdir,saray halkı ağzındaki adı “Hasbağçe Kapusu” idi,Gülhâne Parkının alt tarafında ve Godlar Sütununun arkasında görülen kap...

HAS, HAS BAĞÇE – Osmanlı Pâdişahların dâimî kışlık ikaametgâhı olan İstanbul Sarayının (Sarâyı Cedîde Âmire,Topkapusu Sarayı) saray mensublarına mahsus büyük bağçenin adı,sarayın etrafını fırdolayı çevirmişdi ; meşrutiyetin ilk yıllarında ve Operatör Cemil Paşanın şehireminliği zamanında halkın serbestce gezib dolaşacağı bir park olarak açılmışdır,o günden zamanımıza kadar “Gülhâne Parkı” adı ile anıla gelir.Gülhâne Parkı eski Hasbağçenin yarısından az bir kısmıdır.Eski Has Bağçe,Saray burnundan kıvrılır ve Ahırkapusu,şehrin Bizanslıladan kalmış bir kale kapudur,civarında Fatih Sultan Mahmedin ,saray etrafına çekdirdiği kale duvarındaki Otluk Kpausuna kadar uzanırdı. Sarayın meşhur Lâle Bağçesi de ,zamanımızda Gülhâne Parkı dışında kalmış olan o kısımda,zamanımızda mevcud olmayan Sinanpaşa Köşkü(İncili Köşk) önünde idi. Has Bağçenin şehir içine açılan iki büyük kapusu daha vardı:Bağçenin kuzey doğusunda,denize yakın bir mevkide “Demir Kapu”,biri de Bağçenin Kuzeyinde “Soğuk Çeşme Kapusu”. Bir üçüncü büyük kapusu da sarayın sarayın Enderun kısmına açılan büyük kapudur; saray bir müze oldukdan sonra hiç açılmamak üzere kapanmışdır,fakat örülüp battal edilmemişdir,saray halkı ağzındaki adı “Hasbağçe Kapusu” idi,Gülhâne Parkının alt tarafında ve Godlar Sütununun arkasında görülen kapudur(B.: Gotlar Sütunu,cild 11,sayfa ). Enderunlu zülüflü ağaların Has Bağçede gezinmeye,teneffüse çıkmalarına da yine saray ağzında “Paydos” denilirdi,meselâ İsmail Ağa nerdedir diye sorulduğunda: “Paydosa gitti..” denilirdi. Has Bağçenin muhafaza ve inzibatından Bostancıbaşı Ağa sorumlu idi.Has Bağçenin bakımı ile görevli Bostancılar,bağçıvan ve ırgadlar da onun emrinde Has Bağçe Ocağı efrâdı idiler (Bostancı,Bostancılar Ocağı,Bostancıbaşı Ağa,cild 6,sayfa 2976).