Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
Clipping titled "Kitapçılık" (Bookselling)
Theme
Folklore
Contributor
Type
Clipping
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Article Title
Creator
Necib Asım
Identifier
I4005
Theme
Folklore
Subject
Type
Clipping
Format
Print
Language
Ottoman Turkish, French
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Transliteration
Kitapçılık Muharriri: Necib Asım Yazı sanatına müteallik nemiz varsa, hep değişti, hep mahvoldu! İçinde gibi şairler yetiştiren, türlü renkte mahsuller veren koskoca mürekkepçi çarşısı nerede? O güzel mürekkeplerimizin yerine kullanmakta olduğumuz boya ne işe yarıyor? Sözde halka bir dairenin, hükümetin bir tebliğini havi olan bir ilan, ertesi gün bembeyaz bir kâğıt halinde kalıyor. Birkaç yıl evvel doldurulan bir defterlik bir eser okunamaz hale giriyor. Bu gidişle meşrutiyetten beri dairelerimizde doldurulan defterlerden, devletin devrimize aid vesikalardan eser kalmayacak! Hani gibi zarif kalemtraşlar, muktalar ibdâ‘ eden sanatkarlarımız, mücellidlerimiz, müzehheblerimiz, hep ortadan kalktı. Minyatürlerimizin vücudu ise adeta unutuldu! Evkaf Nezareti, Maarif Nezareti bir iki mücellid, birkaç müzehhep ve bunlara müteferri‘ birkaç sanatkar yetiştirmeye, ikdar etmeye mecburdur kütüphanelerimizde, ellerimizde bulunan kitaplarımızın çoğu parça parça olmuştur, bir taraftan da oluyor, bunlar tamir ister muhafaza ister, bu işleri kimlere yaptıracağız? Yazıktır, günahtır, bunun çaresine bakılmalı. Şu acı şikayetlerime sebep makalemin serlevhasıdır. Sultan Bayezid-i Sani devrinden beri şeyhiyle, kahyasıyla, mükemmel bir çarşısıyla hayatını idame eden sahaflık da bitti! O sahaflar vaktiyle harfe edilir. Ramazanlarda Bayezid ve Fatih Camilerinde sergiler açarlar, türlü kitaplar yaparlar idi, buraya sadrazamlar, vezirler, ilim meraklıları gelir alışveriş ederlerdi. Benim bildiğim Ahmed Vefik Paşalar, Said Paşalar, Rıza Paşalar hep hep bu sergilerin müdavimi idi. Sahaflar böyle sergi ile de kalmazlardı, ellerinde birer çıkın kitap ile her gecelerini bir kitab-ı muhabbetin yalısında, konağında geçirirlerdi. Hatta İstanbul’daki zelzele münasebetiyle çarşı kapalı kaldığı müddetçe sahaflar işsiz kaldılar. Şimdi lokantalar, kahvehaneler işgal olunan Sultan Bayezid Türbesi’nin önündeki sefahathane yerini barakalarla sahaf çarşısı yaptılar idi. Bir taraftan bizim rağbetsizliğimiz, diğer taraftan Avrupalıların pek tabii olan hırsları, yangınlar elde kitap bırakmadı ki sahaflık da beka bulabilsin! Biz de sahaf esnafını yaşatan yalnız yazma kitaplar değildir. Kamuslar, burhanlar, ferhengler, tarihler, divanlar da sahaf malı sayılır. Bugün ortalıkta bu gibi eserler, bilhassa tarihler hemen hiç kalmadı, çoğunu Almanlar topladı, götürdü. Bizim yerimizde başka birisi bulunsa idi, böyle havasın rağbet edeceği kitapları basar, kâr eder idi, onu da yapamadık. Bir kere yazmıştım, yine tekrara lüzum görüldü Ahmed Midhat kitaplarını sahaflarda sattırmak istemiş, kabul etmemişler. denilen o nevi‘den eserler, yani tiyatrolar, romanlar Bahçekapısı’nda Tenba Göcü Hasan Ağa’nın, Çemberlitaş’da Celil Ağa’nın dükkanlarında, bir de o zaman numune olarak bir okçu dükkanı havi olan okçular başında, Reşid Paşa Türbesi karşısında bizde ilk kıraathane müessesesi Serafim Efendi’nin kıraathanesinde, Eminönü’nde bir barakada satılır idi. Süleyman Paşa leylî bir askerî rüşdiyesinden ibaret oan Hasköy’deki [...] Mektebi’ni ilga ve bunun bütçedeki karşılığı ile İstanbul’da sekiz, ordu merkezlerinde birer askerî rüşdiyesi açınca sahaflara karşı, Bâb-ı li Caddesi’ndeki kitaplar meydana çıktı. Ondan evvel zannıma göre Edhem Paşa’nın Maarif Nezareti zamanında Telif ve Tercüme Mükafat Nizamnamesi neşredilmiş, hatta bundan merhum İsmail Galib Bey’in pek güzel tertib ve tab‘ ettirdiği kitabı birinci derece mükafat kazanmıştır. Maarif Nezareti’nin mükafatı nereden verdiğini bilmem, Mükafat-ı Askeriye Nezareti bazı kitapların fiyatına biraz şey zamm etmek suretiyle bulduğu bir karşılıkla o da bir Müfakat Nizamnamesi çıkarmış, Süleyman Paşa’nın i birinci derecenin ikinci sınıfından mükafat kazanmıştır. O zaman hayli surumi olan Mükafat-ı Askeriye’nin hesap, Sarf-i Osmani gibi kitaplarının hasılatı Darüşşafakaya verilir idi, hatta askeri mekteblerinin seçme muallimleri de oraya fahri olarak devam eder, bu suretle hem kademelerinden evvelce terfi‘ eylerler imiş. Askeri rüşdiyelerinin ihdasından sonra kitapçılığa revaç geldi, doksan üç senesi kışta hiç de unutmam başta yırtık bir fes, ayak çıplak Serasker Kapısı’ndan gece yarısı verilen ilaveler [...]_ Mekteb-i Harbiye’ye gelen Arakil Tozliyan ile bekar çamaşır yıkayan Kayserili Garabet Keşişyan birer kitapçı dükkanı açtılar, sonra Bayezid’de tramvayın durduğu köşede bir tarafda arpa, diğerinde gazete satan kasbarda Garabet ile iştirak etti, sonra ayrı bir dükkan açtı. Garabet mizackar bir adam idi, meşru‘, gayr-i meşru‘ her vasıta ile askeri rüşdiyelerinin kitaplarını elde edip tab‘ etti, matbaa, apartman sahibi oldu. Arakil öyle şeyler elde edemedi, ettiyse de az etti, Türkçe okumak yazmak öğrendi, güzel şeyler bastı, maksadı, resimli bir Osmanlı Lugatı yazdırmak idi, çok para sarfıyla resimlerini hazırlattı, derken iflas etti, karısına bir apartman bıraktığı rivayet olunur. Tesalya harbi zamanında muhterem doktor Şakir Ahmed Bey’in kardeşi Rauf da bir kitapçı dükkanı açtı. Rekabete muvaffak oldu, sonra mesleğini tebdil etti. Kasbar bir Osmanlı lugatı bastırıyordu. Ulum ve fünun isimleri delalet edecek ı [...] notalık Fransızca Lugatı’ndakilerden almış orada <Şeriat> kelimesi için birinci muhaberemiz ittihaz edilmiş bir Hinoğlu bunu jurnal etmiş, kitap toplandı yakıldı, Kasbar’ın da yüreğine indi. Halbuki Garabet’e ait olan [...] notalık Lugatı’na bir şey oldu! Biraz da sansürden bahs edeyim: Muharebe ilanında idare-i arifiye ilan olunmuş, sansürde konmuş idi matbuât müdürü merhum Mehmed Efendi akşamları matbaalara uğrar bir şey var mı, yok mu diye sorar şüpheli bir şey varsa kendisine gösterirler, bakar giderdi. İşte o zaman bize Tercüman-ı Hakikat’te Fransızca olarak: Neutralite peuchont a la Russie, diye talimat verilmiş idi. Münif Paşa merhumun şimdiki Evkaf Nezareti’nin işgal ettiği konakta ilk nezaretinde < Medresetü’l-Edeb>in birinci cüzüne müsaade edilmesi için müracaat etmiş idim. Paşa [...] imzasını görmüş, beni çağırttı. Hemşeri değil hısım olduğumuzu söyledi. O vakitten sonra paşaya intisab ettim. Mecmuanın böylece birinci cüzüne, yani sonuna kadar kimseye göstermeye lüzum görmeden bastık çıkardık. Paşanın ikinci nezaretinde gazetelerde alay mektebleri açılmasına dair bir havadis okuduk. Arakil bana yüz elli lira mukabilinde üç cüzlük bir askeri kıraat kitabı yazmamı teklif etti, yazdım, müsaade almak için paşaya müracaat ettim. Birkaç gün sonra bizim kitap kaybolmuş. Bu havadisi Hintli Ali Han Efendi’den aldım. Bir mana veremedim. Paşaya müracaat ettim gülerek: dedi. Bizim emekler boşuna gitti. Maarifte sansür olunca şiddetiyle devam ediyordu. Hatta Kemal Paşa merhumun nezaretinde, şüphesiz o sansür hafiyelerinin teşvikiyle her eserden haksız silintisiz ikişer nüsha istedi. Gazeteler kıyamet kopardı, paşa da kararı geri aldı. Bir de Dağıstanı Hamdi Efendi merhumun riyaseti zamanında Tercüman-ı Hakikat ile bir cidal başladı. Maarif gazetelerin tefrika ettikleri kitapların ayrıca basıldığında teftişini istiyordu. Ahmed Midhat yalnız Tercüman’ın o suretle neşr ettiği kitaplar iddedinin Maariften ruhsatı alınanlardan ziyade olduğunu, Maarifin irfana ket vurduğunu yazdı. Nihayet iş mahkemeye müracaata kadar dayandı, sarayın müdahalesiyle hususi bir mahkeme tesis eyledi, telif beyn olundu, olundu ama sansür de alabildiğine terakki ettikçe etti. Sansür yüzünden mutazarrır olan ilk mektebi kitapları müellifi zavallı merhum Selim-i Sabit Efendi olmuştur. Avrupa’da tahsil gören bu zat mekatib-i rüşdiye müdürü idi. Edebiyattan , gibi ufak tefek kitapları var idi, bir de Osmanlı Tarihi yazmış, bu da tamam olsun diye Beşinci Sultan Murad’ı da unutmamış, bir jurnal üzerine zavallı bir daha memuriyet yüzü görmedi. Münif Paşa Maarif Nezareti’nden ikinci defa infisalinde sansür öyle vüzera ve vükelaya kadar diş geçirecek derecede kuvvet bulmamış olmalı ki yeniden neşrine başlayacağı Mecmua-i Fünun’un muayenesi paşaya havale olunmuştur. Bu işte Kostantiniyedi Paşa ile ben de paşaya muavenet ediyor idik. Ben o nüshadaki ı diye tercüme etmiştim. Paşa unvanı değiştirmiş. Mecmua çıktı, epey de satıldı. Meker buradaki meşhur hikayesinden Darüssaadetü’ş-Şerife ağası Behram Ağa gocunmuş. Maarif Nezareti alt üst, paşa takdir edildi, mecmuada tabii kaldı. Paşa merhuma, dedim. Merhum: dedi. Nice zencinin hatırı bahane idi, maksad irfanın kökünü kazımak idi. Sultan Hamid’in cülusuyla mükafat nizamnamesi faklan sakat oldu. Padişah kensidini halka harit ve maarifperver göstermek isterdi, bu sebeple cülusunun ilke senesi Mekteb-i Harbiye huzur-ı imtihanında bulundu. Yine bu kabilden olarak kendisine yolunu bulup kitap takdim edenler mükafatlandı. Fakat yolunu bulmak şart idi. Mesela bir arkadaşa bir kitap tercüme ettim, vaktin seraskerine mensubiyeti sebebiyle dört derece terfi etti, ben de özendim mebadi-i fenn-i resim, diye tab‘ ettirdiğim kitabı resmen takdim ettirdiysem, çıka çıka beşinci rütbeden bir mecidi nişanı aldım! Muallimin cemiyetinde bulunanlara, Maarif Nezaret-i Celilesi’ne rica eylerim, mektep kitapları meselesi çok faideli, bir az suistimale de müsait bir iştir. Bunda namus ve insaf dairesinde muallimler istifade etmek pek münasiptir sanıyorum.
Provenance
Istanbul Encyclopedia Archive has been opened to access in cooperation with Kadir Has University and Salt.
Theme
Folklore
Contributor
Type
Clipping
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.