Geçen asır sonlarının namlı hattatlarındandır; müstesna güzelleriyle meşhur Sakız rumlarından olup küçük yaşta köle olarak İstanbula getirilmiş, Serasker Mehmed Husrev Paşaya satılmış, nufus kütüğüne doğum tarihi 1814 (H. 1230), doğum yeri İstanbul, babasının adı da Abdullah olarak kaydedilmiştir. Yüz melâhati ile paşanın alâkasını celb ederek tahsil ve terbiyesine itina edilmiş, Seraskerlik dairesindeki zabitlerden seçilmiş muallimlerden Arabca, Farsca, matematik tahsil etmiş, ayrıca yazıya da çalışarak sülüs, celî, nesih, divânî, tâlik ve rik’a dan icâzet almıştır. 1831 de on yedi yaşında iken paşanın hususî kâtibi olmuş, o sıralarda teşkil edilen sıbyan alayı çocuklariyle tabur kâtiplerine yazı muallimi tayin edilmiş, 1831 de velinimeti Husrev Paşa sadrazam olunca Abdülfettah Efendi de maaşsız olarak sadaret kalemine girmiştir. 1845 de maaşa geçmiş, bu suretle başlayan memuriyet hayatında doğruluğu ve çalışkanlığı ile temayüz ederek Sivas, Amasya, Aydın Evkaf müdürlüklerinde Kastamonu vali vekilliğinde, Selânik vilâyet meclisi reisliğinde bulunmuş, 1857 de de Maliye Nezaretine bağlı İmparatorluk darbhanesine “Ser sikkeken” tayin edilmiştir. O devre göre refah temin eden 75 atın maaşla bu vazifede yıllarca kalmış ve 1896 da Vaniköyündeki yalısında vefat etmiştir. Daha evvel, 18...

Geçen asır sonlarının namlı hattatlarındandır; müstesna güzelleriyle meşhur Sakız rumlarından olup küçük yaşta köle olarak İstanbula getirilmiş, Serasker Mehmed Husrev Paşaya satılmış, nufus kütüğüne doğum tarihi 1814 (H. 1230), doğum yeri İstanbul, babasının adı da Abdullah olarak kaydedilmiştir. Yüz melâhati ile paşanın alâkasını celb ederek tahsil ve terbiyesine itina edilmiş, Seraskerlik dairesindeki zabitlerden seçilmiş muallimlerden Arabca, Farsca, matematik tahsil etmiş, ayrıca yazıya da çalışarak sülüs, celî, nesih, divânî, tâlik ve rik’a dan icâzet almıştır. 1831 de on yedi yaşında iken paşanın hususî kâtibi olmuş, o sıralarda teşkil edilen sıbyan alayı çocuklariyle tabur kâtiplerine yazı muallimi tayin edilmiş, 1831 de velinimeti Husrev Paşa sadrazam olunca Abdülfettah Efendi de maaşsız olarak sadaret kalemine girmiştir. 1845 de maaşa geçmiş, bu suretle başlayan memuriyet hayatında doğruluğu ve çalışkanlığı ile temayüz ederek Sivas, Amasya, Aydın Evkaf müdürlüklerinde Kastamonu vali vekilliğinde, Selânik vilâyet meclisi reisliğinde bulunmuş, 1857 de de Maliye Nezaretine bağlı İmparatorluk darbhanesine “Ser sikkeken” tayin edilmiştir. O devre göre refah temin eden 75 atın maaşla bu vazifede yıllarca kalmış ve 1896 da Vaniköyündeki yalısında vefat etmiştir. Daha evvel, 1855 de basılan kâğıt paraların yazılarını da yazarak kalıplarını hak etmişti; vaknanüvislerin “Küçük kıyamet”, Keçecizade Fuad Paşanın da “Osmanlı tarihinin dibâcesi mahvoldu” dediği büyük Bursa zelzelesinden sonra da bu belde de harab olmuş tarihî âbidelerin yazılarının ihyasına memur edilmiş, bu arada kendisinin icad ettiği “Büyük kalem” ile Ulu Cami’deki celî ve tâ’likleri yazmıştır. Kendisinden daha tatlı ve kudretli hükme sahib hattatları daima kıskandığı söylenir; Abdülmecid zamanında Haremi şerif’deki binaların kitabelerini yazma müsabakasında padişah tarafından çok genç bir hattat, Abdullah Zühdi Efendi beğenilip seçilince; “ben varken bu işe bir çocuk memur edilir” demişti. (B.: Abdullah Zühdi Efendi). Bibl. : M. K. İnal, Son hattatlar. Abdülleftah Efendi (Resim: H. Çizer) Abdülleftah Efendinin yazılarından (M.K.İnal, Son hattatlar; Babaaüddin koleksiyonu)