Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
Journal page titled "Yüz Senelik Gazeteciliğimiz" (Our One Hundred Years Old Journalism)
Theme
Other
Contributor
Type
Journal page
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Article Title
Creator
Mustafa Nihad
Identifier
I4002
Theme
Other
Type
Journal page
Format
Print, Handwriting
Language
Turkish, Ottoman Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Note
The date is written with pencil on the first page.
Transliteration
Mart - 1928 Yüz Senelik Gazeteciliğimiz Birinci Kısım (Devam) 3. Kitaplar ve Salname Muharriri: Mustafa Nihad Türkiye’de ilk matbaa. - Matbaa hakkındaki malumatımız. - Mehmed Said (Paşa). - İbrahim Müteferrika. - İstanbul matbaası. - Fetvası, fermanı. - Hurufatı, edevatı. - İlk eser. - Müteakip kitaplar. - İbrahim Müteferrika’nın ölümü. - Muakkıbları. - Fransız sefaretindeki matbaa. - Üçüncü Selim ve Üsküdar’daki matbaa. - 1247 senesine kadar. - Matbaaların tardı. - Matbaalar hakkındaki kararlar ve nizamlar. - 1247den 1277ye kadar basılan kitaplar. - Salname. - 1277ye kadar. -Geçen nüshadan devam- Kitaplarla salnameden bahsetmeden evvel, takvimhane teşkiline kadar memleketimizdeki matbaa hayatının ufak bir tarihçesini yapmak icab ediyor. Bu hususun başlı başına bir mevzu teşkil edecek olan çok dikkatli ve müşkil tetkiklere muhtac noktalarını terk ederek şimdiye kadar bu meseleye dair müteferrik yerlerde görebildiğim noktaları kayt ile iktifa edeceğim. Memleketimizde İbrahim Müteferrika’nın zuhuruna geçen matbaa faaliyetlerinden bahseden zevat Firmen Dido’nun ansiklopedide bulunan makalesinin Türkiye ve şarka aid olan kısmını aynen tekrar ederler, bu malumat da şöyle icmal edilebilir: 15nci asırda İstanbul’da, Yahudiler tarafından tab‘ olunmuş, birkaç kitap intişar etmiştir. 2nci Bayezid tarafından ısdar, oğlu Selim tarafından tekid olunan bir fermanla bu kabil-i iştigalat men‘ ve mütecasirleri idam ile tehdit olunmuştur. [...] tarafından tab‘ edilmiş bir İbrani tarihi <1490 İstanbul> tarihini havidir diğer eserlerde 1490 ile 1598 arasında basılmıştır. 1546’da muhtelif lisanlarla basılmış bir Tevrat vardır. 16ncı asırda Kefalonyalı bir papaz, Rum patriğinin muavenetiyle, bir matbaa açmak istedi, fakat bu teşebbüse Cizvitler mani olmuşlardır. 1698’de Ermeniler Türkiye’ye bir matbaa makinesi idhal etmek istediler, fakat makine sultanın emriyle yeniçeriler tarafından tahrip edilmiştir. İşte, Türkiye’de matbaadan bahsetmek isteyenlerin cümlesi bu meahizi hülasa veya tevsi‘ ederler. Ayın Tarihi 3070 Sarf Türkçe eser tab‘ için bir matbaa tesis teşebbüsü üçüncü Ahmed zamanındadır. Filvaki bu zamandan evvel tab‘ usulünden haberdar bulunuyorduk. Nitekim Peçevi, tarihinin birinci cildinde kitap tab‘ından şu suretle bahsediyor: [...] müellif bir kitap telif eder birkaç fazıl namına cahile imza ettirir ondan basmacıya verir ve itikadı nim kadarının füruhtuna ise evvel miktarın ücret kaliyle ile bastırır. Basmacı dahi mezun olmağla sonra belki ziyade rağbet bulur diye tab‘ ile ücretinde telif etmez ve her şehrin ve her diyarın rağbet edeceklerine itikadı nice ise ol canibe giden tüccara ol kadarını füruht eder ol sebeb ile kendi zahmetinin ve uluma rağbetinin ücret ve ivazı baliğa meblağ kendiye vasıl olur. Bunu telife ve uluma rağbet için kanun vaz‘ etmişler. Faraza bir basmacı dahi bir [...] bassa siyasete müstahik olur ve imza eden cühela içinde gezip ve mebaliğe ve itikadlarına mugayir bir nesne görse imza etmez ve imzası olmayacak baha etmez ve rağbet bulmazdırlar bunları söyledikten sonra < Vemen tahkik hat basma-i küffar > serlevhasıyla tab‘ usulünü hikaye ediyor: < Ve küffarın basma hat ile kitabet icadları garib sanattır ve’l-hak özge icaddır viladet-i İsa Aleyhisselam sene 1440 tarihinde Mayanis nam şehirde İvan Götenberik namında bir hekim icad ettiğini yazmışlar ol zamandan bu tarihe gelince iki yüz yıl olmuştur küffarın cemi‘ kütübü basma hat iledir eğerçi ibtida bu kitap bastırılmak murad olunsa yazılmak kadar harfin yerli yerine vaz‘ etmekte ve dizmekte [...] sonra dilerse faraza bin kitabı kati zaman kalilde bastırmak Olur bin cildin bir cild zahmeti olmaz. <<[1] Çeçevi, bu satırları 1050 [1640] tarihlerinde yazıyordu; bundan seksen beş doksan sene sonradır ki matbaa tesisi teşebbüsleri zuhur etti. Yirmi sekiz Mehmed Çelebi Paris’e sefaretle giderken, sadaret mektubu hulefasından olan, oğlu Said Efendiyi de divan efendisi sıfatıyla götürdü. 1132 [1719]da yapılan bu Paris sefaretini hikaye eden sefaretnamede matbaadan bahseden bir satır yoktur. Halbuki Mehmed Çelebi gezip gördüğü sarayları, koruları, Versay havzalarını, Marler’deki su tertibatını tasvir etmiş, fakat un ında Paris’te matbaayı da ziyaret ettiğini ve âlât ve edevatı dikkatle gözden geçirdiğini yazmasına rağmen, bundan hiç bahsetmemiştir. Matbaanın en ziyade oğlu Said Efendi’nin -------------------------- [1] Çeçevi tarigi, C. 1, S. 106-107 Ebuzziya Tevfik Bey buradaki (Basma) kelimesi için irad ettiği bu mülahazada şunları yazar: 3071 Yüz Senelik Gazeteciliğimiz Dikkatini celb ettiği muhakkaktır. Çünkü Sair Efendi İstanbul’a döndüğü andan itibaren bu işi Türkiye’de de tatbik etmeyi zihnine koymuş vaziyettedir. Kendine arkadaş bulmak için bu husustaki fikrini birkaç kişiye açıyor, bunlardan dergah-ı âli müteferrikalarından İbrahim Ağa’yı muvafık buluyor. Tercüman İbrahim Ağa - mealinin hülasası aşağıda aynen nakl edeceğim fermanda münderic - bir risale hazırlıyor, Said Efendi vasıtasıyla Sadrazam Damad İbrahim Paşa’ya ve evradında üçüncü Ahmed’e takdim ediliyor. Üçüncü Ahmed, bu risaleyi [1], Şeyhülislam Abdullah Efendi’ye havale edince, bu husus için hiç şüphesiz daha evvelce hazırlanmış olduğundan, o da bu risaleye çok iltifatkar ve mürevvickar, takriz kılıklı bir derkenar yazdı, kendisinden bir de fetva istediler, bu fetvayı da verdi. Bu fetvaya istinad ederek [1139 Zilkade evasıtı - 1727 Haziran] tarihli bir ferman tertib ve müteşebbüslerine verildi. Bu fetva ile müsaadeyi natık fermana ihtiyaç muhakkaktı. Çünkü o sıralarda, fermanda hallerinden ve ihmallerinden şikayet edilmekle beraber, kitap istinsahı ile geçinen yüzlerce kişi vardı. Nitekim, bazı tarihlerin çok hararet ve memnuniyetle kabul edildiğini kaydettiğini bu teşebbüs hakkında, İbrahim Müteferrika’nın dostu De Sosora yazdığı bir mektupta şunları kaydediyor: < Bu memlekette tarik-i ilmiye ricali nüfuz sahibi --------------------------- [1] Çelebizade Asım Efendi, tarihinde bu tesisattan bahsederken (İkinci tab‘, S. 470-473) risalenin ismini , Cevdet Paşa’da tarihinin birinci cildinde bizdeki matbaadan bahsederken olarak zikrediyor. Olduğundan bu yeni ihtira‘a bir türlü bir türlü cevaz vermediler. Matbaanın müslümanlar arasında istimal olunmamasını Sadrazama tekrar tekrar arz ettiler ve lüzumundan fazla kitapların meydan tedavüle vaz‘ı ile umumî asayişe ve dini muamelata çok ziyan dokunacağını zikr ettiler. [2]> Ulemayı takiben biraz da onların teşvikiyle esnaf sızlanmaya başladı, ve bu hemen her memlekette böyle olmuştu, muhtelif memleketlerde matbaanın tarihine bakılacak olursa bizdekinin daha az müşkilatla kurulduğu meydana çıkar. Bizde de filvaki bütün makineye aid tesisat memlekete girerken aşağı yukarı aynı sızılatıyı muceb olmuştur. Şirket-i Hayriye başlarken kayıkçılar, tramvayın ilk zamanları sürücülerle arabacılar, şimendüfer yapıldığı vakitler kervancılar da hattat ve müstensihlerden fazla va başka bir şey yapmadılar. Ulemayı fetva ile ve hakkında şer‘î mesai olmayan, fetva alınmayan kitaplar basılmayacağı şartıyla teskin ettiler. Halkta bir ikilerin rızasını görünce patırtıyı kestiler. Burada garip bir mesele daha var: Matbaa bazı yerlerde papaların teşviki ve himayesi ile bilhassa dini kitaplar vücuda getirmek gayesiyle açılırken, bizdeki din idamları bilakis bunu men‘ ediyorlardı. Hususi tetkike muhtaç noktalardan biri de budur. Matbaa tesisi, her zaman ve her memlekette büyük fedakarlıklar isteyen bir teşkilattı. Hükümet - tabii o zaman hükümeti şahıslarından temsil eden sadrazam veya padişahın - ne muavenet ettiği hakkında sarih bir malumatımız yok. Yalnız birkaç yerde --------------------------- [2] Doktor Karaçon’un Tarih-i Osmani Encümeni Mecmuası’nın birinci cildindeki <İbrahim Müteferrika> makalesinden . sahife 178-185. Ayın Tarihi 3072 Damad İbrahim Paşa’nın para verdiği kaydını gördüm. Said Efendi ile İbrahim Müteferrika işe koyuldular, Viyana’dan destgah ve diğer baskı levazımı celb edildi. Harfler bahsi, hakkında birçok rivayetler dönen karışık bir meseledir. Ebuzziya Tevfik Bey bu harflerin, bir hattata yazdırılıp İstanbul’da kuyumcu kalemkarlarından isminde bir Ermeniye hakk ettirildiğini yazar. [1]. sa İstanbul’da kesilip döküldüğünü, [...]_ kalıplarının layidden, [...] Paris’ten celb edildiğini yazarlar. [2] Bu harfler bir çeşitti böylece harf ve edevat işi hal edilince Sultan Selim de (Çarşamba civarında Mehmed Ağa Mahallesi’nde [3] İbrahim Müteferrikanın konağında işe başlandı. Bu hazırlıklar iki sene kadar sürdü, bu müddet --------------------------- [1] Muharrir, S. 71 Ebuzziya Tevfik Bey’in matbuat ve matbaa tarihi içinde ehemmiyetli mevki şüphesiz olmakla ve bu tarih için bıraktığı malzeme belli başlı meahizlerden birini teşkil etmekle beraber, bu malumatın çok ziyade tetkik ve bilhassa tevsike muhtaç olduğunu da söylemek icab eder. Sırası gelmekle burada iki tanesini zikredeceğim: Görüldüğü gibi bizde matbaa küşadına 1139’da müsaade verildiği ve ilk eser 1141’de çıktığı halde bütün neşriyatında, salnamelerinde olsun, mecmuasında olsun, bu tarihi 1135 diye zikreder. Bilhassa muharrirde yaptığı ufak bir tarihçede matbaanın (Mahmud Evvel devrinde Katip Çelebi merhuma havale olunarak, müşarünileyhin kendi asarından Takvimü’t-Tevarih, ve Tuhfetü’l-Kibar ve coğrafyadan Cihannüması) peyderpey neşreylemekte olduğunu söyler ki bundaki fahiş hata aşikardır. Çünkü Katip Çelebi 1067 [1656]da ölmüştür. [2] [...]_ Efendi’nin makalesi, Tarih-i Osmani Encümeni Mecmuası, Cild 1, S. 322-328. [3] Parantez içindeki malumat Mehmed Ziya Bey’i 1339 Mayısında neşr olunan ndaki makalesinden. Zarfında iki büyük cild olarak Vankulu [4] maydana çıkarıldı. 22X32 ebadında idi. İbrahim Müteferrika kitapları - bir cildi müstesna olarak - üç boydadır, büyük boy 22X32, orta boy 18X22, küçük boy 13X19 ebadındadır. Vankulu beşer yüz nüsha basılmış ve birinci cildin başına (Mucebince amel oluna) cümlesi hakk edilmiş olduğu halde ferman sureti, cevaz-ı şer‘î fetvası, sabık ve lahık Rumeli ve Anadolu kazaskerleri gibi zatlardan alınma Arapça takrizler ilave olunmuştur. 35 guruş fiyat konulmuş ki, Cevdet Paşa bu miktarın kendi zamanının iki üç bin guruşuna muadil olduğunu yazar. Tashihine sabık İstanbul kadısı İshak, sabık Selanik kadısı Sahib ve Kasımpaşa Mevlevihanesi şeyhi Musa Efendiler irade ile memur edilmişlerdi. Binaenaleyh Ziya Bey’in zikrettiğim makalesinde tashih himmetini bilhassa Musa Dede’ye haml etmesi bir parça fazla tarikat gayretidir. Vankulu’nun uzunca süren tashihatı esnasında matbaanın boş durmaması için Katip Çelebi’nin (Tuhfetü’l Kibar fi Esfari’l Bihar) kitabını hazırlamakla meşgul oldu. Bu eser için beş kıtada şekil ve harita hazırlandı. Hacmen küçük fakat kıymet itibariyle büyük olduğunu zikrettiği bu kitabı da Şeyhülislam, Rumeli ve Anadolu kazaskerlerinden aldığı takrizlerle, Vankulu’ndan beş ay sonra bin nüsha olarak neşretti. [5] [...]_ Efendi yukarıda zikrettiğim makalesinde 26 Mart 1729 tarihiyle rahib --------------------------- [4] Vankulu, Birinci cild 666 S., İkinci cild 755 S.., Receb gurresi 1141 [1729 ibtidaları] [5] Tuhfetü’l Kibar fi Esfari’l Bihar 75 çift sahife (150 S), Zilkade gurresi 1141 (Bu eser, 1329 Mayısında Bahriye Matbaasında 166 sahife olarak ikinci defa tab‘ olunmuştur. 3073 Yüz Senelik Gazeteciliğimiz Mihayil Furmon tarafından yazılmış bir mektup kaydediliyor, rahip bu mektubunda matbaayı ziyaret ederek çok ağır ve müşkilat içinde devam ettiğini görmüş, bunu yazıyor. Bunlara sebeb de müessisler cehaleti ve hususuyla bunlardan Said Efendi’nin menkubiyeti imiş. Matbaanın baş mürettibi ve hakka ancak Türkçeyi söyleyebilmek iktidarında olan sefil bir Polonyalı Musevi imiş. Halbuki rahibin mektubunun gösterdiği tarih Vankulu’nun tamamlandığı sıralara tesadüf eder. 1142 senesinde birbirini takiben dört kitap neşredildi: Seyahin ve rehabin [...]den bir zatın Latince yazdığı Afgan tarihini tercüme ederek müsaade almak için İbrahim Paşa’ya takdim etti: Damad İbrahim Paşa bunun tab‘ını muvafık görerek bir hüküm verdi: Bu kitabı bin iki yüz nüsha olarak bastı. [1]. Bundan sonra Amerika’dan bahseden hadis --------------------------- [1] Tarih-i Seyyah Der Beyan-ı Zuhur-ı Ağvaniyan ve Sebeb-i İnhidam-ı Bina-i Devlet-i Şahan-ı Safeviyan, 97 çift sahife (194 S.) orta boy Safer gurresi 1142, (1277’de Ceridehane Matbaası’nda 174 sahifelik bir Afgan Tarihi tab‘ olunmuştur.) Bu [2] kitabını dokuz tane resim ve şekille beş yüz nüsha olarak tab‘ ettiler. Bu senenin sonlarında Nazmizade Mürtezika’nın ibni Arabşah’tan tercüme ettiğini Timur Tarihiyle [3], Süheylî’nin yeni ve eski Mısır’dan bahseden kitabı [4] beşer yüz nüsha basıldı. 1143 senesi ilk zamanlarında yine Nazmizade Mürtezika’nın telifi [5] beş yüz nüsha olarak tab‘ edildi. Gülşen-i Hulefa’nın neşrini takip eden ayda - Rebiülevvel’de - Patrona İhtilali zuhur etti. İyi veya fena bütün Üçüncü Ahmed devrinin müessesatnı mahv veya sekteye uğratan bu ihtilalin matbaaya karşı aldığı vaziyet hakkında bizi tenvir edebilecek bir kayd mevcud olduğuna tesadüf edemedim. Yalnız çok büyük bir şey yapmamış olmalılar ki bir sene sonra tekrar neşriyatına devam etmeye başladı. Yalnız bu seneler arasında neşr olundu. [6] Bunun için lazım olan harflerin Paris’ten geldiğini şundan anlıyoruz. 16ncı Lui’nin saray nazırı Fransız sefiri Duvilnov’a gönderdiği bir mektupta istenilen Fransızca hurufatıın kraldan taleb edileceği, fakat puntolarının --------------------------- [2] Tarih-i Hind-i Garbi el-Müsemma bi-Hadis-i Nev, 91 çift sahife (182 S), orta boy, Ramazan 1142. [3] Tarih-i Timur Gürkan, 129 çift sahife (258 S) orta boy Zilkade gurresi 1142 (Bu eser Tarih-i Timurlenk ismiyle 1277’de Ceridehane Matbaasında 243 S. olarak ikinci defa neşr edilmiştir.) [4] Tarih-i Mısrı’l-Cedid. 13 S. Tarih-i Mısrı’l-Kadim 102 S. 1142. [5] Gülşen-i Hulefa, 260 S. büyük boy. Safer 1143 [6] Bu hakkında [...] Efendi’nin yukarıda söylediğim makalesinin ikinci kısmını teşkil eden ve Tarih-i Osmani Encümeni Mecmuası’nın ikinci cildinin 451-458nci sahifelerindeki yazısında tafsilat mevcuddur. Mezkur makalede kitabın müzede bir nüshasının bulunduğunu zikreder, fakat bir türlü görmek nasib olmadı. Ayın Tarihi 3074 Tevafuku için Türkçe numunelerin irsalini taleb ediyor. 28 Haziran 1730’da yazıldığına nazaran bu kitap bu tarihten (Yani 1143’den) sonra tab‘ edilmiş olması muhakkaktır. Doktor Karaçon, bu kitabın müellifi olarak, Fransız sefareti başkatibi [...], [...] Efendi de Istrazburglu Hulderman ismini zikrederler. Fransızca harflerin de İstanbul’da hazırlandığı hakkında bir rivayet mevcud ise de vüsuku şüphelidir. *** Patrona hadisesini takib eden faaliyetine İbrahim Müteferrika, padişaha takdim ettiği, ufak bir risale ile başladı. Usulü’l-Hikem fi Nizami’l-Ümem ismiyle bu risaleyi küçük boyda bastı [1]. Bundan sonra aynı kıtada olarak vücuda getirdiği Füyuzat-ı Mıknatısiyye ile meşgul oldu [2]. Bu matbaa işinden İbrahim Müteferrika’nın ne kazandığı, basılan kitapların ne kadar satıldığı meselesi çok merak verici bir şeydir. Bu hususta maatteessüf bir malumatımız yok. Yalnız Doktor Karaçon bahsettiğim makalesinde, İbrahim Müteferrika tarafından dostu De Sosora yazılmış bir mektupta matbaa kazancının az olup basma kitapların satılmadığından şikayet ettiğini yazıyor. İbrahim Müteferrika, bu işle meşgul olduğu halde yine Rakoçin’in tercümanı sıfatıyla aldığı tahsisatı kesilmemişti. Onun için --------------------------- [1] Usulü’l-Hikem fi Nizami’l-Ümem, 50 S. küçük boy. Şaban 1144 bu eser Baron Reviçki tarafından Fransızcaya tercüme olunmuştur. <İslamın malubiyetine nizamsızlık saik olduğu malum olmakla Usulü’l-Hikem Fenn-i Nizami’l-Ümem isminde bir risale telifi Sultan Mahmud merhuma arz olundukt?..> Cevdet Tarihi, Yani Matbaa, C 7, S 295 [2] Füyuzat-ı Mıknatısiyye, küçük boyda 23 çift sahife (46 S.) Ramazan 1144. Geçimi matba yüzünden değildi ve bundan dolayıdır ki bu işte sebat ediyordu. 1145 senesi bir kitap tab‘ edildi. Şeyhülislam Damadzade Ahmed Efendi coğrafyaya aid bir eser tab‘ı için İbrahim Müteferrika’yı teşvik ediyordu. O da Katip Çelebi’nin sını bu hususa muvafık görerek intihab etti. Şekillerini Kırımlı Ahmed ile Galatalı Mıgırdıç’a hakk ettirdi. Kendi de bazı şartlar ve haşiyelerle ilavelerde bulunarak sene başında meydana çıkardı [3]. Bu sene Recebinde, 1139 tarihli ferman tecdid edildi. Bu eserden sonra, yine Katip Çelebi’nin eserine başlandı [4]. Bu eser, İbrahim Müteferrika kitaplarının ebadından, müstesna olarak farklı idi. Arzı küçük boylar kadar, fakat tuli diğerlerinden baş santim büyüktü (17X27). 1147’de Naima Tarihi’ni iki cild olarak, büyük boyda, neşretti [5]. Naima’nın ikinci cildine o vakte kadar neşrettiği kitaplarla aded tab‘larını ilave etti. Burada iki tanesi ikişer cild olmak üzere, on iki kitaptan 8200 nüsha tab‘ edilmiş olduğunu söylüyor. 1153 senesi sonlarına kadar matbaa faaliyetinde değildir. Bunun sebebi 1147 senesine müteakip Avusturya ile vaki olan muharebeye, İbrahim Müteferrika’nın top arabacıları katibi olarak iştirak etmesidir. 1153 sonlarında (1741 ibtidallerinde) --------------------------- [3] Cihannüma, 668 S. büyük boy, 10 Muharrem 1145 [4] Takvimü’t-Tevarih, 237 S. Muharrem gurresi 1146 [5] Naima, birinci cild 701 S. Muharrem, ikinci cild 711 S. Cemaziyelevvel 1147. (Naima Tarihi ikinci defa olarak, 442, 450, 435, 459, 439, 429 sahife. Altı cild de 1280 Rebiülevveli’nde Matbaa-i Amire’de basılmıştır.) 3075 Yüz Senelik Gazeteciliğimiz Üç büyük cildde Raşid Tarihi’ni ve bir cild olarak Çelebizade Asım Tarihi’ni neşretti. [1] Raşid Tarihi’nde <[...] sarih ile yazmak mutadı olan sername saddan evvel ve ahirine şekl-i nihalde bir şükufe resm> ettiği gibi birinci cildinde senebaşları ve diğerlerinde mısra, beyit ve Ahmed isimleri hakk edilmiş. Birer klişe şeklinde istimal edilmiştir. Bu kitapları bitirir bitirmez Bosnalı Ömer Efendi’nin eserini meydana çıkardı [2]. Bunu takiben iki büyük cildde Ferheng-i Şuûri’yi tab‘ etti [3]. Bu eser, İbrahim Müteferrika’nın son işidir. Çünkü İbrahim Müteferrika 1157’de öldü. Terekesinin satılmayan bir çok kitaplar teşkil ettiğini De Sosor yazıyor ki böyle olacağı şüphesizdir. On iki sene matbaa atıl kaldı. Çalıştırmak için vaki teşebbüsler ancak on ikinci senede fiile çıktı. 1167 Rebiülevveli’nde verilmiş bir ferman 1139’da İbrahim Müteferrika’ya verilen 1145 Receb’inde tecdid olunan ferman ile fetvadan bahsettikten sonra şu satırları ihtiva ediyor: ?.. Merkum İbrahim fevt oldukta hizmet-i mezkure muattıl kalmağla nizam kadimesiyle kerhane-i merkumeyi müştereken imal ve fenn-i tabaati icra ve ihya şartıyla taayyünat mukarreresiyle siz ki mumaileyhasız [4] aleliştirak size inayet ve ihsan olunmak üzere yüz altmış senesinde Hüdavendigar-ı sabık --------------------------- [1] Raşid, 554, 388, 128 sahifelik üç büyük cild. Çelebizade Asım Tarihi, 316 S. Zilhicce gurresi 1153. (Gerek Raşid gerekse Çelebizade Tarihleri 532, 594, 390, 390, 454, 625 sahife ve altı cildde 4282 Matbaa-i Amire’de ikinci defa olarak tab‘ edilmiştir.) [2] Ahval-i Gazavat Der Diyar-ı Bosna, 1124 S. Muharrem 1154, (Bu eser ikinci defa Süleyman Efendi Matbaasında ismiyle 94 S. ve 1294 Receb’inde basılmıştır.) [3] Ferheng-i Şuûri Lisanü’l-Acem, iki büyük cild S. 980 ve 902 Şaban 1155 [4] Rumeli Kuzatından Mevlana İbrahim ve Anadolu kuzatından Mevlana Ahmed Merhum Sulatn Mahmud Han tamedullah Teala bi’r-rahmet ve’l-gufran zamanında istirham eylediğinizde balada mestur şurut-ı kadimesiyle kerhane-i mezbureyi iştiraken imal eylemeniz için emr-i şerif verildiğin bildirip cülus-ı hümayun-ı meymenet-i makrunum vaki olmaktan naşi emr-i mezkurun tecdidini rica eylediğiniz ecilleden hilafına ferman yoksa vech-i meşruh üzere amel olunmak babında ferman-ı alişanım sadır olmuştu?.. İlh İşte bu devirde İbrahim Müteferrika’nın halifesi Kadı İbrahim ve şeriki tarafından tab‘ edilmiş bir kitap görebildim. Bu kitap da Vankulu’nun ikinci tab‘ı idi [5]. Biraz evvel bazı noktalarını zikrettiğim fermanı da bu Vankulu’ndan iktibas ettim [6]. Tarih kitapları Sultan Mustafa zamanında [1171-1187-1757-1174] şevağil-i seferiyesinden naşi fenn-i celilin metruk kaldığını yazarlar. *** Birinci Abdülhamid zamanının sonlarına doğru, matbaayı sahiplerinin veresesinden Fransız sefaretinin almaya teşebbüs etmesi birkaç kişinin dikkatini celbetti. Beylikçi Raşid Efendi ile vakanüvis Vasıf Efendiler bu matbaayı vereseden hükümete aldırmak teşebbüslerinde bulundular. Fakat muvaffak olamadılar, nihayet ikisi müştereken satın aldılar, ve bazı şartlarla evkada bağlandılar. Eğer bunlar kendi aralarında şirket teşkil ederek miriye sıklet vermemek için bunu almamış olsalardı, büyük bir imparatorluğun yarım asırlık iyi kötü yegane --------------------------- [5] Vankulu, ikinci tab, iki büyük cild 744 S. Şaban 1169, 860 S. Rebiülahir. 1170 [6] Bu aralık (1184-1770) İstanbul’da Kaster Matbaası’nın açıldığını Ebüzziya Tevfik Bey yazar. Ayın Tarihi 3076 Müessesi elden çıkmış olacaktı. Filvaki bu matbaanın harfleri çok aşınmış, eski amelesinden birkaç amelemanda ancak mevcuttu. Vasıf bunlar için diyor. Raşid matbaa idaresini, hasılatına şerik olmak üzere Vasıf Efendi’ye terk etmiş, fakat o da gerek bâ-irade tashihe memur edilmiş olan Gelenbevi İsmail Efendi ile beyhude mücadele ve münakaşalar çıkarmış olmasından, gerekse zimmetine bir hayli para geçirmiş olduğundan nezaretten azledilmiştir [1]. Matbaa bu devirdeki faaliyetine Sami ve Şakir ve Subhi’nin bir cild tarihini tab‘ ile başlar [2]. Harfler eski ebad eskilerin büyük kıtasıydı. Bunun arkasından Azmi Tarihi [3] basıldı. Gerek Cevdet Paşa ve gerekse onu meahiz edinen zevat matbaanın bu zamanki neşriyatından bahs ederlerken bu devirde ecnebi dillerden tercüme edilmiş bazı askeri kitaplar tab‘ edildiğini zikrederek en başa yu kaydederler. Filvaki o sıralarda bu namda bir cildi metin diğeri şekillerden mürekkeb iki cild olarak bir kitap tab‘ edildi [4] fakat bu kitap İstanbul’daki Fransız sefareti konağındaki matbaada tab‘ olunmuştur. Nitekim hurufatı da diğer matbaanınkinden büsbütün başka idi. 1201 (1787)de Fransız sefaretinde böyle bir matbaanın --------------------------- [1] Cevdet Tarihi, yeni tab‘, C 3, S. 121 [2] Sami ve Şakir ve Subhi Tarihi 238 çift sahife (476 S) 1198 [3] Azmi Tarihi, 288 çift sahife (576 S) 1199 [4] Usul-i Maarif fi Tertib-i Ordu, birinci cild metin 43 S, ikinci cild şekiller 1201 Fransa Devleti elçiliğinin konağında kain darüttıbâada. mevcudiyetine bu eser bir delildir. Fakat bundan evvel tab‘ ettiği ve bu tarihten sonra da neler bastığı hakkında tahkikatta bulunamadı. Mamafih eserin kendisi ve sefaretçe tab‘ meseleleri, bu devir tarihini tetkik edenler ve edecekler için hususi bir alaka celb edecek mahiyettedir. Kostantiniyye [...]_ tarafından Türkçeye nakil olunan kitabı [5] ve ondan sonra da İrabü’l-Kafiyye ve bir cildi metin diğeri şekillerle izahı olmak üzere iki cildde fenn-i luga ve fenn-i harb [6] 1208’de basıldı. Bu devrin kitapları arasında Kavaninü’l-Mülahe, Usuli’l-Maarif fi Sefâin-i Donanma vardır. *** Bunu müteakip matbaayı büsbütün başka bir şekilde görüyoruz. Üçüncü Selim Mühendishane-i Hamburahaneyi tesis ettiği zaman burada bir de matbaa açılmasını istiyor. Mühendishane müderrislerinden Abdurrahman [7] Efendi bu işe memur ediliyor. Bu zat elde enkazı mevcud matbaayı tetkik ederek işe yaramaz bir halde buluyor ki böyle olacağı şüphesizdi. Zamanın meşhur hattatlarından Deli Osman’a yazısı yazdırılarak Arab oğluna hakk ettirilip harfler vücuda getirildi. Bu matbaanın ilk faaliyeti arasında Mahmud Raif Efendi’nin [8] yazmış olduğu Fransızca --------------------------- [5] Muhasara ve Muharese-i Kilâ, S. 450 Receb 1206 [6] Birinc cild metin 80 S. ikinci cild şekiller ve izahı S 48. Cemaziyelevvel 1208 [7] Bu zat kendi ismini (Abdurrahman) diye kayd ettiği halde Cevdet Paşa (Abdürrahim) Efendi diye zikreder. [8] Mahmud Raif Efendi’nin hayatı ve eserleri hakkında muhterem İhsan Bey’in 16 numrolu Mecmuasında mufassal bir makalesi vardır. 3077 Yüz Senelik Gazeteciliğimiz Tableaux des Nouvaux Reglement de I’Empire Ottoman eserinin tab‘ı vardır [1] yine bu seneiçinde bir Tuhfe-i Vehbi basıldı. Müteakip sene mütercim Asım’ın tercüme ettiği Burhan-ı Kâti‘ tab‘ edildi [2]. Harfler yeni, tashihine bizzat mütercimi bakmış, kenarı cetvelli, içinde yazma kitaplarda olduğu gibi kırmızı satırlar vardır. Matbaa varidatının kifayetsizliğini gören Abdurrahman Efendi padişahtan muavenet istedi, irad-ı cedid-i hümayun cezinesinden tahsisat verildi. Bununla beraber matbaanın boş durmaması da tekid olunduğundan Şeyhülislam Esad Efendi’nin eserine başlandı. [3] Bu tamamlanınca üçüncü defa olarak nun tertibine karar verildi. Birinci cild mühendishanede basıldı. Bundan sonra Üsküdar’da Selim namına tesis edilen yeni mahalledeki müesseseler arasında matbaa için de bir bina yapılmıştı, oraya nakledildi ve Vankulu’nun ikinci cildi da tab‘ edildi [4]. 1318’de Cedid Atlas Tercümesi, 1219’da da Mahmud Raif Efendi’nin sı ile iki cild Vasıf Tarihi [5] basıldı. --------------------------- [1] S. 60, yirmi resim, Muharrem 1213 (Haziran 1798) [2] Kitab-ı Tıbbiyan-i Maarifet Der Tercüme-i Burhan-i Kati, S. 763, 32 Rebiülevvel 1214. (Bu eser 1251 Rebiülevvel gurresinde 642 sahife olarak ikinci defa Bulak’da tab‘ edilmiştir.) [3] Lehcetü’l-lugat, S. 851, 29 Muharrem 1210 [4] Vankulu, üçüncü tab‘, birinci cild 650 S. Rebiülahir 1217, ikinci cild 764 S. Şaban 1218 [5] Mehasinü’l-asar ve Hakayıkü’l-ahbar, iki cild, 327 ve 315 S. Şaban 1219 Asaf’ın bu eseri Bulak Matbaası’nda 1246’da 210 ve 190 sayfalık iki cildde tekrar tab‘ edilmiştir. 1222 Rebiülevveli’nde (1807 Mayıs’ında)ki Kabakçı hadisesi ve onu takip eden dahili vakalar arasında matbaanın ne haller geçirdiğine dair malumatımız çok nakıstır. İkinci Mahmud, Asımın Tercümesi’ni bitirip takdim ettiği kamusun tab‘ını irade ederek, muhasib-i evvel Abdürrahim Muhib Efendi’yi bu işe memur ediyor. Muhib Efendi matbaayı pek perişan, aklam ve edevatı fersude, amele ve hademeyi de perakende bularak bunları topluyor. Eski kalıplardan yeni harfler döküldüğü gibi, Yesari merhumun yazılarından da ince ta‘lik harfler vücuda getirilerek bunları da Mühendisyan-ı Ohannes hakk etti. 1816 (1232)de Üsküdar’daki matbaayı ziyaret eden Firmen Dido manzum bulduğunu ve derununda dört makine işler bir vaziyette gördüğünü söyler [6] Kamus tab‘ına başlandı [7], iki seneden fazla süren bu mesai esnasında Hafid Efendi’nin Galatâtı [8] da basıldı. Cevdet Paşa, tarihinde 1232 senesi vukuatını kayderken Şanizade’nin eserlerinden bahs ediyor. Şanizade ismiyle hazırlayıp huzura takdim ettiği eserinin düşmanları tarafından padişaha gösterilmediğini fark edince < Mirâtü'l-Ebdân fî Teşrîh-i A'zâi'l-İnsân> eserini başka bir --------------------------- [6] [...] Efendi’nin makalesinden. [7] Tercümetü’l-Kamus, birinci 943 S., Zilhicce 1230, ikinci 939 Zilhicce 1231, üçüncü 973 S. Muharrem 1233’de tab‘ edildiği gibi ikinci defa aynı sahifede üç cild olarak Receb 1305’de Matbaa-i Osmaniye’de basılmıştır. Nor - Mütercim Asım bu eserinin tab‘ından iki sene sonra 1235 ibtidallerinde vefat etmiştir. Aynı zamanda vakanüvis bulunuyordu, yerine Şanizade vakanüvis olmuştur. [8] Ed-Dürerü’l-Müntehabati’l-Mensure Fi Islahi’l-Galatati’l-Meşhure, S. 534, Cemaziyelevvel 1231 Ayın Tarihi 3078 Vasıta ile padişaha takdim ediyor, bu eserinde evvelki kitabında bahsettiği için ikisinin de birden tab‘ına irade sadır oluyor. Çünkü (Müellifat-ı cedide huzur-ı hümayuna arz ile iradesi istihsal olunmadıkça) neşr edilemezdi. Kitab tertibine başlandı ise de bu sefer evvelki müşkilatın bir kat daha büyüğünü matbaadan gören Şanizade, tarihinde buna aid bazı fıkralar zikr ettiği gibi Abdürrahim Muhib Efendi’yi de şöyle tasvir eder: . Şanizade bütün bunlardan ye’se düşerek cerrahi eczacılıktan bahis ve ikinci cildi teşkil edecek risaleleri yazmaktan vazgeçtiğini söyler.
Date
1928-03
Source
Ayın Tarihi
Provenance
Istanbul Encyclopedia Archive has been opened to access in cooperation with Kadir Has University and Salt.
Theme
Other
Contributor
Type
Journal page
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.