Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Sultanahmed Camii maddesi
SULTANAHMED CAMİİ – Birinci Sultan Ahmedin hayır eseri ve imparatorluk baş mimarı Sedefkâr Mehmed Ağa tarafından yapılmış Sultanahmed Camii İstanbulda At Meydanında türk yapı sanatının XVII. yüzyıl hâtırâsıdır.İstanbulun ve Türkiyenin altı minâreli tek camiidir.Yapıldığı devirdeki Osmanlı İmparatorluğunun kudretini haşmeti ile,bânisi Birinci Sultan Ahmedin gencliğini ve güzelliğini de zerâfeti ve tezyinâtı ile temsil eden bir âbidedir.Eşsiz zenginlikde çinilerinin hayrânı kalmış Avrupalılar bu sanat şaheserine “Mâvi Cami” diye gelir,milletler arası turistik edebiyata da bu isimle geçmişdir.
*
Birinci Sultan Ahmed Üçüncü Sultan Mehmed ile Handan Sultanın oğludur. Babasının veliahdliği ve Magnisa vâliliği sırasında 1590 da Magnisada doğdu.1603 de henüz 13 yaşlarında iken babasını ölümü üzerine Osmanlı tahtına oturdu.1617 de 28 yaşında öldü./lümüne sebeb olan hastalığı kesin olarak bilinmiyor.Bir mîde iltihâbı veya kanaması ve hummâ rivâyetleri vardır.Zevcelerinin arasında aşk ile bağlandığı kadın Kösem Mahpeyker Sultandır.Mahfiruz adındaki zevcesinden olan oğlu Şehzâde Osman ve Kösem Sultandan olan oğulları Şehzâde Murad ve İbrahim İkinci Sultan Osman (Genc Osman),Dördüncü Sultan Murad ve Sultan İbrahim unvanları ile pâdişah olmuşlardır.
Sarayda devrine göre iyi bir tahsil görmüş...
⇓ Devamını okuyunuz...
SULTANAHMED CAMİİ – Birinci Sultan Ahmedin hayır eseri ve imparatorluk baş mimarı Sedefkâr Mehmed Ağa tarafından yapılmış Sultanahmed Camii İstanbulda At Meydanında türk yapı sanatının XVII. yüzyıl hâtırâsıdır.İstanbulun ve Türkiyenin altı minâreli tek camiidir.Yapıldığı devirdeki Osmanlı İmparatorluğunun kudretini haşmeti ile,bânisi Birinci Sultan Ahmedin gencliğini ve güzelliğini de zerâfeti ve tezyinâtı ile temsil eden bir âbidedir.Eşsiz zenginlikde çinilerinin hayrânı kalmış Avrupalılar bu sanat şaheserine “Mâvi Cami” diye gelir,milletler arası turistik edebiyata da bu isimle geçmişdir.
*
Birinci Sultan Ahmed Üçüncü Sultan Mehmed ile Handan Sultanın oğludur. Babasının veliahdliği ve Magnisa vâliliği sırasında 1590 da Magnisada doğdu.1603 de henüz 13 yaşlarında iken babasını ölümü üzerine Osmanlı tahtına oturdu.1617 de 28 yaşında öldü./lümüne sebeb olan hastalığı kesin olarak bilinmiyor.Bir mîde iltihâbı veya kanaması ve hummâ rivâyetleri vardır.Zevcelerinin arasında aşk ile bağlandığı kadın Kösem Mahpeyker Sultandır.Mahfiruz adındaki zevcesinden olan oğlu Şehzâde Osman ve Kösem Sultandan olan oğulları Şehzâde Murad ve İbrahim İkinci Sultan Osman (Genc Osman),Dördüncü Sultan Murad ve Sultan İbrahim unvanları ile pâdişah olmuşlardır.
Sarayda devrine göre iyi bir tahsil görmüşdü.Şiirle meşgul olmuş,“Bahtî” mahlâsı ile cenk ve aşk şiirleri,dinî şiirler yazmışdır.El yazısı hattat denilecek kadar güzeldi.Kendisi de zarif ve dilber yüzlü bir genc idi.
*
Sultan Ahmed Camiini yapan büyük sanatkâr Sedefkâr Mehmed Aganın doğum tarihi kesin olarak bilinmiyor.Dostlarından Câfer Çelebi adında bir zât onun şânında “Risâlei Mimâriye” adı ile bir eser yazmışdır,nakledilen fıkralara göre 1554-1558 arasında doğduğu tahmin edilebilir.Nereli olduğu da mechuldür.
17-20 yaşlarında iken 1575 de bir sene kadar Kanuni Sultan Süleymanın türbe bağçesi bekcileri arasında bulunmuşdur;oradan Topkapusu Sarayındaki Has Bağçe yine bekci olarak alınmış,bu suretle Bostacılar Ocağı neferleri arasına katılmışdır.Bir gün Has Bağçede musiki meşk eden Enderun Ağalarını görmüş,o delikanlıların saz çalarak türküler,şarkılar söylemesi kendisini cezbetmiş,dersden sonra koynunda taşadığı ve bütün parasını teşkil eden 90 altınını o genclerin musîki hocasına vererek :“Size bütün paramı veriyorum..kaç çeşid saz varsa bana hepsinden birer tâne alınız,geri kalan da sizin ustalık hakkınız olsun..Ben saz öğrenmek istiyorum..” demişdir,ve adı bilinmeyen bu sâzendeden kısa zamanda oldukca birşeyler öğrenmişdir.Fakat gördüğü bir rüyâ üzerine sazendeliği bırakarak sedefkârlığa ve ince marangozluğa heves etmişdir.Recâsı kabul edilerek ve bir imtihandan geçerek saraydaki sedefkârlar atöliyesine devam etmiş ve kısa zamanda bu sanatı da gereği gibi öğrenmişdir.
Üçüncü Sultan Muradın ilk saltanat yıllarında herkes tarafından büyük hürmet gören Koca Mimar Sinan Ağa sık sık saraya gelir ve sedefkârlar atöliyesine uğrardı.Mehmed Ağa bir gün yapdığı bir eseri korka korka o büyük mimara gösterdi,Sİnan Ağa : “Âferin kalfa !..çok güzel bir iş,bunu yapabilecek bir usta tanımıyorum..niçin böyle güzel bir şey yaparak pâdişâhımıza hediye etmezsin !.” demişdi.Bu teşvik üzerine bir yıl uğraşarak sedef kakmalı bir rahle yapmış ve 1589 da Üçüncü Sultan Murada takdim etmişdi.Pâdişah rahleye hayran olmuş :“Sultânı Kur'ânı azîme ve Şehingâhı Fürkcanı kerîme bundan güzel taht olmaz !..” demiş,Mehmed Ağayı Has Bağçe bekciliğinden alarak saray kapucuları arasına yükseltmişdi.Saray Kapucuları devlet ulaklıklarında kullanılırdı ki önemli vazifedir.Mehmed Ağa başında bostancı baratasını çıkarmış,yerine altın sırma işlemeli kapucu üsküfü giymişdir.1597 yılına kadar geçen sekiz yıl içinde devlet ulaklığı vazifeleri ile Mısıra,Arnavudluğa,Bosnaya,Macaristana gidip gelmiş,Anadolunun muhtelif bölgelerini dolaşmışdır.1597 de İstanbulda su nâzırı oldu. 1607 de de 49-53 yaşlarında iken imparatorluk baş mimarlığına tâyin edildi ve ilk iş olarak da Birinci Sultan Ahmedin adına büyük ve güzel camiinin yapısına başlayarak Türk İstanbulun sîmâsına yeni bir sanat mücevheri ilâve etti.
Bu büyük sanatkârın ölüm tarihi bilinmiyor.
*
Fethin hemen tezine Türk İstanbul türk yapı sanatının büyüklü küçüklü eserleri ile îmar edilirken,pâdişahlar adına yapılan büyük camiler için, şehrin Halicden ve Beyoğlu sırtlarından görünüşüne önem verilmişdi,şöyle ki,batıdan doğuya Sultanselim,Fatih,Süleymaniye camileri Halice hâkim tepeler üzerinde inşâ edilmiş,yalı boyuna da bir dizi büyük camiler yapılmışdı,bu iki abîdeler dizisi batıda Ayasofyanın iri silueti ile düğümleniyordu.
İstanbula Karadeniz Boğazından gemi ile gelinirken limana girinceye kadar önce yalnız Ayasofya görünüyordu.Yine gemi ile Marmaradan gelenler de büyük camilerimizin hemen hiç birini göremiyor,ilk karşılaşdığı yine Ayasofya oluyordu.
Şehrin Halic yüzü türk yapısını azametli eserleri ile yeteri kadar bezenmişdi.Sedefkâr Mehmed Ağa yapacağı büyük camiin yerini öylesine seçdi ki altı minâresi ile Sultanahmed Camii,Karadenizden ve Akdenizden gelen gelen gemilerin karşısına Ayasofyanın hemen yanı başında bütün azamet ve zarâfeti ile çıkacakdı.At Meydanında yapıldı.Burada Sokollu Mehmed Paşa Sarayı istimlâk edildi,ve yine orada bulunan Arslanhâne adındaki büyük bir mîrî binâ ile beraber yıktırıldı,yeni cami ile külliyesi onların arsaları üzerine inşâ edildi.
*
Sultanahmed Camii ile külliyesi şu binâlardan mürekkebdir :Cami, bir kasrı hümâyun,tabhâne,imâret,medrese,mekteb,dârüşşifâ,altlı üstlü bekâr odaları (sipâhi odaları, asker odaları) ,ve dükkânlar( bir çarşıcık),bir sebil,ve Sultan Ahmedin türbesi.
Çarşı bir silâh çarşısı,asker çarşısı oldu,“Arasta Çarşısı” adı verildi.Arasta,ordu çarşısı,asker çarşısı,silâh çarşısı anlamında bir isimdir. Bu çarşı boyunda geçen asır sonlarında yıkılmış Arasta Hamamı adı ile meşhur ve büyük bir tek hamam vardı ki yüz yıllar boyunca o da bir asker hamamı olmuşdu,müşterileri sipâhilerdi.Öyle tahmin ediyoruz ki Arasta Hamamı da Sultanahmed Camii külliyesi arasında yapılmış olacakdır.
*
Camiin yapısına hicrî 1018,milâdî 1609 yılında tantanalı bir törenle başlandı.Temeline ilk kazmayı bizzat Sultan Ahmed vurdu.Kullandığı kazma bu tören için sureti mahsusada yapılmışdı,bugün Topkapusu Sarayı Müzesi hazînesindedir,üzeri gümüş kakma süs motifleri ile bezenmiş ve sapı güvez kadife kaplıdır.
Evliyâ Çelebi şöyle anlatıyor : “Temel kasısına başlanıp ibtidâ Sultan Ahmed eteğine toprak doldurarak : -Yâ Rab..Ahmed kulunun hizmetidir,kabul eyle !..diye ırgarlarla birlikde temelden toprak taşımışdır..”.
Müverrih Naîmâ Efendi çok kısa yazıyor : “ 1018 recebinin dokuzuncu günü(8 ekim 1609) At Meydanında camii şerif binâsı için temel kazısına başlandı.Şevvalin sekizinci günü(4 ocak 1610) ulemâ,vüzerâ,meşâyih toplanıp bir mübârek saatde temel atıldı ” diyor.
Devrin aydın sîmâlarından ve ünlü vâizlerinden Şeyh Sivaslı Abdülmecid Efendi Sultanahmed Camiinin temel şeyhi olarak tanılır,yâni duâ ile ilk temel taşını koyan adamdır.Yobazlığa ve taassubakarşı hür fikirlerin ve müspet ilimlerin müdafii olan bu büyük adam aynı zamanda Türkiyede demokrisinin de öncüsü olmuşdur.Sultan Ahmede hitâben kaleme aldığı manzum bir nasihatnâmede :
Tîşei hikmet ile mezraai mâdelete
Leşveret tohmunu ek,sula dümûğ ile müdâm
ve :
Küfr ile devlet dura,zulm ile durmasa gerek !
diyecek medenî bir cesâret göstermişdir.
Vezirlerden Kalender Paşa binâ nazırlığına,Kızlarağası Mustafa Ağa,Kapucularkethüdâsı İdris Ağa ve Bostancıbaşı Hüseyin Ağa birâ eminliklerine tayin edildiler.
Evliyâ Çelebi ise şöyle kaydediyor :“...hocam Evliyâ Mehmed Efendi temel imamı,Şeyh Üsküdarlı Aziz Mahmud Efendi temel şeyhi, Kara Sünbül Ali Efendi temel kadısı, kalender Paşa mutemed ve Kemankeş Ali Paşa temel nâzırı oldu” diyor. Büyük seyyah ve yazarın yıllarca sonra bu isimleri kaydederken çok yanılmış olduğunu zan ediyoruz.
*
Câfer Çelebi Risâlei Mimâriyede yapı günleri hâtırası olarak şu fıkrayı yazıyor : “Mehmed Ağa camiin şadırvanı önüne seccâde serdirmiş,ama kendisi oturmaz,bir kuruca yer bulub oturmuşdu.Sol elinde bir arşın,sağ elinde de tespih vardı,durmadan tespih çeker,ziknreder ve etrafındaki ustaları gözden geçirirdi,işini ihmal edeni görürse elindeki arşını sallayarak :- Bre işleyin !..diye baığrırdı ve arada kalkıp camii şerifi dolaşırdı..”
*
Büyük cami hicrî 1025,milâdî 1616 da yedi yıl içinde tamamlandı.Müver Naîmâ şunları yazıyor : “ At Meydanında yedi senedenberi inşâ edilmekde olan camiişerîfin kubbesi tamam oldu,kilidlenecek(kilid taşı konulacak) vakit gelmekle 1026 cemâziyelâhirinin dördüncü günü (9 haziran 1617 cuma) camiin dış avlusunda otaklar kuruldu,pâdişahın tahtı kondu ve cülâ vüzerâ ulemâya ve erkânı devlete âlî bir ziyâfet tertib olundu.Sonra hepsi saraya gittiler,nil'atler giydiler ve pâdişahı alarak cami önündeki otağına getirdiler ve kendisini tebrik ettiler...”.
Birinci Sultan Ahmed kubbeye kilid taşının konması sevinci ile verdiği bu ziyâfetden altı ay kadar sonra 21/22 kasım gecesi vefat etmişdir.
*
Topkapusu Sarayı arşivinde bulunan masraf defterlerine göre Sultanahmed Camiinin yapısına 1811 yük ve 2944 akçe harcanmışdır.Kaba hesablarla zamanımızın parasına çevrilirse tahminen 75,000,000 lira eder.Bu rakam karşısında bazı yazarlar bu abîde için “ağırlınca altın harcanmış cami” diyorlar ki bu para,Sultanahmed Caminin sâdece çinilerini satın alamaz.
*
Camiin planı kareye yakın bir mustatildir.Cebhesi 72 metre ve yanı 64 metredir.Önünde aynı ölçülerde ortası şadırvanlı bir iç avlu vardır.
Altı minâreli olan camiin üçer şerefeli dört uzun minâresi camiin dört köşesinde,ikişer şerefeli olan kısa minâreler de iç avlunun cebhe duvarının iki ucundadır.Merkezî büyük kubbe dört uzun minârenin ortasında kalır.
Zemini mermer döşeli şadırvanlı iç avlu 26 granit ve porfir sütun arasında atılmış 26 kemerli bir revak ile çevrilmişdir.Avluyu fırdolayı sarmış bu revak yarım küre şeklinde 30 küçük ubbe ile örtülmüşdür.Revakın dış avluya bakan duvarlarında da 38 pencere vardır.Pencerelerin kafes şeklindeki demir çubukları zamanında altın yaldızlı imiş.
Bu iç avluya biri cebhede,ikisi iki yanda üç kapudan girilir.Bu kapuların kanadları tuncdan dökülmüşdür,Sultanahmet Caminin bir hususiyetini teşkil eder,kendisinden evvel ve sonra yapılmış büyük selâtin camilerinde kapu kanadları dâimâ ceviz ağacından yapılmışdır,yalnız bu camidedir ki dış avlunun bu üç kapusu tunc kanadlıdır.Bu tunc kapu kanadları birer sanat eseridir,zamanında onlar da altın yaldızlı imiş.Onyedinci yüzyılın büyük yazarı Evliyâ Çelebi iç avlunun bilhassa cebhe kapusu için şunları kaydediyor : “...bir diyarda misli yok bir tunc kapudur.Hurda nakşi bûkalemûn kalemkârî zerger nakışları,gümüş halka,gümüş kilid ve gümüş menteşeleri ile müzeyyendir.Bâzı kimseler bu kapu kanadları Estergondaki Kızılelma Kilisesinden gelmişdir derler ama yanlışdır,Estergondaki kilisenin kapuları,bir ara almanlar orasını geri aldıklarında Viyaneye götürmüşler,hâlen orada İstefani Kilisesindedir.Sultanahmed Camiinin tunc kapu kanadları o tarihde merhum pederim Derviş Mehmed Zıllî kuyumcubaşı iken İstanbulda yapılmışdır,babamın adı da üstündeki kitâbeler içinde künyesi ile beraber yazılıdır..” diyor.
İç avlu ortasındaki şadırvan 6 mermer sütunlu bir saçak altındadır.Yalnız su içmek için yapılmışdır.Abdest muslukları camiin dışındadır;iki yanında sıralanmışdır.
*
Kareye yakın mustatil şeklindeki asıl ibâdet sahnı yarım küre şeklinde bir büyük merkezî kubbe ile onun etrafında toplanmış dört yarım kubbe ile örtülmüş,onlardan da mihrab üstüne rastlayanı iki küçük yarım kubbe,diger üçü de üçer yarım kubbe ile açılmışdır.
Yüksek ve pencereli bir kasnak üstündeki merkezî büyük kubbe dört büyük kemere,kemerler de mermerden yapılmış dört büyük fil ayağı üzerine oturtulmuşdur.
Büyük kubbe 33,60 metre çapındadır,Ayasofya kubbesi çapından 2,60 metre büyükdür.Silindirik dilimlerle bezenmiş fil ayaklarının çapları da 5 metredir,fakat çini tezyinâtı ile kalın gövdeleri camiin içine aslaa ağırlık vermemektedir.
*
Avrupalıların “Mâvi Cami” dedikleri Sultanahmed Camii bu isme haklı ile lâyıkdır.Türk çinilerinde mâvi renk göze en geniş ölçüde çarpar, ve Sultanahmed Camii de XVII.yüzyıl türk çiniciliğinin kiymetine baha biçilmez bir hazînesidir.
Kara şeklinde binlerce çini plak ile yapılmış panolar,camiin içini pek muhteşem bir zenginlikle süslemişdir.İznik ve Kütahyadaki çini atölyelerinde yapılmış boya ve sırları en âlâ cinsden türk çinileridir.Her pano bir cennet bağçesi güzelliğindedir.En geniş bir muhayyilenin bile sınırı dışında ve çeşidleri sayılamayacak kadar çok tezyinî bitki motifleri,selviler,lâleler,sünbüller,güller,karanfiller,nar çiçekleri,erik çiçekleri,üzüm salkımları,dallar,yapraklar,filizler,gonceler beyaz bir zemin üzerine mâvi,kırmızı,yeşil,fîrûze ve siyah renklerle seyredenleri mest eden bir âhenkle serpilmişlerdir.Bilhassa cümle kapusunun üstündeki mahfillerin panoları,hünkâr mahfilinin altın yaldızlı çinileri birer sanat hârikasıdır.
Sultanahmed Camiinin içinde göz nereye baksa,bol ışık altında selsebil olmuş çini ile karşılaşır.Avrupalılar bu âbideye “Mâvi Cami” demekde yerden göğe haklıdırlar.
Camiin masraf defterlerine göre şah eser panoları vücuda getiren çini ????????????? karelerin sayısı 21043 parçadır.Mimarın resimlerine îcâb eden yerlere konulmak üzere camiin çini ile tezyini işini üzerine alan sanatkar, o harika çinileri yapdıran Kâşîci (Çinici) Hasan adında bir zâttir.Hayatı hakkında sâdece adı biliniyor.
*
Celî hat ile camiin yazılarını devrinin büyük sanatkârlarından Diyarıbakırlı Seyyid Kaasım Gubârî yazmışdır.Bir sülüs ve nesih yazı ustası olan bu sanatkâr bir pirinc tânesi üzerine mikroskopik yazı ile ihlâsı şerif yazma hünerini gösterdiği için “Gubârî” lakabını almışdı.O pirinc tânesi de bugün Topkapusu Sarayı Müzesindedir.Hicrî 1034(1624-1625) de vefât etmişdir,kabri Eyyubdadır.
*
Türk taş-mermer işciliği,oymacılığı sanatı da,mihrabda,hünkâr mahfili mihrabında,minberde,pencere içlerindeki mozayikler ve pencere aralarında ki panalorla Sultanahmet Camiinde şah eserler yaratmışdır.Kırmızı,sarı,siyah damarlı en nâdir taşlar,yeşimler zerâfet ve zevk süzgecinden geçerek köşeli,yaldızlı,güllü mozayikler olmuşlar;mermer, kuyumcu elinden çıkmış gibi oyulmuş,nücessen dallar ve yapraklar arasında lâleler,nar çiçekleri açmış,bu dalların,yaprakların ve çiçeklerin üstünde ayrıca alçak kabartmalarla süslenmişdir.Bu ilâhî sanat vecdi karşısında akıl durur.
*
Unutmamalıdır ki bu büyük camii yapan mimar Mehmed Ağanı lakabı “Sedefkâr” dır.Camiin içindeki ahasb kısımlarda,kapu kanadlarında,pencere kanadlarında türk sedef kakmacılığının hârika eserleri görülür.Fakat esef ile kaydederiz ki pencere kanadlarının büyük kısmı zaman ile yok olmuş,kalabilenleri de haylice yıpranmışdır.Yalnız mihrabın iki yanındaki pencerelerin sedefli kanadları kitâbeleri ile beraber sağlam olarak kalmışdır.
Camiin üç büyük kapusunun sedefli kanadları,bu sanatın XVII.yüz yıldan kalmış en güzel eserleridir.Hünkâr mahfili kapusunda sedef den karanfil motifli bordür,pek güzeldir.
*
Kubbelerin ve yarım kubbelerin içindeki kalem nakışları ve mahfillerin altındaki tavanların tazyinâtı camiin diğer sanat işciliklerine denk güzelliktedir.
*
Sultanahmed Camiinin altı minâresinden dördü üçer,ikisi ikişer şerefelidir.Evliyâ Çelebi :“Camiin bânîsi Birinci Sultan Ahmed Osmanlı pâdişahlarının on altıncısıdır; altı minârede 16 şerefe bulunası buna işârettir ” diyor.Evliyânın kaleminden halk ağzına geçmiş bu söz için yanlış diyenler vardır.Evliyâ Çelebi haklıdır; Yıldırım Sultan Bayazıddan sonra Emir Süleyman,ve onun katlinden sonra da Musâ Çelebi osmanlı tahtına oturmuş hükümdarlardır.Pâdişahlar cedveline onların isimleri de pek haklı olarak katıldığı takdirde Birinci Sultan Ahmed Osmanlı pâdişahlarının onaltıncısı olur.
*
Camiinin yanında Sultan Ahmedin türbesi ölümünden sonra 1618 de oğlu İkinci Sultan Osmanın pâdişahlığı zamanında yapılmışdır.Kare planlı dört taş duvar üzerine oturtulmuş bir kubbe ile örtülüdür.Kapusu önünde bir revak vardır.
Bu türbede kendisinden başka medfun olanlar şu kimselerdir :
Büyük aşk ile bağlandığı zevcesi Kösem Mahpeyker Sultan,pâdişah olmuş oğulları İkinci Sultan Osman ve Dördüncü Sultan Murad ;diger oğulları Mehmed,Selim,Bayazıd,Kasım,Orhan,Mehmed,Hasan,Osman ;kızları Ayşe,Gevherhan,Zâhide,Hbeyde,zeynep sultanlar ;İkinci Osmanın evlâdları Mustafa ve Zeyneb ;Dördüncü Muradın evlâdları Ahmed,Abdülhamid,Selim,Orhan,Numan,Mahmud,Hasan,Osman,Rebia,Fatma,Safiye ;Birinci Sultan Ahmedin oğlu Sultan İbrahimin evlâdları Mehmed,Ahmed,Ahmed,Sâfiye.Türbede osmanlı hânedanından 3 pâdişah,1 valdesultan,20 şehzâde,10 sultan medfundur.
*
Medrese hâlen Arşiv Umum Müdürlüğü deposu olarak kullanılmaktadır.Tabhâne ve imâret o civardaki sanat okuluna verilmiş,tâdil edilerek atöliye yapılmışdır.Sebil muattaldır.
*
Sultanahmed Camii İstanbuldaki askerî ayaklanmalarda,âdetâ bir gelenek halinde ihtilâlcilere karargâh olagelmişdi.Ayrıca iki büyük vak'aya da sahne oldu.
1648 de sipâhi ihtilâlinde sipâhilerle yeniçeriler arasında kanlı bir şehir muhârebesi olmuş ve bozguna uğrayan sipâhiler Sultanahmed Camiine sıınmışlardı.Bu kanlı vak'ayı tafsilâtı ile anlatan muverrih Naîmâ Efendi : “..camiişerîfin ol nazenin musannâ kapularıl ve camları tüfenk fındığı ile delik deşik oldu..” diyor.
1826 da da yeniçeri asker ocağını kanlı bir şehir muhârebesi ile kaldıran İkinci Sultan Mahmud yeniçerilere karşı karargâhını Sultanahmed Camiinde kurmuş,ve devlet erkânı ile ulemâ vak'a devâmınca geceli gündüzlü orada toplanmış,Sancağı Şerif de Sultanahmed Caminin mihrabına konmuşdu.
Her iki vak'a bu Resimli Tarih Mecmuasında yazılacak tarih sohbeti konularıdır.
Reşad Ekrem KOÇU
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
S18106
Tema
Yapı
Konular
Sultanahmed Camii, Sultanahmed Mosque, Sultanahmet Camii, Sultanahmet Mosque, Sultan Ahmed Camii, Sultan Ahmed Mosque, Blue Mosque, Ahmed I (Sultan), Ayasofya, Hagia Sophia, Ayşe Sultan, Mehmet Ağa (Sedefkar), Mehmed Ağa (Sedefkar), Topkapı Sarayı, Topkapı Palace, Bostancılar Ocağı, Guild of Imperial Guards, Has Bahçe, Imperial Palace Garden, Enderun, Palace School, Sinan (Mimar), Mimar Sinan, Mimar, Architect, Murad III (Sultan), Sermimaran-ı hassa, Başmimar, Head architect of Sultan, Mehmed Efendi (Mevlana), Şeyh Mahmut Efendi, Şeyh Mahmud Efendi, Murad Paşa (Veziriazam), Murad Pasha (Grand vizier), Mehmed Paşa (Veziriazam), Mehmed Paşa (Grand vizier), Evliya Çelebi, Sivaslı Şeyh Abdülmecit Efendi, Kalender Paşa, Kızlarağası Mustafa Ağa, Mustafa Agha (Chief Black Eunuch of the Imperial Harem), Bostancıbaşı Hüseyin Ağa, Hüseyin Agha (Head of Imperial Guards), İdris Ağa (Kapucular Kethüdası), İdris Ağa (Kapıcılar Kethüdası), İdris Agha (Representative of Provincial Governors in İstanbul), Cafer Çelebi, Risale-i Mimariye (Yazma kitap), Risale-i Mimariye (Manuscript), Sultan Ahmed Camii ve Külliyesi, Sultan Ahmed Mosque and Complex, Osman II (Sultan), Kösem Mahpeyker Sultan, Murad IV (Sultan), Sultan Ahmed Camii Türbesi, Tomb of Sultan Ahmed Mosque, Yeniçeri İsyanı (1826), Janissary Rebellion (1826), Sokullu Mehmed Paşa Sarayı, Sokullu Mehmed Pasha Palace, Sokollu Mehmed Paşa Sarayı, Sokollu Mehmed Pasha Palace
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe, Osmanlı Türkçesi
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Not
Kâğıt üzerine daktilo ve tükenmez kalem
Bibliyografya Notu
Evliyâ Çelebi; Müver Naîmâ
Transliterasyon
2 Mart
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.