Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Mustafa (Çıplak) maddesi
MUSTAFA (Çıplak) - Sultan Abdülaziz devri ile İkinci Sultan Abdülhamid zamanının ilk yıllarında, 1865-1880 arasında İstanbulun şöhretlerinden bir meczub ; büyük şehirde yıllarca anadoğman, üzerinde bir incir yaprağı dahi bulunmadan çırılçıplak dolaşmışdır ; cezbesi edeb ve hayâ kaygılarını örtmüş , Köprünün beri tarafında , nefsi İstanbulda hiç kimse tarafından incitilmemişdir ; bilâkis üstünden halk şefkat ve himâyesi eksik olmamışdır. Ahmet Rasim “ Muharrir bu ya!” isimli eserinde “ Açık, çıplak meselesi ” başlıklı makalede Çıplak Mustafa hakkında şunları yazıyor :
“...elli ellibeş sene evvel (eserin yayın tarihi 1926 olduğuna göre 1875-1876) İstanbulda biri vardı ki Çıplak Mustafa namı ile şöhret almışdı.Hem nasıl şöhret ! Kime Deli Mustafa demez,bilâkis herkes Veli Mustafa der idi.Çocukluğum da Çıplak Mustafayı çok görmüşümdür.O zamanın koşu sporlarının en birincisi at,araba,tulumba,davul arkasından gitmek,selâmlığa giden taburlardan birinin mızıka takımının hizâsını kaybetmemek üzere yürümek,esiralmaca denilen oyunda yakalanmamak yahud yakalamak için tabanlara kuvvet koşmak,yandan çarklı Şirketi Hayriye vapurları taklidi yapacağım diye elleri çark itihaz ederek ağızla düdük öttürerek cami avlularını dört dönmek,bir de bu Çıplak Mustafanın ardı sıra seğirtmekdi.Mustafa homurd...
⇓ Devamını okuyunuz...
MUSTAFA (Çıplak) - Sultan Abdülaziz devri ile İkinci Sultan Abdülhamid zamanının ilk yıllarında, 1865-1880 arasında İstanbulun şöhretlerinden bir meczub ; büyük şehirde yıllarca anadoğman, üzerinde bir incir yaprağı dahi bulunmadan çırılçıplak dolaşmışdır ; cezbesi edeb ve hayâ kaygılarını örtmüş , Köprünün beri tarafında , nefsi İstanbulda hiç kimse tarafından incitilmemişdir ; bilâkis üstünden halk şefkat ve himâyesi eksik olmamışdır. Ahmet Rasim “ Muharrir bu ya!” isimli eserinde “ Açık, çıplak meselesi ” başlıklı makalede Çıplak Mustafa hakkında şunları yazıyor :
“...elli ellibeş sene evvel (eserin yayın tarihi 1926 olduğuna göre 1875-1876) İstanbulda biri vardı ki Çıplak Mustafa namı ile şöhret almışdı.Hem nasıl şöhret ! Kime Deli Mustafa demez,bilâkis herkes Veli Mustafa der idi.Çocukluğum da Çıplak Mustafayı çok görmüşümdür.O zamanın koşu sporlarının en birincisi at,araba,tulumba,davul arkasından gitmek,selâmlığa giden taburlardan birinin mızıka takımının hizâsını kaybetmemek üzere yürümek,esiralmaca denilen oyunda yakalanmamak yahud yakalamak için tabanlara kuvvet koşmak,yandan çarklı Şirketi Hayriye vapurları taklidi yapacağım diye elleri çark itihaz ederek ağızla düdük öttürerek cami avlularını dört dönmek,bir de bu Çıplak Mustafanın ardı sıra seğirtmekdi.Mustafa homurdana homurdana koşar,biz koşardık...
“ Hatırımda kaldığına göre Mustafanın vücudu mülâhhamca kıllı,kırpık saçlı,yüzü koşmadan kırmızı,çenber siyah sakallıydı.Sözleri anlaşılmaz derecede karışık,bakdıkca gözlerinin akı dönerdi.Saçlı sakallı,ihtiyar,pîr,acûz,genc bir takım safdiller örme,patiska,kumaş keselerinin ağızlarını açmış,Mustafanın önüne kesdirirler,para almasını rica ederler,gûyâ Mustafa para alacak olursa kesedeki bereket artar,esâsen yok ise gelirmiş.Veli bu !..bazısından alır,bazısından almaz,bir az ötede de verir.Verdi mi,Mustafanın para verdiği kimse görenlerin nazarında derhal bir ehemmiyet peydâ eder ;Veliler Velilerle münâseberdardır !Bu esnâda alelekser erbâbı servetden biri de takılır,Mustaayı Bitpazarı gibi derhal giydirmek kaabil olan bir yere götürür,giydirir,kuşatır,fakat Mustafa oralarda mı ya ?..derhal sıkılır,yolda soyunub rubaları rast geldiğine verirdi.Zavallı,alışmış,ne yapsın ?..Alışmış kudurmuşdan beterdir,bu kudurmuşu değil,delisiydi.
“ Yine öyle hatırımda kalmış ki hükûmet saraydan gelen bir emir üzerine Mustafayı Kasımpaşadaki hemşîresinin evinde kapattı idi,galibaüçyüz kuruş kadar bir de maaş tahsis edildi idi.Bîçâre bir hayli zaman evde kapalı kaldıkdan sonra vefât etmiş ve civardaki mezarlıklardan birine gömülmüş ise de o çıplaklığı ile beraber hayatında kazanmış olduğu velâyet şöhreti de beraberce gömülmemişdir.Hazreti İdrisden önce setri avret için bir incir yaprağı vardı,Mustafa da koşarken eliyle örterdi.Çıplaklığın ayıbdan sayılması zaman zaman,devir devir değişir.Tersânede Çıplaklar denilen güruhdan potur mu,dizlik mi her ne ise sıyırdınız mı Deli Mustafadan farkları kalmaz....”.
Yine Ahmed Rasim Eşkâli Zaman adlı eserinde “Üç deliye bir akıllı” yazısında: “ Mâhud Çıplak Mustafanın ardı sıra koşub sarılanları,belki Hızırdır diye elinin baş parmağını yoklayarak avuç mu öpenleri görürdüm de bana da,bacağıma bakmadan bir gayreti destbûsî gelirdi !Kurbağa vararak vararak derler..” diyor.
Çıplak Mustafanın hürriyeti İstanbul tarafında idi.Köprünün öbür tarafında,Galata ve Beyoğlunda telâkkiler değişir,şefkat yerine nefret görür,çocuklar tarafından taşlanırdı.Karşı taraf gazeteleri Çıplak Mustafanın aleyhinde bendler yazarlardı.Aşağıdaki satırları 1876 da Sabah Gazetesinin 34 sayılı nushasından alıyoruz : “...Öbür tarafın ne çocuklarında ne de gazetelerinde insaf var..Çıplak Mustafaya o tarafa geçmemesi tavsiye olunur !.” deniliyor.Aynı gazetenin 2 numaralı nushasında ise bir vak'ası yazılmışdır.O zamanlar Beyoğlunun da Madam Upala adında bir delisi varmış,Çıplak Mustafanın tamamen aksi,nesi var nesi yok hep üstünde taşırmış,fistan üstüne fistan,şapka üstüne şapka giyerek dolaşırmış ;Sabah vak'ayı şöyle anlatıyor :
“ Geçen gün Deli Mustafa uryan elbisesini lâbis olduğu halde Beyoğlunda geştü güzar etmekde iken Madam Upala namındaki deli kadına rast gelir,karı Mustafayı görünce yüzüne tükürmüş,Mustafa da Upalayı saçından tutub yere yatırmış,bu sefer Upala Mustafanın baldırını ısırmış,o da can acısı ile karıyı pek fenâ edecekmiş ama bereket versin seyr için toplanmış halk eğlence sırası olmadığını anlayarak aralarına girip ayırmışlar...”.
Adı günlük sohbet diline de girmiş de; yatılı mekteblerde bir gece yatakhânede soyunub sâdece bir iç donu ile dolaşan,veyâ evinde anasının babasının,kardeşlerinin yanına aynı kılıkda çıkan lâübâli bir genc “Çıplak Mustafa” diye ayıplanırdı. Bir kişizâde küçük bey tulumbacılığa heves edip de soyunarak bir fanila ve dizlik ile sandık kolu altında koşdu mu,muhafazakâr ve ağır edeb baskısına sâhib konak halkının nazarında çırıl çıplak soyunuk olmakla bir görülür,dadılar,bacılar,kalfalar “Küçükbeyimiz Çıplak Mustafa olmuş !..” diye ağlaşırlardı.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
M33A012
Tema
Kişi
Konular
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Mustafa bölümü için yazılmış metin
Not
Kâğıt üzerine daktilo ve tükenmez kalem
Bibliyografya Notu
Ahmet Rasim, “ Muharrir bu ya!”, "Açık, çıplak meselesi”; Ahmed Rasim, "Eşkâl-i Zaman", “Üç deliye bir akıllı”
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.