Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Murad maddesi
MURAD – İkinci Sultan Bayazıdın torunu,o pâdişahın büyük oğlu ve osmanlı hânedanının geleneğince tahtın meşrû vârisi Şehzâde Ahmedin oğlu,Yavuz Sultan Selimin yeğeni,bahtsızlık yolunda büyük bir mâcerânın kahramanı bir prens.
Yeniçerilerin silâhlı kuvvetine dayanan amıcası Sultan Selim pâdişah olunca babası Şehzâde Ahmed idam edilmişdi.Murat,çok sadık bir kaç bendesi tarafından İrana kaçırılmışdı,oradan,bir gece esrârengiz bir şekilde öldürüldüğü ve kaatilinin bulunamadığı haberi geldi.Herkes,bu cinâyetin,Sultan Selimin gönderdiği casuslar eliyle işlendiği kanaatine vardı.
1519 da eşkiye tenkii için Karamana gitmiş olan Vezir Ferhat Paşaya mahremlerinden biri mühim bir ihbarda bulundu: “Şehzade Murad'ın İranda katlediği yalanmış.. Anadoluya geçip Amasya taraflarında gizlenmiş... Yanında nice Eşkıya toplanmış. Yakında büyük bir fitne ateşi parlıyacakmış”..”
Muhbir, kulağı delik tanınmış kimse olduğundan Paşa telâşa düştü ve haberi hemen İstanbulda bulunan Padişaha yazdı; Yavuz Selim güvendiği bir iki kişiyi meselenin tahkiki için gizlice Amasyaya gönderdi. Bu mesele hakkında gözde nedimi Hasan Can'a:
- Oğlum... Muradın İranda katledildiğini biliyorum... Ben biliyorum amma halk bilmez... Memleketimizi taht kavgası nifakından kurtarmak için bu kadar kan döktük, bir maceraperestin uğ...
⇓ Devamını okuyunuz...
MURAD – İkinci Sultan Bayazıdın torunu,o pâdişahın büyük oğlu ve osmanlı hânedanının geleneğince tahtın meşrû vârisi Şehzâde Ahmedin oğlu,Yavuz Sultan Selimin yeğeni,bahtsızlık yolunda büyük bir mâcerânın kahramanı bir prens.
Yeniçerilerin silâhlı kuvvetine dayanan amıcası Sultan Selim pâdişah olunca babası Şehzâde Ahmed idam edilmişdi.Murat,çok sadık bir kaç bendesi tarafından İrana kaçırılmışdı,oradan,bir gece esrârengiz bir şekilde öldürüldüğü ve kaatilinin bulunamadığı haberi geldi.Herkes,bu cinâyetin,Sultan Selimin gönderdiği casuslar eliyle işlendiği kanaatine vardı.
1519 da eşkiye tenkii için Karamana gitmiş olan Vezir Ferhat Paşaya mahremlerinden biri mühim bir ihbarda bulundu: “Şehzade Murad'ın İranda katlediği yalanmış.. Anadoluya geçip Amasya taraflarında gizlenmiş... Yanında nice Eşkıya toplanmış. Yakında büyük bir fitne ateşi parlıyacakmış”..”
Muhbir, kulağı delik tanınmış kimse olduğundan Paşa telâşa düştü ve haberi hemen İstanbulda bulunan Padişaha yazdı; Yavuz Selim güvendiği bir iki kişiyi meselenin tahkiki için gizlice Amasyaya gönderdi. Bu mesele hakkında gözde nedimi Hasan Can'a:
- Oğlum... Muradın İranda katledildiğini biliyorum... Ben biliyorum amma halk bilmez... Memleketimizi taht kavgası nifakından kurtarmak için bu kadar kan döktük, bir maceraperestin uğruna yine bir takım masumların kanı dökülmesine tahammül edemem... Ferhat Paşa yaban yazmaz.. bakalım bu mesele nedir?. dedi.
Dedikodunun ucu Amasyada bir nalbanda bağlandı; adam ortalığa velvele verilmeden İstanbula gönderildi ve bizzat Padişah tarafından istintak olundu. Temiz yüzlü, merd bir adamdı; vak'ayı olduğu gibi anlattı:
- Padişahım... Bir gün dükkânda işimle meşguldüm.. derviş kılıklı bir adam gelip dükkânımın karşısında durdu... Mahzun mahzun bana bakar ve arada bir içini çekerek ah ederdi... Acıdım, hâtırını sordum: “Yoksa bir maşuk-u gamküsarından ayrı mı düştün ey âşık”..” dedim. Hemen ağlamağa başladı.. Gözünden yaş yerine sanki kan revan olurdu: “Bir canımdan aziz yâri gaarım ve munis-i vefâdarım var idi... Hastalanıp yastığa baş koyalıdan beri bağrım kan dolmuştur... Ne yapacağımı şaşırdım... Senin garip dostluğunu ve dostlukta mertliğini işittim.. mürüvvet ve şefkat ümidiyle geldim.. Benim hasta olan mûnisi vefâkârım Şehzade Sultan Ahmet merhumun oğlu Şehzade Murat'tır.... Diyari gurbetten gelir... Haline merhamet eyle...” dedi. Ben de acıdım, gittim hastayı gördüm.. Döşekte yatar bîmecal bir nevcivan idi... Hatırını sordum, gönlünü aldım.. ve dilediği yemekleri pişirtip o dervişle göndermeğe başladım... İyileşti, ayağa kalktı... Memleketimiz zenginlerinden bir Sabuncu İbrahim vardır, Şehzade Ahmed merhumdan çok iyilik görmüştü, delikanlıyı onunla tanıştırdım... Nankörlük etmedi... Bütün ihtiyaçlarını temin etti.. sonra derviş de, Şehzade Murad da Amasyada görünmez oldu... Benim bildiğim budur Padişahım!..
Nalbant hapsedildi, Amasyadan Sabuncu İbrahim getirtildi; o da mert bir adamdı:
- Babasından çok iyilik görmüştüm... Şehzade Murada paraca yardım ettim.. amma hâşâ ki ol nevcivanın siz Padişahımıza karşı isyanı ola... Bir mütevverrim delikanlıdır... Hâkipayinize yüz sürüp affını ricaya gelmiştir.. Derviş ile beraber Amasyadan İstanbul niyetiyle yola çıktılar.. Benim bildiğim bu kadardır Padişahım!.. dedi. Ve derviş ile beraber genç Şehzadenin yanında bulunan dört beş kişinin şekil ve şemailini, kılık ve kıyafetini hurda teferruatına varınca tarif etti.
Sabuncu İbrahim de hapsedilerek Şehzade Murad ile yanındakilerin İstanbulda aranmasına başlandı.. Bu da uzun sürmedi; hepsi Üsküdarda bir handa yakalandılar.. Aralarında yalnız Şehzade Murad yoktu... Derviş Padişahın huzurunda hüngür hüngür ağlıyarak:
- Padişahım... Hâkipayinize yüz sürmeğe gelirdi.. Ecel aman vermedi... Üsküdarda vefat etti... Beş gün evvel defneyledik... dedi.
Yavuz: - Şehzade Murat'tır dediğiniz bu gencin vücudunda bir alâmeti farika var mıydı ?!. diye sordu...
Derviş: - Vardı Padişahım.. Kafasında bir ceviz sığacak kadar bir çukur vardı!.. dedi.
Padişah emretti... Üsküdarda derviş ile yol arkadaşlarının gösterdiği mezar kazıldı.. Beş günlük ölünün başı cesedinden kesilip alındı ve Yavuz Selime getirilip gösterildi... Bu genç ölü başının kafa tasında hakikaten büyükçe bir çukur vardı...
Yavuz Selimin devlet otoritesi yolunda amansız olduğu cihanın malûmu idi.. Mevkuflar hayattan ümitlerini kesmişlerdi; fakat padişah hepsini affetti:
-Bir olmıyacak dâvaya atılıp kendinizi ateşe yakacaktınız..ama gaile kendiliğinden bertaraf olmuş... Varın sizi çoluğunuza, çocuğunuza bağışladım... Cümlenizi azâd ettim... dedi.
Üsküdarda veremden ölen delikanlı hakikaten Şehzade Murad mıydı?.. Yoksa, etrafındakilere şehzadeliğini inandırmış harikulâde cüretkâr bir maceraperest miydi?.. Bu da Yavuz Selimin bir sırrı olarak kaldı.
Bibl.:Solakzâde Tarihi
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Kupür, Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
M31A001
Tema
Kişi
Konular
Tür
Kupür, Belge
Biçim
Baskı, Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Mur bölümü için yazılmış metin
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Kupür daktiloyla yazılan metnin altına yapıştırılıp üzerinde tükenmez kalemle ekleme ve çıkarmalar yapılmıştır.
Bibliyografya Notu
Solakzâde Tarihi
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Kupür, Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.