HALİM ÇOCUK – 1937 de babasının kaatili İlyas adında bir adamı Galata rıhtımında gün ortasında yüzlerce kişinin gözleri önünde tabancı ile vurarak öldürmüş o tarihde 15 yaşında müntakim bir çocuk ; cinâyet büyük bir heyecan uyandırmış,ve kılığı kıyâfeti perişan fakat haârikulâde bir yüz güzelliğine sâhib olan Halim,sorgu hâkimliğinde şunları anlatmışdır ki,günlük geçim hayatında İstanbulda dat gelirli âilelerin iç yüzünü gösterme bakımından çok hazindir : “Babamın bir kasaba 60 kuruş(!)kuruş borcu vardı,İlyas da babama kefil olmuşdu;babam 60 kuruş ayırıp o borcu ödeyemedi,onun ve benim kazancımız ancak günlük nafakamıza bile yetmiyordu,yarı aç yarı tok yaşıyoruz.Kefil olan İlyas babama hakaaret etti,beni kasdederek öyle ağır bir şey söyledi ki hemen kavga çıkdı,babam onu tepelerdi ama İlyas babamı vurdu ve kaçdı.Tutulduğunu ve İstanbula getirileceğini öğrendim.Tabancayı nerede bulduğumu kafamı kesseniz söylemem,o tabancı için en büyük fedâkârlığı yaptım ve o günden sonra her gün rıhtıma giderek babamın kaatilinin gerilmesini bekledim.Dün sabah da rıhtıma gitmişdim ki İlyasın jandarmalar arasında vapurdan çıkdığını gördüm,kalabalığın arasından sıyrılarak karşısına çıkdım,ve ateş ettim,ortalık öyle bir karışdı ki kaçabilirdim de,kaçmadım,onu vurduğum anda,babama güzel bir oğlun var...

HALİM ÇOCUK – 1937 de babasının kaatili İlyas adında bir adamı Galata rıhtımında gün ortasında yüzlerce kişinin gözleri önünde tabancı ile vurarak öldürmüş o tarihde 15 yaşında müntakim bir çocuk ; cinâyet büyük bir heyecan uyandırmış,ve kılığı kıyâfeti perişan fakat haârikulâde bir yüz güzelliğine sâhib olan Halim,sorgu hâkimliğinde şunları anlatmışdır ki,günlük geçim hayatında İstanbulda dat gelirli âilelerin iç yüzünü gösterme bakımından çok hazindir : “Babamın bir kasaba 60 kuruş(!)kuruş borcu vardı,İlyas da babama kefil olmuşdu;babam 60 kuruş ayırıp o borcu ödeyemedi,onun ve benim kazancımız ancak günlük nafakamıza bile yetmiyordu,yarı aç yarı tok yaşıyoruz.Kefil olan İlyas babama hakaaret etti,beni kasdederek öyle ağır bir şey söyledi ki hemen kavga çıkdı,babam onu tepelerdi ama İlyas babamı vurdu ve kaçdı.Tutulduğunu ve İstanbula getirileceğini öğrendim.Tabancayı nerede bulduğumu kafamı kesseniz söylemem,o tabancı için en büyük fedâkârlığı yaptım ve o günden sonra her gün rıhtıma giderek babamın kaatilinin gerilmesini bekledim.Dün sabah da rıhtıma gitmişdim ki İlyasın jandarmalar arasında vapurdan çıkdığını gördüm,kalabalığın arasından sıyrılarak karşısına çıkdım,ve ateş ettim,ortalık öyle bir karışdı ki kaçabilirdim de,kaçmadım,onu vurduğum anda,babama güzel bir oğlun var diyen sesi kulaklarımda idi.Elimde bir ateş gibi duran tabancayı bulma yolunu da bana o söz öğretmişdi..”. Bürhaneddin OLKER