HALÎMÎ ÇELEBİ - Onaltıncı Yüzyıl şâirlerinden ve Yavuz Sultan Selimin pek makbul müsâhibi,geniş ansiklopedik bilgisi ile de tanınmışdı.Kastamonulu Lâtîfî şöylece anlatıyor : “Kasramonuludur,ulemâ tâifesindendir.Görgüsünü bilgisini arttırmak için İrana gitti,hayli zaman kalarak çok çalışdı,bir nice müddet de Mekkede kaldı ve oranın ünlü bir kutbundan el alıp sıla için Kastamonuya geldiğinde Yavuz Sultan Selim Trabzon vâlisi bulunuyordu.Sohbet için içi dışı mâmur ve her hususda müsâhib olmaya lâyık birini arattığında bu Halîmî Çelebiden bahsettiler,bir kaç defa Kastamonuya mektub yazıp dâvet etti,ve güçlükle Trabzona getirtti,şehzâdeye hoca oldu. Sultan Selim pâdişah olunca kadir ve itibârı arttı;pâdişâhın mizâcına girmiş,meşrebi meşrebine alışmış,yıldızı yıldızı ile barışmışdı.Her yerde hemdemi,gamküsârı idi,İran ve Mısır seferlerine de beraberinde gitti geldi.İsimleri arasında da bir ülfet ve münâsebet vardı,devrin şâirlerinden biri onlar hakkında bu beyiti söylemişdir : Ol pâdişah ki ismi şerîfi Selîm ola Lâyık budur müsâhibi onun Halîm ola “Ayan ve erkân evine gelirler,bütün vüzerâ ve ümerâ işleri oldukda ona baş vurur sığınırlardı,o da pâdişaha arz ederdi.O kadar zarif ve her şeyi iyiye yoran kişi idi ki nüfuzunu çekemeyen düşmanlarını bile utandırırdı.Bilmediği fen yokdu,ar...

HALÎMÎ ÇELEBİ - Onaltıncı Yüzyıl şâirlerinden ve Yavuz Sultan Selimin pek makbul müsâhibi,geniş ansiklopedik bilgisi ile de tanınmışdı.Kastamonulu Lâtîfî şöylece anlatıyor : “Kasramonuludur,ulemâ tâifesindendir.Görgüsünü bilgisini arttırmak için İrana gitti,hayli zaman kalarak çok çalışdı,bir nice müddet de Mekkede kaldı ve oranın ünlü bir kutbundan el alıp sıla için Kastamonuya geldiğinde Yavuz Sultan Selim Trabzon vâlisi bulunuyordu.Sohbet için içi dışı mâmur ve her hususda müsâhib olmaya lâyık birini arattığında bu Halîmî Çelebiden bahsettiler,bir kaç defa Kastamonuya mektub yazıp dâvet etti,ve güçlükle Trabzona getirtti,şehzâdeye hoca oldu. Sultan Selim pâdişah olunca kadir ve itibârı arttı;pâdişâhın mizâcına girmiş,meşrebi meşrebine alışmış,yıldızı yıldızı ile barışmışdı.Her yerde hemdemi,gamküsârı idi,İran ve Mısır seferlerine de beraberinde gitti geldi.İsimleri arasında da bir ülfet ve münâsebet vardı,devrin şâirlerinden biri onlar hakkında bu beyiti söylemişdir : Ol pâdişah ki ismi şerîfi Selîm ola Lâyık budur müsâhibi onun Halîm ola “Ayan ve erkân evine gelirler,bütün vüzerâ ve ümerâ işleri oldukda ona baş vurur sığınırlardı,o da pâdişaha arz ederdi.O kadar zarif ve her şeyi iyiye yoran kişi idi ki nüfuzunu çekemeyen düşmanlarını bile utandırırdı.Bilmediği fen yokdu,arabca ve farsca dillerinde ise her müşkili,maammâyı çözerdi.Şiir ile de meşgul olmuşdur,fakat yazdıklarını gizli tuttuğu için zamanında şâirlikle tanınmamışdı”. Halîmî Çelebinin şu iki beyitini Lâtîfî Tezkiresinden alıyoruz : Elime girmiş idi lutfile ol zülfi dütâ Sanki destimde idi memleketi Çîn ü Hatâ * Ol mihri ruh ki halkı yakan hüsni tâbıdır Kerm olmasun mu yer yüzünün âfitâbıdır H.A.AYRAL