Onsekizinci asrın Melâmî Şeyhlerinden ve hattat; İstanbulda doğdu, medrese tahsilini gördükten sonra ilmiyede İstanbul kadılığına kadar yükseldi; fakat pek kısa bir zaman sonra istifa ederek Eyyub Sultan civarında yaptırttığı dergâhına kapandı. Ta’lik yazıyı Abdülbaki Ârif Efendiden öğrenmişti. Şehid Ali Paşaya intisap etmiş, Paşanın Mora muharebelerile Varadin muharebesinde bulunmuş, Sadrâzamın bu sonuncu muharebede şehid olması üzerine sürgüne gönderilmiş, pek çok eza ve cefa çekmiş, başından geçenleri de “Sergüzeşt” adını verdiği bir mecmuada tafsilâtile nakletmiştir. “Menakibi Melâmiyyei Bayramiye” adile kıymetli bir eserin de müellifi bulunan Lâ’lizade Abdülbaki Efendi 1746 (1159 H.) da öldü. Cenaze namazını kılanlar arasında bulunan Müstakimzâde Süleyman Sadeddin Efendinin zihnine namaz esnasında: Gülşeni Cennete gülbün ola Lâ’lizade Mısraı gelmiş, selâm verdikten sonra hesapladığında ölümüne tarih düştüğünü görmüştü. Dergâhının yanında bulunan türbesinin pençeresi üzerinde Efendinin kendi celi yazısile olan iki tarih beyiti ise 1740 (1153 H.) yılına işaret eder, ki Müstakîmzade, bunların, bu namlı Şeyhin İstanbulu terkederek dergâhına kapandığı sıralarda söylenmiş ve bilâhare yanlışlıkla kabrinin penceresi üzerine konulmuş olduğunu kaydediyor; beyitlerden biri şudur: Di...

Onsekizinci asrın Melâmî Şeyhlerinden ve hattat; İstanbulda doğdu, medrese tahsilini gördükten sonra ilmiyede İstanbul kadılığına kadar yükseldi; fakat pek kısa bir zaman sonra istifa ederek Eyyub Sultan civarında yaptırttığı dergâhına kapandı. Ta’lik yazıyı Abdülbaki Ârif Efendiden öğrenmişti. Şehid Ali Paşaya intisap etmiş, Paşanın Mora muharebelerile Varadin muharebesinde bulunmuş, Sadrâzamın bu sonuncu muharebede şehid olması üzerine sürgüne gönderilmiş, pek çok eza ve cefa çekmiş, başından geçenleri de “Sergüzeşt” adını verdiği bir mecmuada tafsilâtile nakletmiştir. “Menakibi Melâmiyyei Bayramiye” adile kıymetli bir eserin de müellifi bulunan Lâ’lizade Abdülbaki Efendi 1746 (1159 H.) da öldü. Cenaze namazını kılanlar arasında bulunan Müstakimzâde Süleyman Sadeddin Efendinin zihnine namaz esnasında: Gülşeni Cennete gülbün ola Lâ’lizade Mısraı gelmiş, selâm verdikten sonra hesapladığında ölümüne tarih düştüğünü görmüştü. Dergâhının yanında bulunan türbesinin pençeresi üzerinde Efendinin kendi celi yazısile olan iki tarih beyiti ise 1740 (1153 H.) yılına işaret eder, ki Müstakîmzade, bunların, bu namlı Şeyhin İstanbulu terkederek dergâhına kapandığı sıralarda söylenmiş ve bilâhare yanlışlıkla kabrinin penceresi üzerine konulmuş olduğunu kaydediyor; beyitlerden biri şudur: Dirler erbabı muhabbet naklimin tarihini Lâ’lizade Seyyid Abdülaki girdi Cennete Buradaki Cennetten kasd, dergâhları imiş. Bibl. : Müstakimzade, Tuhfei hattâtin.