Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hanım Oynaşı, Hanım Oynaşları maddesi
HANIM OYNAŞI , HANIM OYNAŞLARI - “Hanım Oynaşı” ,zamanımızın deyimi ile “Jigolo” (Gigolo) karşılığıdır; başda para,ceb harçlığı,sonra esvab,ayakkabı,iç çamaşırı,kuşak gibi giyim kuşam eşyâsı,daha sonra da parmağına bir kiymetli yüzük ve koynuna bir gümüş veya altın saat gibi maddî bir menfaat karşılığı zengin,dul ve çoğunluk ile de yaşlı fakat gönlü tâze kalmış bir hanımla ,zamanımız tâbiridir,aşk yapan mürâhik oğlanlar,delikanlılar,genc erkekler hakkında kullanılmışdır.
Hanım Oynaşları istisnâsız yalın ayaklı,yarım pabuçlu,mühmel kılıklı bekâr uşakları,esnaf çırakları,bir sanatda çalışan çıraklar,kalfalar,hammal,kayıkcı,fırın uşakları,araba ve beygir sürücüleri,mahalleler arasında dolaşan bozacı,turşucu gibi seyyar satıcılar,asker ocaklarındaki gerib neferler arasından çıkmışlar,seçilmişler,araya giren simsar ve kılavuzlar vâsıtası ile de kandırılıp hanımlara getirilmişlerdir.Bâzan da hanımlar oynaşı olacak genci kendi görmüş,araya bir mahrem adamını koyarak kandırtmış,yalısına yahud konağına getirtmişdir.Ve o mühmel oğlanlar,delikanlılar da hanımına ilk gidişinde mutlakaa bir çarşı hamamına gidip yıkanmış ve aşk yapmaya da,hanımın hamama yolladığı bir boğçadaki güzel iç çamaşırlarını giyinerek gitmişdir.Hanımın delikanlısı ile buluşmasında da çok dikkatli davranılmış,bir döşek ...
⇓ Devamını okuyunuz...
HANIM OYNAŞI , HANIM OYNAŞLARI - “Hanım Oynaşı” ,zamanımızın deyimi ile “Jigolo” (Gigolo) karşılığıdır; başda para,ceb harçlığı,sonra esvab,ayakkabı,iç çamaşırı,kuşak gibi giyim kuşam eşyâsı,daha sonra da parmağına bir kiymetli yüzük ve koynuna bir gümüş veya altın saat gibi maddî bir menfaat karşılığı zengin,dul ve çoğunluk ile de yaşlı fakat gönlü tâze kalmış bir hanımla ,zamanımız tâbiridir,aşk yapan mürâhik oğlanlar,delikanlılar,genc erkekler hakkında kullanılmışdır.
Hanım Oynaşları istisnâsız yalın ayaklı,yarım pabuçlu,mühmel kılıklı bekâr uşakları,esnaf çırakları,bir sanatda çalışan çıraklar,kalfalar,hammal,kayıkcı,fırın uşakları,araba ve beygir sürücüleri,mahalleler arasında dolaşan bozacı,turşucu gibi seyyar satıcılar,asker ocaklarındaki gerib neferler arasından çıkmışlar,seçilmişler,araya giren simsar ve kılavuzlar vâsıtası ile de kandırılıp hanımlara getirilmişlerdir.Bâzan da hanımlar oynaşı olacak genci kendi görmüş,araya bir mahrem adamını koyarak kandırtmış,yalısına yahud konağına getirtmişdir.Ve o mühmel oğlanlar,delikanlılar da hanımına ilk gidişinde mutlakaa bir çarşı hamamına gidip yıkanmış ve aşk yapmaya da,hanımın hamama yolladığı bir boğçadaki güzel iç çamaşırlarını giyinerek gitmişdir.Hanımın delikanlısı ile buluşmasında da çok dikkatli davranılmış,bir döşek muhabbeti bâzan ,kuşkulanmış mahalle halkının ,zâbıtayı da önüne katarak bir baskın rezâleti ile sona ermişdir (B.: Baskın,cild 4,sayfa 2141 ;Dürdâne Hanım,Şamlı,cild 9,sayfa 4828 ;Fuhuş ,cild 11,sayfa 5855).
Eski meddah hikâyelerinden çoğunun konusu,yaşlı veya yaşlıca bir dul hanımın mühmel güzellerden bir delikanlı ile oynaşması teşkil etmişdir. O gencler hakkında da “Fetâ”,“Eşbeh”,“Şehbaz”,“Tâze Oğlan”,“Zeberdest (tuttuğunu yere çalar) Tâze Oğlan”,“Levend”,“Şehlevend”,“Belâ Püskülü”,“Dilâver”,“Yiğit” gibi sıfatlar kullanılmışdır.Ve meddah hikâyelerinde külâhlarından pabuçlarına,Perçem ve kâküllerinden ayaklarında topuklarına,parmaklarına varınca ,bellerinde kuşaklarına,topukları ardından yerde sürünen kuşak uçlarına kadar târif ve tasvir edilmişlerdir.Hattâ bâzan “Güzeller dertli olur,bekârlar bitli olur” sözü hatırlanarak gömlek yakalarında ve yenlerindeki bitlerden bile bahsedilmişdir.
Vefâ semtinde oturan Mısırlı Meşkure Hanım adında bir yosmanın mâcerâlırı üzerine bir hikâyede oynaşları delikanlıların kaç nefer olduğu belli değildir denildikden sonra bir kayıkcı şehbazı avlayıp konağına götürmesi manzum olarak şöyle anlatılıyor :
Çarşı pazar meydan cevelân ider
Bağçakapusunda yalıya iner
Görüb bir kayıkcı civanı şehbaz
Fitne nigâhiyle dolmuşa biner
Kayığa dolmuşdur üç kadar avret
“Neredensin”,“Kim derler” sorulmak âdet
Yosma hanım târif eder semtini
Mânâda kayıkcı eşbehi dâvet
“Vefâda Sinekli Mescidi dolan
“Aşı boyalı ev arkası bostan
“Yatsudan sonra in cin top oynar ”
Nakış aldı gitti Kayıkcı oğlan
“Erim yok efendim gece korkarım
“Emekdar kâhyamız sağırdır yarım
“Tâze uşak yiğit istihdam etmem
“Dedi kodu yapar komşu civarım .
“Azıcık aşımla kaygusuz başım
“Haremde ihtiyar dadı sırdaşım
“Varamam kocaya ortak üstüne
“Akar gözlerimden her gece yaşım..”
Kayıkcı yiğitin çelinir aklı
Der ki “Yerden göğe bu hanım haklı
“Beni dâvet eylediği âşikâr
“Bileğimi sıkdı işmarı saklı..”
Girüb bir hamama yıkanır önce
Bir misli halâvet gelir o gence
Evi bulur koymuş gibi eliyle
Sineklimescid nâm semte gelince
Kayıkcılar kayığa müşteri alırlarken sağ veya sol kollarını uzatırlar,müşteri kayıkcının bileğini turub kayığa binerdi,yosma hanımlar gözlerine kesdirdikleri bir kayıkcı fetânın,işmar olarak,bilekleribi tutarken mânâlıca sıkarlardı.
Ayvansarayda mükellef bir yalıda oturan ve İspirağakızı Esma Hanım ki babası İspir Ağa kıbti olduğundan “Çingene Sultan” diye anılmışdır,bir meddah hikâyesinin kahramanıdır.O da ,hepsi Karadeniz yalısı uşakları olub “Yamak” ismi ile yukarı boğaz kaleleri muhafızlarından Rumelikavağı Kalesinden Temel adında bir genci oynaş olarak yalısına getirtir.Çıplak ayaklı,kara donlu,kara mintanlı Teml yosma hanımla konuşurken şunları söyler:“ Ha ben bey oğullarından güzelim, onların güzellikleri süslü evablarında,beni giydir kuşat,pabuçlarını dama atayım..” .Ertesi sabah Yamak Temel Çingene Sultan tarafından bir beyzâde gibi giydirilir ve laz uşağının tuvaletini,bir arab(Zenci) halayık tarafından nasırlı ayaklarına geçirilen “Güllü Çorablar” tamamlar(B.:Gevherli Hanımsultan,cile ,sayfa ;Boğaz Kaleleri Yamakları,cild 6,sayfa 2909;Marşan'ın Kazları).
Bir hanım tarafından “Dilberânı Mühmelândan bir zeberdest Fetânın saydı” , (avlanması) ve elmaslı hotozuna “Belâ Püskülü” olarak takılması kolay olmamışdır. Bir mahrem çöpçatan bulmak şart olmuşdur.Kılavuzluk işin ide ermeni ayvaz,emekdar kâhya,emekdar bir zenci dadı kadın,ağzı kilidli,mühürlü biri yapmışdır.
Meddah hikâyelerinin çoğunda Hanım,oynaşı olacak genci evvelâ kendisi görür ve seçer :
Evvelâ seçmeli bir gonca gülü
Bir şâhin bakışlı saçı sünbülü
Olacak hanımın sîne bülbülü
Hem dahi başında belâ püskülü
Hediyelerle,paralarla kandırılıp getirilmesi dâimâ uzun,zor iş olarak anlatılmışdır.Oğlan konağa,yalıya dâima gece,yatsıdan sonra alınmışdır.Eger gelmeden önce bir çarşı hamamına girip yakınmamışsa,konakda yalıda selâmlık hamamına sokulmuş,yıkanmışdır.Hanım oynaşını dâimâ bir içki sofrasında kabul etmişdir :
Bir kadeh mey kişinin cülme hicâbın giderir
O bir kadeh içkiye kopuk oğlan kadar hanımda muhtacdır,sonra oynaşı ile rahat konuşur :
Benimle bir gececik câme hâba girmez misin ?
Beni günaha sokup sen sevâba girmez misin?
Bir “İşmar Destanı” vardır,geçen asır başlarında yazılmışdır ve İstanbulda toplum hayatı bakımından çok kiymetli bir vesikadır.Hanım oynaşlığı çağına basdığını kabul etmiş bir kopuk ğlan başına mutlakaa bir çiçek takardı ve o çiçeklerin mânâları vardı.Oynaş seçmeye çıkmış hanım,oğlanın başındaki çiçeğedikket etmeye mecburdu.İşmar Destanında çiçekler şöyle mânâlandırılmışdır :
Gül ise başında “Nazlıyım” demek ,
Yokise altının boşuna emek
Başında Gülün de goncası ise
Muhal ender muhal ele geçirmek..
Takmış külâhına bir sap Sünbülü
Bir tabur yosmadır seven o gülü
Oğlan gelse dahâ câmhâbına
O karılar olur belâ püskülü
Var ise başında bir sap Sünbülü
Ayvazın tenhada bulsun o gülü
Eşik atlamadan çıplak ayağı
Koynunda bil gayri samur kâkülü
Başında kırmızı bir sap Karanfil
Zorba baltasıdır bunu iyi bil
Bir kanlı âfettir yolundan çekil
Çalınır konakda sûri İsrâfil
Geçen asır başlarında son yeniçerilerden Çardak Çorbacısı Galatalı Hüseyin Ağa tarafndan yazılmış olan “İşmar Destanı” (B.:Hüseyin Ağa,Çardak Çorbasıcısı Galatalı ; İşmar Destanı) 45 kıt'alık uzun bir manzumedir ;Hanım Oynaşı mühmel civanların kılık kıyâfet görünüşlerinin de mânâlare olduğundan bahsedilmektedir ;buraya bâzı parçalar almakla yetiniyoruz ;kuşak ucu yerde sürünerek yürürse :
Kuşağın ucu sürünse yerde
Hanımım girme sen benimle derde..
Hanım oynaşlığına karar vermiş toy oğlanlar,o mârifetleri tecrübeli ayakdaşlarından öğrenirlermiş.Meselâ dükkân önüne kendisi ile konuşmaya geldiği anlaşılan ayvaz veya kâhya kılıklı biri geldi mi,eline bir ibrik alır,takunyalı çıplak ayağına bir kaç damla su dökermiş,“az sonra abdeıst alma behânesi ile mescide gideceğim,orada şadırvan başına gel,tenhada konuşalım..” demekmiş.
Bütün esnaf civanları peştemal sarınırlardı :
Peştamal uzun sarsa civelek
Gaayetle kuşkulu ustam var demek..
Külâh etrafına sarılmış yemenilerin,çenberlerin renkleri ,oyaları :
Varsa eger yemeninin oyası
Mânâ verir bezinin de boyası
Ak sâdeyse yok civanın foyası
Sîne bülbülüdür oynaşın hası
Keçe külâh eğmiş samur kaşına
Mor yemeni sarmış şâhin başına
Çapkınım bıçkınım haylaz uşağım
Râzıyım hanımın altmış yaşına
Geçen asır sonlarında yaşamış kalender halk şâri Erzurumlu Âşık İbrahim İstanbulda “Hanım Oynaşlığı” yolunda mühmel civanların çoğunlukla hammallar arasından çıkdığını ,ve hattâ semt semt gedik kâhyalarının,takımındaki yakışıklı genç hammallara kılavuzluk bile yapdıklarını anlatır mâhiyetde bir menzume yazmışdır ; o takdirde kâhyaların,oğlanın yosma hanımdan aldığı hediye ve paradan biir hisse,yosma hanımlardan da ayrıca bir bahşiş kopardıkları muhakkakdır.Âşık İbrahimin manzumesi şudur :
Hammalların Kâhyası,Hammalların Kâhyası
Söyle bakayım kaçdır hammal civanın hası
İçlerinde güzeller çok mudur hem kimlerdir
Hasan Hüseyin Mehmed,Alisi Mustafası.
Aradığın oynaşlar Yosma Hanım haklısın
Hammallardan çıkar ki siler gözünden pası
Sana lâyık şehlevend bir çapkını seçeyim
Dersimin dağlarından kopmuş Kara Abbası
Tam onbeş nefer ???? seçmişimdir uşakdan seçdim sana o şâhı
Kıl kadar kusursuzdur güzellikde arması
Gaayetle iri kıyım döküm eller ayaklar
İnsan suretinde bir kara pelenk kırması
Hele bir serkeşâne merdâne reftârı var
Mest ider hanımını güm güm topuk vurması
Gökden yıldız toplayan bir boyu var oğlanın
Tâbiri mahsusuyla hammalım çam yarması
Hammalların Kâhyası,Hammalların Kâhyası
Aman gönder Abbası,gönder Kara Abbası
Kürd çapkın nazlanırsa gelsin birinden biri
Petürkenin Mehmedi,Alisi ,Mustafası .
Yine Erzurumlu Âşık İbrahimin aynı edâda fakat Kayıkcılar üzerine bir manzumesi daha vardır :
Kayıkcılar Kâhyası,Kayıkcılar Kâhyası
İskelende kaç nefer aşkbaz şahların hası
Yalun ayak baldırı çıplak levendlerinin
Altınbaş gümüştopuk cevâhiri elması
Kara Donlu gömlekli ak kuşaklı serkeşler
Kimi sancak gönderi kimisi çam yarması
Yosma Hanım efendim sana gece oynaşı
Bir uşak gönderdim ki siler gönlünden pası
Demir gülle topuklu o yalı çapkınının
Gaayet ile tatlıdır bâde çakışdırması
Don gömlek kara bezden kendi de kara oğlan
Bin içinde bir tâne Pazar'ın Mustafası
Geçen asır sonlarının kalender şâirlerinden Erzurumlu Yine Âşık İbrahim Hanım Oynaşı olabilmenin şartlarını şöyle anlatıyor :
Onyedi ondokuz olacak yaşı
Olmakçün bir oğlan hanımoynaşı
Kılık kıyfat de hırpânî gerek
Sehbazın aşkbazı bıçkın civelek
El ayak dökümü kıyımı iri
Topuklu pençeli serkeşin biri
Çıplak ayaklarla gönül tahtına
Çıkacak güvenip civan bahtına
Soyun be eşbehim düşünme soyun
Çul çaputdan gayri ne görmüş soyun
Nazlana nazlana öptür ayağı
Erisin yosmanın yürekde yağı
Hanımın dişine ver çakılları
Kart karı oynatsın be akılları
Hele bir yalatsan dökülen terin
Kimse dolduramaz konakda yerin
Zengin,yaşlı ve dul bir hanıma garibandan bir güzel oğlanı oynaşolarak tutması çok masrafa mal olurdu.Hanım kesesi oğlana gönderilen bir hamam boğçası ile açılır idi.İlk muhabbet âleminden sonra çaplak ayaklı mühmel oğlana bir paşa oğlu gibi bakılır,cebi harclıksız bırakılmaz,mesirelere ve sık sık hamama gönderilir,hizmetine de ,sır tutmasını bilen bir iki uşak tahsis edilirdi.Aşağıdaki kıt'alar kalender şâir Âşık Râzinin evrakı metrukesi arasında görülmüşdür , kendisinin değildir,nâzımı tesbit edilemedi :
................
Hanı ince belin lâhuri şalı
Nerde altun saat çifte maşalı
Çekdin mi altına kuzgun küheylan
Gümüş üzengili sırma haşalı
Bindallı hatâî ister anteri
Sırmalı çevreyle silecek teri
Kaç akçeye gelir bilir misin sen
Perçemin kesmeye hünkâr berberi
Gülden nâzik beden o misli melek
Serdin mi eşbehe kuş tüyü döşek
Ayağın yunmaya leğen ibriği
Altun olmasa da gümüşden gerek
Ya efendim düşün bir gez hamamı
Peştamal püskülü inci olmalı
Sırmalı havulular atlas boğçada
Nerde şimşir nâlin sırma tasmalı
Biri soyub giydirecek civanı
Biri de halvetde yunacak anı
Uç uşak gerekdir zîrâ biri de
Kahve şerbet için isterse canı
Ya efendim çayır çemen mesîre
Civanım gidecek elbet bir yere
Nerde yağlı piyâdeyle koçusu
Bir de oynaş gerek peri peykere
Sâzende hânende çengiyle köçek
Gülüp eğlenecek bâde içecek
Felekden kâm alsın demi fırsattır
Hüsnü şebab çağı gelmiş geçecek
Aşağıdaki beyitler de Erzurumlu Âşık İbrahimindir :
Hey diyar garibleri tâze civan uşaklar
Kimi gül goncaları kimi altın başaklar
Uzakdan sesi zâten güzel gelir davulun
Taşı toprağı altın demiş de İstanbulun
Kopmuş gelmiş köyünden başında kavak yeli
Her biri bir diyârın has damgalı güzeli
Çekerken âguuşine sefâlet kimisini
Aşkbaz olanlar ise kurtarır kendisini
Hanım Oynaşı olur yahud sîne bülbülü
Başların tâcı olur ya da belâ püskülü
Bûsi pâyine destur açar râhi ikbâli
Kasem Hüdâya yokdur muhabbetin vebâli
Hey Hanım Oynaşları hey Sîne Bülbülleri
Sünbül koçanı ayak zanbak gibi elleri
Kâkül perçem telinden gülle misal topuğa
Kusur özür bulunmaz çapkın serkeş kopuğa
Hanım Oynaşlığında şartı evvel efendim
Garibaın pelengi olacak şehlevendim
Ya sîne bülbülleri kalenderler baş tâcı
Dilberanı mühmelân ırgad uşak hamlacı
Hey Âşık İbrahim hey at bir nârayi hey hey
Sen yazdın emreyleyen velînîmet Küçükbey
Erzurum hâki vatan İstanbul hubbi vatan
Var mıdır senden başka gönül deşip anlatan
Ey velînimet beyim destur ver bûsi pâye
Bâkisi lâfu güzâf destan masal hikâye
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H16A022
Tema
Folklor
Konular
Hanım oynaşı, Hanım oynaşları, Baskın, Şamlı Dürdane Hanım, Mısırlı Meşkure Hanım, Egyptian Meşkure Hanım, Ayvansaray, İspirağakızı Esma Hanım, İspir Ağa, Çingene Sultan, Rumelikavağı Kalesi, Rumelikavağı Castle, Gevherli Hanımsultan, Boğaz kaleleri yamakları, Marşan'ın kızları, İşmar Destanı, Epopee of İşmar, Galatalı Hüseyin Ağa, Âşık İbrahim
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Han bölümü için yazılmış metin. Mısırlı Meşkûre Hanım'ın maceralarını anlatan bir manzume, meddah hikâyelerinden parçalar, Galatalı Hüseyin Ağa'nın İşmar Destanı, Âşık İbrahim'in beyitleri ve Âşık Râzî'nin evrakı metrukesinde yer alan kıt'alar alıntılanmıştır.
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Baskı notları belirtilmiştir. Düzeltmeler tükenmez kalemle yazılmıştır. Metinlerin ve beyitlerin bir kısmı kâğıda yapıştırılmıştır.
Bakınız Notu
Baskın, cild 4, sayfa 2141; Dürdâne Hanım (Şamlı), cild 9, sayfa 4828; Fuhuş, cild 11, sayfa 5855; Hüseyin Ağa (Çardak Çorbacısı Galatalı); İşmar Destanı; Gevherli Hanımsultan, Boğaz Kaleleri Yamakları, cild 6, sayfa 2909; Marşan'ın Kazları
Bibliyografya Notu
Mısırlı Meşkûre Hanım; Meddah hikayeleri; Galatalı Hüseyin Ağa, "İşmar Destanı"; Erzurumlu Âşık İbrahim; Üsküdarlı Âşık Râzi, "Evrâk-ı Metrûke"
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.