TÜRK YAZI SANATLARI MÜZESİ – İstanbulda Vatan Caddesi üzerinde,eski adı ile Yenibağçede,Onaltıncı Yüzyıl türk yapı sanatının şah eserlerinden Sultanselim Medresesinde Vakıflar Umum Müdürlüğü tarafından “Türk Yazı Sanatları Müzesi” adı ile yeni bir müze kurulmuşdur,pek yakında halkın ziyâretine açılacakdır. Yıllarca metrûk dran güzel binânın bu vesîle ile ciddî,çok dikkatli bir tâmir görmüş olduğunu önemle kaydederim.Müze açıldıkdan sonra,içinde toplanmış eserlerle birlikde Sultanselim Medresesi de görülmeye değer. Haber aldım,izin reçâ ettim ve geçen hafta müzeyi,vakit darlığı ve ruh huzursuzluğu ve sihhat bozukluğu içinde,teşhir edilmiş eserlere doya doya bakamadan şöyle bir dolaşdım. Önce müzenin doğuşunu anlatayım ;kurucusu İstanbul Vakıflar Başmüdürü sayın İhsan Erzi'dir. Yıllar boyu,bazı cami ve mescidler kadro dışı kalmış,tekkeler kapanmış,oralardaki mushafı şerifler,levhalar,yazılı kâğıd üzerine ne varsa Vakıflar İdâresinin anbarlarında toplanmış,ve çürümeye,yok olmaya mahkûm terkedilmiş. 1966 da İstanbul Vakıflar Başmüdürü olan İhsan Erzi Bey,Siyasal Bilgiler Fakültesinin mâliye bölümü mezunlarındandır,değerli bir mâliyeci ve idârecidir ; utanarak kaydederim,Pertevniyal Lisesinde tarih öğretmeni iken pek çalışkan bir talebemdi.Muhterem babası ve hâlen Süleymaniye Camii ba...

TÜRK YAZI SANATLARI MÜZESİ – İstanbulda Vatan Caddesi üzerinde,eski adı ile Yenibağçede,Onaltıncı Yüzyıl türk yapı sanatının şah eserlerinden Sultanselim Medresesinde Vakıflar Umum Müdürlüğü tarafından “Türk Yazı Sanatları Müzesi” adı ile yeni bir müze kurulmuşdur,pek yakında halkın ziyâretine açılacakdır. Yıllarca metrûk dran güzel binânın bu vesîle ile ciddî,çok dikkatli bir tâmir görmüş olduğunu önemle kaydederim.Müze açıldıkdan sonra,içinde toplanmış eserlerle birlikde Sultanselim Medresesi de görülmeye değer. Haber aldım,izin reçâ ettim ve geçen hafta müzeyi,vakit darlığı ve ruh huzursuzluğu ve sihhat bozukluğu içinde,teşhir edilmiş eserlere doya doya bakamadan şöyle bir dolaşdım. Önce müzenin doğuşunu anlatayım ;kurucusu İstanbul Vakıflar Başmüdürü sayın İhsan Erzi'dir. Yıllar boyu,bazı cami ve mescidler kadro dışı kalmış,tekkeler kapanmış,oralardaki mushafı şerifler,levhalar,yazılı kâğıd üzerine ne varsa Vakıflar İdâresinin anbarlarında toplanmış,ve çürümeye,yok olmaya mahkûm terkedilmiş. 1966 da İstanbul Vakıflar Başmüdürü olan İhsan Erzi Bey,Siyasal Bilgiler Fakültesinin mâliye bölümü mezunlarındandır,değerli bir mâliyeci ve idârecidir ; utanarak kaydederim,Pertevniyal Lisesinde tarih öğretmeni iken pek çalışkan bir talebemdi.Muhterem babası ve hâlen Süleymaniye Camii başmimarlarından reisülkurrâ Sâdık Erzi Efendidir,medresenin yetiştirdiği son seçkin ulemâdan biridir.İhsan Erzi'nin kültürünün temel taşı,en mûteber eşyâsı kalem,kâğıd be kitab olan âile ocağıdır. Mâliye Bakanlığında ve Vakıflar Genel Müdürlüğünde yıllarca çalışdıkdan sonra başmüdürlükle İstanbula gelen İhsan Bey,emrindeki yerler arasında depoları da dolaşmaya başlayınca hayret ve dehşet içinde kalmışdır.Depolarda kiymetine bahâ biçilmez bir hazîne,perişan bir halde,çürümeye mahkûm yatmaktadır.Aydın adam, bu eserlerin ancak bir müze bünyesi içinde toplanması ile kurtarılabileceğini görmüş,genel müdürlükle temasları sonunda bu müzenin kurulma imkânını sağlamışdır. Kolay iş değildir.Müzenin kurulması için çok çalışılmışdır,çok üzüntüler çekilmişdir; nihâyet dör değerli yardımcının himmeti ile Müze,ziyârete açılabilecek duruma konmuşdur.Bu yardımcılardan ikisi iki genç hanım,her ikisi de sanat tarihcisi Tülay Kartın ile Kürkan Aydındır,hâlen müzenin idârî sorumluluğunu yüklenmiş bulunmaktadırlar.Müzenin tanzim işini,on parmağında on mârifet,bir çağdaş hezarfen Emin Onar başarmışdır.Yazıların okunması ve tasnifinde de,kendisi de hattat Kemal Elker himmetini cömerdce harcamışdır. Şimdilik Sultanselim Medresesinde 16 odacık ile 4 koridorda 600 parçadan fazla eser teşhir edilmektedir.Bu ilk hamledir ;zîrâ depolar tıklım tıklım doludur. Bugünkü hâliyle Türk Yazı Sanatları Müzesinde eşsiz bir koleksiyon vardır: Büyük CamiMushafları. Aman ne güzel,aman negüzel ! Okuma yazma bilmez bir dağlı getirseniz ve : “Bu kitablar nedir ?..” diye sorsanız,tahmin ederim ki hiç düşünmeden : - Allah Kelâmıdır !.. diyecekdir. 14-17 asırlar arasında yazılmış o mushafların arasında Selçuk mushafları da var,her biri bir yazı konusu olma değerindedir. Sâir mushafı şerifler ve levhalar da üzerlerinde durulacak kiymetedirler. ????????? fakat ben onları geçip dikkate değer bulduğum ikinci bir koleksiyondan bahsetmek isterim ki bu kadar zengin yeşhirine hiç bir yerde rastlamadım : Yazı İcâzetnâmeleri;hattatların yetiştirdikleri kimselere yazılarına imzâ koyma izinnâmeleri.Yazı sanatına kudsiyet veren bir an'anedir. Yaşı ne olursa olsun,bir kişi güzel yazı yazmaya heves eder,bir yazı ustasından ders almaya başlar,yıllarca çalışır,yazar,yazar,yazar,yazar ;yazıları üstâdı tarafından hep tashih görür,ve nihayet bir gün gelir ki yazılarının artık tashihe muhtac olmadığı,yazıda kendine has bir şîveye de sahib olmuş bulunduğu görülür,bir yaza sanatkârı,yeni bir hattat yetişmişdir.Bir cemiyet,tören yapılır.Talebe o camiyetde bulunan hattatların,yazı mutahassıslarının gözleri önünde de,onların istediği bir satırlık bir yazı yazar.O tek satır her harfine,noktasını,harekesine varınca kılı kırk yaran dikkatle tedkik edilir ve karar verilir ki o yazıyı yazan bir hattatdır.O zaman usta,o yazının altına,sâhibinin bundan böyle yazılarına imzâ atmaya yetkili olduğunu beyan eden iki üç satırlık bir izinnâme yazar ve imzalar. Toplum hayatımızda,bir yazı altında imzânın şahsiyet,asâlet ve kudsiyetine verilen bu önem,medeniyetin ne güzel,ne azametli görünüşüdür. Bu müze halkın ziyâretine açıldığı zaman gazetemiz aziz okuyucularına elbet ki haber verecekdir. Reşad Ekrem Koçu