SİVRİ ( Sefer ) - 1314 (Milâdi 1895-1896) de Rizenin Yanıktaş Köyünde doğmuştur ; gemici olarak İstanbula gelmiş,oldukça boylu,irikıyım pehlivan yapılı,vakur,hareketli bir babayiğit olup sonraları kaptan olmuştur; ve balende 1960 da Haliç tersanesinde kaptan olarak çalışmakta idi. İstiklâl harbi sıralarında Sandalcılar kâhyası Ali Osman Kâhya ve Merkezi amelesi (Kömür tahmil tahliye amelesi ) başında bulunan Tophaneli Emin Beyle birlikte Anadoluya silâh ve cephane sevkinde çalışmış,bu arada kendi ifâdesine göre 1000 tonluk Fransız bandıralı Rus şilebi ile Anadoluya geçen Ebuzziyazâde Velid ve M.M. Gurup kumandanı Mustafa Koçer Beyle tanışmıştır. İzmite bilhassaHikmet motoru ile yaptıkları silâh sevkiyatı esnasında çok tehlikeler geçirdiklerini söylemiş ve şöyle devam etmiştir anlatmıştır : “O sırada Galata Köprüsünün geçit gözüne bir İngiliz motoru bağlı duruyordu,tabii oradan duyulmadan geçmek imkânsızdı ama geçmekte şarttı,çünkü öbür tarafta milli cephe silâh bekliyordu mecburen hafif sür'atle Köprüye geldik ve İngiliz motörüne yanaşıp atladık ille iç olarak ve nöbetçiyi yakaladık; nöbetçi kendisini öldürmememiz için yalvarmağa nihayet kendisini başladı lisan bilmediğimizden için el hareketlerile bizi hiçbir zaman haber vermeyeceğine söz aldık ve bu şekilde sayede yolumuza deva...

SİVRİ ( Sefer ) - 1314 (Milâdi 1895-1896) de Rizenin Yanıktaş Köyünde doğmuştur ; gemici olarak İstanbula gelmiş,oldukça boylu,irikıyım pehlivan yapılı,vakur,hareketli bir babayiğit olup sonraları kaptan olmuştur; ve balende 1960 da Haliç tersanesinde kaptan olarak çalışmakta idi. İstiklâl harbi sıralarında Sandalcılar kâhyası Ali Osman Kâhya ve Merkezi amelesi (Kömür tahmil tahliye amelesi ) başında bulunan Tophaneli Emin Beyle birlikte Anadoluya silâh ve cephane sevkinde çalışmış,bu arada kendi ifâdesine göre 1000 tonluk Fransız bandıralı Rus şilebi ile Anadoluya geçen Ebuzziyazâde Velid ve M.M. Gurup kumandanı Mustafa Koçer Beyle tanışmıştır. İzmite bilhassaHikmet motoru ile yaptıkları silâh sevkiyatı esnasında çok tehlikeler geçirdiklerini söylemiş ve şöyle devam etmiştir anlatmıştır : “O sırada Galata Köprüsünün geçit gözüne bir İngiliz motoru bağlı duruyordu,tabii oradan duyulmadan geçmek imkânsızdı ama geçmekte şarttı,çünkü öbür tarafta milli cephe silâh bekliyordu mecburen hafif sür'atle Köprüye geldik ve İngiliz motörüne yanaşıp atladık ille iç olarak ve nöbetçiyi yakaladık; nöbetçi kendisini öldürmememiz için yalvarmağa nihayet kendisini başladı lisan bilmediğimizden için el hareketlerile bizi hiçbir zaman haber vermeyeceğine söz aldık ve bu şekilde sayede yolumuza devam ettik ,o nöbetçi daima namus sözünü tutar suretile hayatını kurtarmıştır nöbet gecesini haber verir, biz de Köprüden rahat raat geçerdik”. Bir seferinde fırtınalı bir gecede Karamürseli bombardımandan dönen Araksi isimli Yunan torpitosunun gece karanlığında yanlarından geçtiğini görürler,denizin dibine inmek bir an meselesidir,Allah korur görünmezler. Şile ve İneboluya yaptıkları sevkiyatı karadeniz boğazında İngilizler kontrol ederler bu arada kollarında kırmızı bant olan iki ermeni tercuman anbarda bulunan silâhlar ki,üzerlerine buğday veya arpa vardır her kontrolde görürler fakat bakarlar ve İngilzelere silâh olmadığını söylerlermiş. Bu ermeni vatandaşlarında kuvai milliyeye bu şekilde yardım ettiklerini kaydetmek gerekir ki: o tarihte İngilizler tercuman olarak ekseri ermeni vatandaşlardan istifade etmekte idi.Edirnekapıda bulunan ermeniler de oradan geçecek olan silâ taşıyan Türklere daimi surette her zaman İngiliz nöbetçilerinin bulundukları saatleri haber vermek suretile yardım etmişlerdir. İşgal sırasında başından geçen bir hadiseyi Yine Sefer Kaptan hatıralarındandır : Eminönüne gelen bir Tramvayda bir rum genci, biletçileye Ankaraya bir bilet ver! der. Bir Türk delikanlısıda Atinaya bir bilet! der. Tabii kavga başlar, tabancasını çeken Türk üç Rumu yere seriverir Sefer Kaptan genci kaçırır ve Eminönü karakoluna getirir,bir sırt hammalının küfesine koyup üstünü örterek kaçırırlar,akabinde karakola dolan işgal kuvvetleride hava alırlar bulamazlar ,o karakoldaki Polislerimizi de hürmetle hatırlamak lâzımdır yadetmek yerinde olur. Mehmet Şükrü SİLÂN