Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
"Nâşid (Özcan)" başlıklı belge
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
OO5045
Tema
Kişi
Konular
Özcan (Nâşid), Nâşid Özcan, Naşit Özcan, Şehzadebaşı, Mabeyn Muzıkası, The Imperial Orchestra, Muzıka-yi Hümâyûn, The Ottoman Imperial Military Band, Gedikpaşa Tiyatrosu, Gedikpaşa Theater, Gedikpaşa Theatre, Güllü Agob, Güllü Yakub Efendi, Yakub Efendi, Abdülhamid II (Sultan), Hokkabaz, Tuluat, Miralay Ahmed Bekir, Tuluat komiği Abdürrezzak, Bertrand (Hokkabaz), Zati Bey, Milli Heveskaran Kumpanyası, Nureddin Şefkati, Madam Hekimyan, Şadi Fikret, Müfid Ratib, Müfit Ratip, Kavuklu Hamdi, Zuhuri Kolu, Orta oyunu, Traditional improvised theatre, Traditional improvised theater, Laz tiplemesi, Laz character, Ermeni tiplemesi, Armenian character, Yahudi tiplemesi, Jewish character, Taklit, Mimic, Pandomim, Pantomime, Benliyan Opereti, Benliyan Operetta, Piyango gişesi, Lottery outlet, Kızlar Ağası, Hagop Vartovyan, Juggler, Doğaçlama, Improvisation, Jester, Bertrand the Juggler
Tür
Belge
Biçim
El yazısı
Dil
Türkçe, Osmanlı Türkçesi
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Not
Kâğıt üzerine mürekkep
Transliterasyon
Nâşid (Özcan) – Halk san’atkârı. 1889’da zemânın tiyatro piyasası olan Şehzâdebaşı’nda doğdu. Babası, Miralay Ahmed Bekir’dir. 1900’de babası, Nâşid’i mülazemeten mabeyn muzıkasına koydu. O tarihde mabeyn muzıkası, bir tiyatro ocağı idi. İkinci Abdülhamid, Gedikpaşa Tiyatrosunu kapatmış “Güllü Agob”u saraya almışdı. “Güllü Agob” ihtidâ etmiş, “Yakub” Efendi olmuşdu. İkinci Abdülhamid, sahnede dilini tutamadığı patavatsızlık etdiği tulu’ât komiği Abdü’r-rezzâk’ı da sarayda ikâmete me’mûr etmişdi. Yıldız Sarayı’nda sahne vardı. Hokkabaz Bertrand ma’rifetler sgösteriyor, Abdü’r-rezzak ortaoyununa çıkıyor, Güllü Yakub, dram piyesi oynuyordu. Nâşid, Abdü’r-rezzak’ın ortaoyunu kolunda küçük rollere çıkdı. Yıldız’a ara sıra acı dram, operet kumpanyaları da geliyordu. Sarayın tiyatro ocağı, Nâşid için ‘âdetâ bir mekteb oldu. Güllü Ya’kûb evlenince muzıka kumandanı Zâtî Bey idâreyi ele aldı ve temsil edilen dramlarda Nâşid’e küçük roller verildi. Nâşid ‘ayn-ı zemânda hokkabaz Bertrand ile de çalışıyor ve aynı zamanda pandomimyaya da çıkıyordu. 1908’de meşrûtiyet i’lân edilince, Nâşid, muzıkadan çıkdı ve halkla karşı karşıya geldi. Yalnız, müteşebbis değildi, yalnız başına iş yapamıyordu. Abdülhamid devrinin şehremini Rıdvan Paşa’nın oğlu Reşâd Rıdvan, tiyatro merâklısı idi. Milli Heveskarân Kumpanyası kurmuşdu, Nâşid oraya girdi. Orada çok durmadı, Muzıka kumandanı Zâtî Beyin teşkil etdiği heyetine girdi. Oraya da ısınamadı, Nureddin Şefkatî Madam Hekimyan ve arkadaşları ile bir müddet çalışdı. Sonra, Şadi Fikret’le birleşdi. Oradan Müfid Ratıb’in kurduğu amatörler heyetinde bulundu. Kavuklu Hamdi’nin Zuhûrî kolunda Arnavud, Laz, Ermeni, Yahudi, her çeşid taklitle kendini gösterdi. Benliyan’ın Opereti’nde bir müddet göründü. Nihayet kendi nâmına bir kumpanya kurabildi. Bu onun yıllardan beri hakkı idi. 1938 senede jübilesi yapıldı ve “halk san’atkârı” ünvânını kazandı. Tiyatrodan çalışdığı nisbetde kazanamıyordu. Kumpanya sahibi iken,icrâ mevki’ine düşmüşdü. Bir piyango gişesi açdı, gazetelerin teşvîkkâr reklâmlarına onda da umduğu refaha eremedi. Henüz genç denilecek bir yaşında olmasına rağmen yorulmuşdu. Hasta idi. İkide bir, ızdırab içinde [43E.jpg] yatağa seriliyor, günlerce kalkamıyordu. Nihayet hastalığı ağırlaşmağa başladı. Paraca da iyi ve safiyetde değildi. onu sevenler ve arkadaşları biraz yardım etdiler. 1940’da sahneden çekilmişdi. fî sene, ölümle pençeleşdi ve 1943 Nisanı’nın 26’sında verdiği emeğinin binde birini göremediği bu nankör dünyadan çekildi. Nâşid, nev’-i şahsına muhtasar san’âtkârdı. O, bir meddâh gibi mukallid değildi. Temsil edeceği tipi, en ince noktalarına kadartedkik eder, şahsın içine girerdi. Sesiyle, jestleriyle, mimikleriyle, kıyafetiyle “o” olurdu. Temsil etdiği tiplerin yüzlerindeki çizgilere, kaşlarına, saçlarına, sakallarına, bıyıklarına, göz kapaklarına, dudaklarına, kıyafetlerindeki en küçük teferru’ata kadar dikkat eder ve gayet hissî davranırdı. Nâşid, tulû’âtcı değildi. Nâşid, mukallid değildi. O, sesiyle, jestleriyle, kılığı kıyafeti ile tip yaratan ‘asırların güç yetişdirebileceği bir san’ât-ı ruhânîydi. Kendisi, şu hikâyeyi anlatırdı. Sarayda, onun “komiklik”ini duyan Kızlarağası, bir gün, huzuruna çağırtır: -Nâşid, sen misin? - Evet Ağa hazretleri. Kulunuzum. - Sen taklîdimi yapıyormuşsun? - Sâyenizde Ağa hazretleri - Masa olsan a! Nâşid, araba bir bakar, ne yapsın Bir şey yapacak. Hemen eğilir iki kolunu uzatarak yere dokundurur, durur, kalkar. Arab, kahkahadan yarılır: - Aman ne güzel yapdı! Aferin sana! Nâşid, bunu anlatırken, ‘ilâve ederdi: - Her yerler, her semtler halkı bir olmuyor. Ba’zen masa olmak lâzımgeliyor...
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.