Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hamdullah Efendi (Amasyalı Şeyh) maddesi
HAMDULLAH EFENDİ (Amasyalı Şeyh) – Onbeşinci Yüzyıl sonları ile Onaltıncı Yüzyıl başında yaşamış ünlü hattat,türk yazı sanatının kutublarından sayılan büyük üstad,kendisi için “Kıbletül Küttâb ve Kidvetül Hattat” Ehli Hat” (Kâtiblerin Kıblesi ve Hattatların İmamı ) denilir ;hattatlar arasında kendisinie âdetâ kerâmet atfedilerek “Hamdullah Agâh” diye de anılır ; hicrî 840 (M.1436-1437) de Amasyada doğdu,Amasyada yerleşmiş Buhâralı Mustafa Dede adında fakir bir dervişin oğluydu.
O zamanlar Amasya,veliahd şehzâdelerin vâlilik yapdıkları bir şehirdi,Anadoluda bir ilim ve sanat merkezi idi,yazıyı da oradan sülüs ve nesih yazıyı da orada Maraşlı Hayreddin adında bir sanatkârdan öğrenmişdi.
Yüzü güzel,sözm sohbeti tatlı,zarif adamdı,İkinci Sultan Bayazıdın has nedimlerinden olmuşdu,Sultan Bayazıd ile onun şehzâdeliğinde Amasyada tanışmışdı ,ki kendisi de o zamanlar haşarıcı bir genc imiş.Bu tanışma üzerine Müstakimzâde Süleyman Sadeddin Efendi Tuhfei Hattâtin isimli meşhur eserinde şu şirin fıkrayı kaydeder :
Sultan Bayezid av meraklısı ide ve gaayet güzel tazıları vardı. Amasyalı bir sipahi de bir tazı beslemişdi ve bir gün hayvanı alarak Şeyh Hamdullahın babası Şeyh Mustafaya gitmiş, bir okka et hediye ederek “Tazım şehzadenin tazılarını geçerek tavşanı yakalasın” ricasıyla hayvana...
⇓ Devamını okuyunuz...
HAMDULLAH EFENDİ (Amasyalı Şeyh) – Onbeşinci Yüzyıl sonları ile Onaltıncı Yüzyıl başında yaşamış ünlü hattat,türk yazı sanatının kutublarından sayılan büyük üstad,kendisi için “Kıbletül Küttâb ve Kidvetül Hattat” Ehli Hat” (Kâtiblerin Kıblesi ve Hattatların İmamı ) denilir ;hattatlar arasında kendisinie âdetâ kerâmet atfedilerek “Hamdullah Agâh” diye de anılır ; hicrî 840 (M.1436-1437) de Amasyada doğdu,Amasyada yerleşmiş Buhâralı Mustafa Dede adında fakir bir dervişin oğluydu.
O zamanlar Amasya,veliahd şehzâdelerin vâlilik yapdıkları bir şehirdi,Anadoluda bir ilim ve sanat merkezi idi,yazıyı da oradan sülüs ve nesih yazıyı da orada Maraşlı Hayreddin adında bir sanatkârdan öğrenmişdi.
Yüzü güzel,sözm sohbeti tatlı,zarif adamdı,İkinci Sultan Bayazıdın has nedimlerinden olmuşdu,Sultan Bayazıd ile onun şehzâdeliğinde Amasyada tanışmışdı ,ki kendisi de o zamanlar haşarıcı bir genc imiş.Bu tanışma üzerine Müstakimzâde Süleyman Sadeddin Efendi Tuhfei Hattâtin isimli meşhur eserinde şu şirin fıkrayı kaydeder :
Sultan Bayezid av meraklısı ide ve gaayet güzel tazıları vardı. Amasyalı bir sipahi de bir tazı beslemişdi ve bir gün hayvanı alarak Şeyh Hamdullahın babası Şeyh Mustafaya gitmiş, bir okka et hediye ederek “Tazım şehzadenin tazılarını geçerek tavşanı yakalasın” ricasıyla hayvana bir muska isteyecek olmuşdu. Şeyh Mustafayaı bulamayınca çok üzülmüş, Hamdullah:
– Üzülme ağa!.. muska yazmağa ben de mezunum!..
Diyerek eti almış, bir kâğıt parçası üzerine bir şeyler yazarak bükmüş, katlamış, muşambaya sarmış ve sipahiye vermişdi. Adam da muskayı tazısının boynuna takmış, ve garip şey, birkaç gün sonra avda sipahinin tazısı şehzadenin tazılarını geçerek tavşanı yakalamışdı. Sultan Bayezit hayvanı merak etmiş:
– Getirin şu tazıyı bana!.. demiş.
Getirmişler, boynundaki muskayı görünce sahibinden ne olduğunu sormuş ve bir okka ete yazdırılmış tavşan tutma muskası olduğunu öğrenmişdi.
Muska açılmış ve içinden çıkan kâğıdda Şeyh Hamdullahın şu kıt'ası okunmuş,aslaa yüz kızartmayan kıt'a müstehcen değildir :
Tamah ettim etine
Muska yazdım itine
Tazı geçsin geçmesin
Kuyruğu sâhibin götüne
İşte ondan sonradır ki Şeyh Hamdullah Sultan Bayazıdın has nedimlerinden biri olmuş,ve şehzâdenin 1481 de osmanlı tahtına oturmasından az sonra,pâdişahın ısrarla daveti üzerine 45 yaşlarında iken İstanbula gelerek yerleşmişdir.Evi Kadıasker Hamamı semtinde idi,fakat pâdişah tarafından kendisine sarayda bir daire tahsis edilmiş,zamanlarının çoğu sarayda geçmişdir.
Evvelâ Zeyniye tarikatı şeyhlerinden Sarıkadızâde Mustafa Efendiye intisab etmiş,onun ölümünden sonra da büyük nakşî şeyhlerinden Seyyid Ahmed Buhâriye biat etmiş,Nakşibendi tarîkatına girmişdi.
Büyük hattat,nedim ve meclis adamı hüviyetinin yanında sporculuğu da vardır;İstanbula,denize 45 yaşında geldiği halde o kadar güzel yüzme öğrenmişdi ki,denizin içinde yüzerek bağdaş kurub oturur,bir kayıkdan verilen kâğıd kalemle o vaziyetde yazı yazardı.Kemankeşliğe merak etmişdi ve Sultan Bayazıd tarafından Ok Meydanındaki Tîrendazlar,Kemankeşler Tekkesine şeyh tâyin edilmişdi.Tekkede kaldığı günler içinde yazdığı yazılara imzâsını koyarken “fi Meydânı Tîr” (Ok Meydanında) kaydını koyardı.
Türk yazı sanatında “Şeyhâne Yazı” denilen yeni bir çığır açmışdı, hattatlar onun açdığ ıyolda,tarzda yazı yazar oldular.Güzel yazı yazan Sultan Bayazıd da o sanatı Şeyh Hamdullahdan öğrenmişdi.O pâdişahın ölümüne kadar İstanbulda en geniş bir refah içinde yaşadı.
1512 de Yavuz Sultan Selimin babası Sultan Bayazıda asker kuvveti ile pâdişahlıkdan ferâgat ettirdiği gün Şey Hamdullah sarayda idi. Sultan Bayazıdın has nedimi ve mahremi bilindiği için hayatından korkdu. Bir yolunu bularak Üsküdara kaçdı,Alemdağı taraflarında bir yerde gizlendi ve Sultan Selimin pâdişahlığı boyunca (1512-1520) meydana çıkmadı.1520 de Kanuni Sultan Süleyman pâdişah olunca Istanbula gelerek yeni genc pâdişahı ziyaret etti,fevkaalâde hürmetle Kabul edildi ve Sultan Süleyman kendisinden bir mushafı şerfi yazmasını recâ etti,çokyaşlı olduğunu ve mushafı şerif yazmaya cesâret edemeyeceğini söyleyerek özür diledi,ve az sonra,aynı yıl içinde 84-85 yaşlarında iken vefat etti. Üsküdarda Karaca Ahmed Sultan türbesi karşısında defnedildi.
Eski hattatlar arasında âdetâ evliyalığına inanılmışdı.Yazıya başlayacak olan bir genc iki kamış kalem alır,birini sülüs yazı,birini de nesih yazı için kesdikden sonra bir kâğıda sarar ve bir cuma günü şeyhin kabrini ziyâret ederek o iki kalemi kabrinin toprağına gömer,ertesi cuma da gelip gömdüğü yerden alır, günlük meşklerine mutlaka o kalemlerden biri ile başlayıp iki üç satır yazardı,ve artık o kalemleri ömrünün sonuna kadar saklardı.Kısa zamanda yazı öğrenildiğine inanılırdı.
47 aded büyük küçük kıt’ada Mushafı şerif,bine yakın sure cüzü’leri ve 1 Meşâriki şerif yazmışdır.Bayazıd Camiinin mihrabı üstünde,kubbesinde ve orta kapusu üstündeki yazılar onun şah eser yâdigârlarıdır.Sultanahmeddeki Firuzağa Camii ile Davudpaşa Camiinin kapuları üstündeki yazıları da o yazmışdır.Edirnekapusu üstündeki Kelimei Tevhid de onun eseridir.
Oğlu Mustafa Dede ile damadı Şükrullah Halîfe de namlı hattatlardandır.
Bibl.: Mustafa Âli,Menâkibi Hünerveran ;Müstakimzâde,Tuhfeti Hattâtin ;Uğur Derman,makaale,Hayat Mecmuası.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H14A014
Tema
Kişi
Konular
Hamdullah Efendi (Amasyalı Şeyh), Amasyalı Şeyh Hamdullah Efendi, Hattat, Calligraphist, Hamdullah Agah, Buharalı Mustafa Dede, Maraşlı Hayreddin, Bayezid II (Sultan), Müstakimzâde Süleyman Sadeddin Efendi, Kadıasker Hamamı, Kadıasker Hammam, Kadıasker Bathhouse, Zeyniye Tarikatı, Zeyniye Religious Order, Sarıkadızâde Mustafa Efendi, Seyyid Ahmed Buhari, Nakşibendi Tarikatı, Nakşibendi Religious Order, Kemankeşler Tekkesi, Kemankeşler Dervish Lodge, Selim I (Sultan), Üsküdar, Alemdağ, Süleyman I (Sultan), Karaca Ahmed Sultan Türbesi, Karaca Ahmed Sultan Tomb, Bayezid Camii, Bayezid Mosque, Sultanahmet, Firuz Ağa Camii, Firuz Agha Mosque, Davud Paşa Camii, Davud Pasha Mosque, Edirnekapı, Mustafa Dede, Şükrullah Halife
Tür
Belge
Biçim
Baskı, Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Hamam-Hamiyet bölümü için yazılmış metin
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Fıkranın yer aldığı kupür belgeye yapıştırılmış ve üzerindeki düzeltmeler tükenmez kalemle yazılmıştır.
Bibliyografya Notu
Mustafa Âlî, "Menâkib-i Hünerveran"; Müstakimzâde, "Tuhfe-i Hattâtîn"; Uğur Derman, Makale, Hayat Mecmuası
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.