HÂMİDE HÂTUN (Ebekızı) – Onyedinci Yüzyıl ortalarında Sultan İbrahimin haremdeki gözdelerinden Şeketpâre Kadının mahrem dostu bir saray dalkavuğu, pek tatlı masallar anlatması ile meşhurdu,o yoldan pâdişahın aşırı teveccühünü kazanmışdı,hattâ Sultan İbrahimin Samur ve Anbere karşı düşkünlüğü Hâmide Hâtundan dinlediği bir masaldan sonra başlamışdı.Şekerpârenin Kösem Vâlide Sultanın hışmına uğrayarak saraydan çıkarılmasında ve Sudanda İbrime sürülmesinde,Şekerpârenin konağında bulunan Hâmide Hâtun hakkında da aynı yolda bir ferman çıkmışdı. 3 cemaziyelevvel 1058 (26 Haziran 1648) bir perşenbe günü Şekerpâreyi menfâsına götürmek üzere gelen mübâşirler Hâmide Hâtunu da istediklerinde,Ebekızının fedâkâr bir “Hâmide Hâtun benim..” diyerek kendisini hanımının uğruna fedâ etmiş ve Şekerpâre ile birlikde bir kayığa bindirilerek İbrime götürülmek üzere Üsküdara geçirilmişdi,mübâşirler gidince Hâmide Hâtun da kaçıp gizlenmeişdi ;1650 de Kösem Sultanın idamından bir müddet sonra meydana çıkdı ve kendisini kurtaran câriyesinin fedâkârlığı İstanbulda dillere destan oldu,“câriye âlemde bir nam koydu”,muhtemeldir ki hanımı tarafından İbrimden de kurtarılarak İstanbula getirilmiş olsun.Devrin ileri gelenlerinden Hasan Paşanın zevcesi olan Ebekızı Hâmide Hâtunun hayatı hakkında başka kayde rastla...

HÂMİDE HÂTUN (Ebekızı) – Onyedinci Yüzyıl ortalarında Sultan İbrahimin haremdeki gözdelerinden Şeketpâre Kadının mahrem dostu bir saray dalkavuğu, pek tatlı masallar anlatması ile meşhurdu,o yoldan pâdişahın aşırı teveccühünü kazanmışdı,hattâ Sultan İbrahimin Samur ve Anbere karşı düşkünlüğü Hâmide Hâtundan dinlediği bir masaldan sonra başlamışdı.Şekerpârenin Kösem Vâlide Sultanın hışmına uğrayarak saraydan çıkarılmasında ve Sudanda İbrime sürülmesinde,Şekerpârenin konağında bulunan Hâmide Hâtun hakkında da aynı yolda bir ferman çıkmışdı. 3 cemaziyelevvel 1058 (26 Haziran 1648) bir perşenbe günü Şekerpâreyi menfâsına götürmek üzere gelen mübâşirler Hâmide Hâtunu da istediklerinde,Ebekızının fedâkâr bir “Hâmide Hâtun benim..” diyerek kendisini hanımının uğruna fedâ etmiş ve Şekerpâre ile birlikde bir kayığa bindirilerek İbrime götürülmek üzere Üsküdara geçirilmişdi,mübâşirler gidince Hâmide Hâtun da kaçıp gizlenmeişdi ;1650 de Kösem Sultanın idamından bir müddet sonra meydana çıkdı ve kendisini kurtaran câriyesinin fedâkârlığı İstanbulda dillere destan oldu,“câriye âlemde bir nam koydu”,muhtemeldir ki hanımı tarafından İbrimden de kurtarılarak İstanbula getirilmiş olsun.Devrin ileri gelenlerinden Hasan Paşanın zevcesi olan Ebekızı Hâmide Hâtunun hayatı hakkında başka kayde rastlanmadı (B.:İbrahim,Sultan ;Kösem Mehpeyker Sultan ;Şekerpâre Kadın). Bibl.: Naimâ,IV.