MORGAN AİLESİ – İkinci Sultan Abdülhamidin son saltanat yıllarında , 1900 de, Beyoğlunda Caddei Kebirde (İstiklâl Caddesi) büyük Konkordiye Tiyatrosunda hünerler göstermiş bir cambaz âilesi ; babanın idâresinde iki kız bir oğlan üç evlâddan mürekkeb bu âilenin ingiliz asıllı olduğunu tahmin ediyoruz . O tarihde tahminen kırk yaşında , uzun boylu , kumral pala bıyıklı baba Charles Morgan, 18 yaşındaki büyük kızı Margaret, ve 16 yaşındaki ikizler küçük kız Mary ile Charles Morgan Junior; hepsi beyaz tenli, koyu kumral saçlı, gri elâ gözlü, atlet yapılı, civelek, çâlâk; baba gayet yakışıklı, çocuklar güzelin güzeli, büyük kız Margaret ise şuh, işvebaz dilbaz, âfeti devran idi. Bir de kordelâlı, kıvır kıvır tüylü kapkara bir fino köpekleri vardı, o da tâlimli, hünerliydi. Sahneye daha ilk çıktıkları akşam büyük takdir kazandılar, dakikalarca alkışlandılar; iplerle, çemberlerle, lâstik toplarla, bisikletle, perendeler, taklalar, fırıldak gibi, pervâne gibi dönmeler, kuş gibi uçmalarla türlü hünerler, marifetler gösterdiler. Kızların üstünde mavi atlastan, oğlanda al atlastan birer cambaz donu, bellerinde fiyongalı beyaz kuşak, donların paçaları diz kapağının hemen altından bir fiyonga ile bağlanmış; bacaklar, ayaklar çıplak, kızların ayağında beyaz güderiden oğlanın ayağı da kırmızı ...

MORGAN AİLESİ – İkinci Sultan Abdülhamidin son saltanat yıllarında , 1900 de, Beyoğlunda Caddei Kebirde (İstiklâl Caddesi) büyük Konkordiye Tiyatrosunda hünerler göstermiş bir cambaz âilesi ; babanın idâresinde iki kız bir oğlan üç evlâddan mürekkeb bu âilenin ingiliz asıllı olduğunu tahmin ediyoruz . O tarihde tahminen kırk yaşında , uzun boylu , kumral pala bıyıklı baba Charles Morgan, 18 yaşındaki büyük kızı Margaret, ve 16 yaşındaki ikizler küçük kız Mary ile Charles Morgan Junior; hepsi beyaz tenli, koyu kumral saçlı, gri elâ gözlü, atlet yapılı, civelek, çâlâk; baba gayet yakışıklı, çocuklar güzelin güzeli, büyük kız Margaret ise şuh, işvebaz dilbaz, âfeti devran idi. Bir de kordelâlı, kıvır kıvır tüylü kapkara bir fino köpekleri vardı, o da tâlimli, hünerliydi. Sahneye daha ilk çıktıkları akşam büyük takdir kazandılar, dakikalarca alkışlandılar; iplerle, çemberlerle, lâstik toplarla, bisikletle, perendeler, taklalar, fırıldak gibi, pervâne gibi dönmeler, kuş gibi uçmalarla türlü hünerler, marifetler gösterdiler. Kızların üstünde mavi atlastan, oğlanda al atlastan birer cambaz donu, bellerinde fiyongalı beyaz kuşak, donların paçaları diz kapağının hemen altından bir fiyonga ile bağlanmış; bacaklar, ayaklar çıplak, kızların ayağında beyaz güderiden oğlanın ayağı da kırmızı sahtiyandan ökçesiz cambaz pabuçları, göğüsler çıplak, kollar çıplak, çıplak gövde üstünde donların renginde kolsuz ve kısa birer yelek vardı. Alkış tûfânından sonra Morgan Familyası sahneye çıkmış, takdirkâr halkı mükerrer reveranslarla selâmlamış ve çocuklar sırtlarına telli pullu ipekli pelerinler atarak ellerinde birer kartpostal destesi ile seyirciler arasına girip ezberledikleri tek kelime Türkçe ile: - Hâtıra!.. diye kart satmaya başlamışlardı. Margaret locaları, Mary parteri, Charles de paradiyi dolaşmış, her üçü de tabaka tabaka İstanbullular tarafından; - Güzelim!.. Canım!. Şekerim!. Kuzum!... Kekliğim!... Süğlünüm!... Pilicim... Horozum!.. Cambazım!.. Şehbazım!. Meleğim!... gibi sözlerle iltifatlara gark edilmişlerdi. Bu kelimelerden hiç bir şey anlamayan Morganlar, açılan keselerin tâkatına göre verilen kuruşları, ikilikleri, çeyrekleri toplamış, her parayı alışlarında güzel yüzlerini bir kaç daha güzelleştiren tatlı bir tebessümle: - Thank you! demişlerdi. Daha ilk gecesi en dolgun parsa ile dönen Margaret olmuştu. Bu kartpostaldaki resim, İngilterede çekilmişti. Köpekleri ile beraber dörtlü aileyi yine cambaz donları, fakat gövdeleri kapalı gösteriyordu, kızlar birer bluz giymişler, babası ile cambaz oğlan da frenk gömleği ile yakalarına birer kıravat bağlamışlardı. Paşazâdelerden, beyzâdelerden, toy mirasyedilerden, kalantor bankerlerden Margarete aşık olanlar daha o ilk akşam pek çok olmuşdu. Bu parlak geceden az sonra büyük kız Margaret Morgan, babasının şiddetle muhâlefetine rağmen devrin en büyük hafiye çetelerinden birini idâre eden Esvabcıbaşızâde Fehim Paşanın metresi oldu ve âile topluluğundan ayrıldı (B.: Fehim Paşa, Esvabcıbaşızâde ; Fehimpaşa, Mergaret) ; onun ayrılması ile cambaz âilesi sahneden çekildi ; küçük kız Mary Morgan adı tesbit edilemeyen bir italyan iş adamı – simsarı ile evlendi, babasını da yanına aldı , bir müddet sonra da İstanbulu terkettiler ; cambaz oğlan Charles Morgan Junior ise Korkondiya Tiyatrosunda tanışdığı yaşca akrânı olmayan uygunsuz haytaların pençesine düşerek kötü yola saptı (B.: Hidâyet , İngiliz).