Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
"Cumhuriyet"in Ramazan Müsâbakası 'aleme ve medeniyete en fazla hidmet eden Türk müşâhiri silsilesinden: 1. Mi'mâr Sinân" başlıklı kupür
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Kupür
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Yazar/Üreten
Köprülüzâde Mehmed Fû'ad
Kod
S15092
Tema
Kişi
Konular
Sinan Ağa (Mimar Koca), Mimar Koca Sinan Ağa, Sinan (Mimar), Sinan (Architect), Mimar Sinan, Mimar, Architect, Türk Mimarisi, Turkish Architecture, Anadoludaki Selçuk Abideleri, Seljuk Architectural Legacy, Lutfi Paşa, Lutfi Pasha, Gurlit, Cornelius Gustav Gurlitt, Sanat tarihçisi, Art historian, Selim I (Sultan), Süleyman I (Sultan), Süleyman II (Sultan), Sai Mustafa Çelebi (Şair), Sai Mustafa Çelebi (Poet), Tezkiretü'l-Bünyan (Sai Mustafa Çelebi), Selimiye Camii, Selimiye Mosque, Ayasofya, Haghia Sophia, Kubbe, Dome, Ramazan Ağa (Mimar), Ramazan Agha (Architect), Mehmet Ağa (Mimar), Mehmet Agha (Architect), Mehmed Ağa (Mimar), Mehmed Agha (Architect), Davut Ağa (Mimar), Davut Agha (Architect), Davud Ağa (Mimar), Davud Agha (Architect)
Tür
Kupür
Biçim
Baskı
Dil
Osmanlı Türkçesi
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Transliterasyon
«Cumhuriyet»in Ramazan Müsâbâkası ‘İlme ve medeniyete en fazla hidmet eden Türk müşâhîdi silsilesinden: 1 Mi’mâr Sinân ve Süleymâniye Câmi’i Şerîfi Mi’mâr Sinân İslâm medeniyeti sahasında Türklerin en büyük te’sîrleri «mi’mârî»de oldu. Orta Asyadan başlayarak, İrânda, Suriyede, Mısırda, Anadoluda, halâ yaşayan mu’azzam san’at abidelerinde, ‘Arab ve ‘Acem te’sîrinden çok ziyâde Türk dehâsı göze çarpar. Türklerin bu geniş yerlerde kurdukları büyük imparatorlukların hâtırası, bugün sâdece o mu’azzam san’at eserlerinde yaşıyor. İşte «Koca Mi’mâr Sinân» Türkistândan Macar ovalarına kadar yapılan, bu ‘asırlarca hayata mâlik ‘azimetli Türk san’atının en kudretli mümessili, en büyük üstâdıdır. İlk ilhâmlarını Anadoludaki Selçuk abidelerinden alan Sinan, İstanbulda san’at hayatına [094A.jpg] atıldı, inşâ’ât işlerinde çalışdı. Sonra «Yavuz»un İran ve Mısır seferlerinde bulunarak Türk-İslam san’atının en güzel eserlerini yerlerinde tedkîk etdi. «Süleyman Kanûnî» devrinin şark ve garbdeki fütûhâtı «Sinân»ın san’at terbiyesini ikmâl etmiş, onun kutrî kabiliyetini artık bütün kudretiyle inkişâf eylemişdi. Sadr-ı ‘azâm «Lutfî Paşa»nın delâletiyle; ve 996 (hicrî)de vefâtına kadar, yarîm âsırdan fazla, «Bosna»dan, «Mekke»ye kadar ‘Osmânlı imparatorluğunun muhtelif köşelerinde yüzlerce cami’, mescid, serây, ‘imâret, köpri, kervânserây, hamâm, türbe, sebîl, yapdı. Arkadaşı ve samîmî takdîrgârı «Sâ’î»nin «Tezkeretü’l-bünyân»nda birer birer zikr edilen yüzlerce san’at eseri, «Koca Sinan»ın ne fa’âl ve ne yaratıcı bir kabiliyete mâlik olduğuna en belîğ birer şahiddir. Onun, mi’mârı san’atının muhtelif şu’belerine ‘â’id yaratdığı bu mebzûl şâheserler ayrı ayrı tedkîk ve tahlîl edilmelidir ki, Koca mi’mârın dehâsını bütün şumûliyel anlamak kâbil olsun. Ma’mâfiye bu eserler arasında, vüs’at ve ‘azîmet i’tibâriyle en çok göze çarpanlar, «Süleymâniye» ile Edirnedeki «Selimiye[»] câmi’leridir. «Koca Sinan» son mu’azzam şâheseri olan «Selimiye»yi inşâya başladığı zemân seksen dört yaşında idi; o zemâna kadar, garb müdfiklerinden «Gurlit»in dediği gibi emsâline tesâdüf edilmeyen bir mahâretle muhtelif mu’azzam kubbeler yaratmış olan koca mi’mâr, bu yeni eserinde Ayasofya kubbesine tavaffuk gâyesini ta’kîb etdi ve muvaffık oldı: bi’z-zât kendisinin haklı bir gurûr ile söylediği gibi «bu kubbenin Ayasofya kubbesinden altı zirâ’kadîn ve dört zirâ’ derinliği ziyâde» eylemişdi Şübhesiz, bütün Türk san’atı târîhinde bu koca mi’mâr bir şâhika teşkîl eder; daha doğrusu, en en salâhiyetdâr Avrupa müdekkiklerinin de i’tirâf etdikleri gibi, cihân san’atı târîhinde «Sinan» ‘ayârında san’atkârlar çok nâdirdir. Anadolu Türkleri bu onuncu ‘asırda o devrin en mu’azzam imparatorluğunu, en muhteşem ‘askerî kuvvetini teşkîl etmekle kalmamışlar, san’at sahasında da «beşeriyetin şâheserleri sırasında sayılacak» lâ-yemût âbîdeler yaratmışlardır. «Gurlit»in derîn nir nüfûz-ı nazarla söylediği gibi Türk dehâsının bütün husûsiyetlerini eserlerinde â’zamî kudretle gösteren ve san’at târîhimizde başlı başına mu’azzam bir devir açan «Mi’mâr Sinân» birçok şâkirdler ve mu’kiblerde yetişdirdi: «Davud Ağa, Mehmed Ağa, Ramazan Ağa» Hindistandaki o muhteşem «Dehli» ve «Lahor» âbidelerini yaratan «Yusuf» hep onun çıraklarıydı. Bu gün her Türk, bu dâhî san’atkârın lâ-yemûd şâheserleri karşısında, millî ruhûmuzun ne harikalar yaratmaya kabiliyetli oldığını çok haklı bir gurûr ile düşünebilir. Köprülü zâde Mehmed Fû’ad
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Kupür
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.