Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Yusuf Ağa (Vâlide Kethüdâsı) maddesi
YUSUF AĞA ( Vâlide Kethüdâsı) – Dördüncü Sultan Mehmedin anası Hatice Turhan Sultanın küçük erkek kardeşi ; tâze gencliğinde “Manav Güzeli” diye tanınmış olan Yusuf Ağa,hayatı roman,hattâ film konusu olacak bir kişidir.Aşağıdaki satırları R.E.Koçunun “Manav Güzeli” isimli bir yazısından alıyoruz :
“On yedinci asır ortalarında İstanbulda Divan yolunda bir manavın onbeş onaltı yaşlarında Yusuf adındaki çırağı, tıpkı bir masal kahramanı gibi büyük şehirde Manav Güzeli diye şöhret almıştı. Öyle bir şöhret ki, manav dükkânını kibar ve ricâl uğrağı edebi bir mahfil hâline koymuştu.
“Manav güzeli esir pazarından alınmış bir çocuktu. Sahibi olan manav aslı Uyraynalı olan Yusufu evlâd olarak bağrına basmışdı; güzel çocuğu satması için büyük paralar teklif eden zenginler çıkmıştı, manav:
— Yusuf benim gözlerimin nuru oğlumdur, varım yoğum, bu dükkân dahi onundur.. bende satılık köle yoktur!..
“Devrin padişahı Dördüncü Sultan Mehmed’di. Tahta çıkalı iki yıl olmuştu. Henüz dokuz yaşında bir çocuktu. Babası Sultan İbrahim hem tahttan indirilmiş, hem öldürülmüş, yirmi beş, yirmi altı yaşlarındaki anası Hatice Turhan Sultan bu çocuk padişaha vasi olmuştu. Turhan Sultan harikulâde güzel, harikulâde zeki bir kadındı. Bâzan altın nakışlı ve altın alemli bir tahtirevân ile şehirde dolaşır, geçtiği...
⇓ Devamını okuyunuz...
YUSUF AĞA ( Vâlide Kethüdâsı) – Dördüncü Sultan Mehmedin anası Hatice Turhan Sultanın küçük erkek kardeşi ; tâze gencliğinde “Manav Güzeli” diye tanınmış olan Yusuf Ağa,hayatı roman,hattâ film konusu olacak bir kişidir.Aşağıdaki satırları R.E.Koçunun “Manav Güzeli” isimli bir yazısından alıyoruz :
“On yedinci asır ortalarında İstanbulda Divan yolunda bir manavın onbeş onaltı yaşlarında Yusuf adındaki çırağı, tıpkı bir masal kahramanı gibi büyük şehirde Manav Güzeli diye şöhret almıştı. Öyle bir şöhret ki, manav dükkânını kibar ve ricâl uğrağı edebi bir mahfil hâline koymuştu.
“Manav güzeli esir pazarından alınmış bir çocuktu. Sahibi olan manav aslı Uyraynalı olan Yusufu evlâd olarak bağrına basmışdı; güzel çocuğu satması için büyük paralar teklif eden zenginler çıkmıştı, manav:
— Yusuf benim gözlerimin nuru oğlumdur, varım yoğum, bu dükkân dahi onundur.. bende satılık köle yoktur!..
“Devrin padişahı Dördüncü Sultan Mehmed’di. Tahta çıkalı iki yıl olmuştu. Henüz dokuz yaşında bir çocuktu. Babası Sultan İbrahim hem tahttan indirilmiş, hem öldürülmüş, yirmi beş, yirmi altı yaşlarındaki anası Hatice Turhan Sultan bu çocuk padişaha vasi olmuştu. Turhan Sultan harikulâde güzel, harikulâde zeki bir kadındı. Bâzan altın nakışlı ve altın alemli bir tahtirevân ile şehirde dolaşır, geçtiği yolların iki kenarına dizilen İstanbullular Valide Sultanı derin bir hürmet ve sevgiyle selâmlardı. Sırma ve inci işlemeli perdelerin nârin bir kadın eli ile aralanması, loşluk içinde hayâl gibi görünen bir yüzün şahâne bakışı, tatlı bir tebessüm ile bir iltifatı İstanbulluları ihya ederdi:
— Allah seni padişahımıza bağışlasın.. başımızdan eksik olma... denilirdi.
“İşte bu genc ve güzel Vâlidesultan bir gün de Divan yolundan geçmiş ve muhteşem tahtirevânı manav güzeli Yusufun dükkânı önünde durmuştu. Rikâb ağalarından biri ilerliyerek elpençe selâma durmuş olan manava:
— Valide Sultan Hazretleri çerez isterler.. nadidelerin seçub oğlun tahtirevâna varsın demişdi.
“Manav güzeli Yusuf yemiş dolu bir tabak ile tahtırevâna doğru ilerlemiş. Müzehheh seyyar köşkün inci ve sırma işlemeli perdesi aralanmış, vâlidesultan çırak oğlanı keçe külâhından çıplak ayaklarına kadar şöyle bir süzüvermişti ve Yusufun Valide Sultan yüzüne basması ne haddine... Oğlanın gözleri yerde idi. Atlâs perdeyi aralamış olan o rikâb ağasına eli ile bir işaret vermiş ağa da maiyetindeki bostancılarına:
— Kaldırın!.. demişdi.
“İki bostancı neferi Yusufu kaptıkları gibi bir atın üstüne attılar. Manav güzeli çırpındı, bağırdı, fakat kurtulamadı ve oğlanı kapan bostancılar sarayı hümâyuna doğru uçmuş, gitmişti.
“Tahtırevânın perdesi inmiş ve Valide Sultan hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam etmişti.
“Turhan Sultan iffet ve ismeti ve vekaarı ile devlet ve saltanat nâmusunu temsil eden bir kadındı. Manav güzelini dükkânından cebren kaldırtmasını hiç kimse- kötüye yormadı.. Fakat, çıplak ayaklı ve başı keçe külâhlı bir manav çırağı ile bu kadar yakından alâkadar olması herhalde biraz esrarengiz idi.
“Manav güzeli Yusuf oğlan bostancılar tarafından sarayı hümayunda Kapu ağasına teslim edilmişti; vâlidesultan saraya döner dönmez çocuğun huzuruna getirilmesini emretti. Yusuf ile şöyle konuştular:
— Evelâdım.. Sen nerelisin?.
— Ukraynalıyım... Beni köyden tatarlar kaptı.. esircilere sattılar.. Onlar da İstanbula getirdi..
— Köyde başka kardeşin var mıydı?
— Hayır.. Ben çok küçükken bir ablam varmış.. Onu da benim gibi tatarlar kaçırmış..
— Yavrum... Senin vücudunda bir nişan var mı?.
— Nasıl nişan?
— Kalçanda kurt dişleri yarası!..
“Manav güzeli heyecan ile titremişti; ve hemen çakşırının sağ paçasını kalçasına kadar sıvamış, kendisini pek küçükken ısırmış olan bir kurdun diş yerlerini göstererek:
— Var.. işte... demişdi.
“Sonra yaşarmağa başlayan gözlerini Valide sultanın yüzüne dikerek titreyen bir sesle:
— Yoksa... Sen benim...
Fakat sözünü tamamlayamamıştı.. Valide sultan, gözleri bir anda yaşla dolarak kollarını açmış ve:
— Ben senin ablanım.. Yusuf!..
“Tarih yapraklarını kuru kayıdlarına dönelim:
“Valide Turhan Sultan bir manav dükkânında çıraklık ederken bulduğu kardeşi güzel Yusufu devlet kapısına sokmadı. Manav güzeli Yusuf da siyaset ihtirasına kapılmadı. Ablasının kâhyalık hizmetinde bulundu, sonra onun verdiği sermaye ile ticaret hayatına atıldı. Çok para kazandı, zengin oldu. İstanbul sâkinlerinden Yusuf Ağa olarak refah içinde yaşadı ve 1689 da öldü. Hiç evlenmemişti. Azametli mirâsı Osmanlı Hânedanına kaldı.”
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Kupür, Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
Y15A015
Tema
Kişi
Konular
Tür
Kupür, Belge
Biçim
Daktilo yazısı, Baskı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Yul-Yusuf Dede bölümü için yazılmış metin
Not
Kâğıt üzerine daktilo ve tükenmez kalem. Daktilo yazısıyla yazılan metnin başlangıcının bulunduğu sayfaya kupürler yapıştırılıp üzerinde tükenmez kalemle ekleme yapılmıştır.
Bibliyografya Notu
R.E.Koçu, “Manav Güzeli”
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Kupür, Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.