Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Yağmur ve Sel Âfetleri maddesi
YAĞMUR VE SEL ÂFETLERİ – Tarih kaynaklarımızda İstanbulda büyük tahribat yapmış yağmur olayları kayıdlıdır,çoğunluk ile de “İkinci Tûfan” denilmişdir.Bâzılarını kronolojik sıra alıyoruz : ile alıyoruz :
22 şaban 893 (1 ağustos 1488) perşenbe günü – “Gök yüzünde bir siyah bulut belirdi,gün ortasında öyle karanlık oldu ki İstanbul gibi koca bir şehir görünmez oldu.Yağan şiddetli yağmurla şehrin sokakları sel yatağına döndü.Bütün evleri sular basdı.Yıldırımlar bir biri arkasından inerdi,görenler Kıyâmetden alâmet sandılar. O zamanlar Atmeydanında Güngörmez Kilise denilen büyük bir kilise vardı,barut mahzeni olarak kullanılırdı,yıldırımlardan biri de oraya düşdü,kilise havaya uçdu,binadan eser kalmadı,etrafındaki dört mahalle zirüzesber oldu,halkının cümlesi helâk oldu (B.:Güngörmez Kilise,cild ,sayfa )” (Solakzâde Tarihi).
1 safer 971 (20 ekim 1563) pazartesi günü – “Pâdişah (Kanuni Süleyman) seher vakti Halkalıdere etrafında ava çıkmışdı,gök yüzünde yağmur alâmetleri görülünce deniz kenarında Ayastefanos denilen köyün yakınında(zamanımızda Yeşilköy) İskender Çelebi bağçesine indiler.Görülmemiş ve duyulmamış bir fırtına kopdu.Yıldırımlar yağmur gibi inerdi, gök yüzü güm güm gümleyip inim inim inlerdi.Bir gün bir gece durmadan yağmur yağdı,yetmiş dört yere yıldırım düşdü.Ertesi g...
⇓ Devamını okuyunuz...
YAĞMUR VE SEL ÂFETLERİ – Tarih kaynaklarımızda İstanbulda büyük tahribat yapmış yağmur olayları kayıdlıdır,çoğunluk ile de “İkinci Tûfan” denilmişdir.Bâzılarını kronolojik sıra alıyoruz : ile alıyoruz :
22 şaban 893 (1 ağustos 1488) perşenbe günü – “Gök yüzünde bir siyah bulut belirdi,gün ortasında öyle karanlık oldu ki İstanbul gibi koca bir şehir görünmez oldu.Yağan şiddetli yağmurla şehrin sokakları sel yatağına döndü.Bütün evleri sular basdı.Yıldırımlar bir biri arkasından inerdi,görenler Kıyâmetden alâmet sandılar. O zamanlar Atmeydanında Güngörmez Kilise denilen büyük bir kilise vardı,barut mahzeni olarak kullanılırdı,yıldırımlardan biri de oraya düşdü,kilise havaya uçdu,binadan eser kalmadı,etrafındaki dört mahalle zirüzesber oldu,halkının cümlesi helâk oldu (B.:Güngörmez Kilise,cild ,sayfa )” (Solakzâde Tarihi).
1 safer 971 (20 ekim 1563) pazartesi günü – “Pâdişah (Kanuni Süleyman) seher vakti Halkalıdere etrafında ava çıkmışdı,gök yüzünde yağmur alâmetleri görülünce deniz kenarında Ayastefanos denilen köyün yakınında(zamanımızda Yeşilköy) İskender Çelebi bağçesine indiler.Görülmemiş ve duyulmamış bir fırtına kopdu.Yıldırımlar yağmur gibi inerdi, gök yüzü güm güm gümleyip inim inim inlerdi.Bir gün bir gece durmadan yağmur yağdı,yetmiş dört yere yıldırım düşdü.Ertesi günü öğle zamanından sonra Halkalı Deresinden deryâ misâli sel inmeye başlayıp rastladığı hayvanı insanı helâk etti.Sel İskender Çelebi Bağçesini de kapladı,bağçedeki kasra dolarak binâyı temelinden yıka yazdı.Pâdişah hazretleri şaşırdı.Enderun ağalarından uzun boylu ve tüvana bir yiğit (müverrih bu delikanlının adını yazmıyor)pâdişahı arkasına alıp musandıraya çıkararak kurtardı.Âfetden sonra herkes secdei şükrâna kapandı,sadakalar verildi,kurbanlar kesildi.O gece de durmayan yağmur ve yağmurun seli Mimar Sinan Ağa tarafından yeni yapılmış olan su yollarının kemerlerinin gözlerini sökdüğü ağaçlar ve sürdüğü balçıkla tıkamış,vâdiler deryâ misâli olmuşdu ve kemerler gece yarısı kıyâmetden alâmet korkunç gürültü ile bir uğurdan yıkılmışdı.Boşanan seller birleşip Kâğıdhâne deresine inmişdi.Âfetden sonra gidip gördük,selin balçığı ulu çınarların doruğunda idi.Eyyub Kasabasında ,Hazreti Ebâ Eyyubül Ensârînin türbesini su basmış ve bina içinde bir zirâ boyu yükselmişdi.İnen seller Halice ve İstanbul Boğazına sığmadı,deryâ kenarındaki kasırlar yıkıldı,harab oldu.Ancak pek sağlam yapılmış olanları kaldı.Saray burnundaki akıntının kuvveti meşhurdur,orada bile denizin rengi bir hafta sapsarı balçık kaldı.Silivri Köprüsü.Büyük ve Küçük Çekmecelerdeki köprüler Haramideresi Köprüsü hep yıkıldı.Yolcular Çekmecelerden ve Silivriden bir müddet gemiler tedarik edip geçdiler “(Selânikli Tarihi).
1093 (1682) senesi vekaayii arasında – (Sadırazam Köprülüzâde Ahmed Paşa Macaristan seferine çıkıyordu,pâdişah Dördüncü Sultan Mehmed de ordu ile birlikte Edirneye gidiyordu,mevsim güz ortası idi)” Bütük yağmurlar yağdı,ovalar deryaya döndü.Seller ordugâhın bulunduğu Çırpıcı Çayırını basdı.Sadırazam inad etti,ordu kalkmadı,otağı hümâyun ve kendi çadırları etrafına hendekler kazdırap oturdu.Kumandanlar gidip yalvardılar,suyun gelişi yamandır,hoyrat bahâdırlığı fayda vermez,belki Sancağı Şerife bir zarar erişir,sancağı Davudpaşa Sarayına gnderip biz de kendi çiftliğinize gidin dediler.Sancağı şerifin geri dönmesi uğurlu değildir diye ısrar etti.Nihâyet kazdırdığı hendekler de su ile dolup pâdişahın otağını su basdı,enrun halkıferyâda başlayınca Hazinedar Çiftliğine göçülmesini ferman etti. Otağı hümâyun ve sancağı şerif güçlükle kurtarıldı kendisi de Topkapusu yakınındaki çiftliğine güçlükle kaçdı.Bu arada ordudan nice halkın eşyâ ve çadırını su götürüp mahvoldu ve nica âdem ve hayvan helâk oldu...( Silâhdar Tarihi,I)
22 muharrem 1114 (18 haziran 1702) pazar günü – “Hava bozulub deryâlar gibi yağmur yağdı,İstanbul sokaklarından seller akdı,yirmi kadar yıldırım indi.Yıldırımlardan biri Tersânede yeni yapılmakda olan bir kalyoyonun kıçına isâbet etti,biri Unkapanı İskelesinde bir saman kayığına inip iki gayri müslim helâk oldu,biri de bir kerestecinin mutfağında börek tavasına indi,biri de Avret Pazarında bulunan dikili taşa indi,biri de Balayda bir yahudinin menziline inip bir uşağını helâk etti”(Râşid Tarihi,II).
6 Cemaziyelevvel 1121 (14 temmuz 1709) pazartesi günü – “Büyük sel ve yağmur olub İstanbul ve havalisindeki yollar tufandan örnek oldu.Kâğıdhâne tarafından gelen sel o taraflaedaki bütün bağçe masullerini denize dökdü.Deniz yüzünü kavun, karpuz,kabak ve araba tekerlekleri kapladı ”(Raşid Tarihi,III).
1204 Cemaziyelâhir (1791 şubat) – “İkinci tufan denmeğe değer yağmurlar yağdı, İstanbul ve civarında nice evler harab oldu,nice hânümanlar suya boğulgu.Yağan yağmurun suyu deniz syu gibi acı idi..”(Cevdet Tarihi,V ).
12 rebiülevvel 1223 (28 nisan 1808) pazar günü – “ İstanbulda kıyâmetden eser bir fırtına koptu.Sabahleyin Kâğıdhâne tarafından hava karardı,ortalık gece gibi oldu,öyle şiddetli bir kasırga esmeğe başladı ki önüne gelen binaları ağaçları yıkıp sökdü.Kasımpaşa ve Tersâneyi ve karşı yakada Balat ve Fener kıyılarından Halici sıyırıp geçerek bir çok kayık ve gemileri zirüzeber ettikden başka binâların üstünden kurşunları sökerek havada uçurdu.Halk dehşet içinde kaldı.İki gün sonra şiddetli ve devamlı yağmur başladı,elli saat devam etti.İstanbul ve Boğaziçinde pek çok binâ ve bütün bağ ve bostanlar mahvoldu ”(Cevdet Tarihi,VIII) .
26 cevaziyelevvel 1226 (18 haziran 1811) salı günü – “ Gece sabaha karşı başlayan yağmur gittikce şiddetlendi.Peydâ olan büyük sellerden pek çok binâ ve köprü yıkıldıl ve pek çok hayvan ve insan boğuldu.Beşiktaşdaki taş köprü yıkıldı.Beşiktaş bayağı deniz oldu,sokaklardaki erkek,kadın ve çocuklar evlerin pencerelerinden içeri alındı,bazıları boğuldu.Beşiktaşdaki erkekler hamamının hademesinden bazıları kaçdılar,bazıları da hamamın kapusunu kapayıp câmekânda kaldı,fakat kapu suyun kuvvetine dayanamayıp açıldı ve sel hamamın içine hücum ederek hamam kubbesine kadar su ile doldu ve içindekiler boğularak öldüler ”(Cevdet Tarihi,IX ).
Büyük yağmurlardan ve sellerden sonra İstanbul sokaklarını halk,Onyedinci Yüzyıl sonlarında geçen asır ortasına kadar da,tekkeleri hamam külhanları olan ve bir apaş- tarikatı teşkil etmiş bulunan Külhan Beyleri temizlerdi (B.:Külhan Beyleri,cild ,sayfa ).
Eski büyük ahşab istanbulda ve bilhassa kenar mahallelerin evlerinde ,yağmurlu günlerde bütün damlar akardı.Kışın damlarda biriken karlar kürelenmezse damlar yine akardı; aşağıdaki beyit Sürurinindir :
Bu kışda eski damlar damlar elbet akdarılmazsa
Tavanlardan şarıl şarıl akan yağmuru görsünler
Tema
Olay
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
Y1A003
Tema
Olay
Konular
Yağmur ve sel, Rain and flood, Yağmur, Rain, Sel, Flood, Afet, Calamity, Disaster, İstanbul, Atmeydanı, Güngörmez Kilise, Güngörmez Church, Silivri Köprüsü, Silivri Bridge, Beşiktaş, Solakzâde Tarihi, Ayastefanos, Yeşilköy, İskender Çelebi Bahçesi, İskender Çelebi Garden, Halkalı Deresi, Halkalı Creek, Sadrazam, Grand vizier, Köprülüzâde Ahmed Paşa, Köprülüzâde Ahmed Pasha, Macaristan, Hungary, Selanikli Tarihi, Silahdar Tarihi, Unkapanı İskelesi, Unkapanı Pier, Raşid Tarihi, Cevdet Tarihi
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Ya-Yağ bölümü için yazılmış metin
Not
Kâğıt üzerine daktilo
Bakınız Notu
Güngörmez Kilise; Külhan Beyleri
Bibliyografya Notu
Solakzâde Tarihi; Selânikli Tarihi; Silâhdar Tarihi, I; Râşid Tarihi, II; Raşid Tarihi, III; Cevdet Tarihi, V; Cevdet Tarihi, VIII; Cevdet Tarihi, IX
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Olay
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.