İZ (Mahir) 17 Haziran 1973 MAHİR İZ – 2/Şaban/1312 ve 15/ Kânunisâni/(Ocak)/1310 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası, Sadreyn Müsteşârı ve Haremyn Mollası Külâhizâde Servet Efendinin oğlu, Medine-i Münevvere ve Ankara Kadısı İsmail Abdülhalim Efendidir. Baba tarafı Abdurrahman Süreyya Efendinin “Sicil-i Osmanî” sinde yazılıdır. Ana tarafı da ilmiyeden ve kadılardan Bağdad Mollası Erzurûmî Çelebîzâde İbrahim Rüştü Efendi kerimesi Râife Hanımdır. Râife hanımın büyük birâderi Şeyhülislâm Hüseyin Hüsnü Efendi'dir. Silsilenâmesi, ilmiye sâlnâmesinde yazılıdır. Mâhir İz, kadılıkla Şeyhülislâm Kapısından ayrılan babası ile birlikte Midilli Adası, Balıkesir, Isparta, Medine-i Münevvere ve Ankara'da bulunmuş; ilk ve orta tahsilini buralarda gördükten sonra Vefa ve Ankara İdadîlerinde okumuş, idâdilerin Sultaniyelere kalbi üzerine Ankara Sultaniyesinin 10 uncu sınıfına naklederek 12 sınıflı Ankara Sultanisi Edebiyat Şûbesinden mezun olmuştur. Birinci Cihan Harbi içinde Sultanî'nin ilk kısmına muallim vekili, bir sene sonra da asil muallim olarak tayin edilmiştir. O sırada askere çağırılmış, Maltepe'de ihtiyat zabitleri karargâhına sevkedilmiş, sonradan 5 nci Kolordu Tedârikât-ı Harbiye Komisyonu'nda er olarak hizmet etmiş, silahsızlardan muallim olanların terhisine dair emir çıkınc...

İZ (Mahir) 17 Haziran 1973 MAHİR İZ – 2/Şaban/1312 ve 15/ Kânunisâni/(Ocak)/1310 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası, Sadreyn Müsteşârı ve Haremyn Mollası Külâhizâde Servet Efendinin oğlu, Medine-i Münevvere ve Ankara Kadısı İsmail Abdülhalim Efendidir. Baba tarafı Abdurrahman Süreyya Efendinin “Sicil-i Osmanî” sinde yazılıdır. Ana tarafı da ilmiyeden ve kadılardan Bağdad Mollası Erzurûmî Çelebîzâde İbrahim Rüştü Efendi kerimesi Râife Hanımdır. Râife hanımın büyük birâderi Şeyhülislâm Hüseyin Hüsnü Efendi'dir. Silsilenâmesi, ilmiye sâlnâmesinde yazılıdır. Mâhir İz, kadılıkla Şeyhülislâm Kapısından ayrılan babası ile birlikte Midilli Adası, Balıkesir, Isparta, Medine-i Münevvere ve Ankara'da bulunmuş; ilk ve orta tahsilini buralarda gördükten sonra Vefa ve Ankara İdadîlerinde okumuş, idâdilerin Sultaniyelere kalbi üzerine Ankara Sultaniyesinin 10 uncu sınıfına naklederek 12 sınıflı Ankara Sultanisi Edebiyat Şûbesinden mezun olmuştur. Birinci Cihan Harbi içinde Sultanî'nin ilk kısmına muallim vekili, bir sene sonra da asil muallim olarak tayin edilmiştir. O sırada askere çağırılmış, Maltepe'de ihtiyat zabitleri karargâhına sevkedilmiş, sonradan 5 nci Kolordu Tedârikât-ı Harbiye Komisyonu'nda er olarak hizmet etmiş, silahsızlardan muallim olanların terhisine dair emir çıkınca, mektebdeki vazifesine dönmüştür. O sıralarda Ankara Sanayi Mektebi'nde tarih ve Dârülhilâfe Medresesi'nde türkçe dersleri okutmuştur. Millî Mücâdele'de Ankara'da açılan Birinci Büyük Millet Meclisi'ne Sultanî ve Dârülmuallimîn'deki muallim arkadaşları ile birlikte zabıt kâtibi olarak girmiş ve terfî ederek ikinci grup şefi ve zabıt mümeyyizi olmuştur. Ankara'nın başkent olması tekarrür edince, Maarif Vekâletinde yapılan imtihan neticesinde tarih hocalığı ile, Istanbul İmam-Hatip Okulu muallimliğine tayin edilmiştir. Yüksek tahsiline devam için Kimya Fakültesine yazılmış, iki sene devamdan sonra Kimya Fakültesinin Kimya Mühendisliğine çevrilmesi dolaysıyla oradan Hukuk Fakültesine geçmiş, bir sene de orada tahsil görmüştür. Nihayet Dârülfunun Edebiyat Fakültesine yazılmış ve 1936 senesinde mezûn olmuştur. Bu dağınık tahsil seyri, fen ve sosyal ilimlerin tahsil arzusu, ileride felsefe tahsil etmek için ise de buna muvaffak olamamıştır. Dârülfununa devamı sırasında Halıcıoğlu Askeri Lisesi'ne türkçe muallimi olarak tayin edilmiş, fakat iki sene sonra her muallimin branşına göre ders okutacağına dair Genel Kurmay'dan gelen emir üzerine bir çok subay öğretmenler ile beraber Darülfununa imtihana sevkedilmiş, oradan Türkçe muallimliği ehliyetnâmesi alarak vazifesine devam etmiş, sonra Halıcıoğlu'nun lağvı üzerine Kuleli Askeri Lisesi'ne nakletmiştir. Istanbul Askeri liselerinde ki orta kısımların lağvı üzerine Üsküdar Paşakapısı Orta Okulu'na nakletmiş, oradan da Davutpaşa Orta Okuluna türkçe muallimi ve müdür muavini olarak nakledilmiş, bir sene sonra da Edremit Orta Okul müdürlüğüne tayin edilmiştir. Üç sene sonra Beykoz Orta Okulu'na nakledilmiş, Istanbul'a gelişinde tez'ini ikmâl ederek, Üniversite Edebiyat Fakültesi'nden diploma almıştır. Bunun üzerine Nişantaşı Erkek Orta Okul Müdürlüğüne tayini yapılmış ve bu mektepde 10 sene hizmet etmiştir. Okulunun kız orta okulu ile birleşmesi üzerine, Haydarpaşa Lisesi edebiyat hocalığına, yedi yıl sonra da Çamlıca Kız Lisesi'ne ve burada üçbuçuk sene hizmeti sırasında İstanbul İmam-Hatip Okulu Müdürlüğüne ve bir sene sonra tekrar Çamlıca Kız Lisesi edebiyat muallimliğine nakletmiş ve oradan emekli olmuştur. Emekli olduğu yıl Taksim Sıraservilerdeki Yeni Kollej Müdürlüğü ve edebiyat muallimliğinde altı ay kadar çalıştıktan sonra, yeni açılan Yüksek Islâm Enstitüsü Islâmî Edebiyat Dersleri hocalığına, iki yıl sonra da Tasavvuf Tarihi ve Hitâbet-ü Irşâd Muallimliğine nakletmiş ve on sene sonra personal kanunu ile ikinci defa emeklilikle devlet hizmetinden ayrılmıştır. Yüksek Islâm Enstitüsü'nde bulunduğu sıralarda Bilimlere Yardım Cemiyeti kanalı ile ve cemiyet âzâsından Eşref Osmanaoğlunun teklifi ile Eşref Osmanağaoğlu'nun teklifi ile Fatih Erkek Kolleji'ni tesis etmiş ve iki sene o müessesede müdürlük yapmıştır. Gençliğinde “Maksud Kâmuran” takma adı ile Ankara'da “Sa'y” Mecmuasında bazı şiirler neşretmiş, memuriyet hayatı devamı müddetince 50 yaşından sonra edebî ve içtimâî mevzularda “Namık Yaz” ve ilmî konularda ise “Abdullah Söğüt” müstearları ile, emekli olduktan sonra da kendi adı ile “Sebîlürreşâd”, “Yeni Istiklâl”, “Islâm Düşüncesi”, “Diyânet Dergisi” ve “Bugün”, “Yeni Asya” Gazetelerinde ve başka bir takım dergilerde yazı yazmıştır. “Tasavvuf” adlı bir eseri,basılmak üzere olan “Yılların Izi” adındaki hatıraları, “Din Cemiyet İçindir” adı ile toplanan 40 kadar makalesi ve tamamlamaya çalıştığı “Islâm ve Cemiyet ” adındaki eserleri vardır. Merhum Ibnülemin Mahmud Kemal Bey,“Son Asır Türk Şâirleri” için eserlerini istemiş ise de, şiirlerini edebiyat tarihine geçecek liyakatte bulmadığı için neşretmek istememiştir. Başbakanlık Kültür Müsteşarlığının teklifi üzerine Ahmed Cevdet Paşa'nın “Kısas-ı Enbiya ve Tevârih-i Hülefâ” sını sâdeleştirmiş, Diyanet İşleri Başkanlığının hatırlattığı “Kur'ân-ı Kerîm Meâli” nin ????? Redaksiyon Komisyonuna başkanlık etmiştir.