Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
İsmail (Kâhya) maddesi
İSMAİL (Kâhya) - Geçan asrın ikinci yarısındaki tulumbacıların en namlılarından,Deftardar Yangın Tulumbası Sandığının reisi ; 1282(M.1865) de Deftardarda Akarçeşme Mahallesinde Siekeci Çeşmesi Sokağındaki bir evde doğdu,1948 de Defterdera Vapur iskelesi civarındaki evinde 83 yaşında,ve hâfızası gaayet zinde iken vefat etti; ağır çardaklı sandıklar zamanından yetişmiş ve zengin hatıralara sahip bir tulumbacı idi.
Babası Saraç Hacı Salih Ustadır; ağrılara ve sızılara şifalı nefes sahibi imiş,bundan ötürü Defterdardan Edirnekapısı, Karagümrük, Fatih ve Saraçhaneye kadar uaznan mahallelerde “Salih Hoca” yahut “Saraç Hoca” diye de anılırmış.
İsmail baba sanatını tutmuş, babasının yanında çıraklıktan İstnabul'un sayılı saraç ustaları arasına yükselmiştir; ondokuz yirmi yaşlarında iken kendi boyundan delikanlıların kapıldığı sevdâya uyarak Defterdar tulumbası sandığına uşak yazılmış, pek az sonra da bu sandığın reisi olmuş, tulumbacılığın kaldırıldığı tarihe kadar da bu âlemin şöhretlerinden biri olarak yaşamıştır.
Kendisi Saraçhanede işlerdi, orada babadan kalma tezgâhı bırakmamıştı, Defterdar İskelesinde de büyük bir tulumbacı kahvehânesi açmıştı. Halen Defterdar Vapur İskelesinden çıkıldığına göre sol kolda kârgir, önü yol aşırı bahçe büyük bir kahvehânede vardır ki Kâhya İsmail'in k...
⇓ Devamını okuyunuz...
İSMAİL (Kâhya) - Geçan asrın ikinci yarısındaki tulumbacıların en namlılarından,Deftardar Yangın Tulumbası Sandığının reisi ; 1282(M.1865) de Deftardarda Akarçeşme Mahallesinde Siekeci Çeşmesi Sokağındaki bir evde doğdu,1948 de Defterdera Vapur iskelesi civarındaki evinde 83 yaşında,ve hâfızası gaayet zinde iken vefat etti; ağır çardaklı sandıklar zamanından yetişmiş ve zengin hatıralara sahip bir tulumbacı idi.
Babası Saraç Hacı Salih Ustadır; ağrılara ve sızılara şifalı nefes sahibi imiş,bundan ötürü Defterdardan Edirnekapısı, Karagümrük, Fatih ve Saraçhaneye kadar uaznan mahallelerde “Salih Hoca” yahut “Saraç Hoca” diye de anılırmış.
İsmail baba sanatını tutmuş, babasının yanında çıraklıktan İstnabul'un sayılı saraç ustaları arasına yükselmiştir; ondokuz yirmi yaşlarında iken kendi boyundan delikanlıların kapıldığı sevdâya uyarak Defterdar tulumbası sandığına uşak yazılmış, pek az sonra da bu sandığın reisi olmuş, tulumbacılığın kaldırıldığı tarihe kadar da bu âlemin şöhretlerinden biri olarak yaşamıştır.
Kendisi Saraçhanede işlerdi, orada babadan kalma tezgâhı bırakmamıştı, Defterdar İskelesinde de büyük bir tulumbacı kahvehânesi açmıştı. Halen Defterdar Vapur İskelesinden çıkıldığına göre sol kolda kârgir, önü yol aşırı bahçe büyük bir kahvehânede vardır ki Kâhya İsmail'in kahvehânesi işte orasıdır. Fakat İsmailin tutup işlettiği zamanlar ahşap bir yapıydı ve üstünde de 18 bekâr odası vardı, bu odalarda koğuş yerine Defterdar Sandığının bekâr uşakları otururdu, bunların arasında da en namlısı semaî, koşma ve divan okumada eşsiz ve hayatı bir roman konusu olacak değerde Çiroz Ali idi, pek genç yaşında veremden ölen Ali, Kâhya İsmail'in mânevi kardeşi yerinde pek sevgilisi idi (B.Ali,Çiroz, cild 2, sayfa 610).
Saraç İsmail “Kâhya” lâkabını, Defterdar İskelesi kayıkçılarının da kâhyalığını yaptığından ötürü almıştı. Tulumbacılığa büyük bir aşk ve şevk ile atılmış olan İsmail Defterdarlıları İstanbul'un birinci sınıf takımları arasına yükseltmişti. Defterdardaki kahvehânesini de o zamanlar her sene Ramazan ayında tulumbacılara has bir gösteri olarak çalgılı kahve yapardı, devrin en namlı semaîcileri ve mânicileri bu kahvehanenin irfan meydanında boy ölçüşür, imtihan olurlardı.
Kâhya, Ramazan boyunca her akşam uşaklarına bir iftar soğrası donatırdı, bu sofranın başında her akşam uzaktan yakından dört beş meşhur tulumbacı da misafir olarak bulunurdu.
Kahvehanenin Şevki adında birde namlı kıbti köçek oğlanı vardı, mâni ve semaî meraklılarından başka kıbtinin dilberlerinden olan Şevkinin oyun ve perendelerini seyretmek için gelenler de pek çok olurdu.
Hemen her akşam kahvehanede İstanbul'un ileri gelen esnaf ve tüccarlarından, âyan ve kibarından, ricâlinden birkaç hatırlı müşteri eksik olmazdı; bu gibilerin önüne kahveden gayri bir tabak kuru yemiş konulur, mevsimine göre ya bir elma, ya bir portakal oturtulurdu, onlar da ikramın altında kalmazlar, yirmi para kahve parası yerine bir kaç mecidiye, bir sarı lira bırakırlardı.
Uzun tulumbacılık yıllarının çok hareketli hâdiseleri arasında şu vakayı Kâhya İsmail daima dehşetle hatırlamıştır:
İstanbul'u büyük ölçüde harap eden, pek çok mal ve can kaybına sebep olan 1894 deki büyük zelzelede Kâhya İsmail Saraçhanede bulunuyormuş; dehşet içinde dışarı fırlamışlar. Feryad ve figân arasında Fatih'deki meşhur Şekerci Hanında da yangın çıktığını öğrenmiş, yangın lâfını işitince yerinde duramamış, zelzele âfetini unutarak soluğu Defterdarda almış, hemen takımları toplayıp sandık kaldırmış. Bugün yer yer çatlamış ve çökmüş İstanbul'un meşhur kara surlarını bu hale koyan da bu büyük zelzeledir. O zamanlar Edirnekapısı tulumbacılarından bir Kantarcı Rüştü varmış, çam yarması gibi tuvana bir adammış, yolda ona rastlamışlar, koca bir kale bedeni yıkılmış, belden aşağısı enkaz altında sırt üstü cansız yatıyormuş, üstünden atlayıp geçmişler. Zincirlikuyuda bulunurlarken bir şiddetli sarsıntı daha olmuş, aldırış etmemişler, yangın yerine ulaşmışlar, fakat bütün dehşeti ile İstanbul yine sallanmaya başlayınca, ancak o zaman kendisini toplayan ve âfetin dehşetini idrak eden Kâhya İsmail sandığı yere koymadan uşaklarına dön emrini vermiş.
1900 ile 1902 arasında işleri bozulan Kâhya İsmail büyük kahvehânesini başkasına devrederek yine Defterdar İskelesinde, eski kahvehânesinin tam karşısındaki ahşap barakaları satın almış, bir sanadlcı – esnaf kahvesi açmıştır, kendisi de yanındaki tek katlı ahşap evceğize çekilmiştir. Biz Kâhya İsmail'i 1946 yılında orada ziyaret ettik. 1943 – 1944 arasında, yeni kahvesi ile evceğizini arkasındaki Feshane Fabrikasına katmak üzere istimlâk etmişler ve kahvesini kapatmışlar, fakat istimlâk işi de bir türlü tamamlanamadığı için, 78 yaşında bir ihtiyar, hiç bir yerden en küçük bir geliri yok, işsiz oturuyordu. Sabahtan akşama kadar, kapatılmış kahvesinin önüne attığı bir iskemlede oturmakta, kendisini ziyarete gelenlerle avunmakta idi. Dinç idi, fakat romatizma sancılarından şikâyet ediyordu, günde iki paketcik de sigara içiyordu, tütüne on yaşında başlamıştı, pek canı çektiği zamanlar da bir iki kadehcik rakı içiyordu. Oğlunun çocukları olarak altı torun sahibiydi, bu torunların en büyüğü 1946 da onyedi yaşlarında bulunan Raif, dedesinin tâbiriyle, “eğer tulumbacılık devam etseydi ayakları koşarlı, Defterdar Sandığının gözbebeği olacak bir uşak” idi, bir kumaş dokuma fabrikasında işçilik ediyordu, dedesinin tulumbacılık hatıraları ile beslenerek büyütülmüş, konuşur iken Kâhya İsmail'e unuttuğu yerleri hatırlatmakta idi.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
I15A016
Tema
Kişi
Konular
Tür
Belge
Biçim
Baskı, Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi İsmail-İsmail Bey bölümü için hazırlanmış metin
Not
Kâğıt üzerine baskı ve daktilo. Kupür belgeye yapıştırılmıştır. Tükenmez kalemle düzeltmeler ve eklemeler yapılmıştır.
Bakınız Notu
Ali (Çiroz), cild 2, sayfa 610
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.